Prof. Dr. Kamil Yılmaz: Kamudan nemalanana ve zengine dokunulmadı

Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz, Bakan Şimşek’in haziranda açıkladığı iki paketin toplamının 250 milyar TL’nin altında olduğunu belirterek “Bu da 2024’e 44 trilyon TL civarında gerçekleşmesi beklenen milli gelirin yüzde 0,6’sı. Rakamlar hükümetin zengine ve kamudan nemalanan kesimlere dokunamadığını ilan ediyor. Öyle olunca da siz dar gelirliden özveri bekleyemezsiniz” dedi

Haber Merkezi |

Şebnem TURHAN

- Aylık enflasyonun son üç ayda yüzde 2'nin altına inme beklentiniz var mı? Enflasyonu düşürmek için Merkez Bankası'nın yaptıkları yeterli mi para politikası yeterince sıkı mı?

Enflasyonu kontrol altına almanın gerekli ama yeterli olmayan en önemli koşulu reel faizlerin iç talebi daraltacak düzeyde yüksek olması. O açıdan baktığımızda para politikası yeterince sıkı. Yıllık kredi faizleri yüzde 60-74 arasında değişiyor. Hem gerçekleşen hem de beklenen enflasyonla hesaplandığında reel faizler pozitif bir düzeyde gerçekleşiyor. Elbette piyasada dönemsel likidite bolluğunun bir sonucu olarak politika faizi aralığının yüzde 47 alt sınırına doğru indiği dönemler oluyor. Ancak o zaman da Merkez Bankası gerekli ihtiyati önlemleri almak suretiyle piyasadaki fazla likiditeyi çekebiliyor.

Merkez Bankası’nın para politikası tarafında almış olduğu önlemlere rağmen enflasyonun yeterince hızlı aşağıya geldiğini söylemek mümkün değil. Yıllık enflasyon baz etkisiyle yıl sonunda 20 puan kadar aşağı gelecek olsa da bu kesinlikle yeterli değil. Bu hızla seçim hattı sathına girmeden önce enflasyonu tek hanelere indirmek mümkün değil.

Aylık enflasyon oranlarına baktığımızda ise Merkez Bankası’nın koymuş olduğu hedeften oldukça yukarıda seyrediyor. Örneğin III. çeyrek itibarıyla Merkez Bankası mevsimsel olarak düzeltilmiş aylık enflasyon oranının yüzde 2,5’un altına gelmesini beklerken bu oran yüzde 3’e yakın gerçekleşmiştir. Benzer şekilde bu oranın yılın son çeyreğinde aylık yüzde 2’nin altına gelmesi çok düşük bir ihtimaldir.

DOĞRU TASARRUF PAKETLERİ AÇIKLANMADI

- Maliye politikası tarafında yapılması gereken yapılıyor mu? Neler eksik kalıyor? Maliye doğru kesimlerden vergi geliri artışı ve doğru kalemlerden tasarruf yapıyor mu sizce? Farklı ne yapılabilirdi?

Para politikasının sıkı olmasına rağmen enflasyonun düşmemesinin asıl nedeni maliye politikasının yeterince sıkı olmaması. Diğer bir deyişle kamu bütçesi tarafında alınan tasarruf ve gelir artırıcı önlemlerin yetersiz olması. Sayın Bakan Şimşek’in yaz aylarında açıkladığı tasarruf ve ek vergi paketlerinin toplamında bütçede yaratılacak sıkılık 250 milyar TL’nin altındaydı. Bu ise OVP’de öngörülen 2024 GYSH’sinin sadece yüzde 0,56’sına eşit. Yani çok yetersiz. İç talebi kısmak için kamu bütçe açığının en az yüzde 2 civarında aşağı çekilmesi gerekiyordu.

Hanehalkı ve iş dünyası, hükümetin dolaylı vergiler dışında vergi geliri yaratmak ve harcamaları kısmak konusunda ciddi bir çaba içinde olmadığını görüyor. Bunun ardından da enflasyonun yeterince hızlı düşmeyeceği konusunda beklenti geliştiriyorlar. Nitekim mevduat ve kredi faizlerinin oldukça yüksek olmasına karşın, hanehalkı ve iş dünyası 12 ay sonrasının enflasyon oranının sırasıyla yüzde 71,6 ve yüzde 51,1 olmasını bekliyor. Kamu harcamalarında kesinti ve doğrudan vergi gelirlerinde artışı sağlayan paketler açıklanabilseydi bu özellikle üst gelir gruplarının harcamalarının da yavaşlaması anlamına gelecekti. Böyle bir ortamda hizmet sektörü talebinin olumsuz etkilenmesi ve dolayısıyla hizmet sektöründe enflasyon ataletinin de daha kolay kırılması sağlanabilirdi.

Ne yapılabilirdi? Önce borsaya ek vergi geliyor dendi, sonra gelen tepkiler üzerine geri çekildi. Harcamaları geliriyle uyuşmayan kişilere nereden buldun kampanyası üzerinden kayıt dışı ile mücadele edileceği yazıldı ama bunun da arkası gelmedi. Bence gayrimenkul üzerinden devletin ciddi bir gelir yaratma kapasitesi var. 2023’te Türkiye’de toplanan emlak vergisinin milli gelire oranı yüzde 0,10 civarında. OECD ortalaması ise yüzde 1,2 civarında. Gelir vergisinde olduğu gibi bireylerin sahip olduğu ev sayısı arttıkça emlak vergisi oranın da artması çok makul bir adım. Bir ya da iki evi olanın vergi oranı değişmezken 3 ve üzeri ev sahibi olanlar için vergi oranları arttırılabilir. Unutmayalım bu ülkede 600 apartmana sahip bir siyasetçi hiç gelir vergisi vermiyordu. Bu adımların bir kısmı atılabilseydi enflasyonla mücadelenin faturasının sadece sabit gelirliye, asgari ücretliye çıkarılmadığını gören vatandaş programa daha fazla inanabilirdi ve enflasyon beklentilerini aşağıya çekebilirdi.

SEÇİME EN AZ İKİ YIL VAR SİYASİ RİSK YOK

- Merkez Bankası'ndan ilk faiz indirimini ne zaman bekliyorsunuz? Hala siyasi risk var mı faiz politikası uygulanmasında?

Merkez Bankası’ndan ilk faiz indirimini ocak ayında bekliyorum. Ancak ilk indirimin ne kadar olacağını asgari ücret zammı belirleyecek. Asgari ücret zammının yüzde 30 ve üzerinde olması durumunda Merkez Bankası ocak ayında 250 baz puanın altında bir faiz indirimine gidebilir.

Her ne kadar muhalefet Kasım 2025’de erken seçim istiyorsa da hükümetin tercihinin 2026’nın sonu ya da 2027’nin ilk yarısı olduğunu düşünüyorum. Seçime daha en az iki yıl olduğu için de şu anda faiz politikası uygulamasında siyasi bir risk görmüyorum.

- Yılsonu enflasyon beklentiniz nedir? Asgari ücret kararı öncesinde bir indirim gelir mi? Asgari ücretin beklenen hedeflenen enflasyona göre ayarlanmasını bekler misiniz? Bu adaletli olur mu?

Yılsonu enflasyonunun yüzde 44-45’e aralığında gerçekleşeceğini düşünüyorum. Ancak, asgari ücret artış oranının ne olacağını konuşmaya başladığımız bugünlerde 2025 yılsonu enflasyon hedefi ve beklentileri daha büyük önem arz etmektedir.

OVP’de yüzde 17,5 olarak açıklanan 2025 yıl enflasyon oranı hedefinin tutturulması mümkün değil. Merkez Bankası’nın 2025 sonu için öngördüğü enflasyon aralığının üst sınırı olan yüzde 21 oranını da yeterince gerçekçi bulmuyorum. Bugünkü politika setinin üç aşağı beş yukarı değişmeden devam edeceği varsayımı altında 2025 enflasyonunu bandının yüzde 14 ve yeterince sıkı olmayan maliye politikası nedeniyle 2025 yılsonu enflasyonunu orta noktası yüzde 27,5 civarında bekliyorum.

2024’te gerçekleşen enflasyon oranının yüzde 45 civarında olacağını ve hedeflenen enflasyon oranının gerçekleri yansıtmadığını düşünürsek asgari ücretin hedeflenen orana göre belirlenmesi mümkün değil.

Bu noktada dönüp dolaşıp maliye politikasının yeterince sıkı olmamasına geliyoruz. Özellikle üst gelir gruplarının gelir ya da servetlerinden daha fazla vergi alınması ve kamu harcamalarının azaltılması konusunda önemli adımlar atılmış olsaydı, o zaman hükümetin enflasyonla mücadelenin yükünü daha eşit dağıtmaya çalıştığını ve ücretlilerin de özveri yapması gerektiğini yüksek sesle söylemek mümkün olurdu. Ancak Sayın Bakan’ın haziranda açıkladığı gelir ve tasarruf önlemlerini içeren iki paketin toplamı 250 milyar TL’nin altındaydı. Bu da 2024’e 44 trilyon TL civarında gerçekleşmesi beklenen milli gelirin yüzde 0,6’sına karşılık geliyor. Bu rakamlar hükümetin zengine ve kamudan nemalanan kesimlere dokunamadığını ilan ediyor. Öyle olunca da siz dar gelirliden özveri bekleyemezsiniz.

Bu saikler altında asgari ücret artışının yüzde 30 düzeyinde gerçekleşmesinin enflasyonla mücadeleyi tamamen rafa kaldırmadan asgari ücretli kesimi de gözeten bir karar olacağını düşünüyorum.

2025 YILINDA CİDDİ BİR SIKILAŞMA BEKLEMİYORUM

- 2025 için nasıl bir para ve maliye politikası bekliyorsunuz? Enflasyonda Merkez Bankası ve OVP'deki hedefler mantıklı mı?

Şu anda uygulamada olan para ve maliye politikalarının büyük değişiklik olmadan devam edeceğini düşünüyorum. Para politikası 2025’te de sıkı olmaya devam edecektir. Enflasyon oranı düşmeye devam ettikçe, Merkez Bankası’nın politika faizinde indirime gitmesi için yeterince alanı olacaktır. 2025’te hükümet küçük çaplı ek tasarruf ya da gelir artırıcı paketler açıklasa da, maliye politikası tarafında enflasyonla mücadeleyi yeni bir seviyeye taşıyacak boyutta ciddi bir sıkılaşma beklemiyorum.

Seçim gelmeden enflasyonda tek hane mümkün görünmüyor

- Yıllık enflasyon verilerde düşse de malum aylık artıyor ama fiyatlar yüksek ve artmaya devam ediyor. Tam olarak ne zaman ben evet enflasyon düştü diye hissedebileceğim?

1990’lar ve 2001’den farklı olarak, hali hazırda zamana yayılmış, ağır çekim bir enflasyonla mücadele programı uygulanıyor. Biz iktisatçılar yerel seçim sonrası maliye politikası da sıkı olacak diye beklerken, Bakan Şimşek’in bütün çabalarına rağmen en üst düzey siyasi otorite kamu bütçe açığını azaltmak için alınacak önlemlere izin vermedi. Enflasyonla mücadele o kadar zamana yayılmakta ki bir sonraki seçim gelmeden enflasyonu en önemli hedef olan tek hanelere indirmemiz mümkün gözükmüyor. Seçim zamanı gelince de genişlemeci politikalar tekrar devreye gireceği için TL’nin değer kaybetmesi ve enflasyon oranının tekrar yükselmesi kaçınılmaz gözüküyor. Ücretli kesim sürekli artan bir geçim sıkıntısı yaşasa, yine en büyük özveride bulunsa da, 2001 sonrası uygulanan politikalar sayesinde sağlanan fiyat istikrarının tekrar geri gelmesi mümkün gözükmüyor. Parlamenter sistemde eksikleriyle de olsa çalışan denge ve denetleme mekanizmaları Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde tamamen devre dışında kaldığı için enflasyonla mücadelenin nasıl olacağını da son kertede siyasi otorite tamamen seçim takvimine göre belirliyor.

Dünyanın en pahalı alışveriş caddeleri açıklandı: İstiklal Caddesi kaçıncı sırada? Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi Sıfır araçlarda kampanya yarışı başladı! İşte yılsonu fırsatları... Sıfır faiz, takas desteği! AKOM açıkladı: İşte fırtına ve yağışın İstanbul'a bilançosu Öğretmenlerin 24 Kasım beklentisi: Birer maaş ikramiye Türkiye dünyanın en sinirli ikinci ülkesi oldu!