Prof. Dr. Emre Alkin: Vergi istisnaları kaldırılırsa, vatandaşın yüreğine biraz su serpilebilir

Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin, ekonomi yönetiminin söylemde hata yapmadığını ancak halka da hitap etmediğini ifade etti. Bakan Mehmet Şimşek’in, “Köprü ve otoyol zamlarının TÜFE’ye 0,05 katkısı olacak” sözlerinin buna işaret ettiğini belirten Alkin, “Vergi istisnaları kaldırılırsa, vatandaşın yüreğine biraz su serpilebilir” dedi.

Haber Merkezi |

İLHAN DUMAN

Nasıl Bir Ekonomi TV’nin Ekonomi Masası programının konukları Altın ve para piyasaları uzmanı Şirin Sarı ve Topkapı Üniversitesi Rektörü ve EKONOMİ gazetesi yazarı Prof. Dr. Emre Alkin ile Yatırım Finansman Direktörü Dr. Nuri Sevgen oldu.

Gümüş ve altın piyasasını değerlendiren Şirin Sarı, gelecek vadeden ürünlerden bir tanesinin orta ve uzun vadede gümüş olabileceğini belirtti. 

Prof. Dr. Emre Alkin de ekonomi yönetiminin bir başarısı olduğunu dile getirerek, “CDS primlerinin düşmesinin en temel sebebi bazı uygulamaların olumlu olması, mantıklı işlerin yapılmaya başlanması. Bir yandan da ekonomi yönetimi söylemde hata yapmıyor” dedi. Ekonomi yönetiminin tek hatasının vatandaşa karşı olduğunu ifade eden Alkin, “Mesela köprü ve otoyol zammı geliyor. Sayın Bakan “Enflasyona etkisi olmayacak” diyor. Bundan ben ne anlıyorum? Vatandaşa konuşmuyor. TÜFE’yi takip eden analistlere, yani yabancılara söylüyor. Ama vatandaş ödeyecek bu zammı” diye konuştu.

Borsadaki beklentisini aktaran Dr. Nuri Sevgen de borsada endeksin yatayda güç topladığını ifade ederek, “Bugün veya en geç yarın piyasada net bir hareket göreceğiz. Yukarı veya aşağı yönlü bir kopuş olacak. Ben yukarı yönlü hareket bekliyorum. Bugün veya en geç yarın dananın kuyruğu kopacak” diye konuştu.

ALTIN VE PARA PİYASALARI UZMANI ŞİRİN SARI:

Gümüş, altın karşısında hızlı performans sergiledi

Bu yılın geneline baktığımızda gümüş sessiz bir şekilde yükselişine devam etti. Yıl başından bu yana yüzde 35 değer kazandı. Altında ise yüzde 21’lik değer kazanma vardı. Gümüşün kendi dinamikleri var. Sanayi hammaddesi olarak kullanılması, özellikle elektrikli araçlarda ve güneş panellerinde iletici özelliğinin çok yüksek olması, elektromanyetik alanlarda gümüş kullanımının artmasını sağlayacak önümüzdeki süreçte.

Gümüşün yükselişi biraz da “İlerleyen süreçlerde gümüş talebi artarsa arz bu gümüş talebini karşılayamayacak” beklentisinden kaynaklanıyor. Bir de değerli metallerin genel olarak dolar ve tahvil karşısındaki yükselişi, jeopolitik risklerin getirmiş olduğu ivmelenmeyle beraber gümüş tarafında yükselişler beraberinde geldi. Hem sanayi metali hem de değerli metal olarak karşılaştırdığımızda aslında yine altın karşısında hızlı performansını sergilediğini gümüş-altın rasyosundan görebiliyoruz. Orada da 73 seviyelerine doğru bir gerileme var. 90’ın üzerini test etmiştik yakın zamanda. O yüzden gümüşün altından daha iyi performans gösterdiğini söyleyebiliriz ama bundan sonraki süreçte, abi altın olduğu için altın hareketleri bu noktada daha önemli olacak. Biz yine gümüşü yakından takip edeceğiz. Ons gümüşte 30 dolar seviyesi önemli bir direnç bölgesiydi. 30 dolar seviyesinin üzerindeki kapanışları artık görüyoruz. 32 dolar seviyesi belki kısa vadede bir destek seviyesi ama 35’e doğru, 35’in üzerinde de 50 seviyesine doğru gümüşte yükselişler göreceğiz. Hem arz ve talebe göre hem de değerli metallerin Fed'in kararlarıyla enflasyon karşısındaki tepkisine göre gümüşün şekillenmesini bekleyebiliriz. Ama gelecek vadeden ürünlerden bir tanesi orta ve uzun vadede gümüş olabilir.

Ons altın ucuz kaldı

Ons altında ise önemli direnç bölgesi 2.500-2.550 dolar bölgesiydi. Bu seviyelere kadar hızlı bir yükseliş bekliyorduk ama 2.450’de takıldı. Belki 2.550’lerden bir miktar düşüş gelebilir ons altın tarafında. Ama teknik olarak baktığımızda dolar enflasyon muhasebesi karşısında altın ucuz bile kaldı. 2.750-3.000 dolar bandını önümüzdeki süreçte görmemiz gerekiyor. Citi'nin bir tahmini vardı. 12 aylık süreç sonunda 3.000 dolar beklentisi vardı.  Türk yatırımcı açısından baktığımız zaman şimdi “altın mı, borsa mı ya da mevduat mı” dediğimizde yıl sonuna kadar 7 aylık süreç içerisinde mevduat getirisi yüzde 25 ile yüzde 30 arasında. Yıl sonunda oldu ki en iyi ihtimalle 3.000 doları gördük ons altında. Gram altının getirisi yine yüzde 25 civarında oluyor. Borsa İstanbul'da 400 dolar seviyelerini bekliyoruz. Neredeyse 12.000-13.000 bandına tekabül ediyor. Burada da aslında yüzde 20’lik bir marj var. O yüzden altın bir miktar geri vadede kalmış olan bir enstrüman olabilir. Çünkü ilk fiyatlamasını iyi yaptığı ilk 3 aylık süreç içerisinde. En iyi fiyatlamasını martta yaptı çünkü. O yüzden altında, “Bekle gör. Düşerse portföye ekle” gibi bir süreç olabilir. Evet, altın portföyün vazgeçilmez ürünlerinden bir tanesi oluyor. Tüm dünyada önümüzdeki 5 yıllık süreç içerisinde altında yükseliş beklentisi yüksek ama getiri hesabı yaptığımız zaman eğer yıl sonuna kadar konuşacaksak o yüzden daha farklı enstrümanlar daha iyi getiriler sağlayabilir. Mevduat da iddialı enstrümanlardan bir tanesi.

TOPKAPI ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ VE EKONOMİ GAZETESİ YAZARI PROF. DR. EMRE ALKİN:

Ekonomi yönetimi rasyonel konuşuyor, ama hızlı yol alamıyor

Haziran 2015’te yapılan seçimde çoğunluk sağlanamadığı için hükümet ortada kalmıştı. Kasımda seçim tekrarlandı. Hazirandan kasımdaki seçime kadar ekonomi muazzam güzeldi. Çünkü kimse müdahale etmedi. CDS primleri haritasına bakıyorum. 2015 döneminde bizim maksimum CDS primleriniz 170’e çıkmış. 300’lerin üzerinden bir anda 170’e, 150’ye düşmüş. Demek ki olabiliyor. Yeni ekonomi yönetiminin iyi bir tarafı var. Önceki ekonomi yönetiminin söylediği, “gözlerdeki ışık, epistemolojik kopuş, politika faizini anlamlı olmaktan çıkardık” gibi cümlelerini söylemiyor. Tam tersi, iktisadın kabul ettiği şeyleri söylüyor. Yurt dışı da buna özellikle teveccüh gösteriyor. Rasyonel şeyler söylüyorlar ama bu rasyonel sözlerin bir kısmını yerine getirmiyorlar o ayrı. Hızlı yol alamıyorlar. Ama bunun haricinde Sayın Bakan Mehmet Şimşek haklı. Mesela küresel kurumlar vergisi 2 sene önce OECD’de kabul edildi. Bize gelecek diye bekliyorduk. Çünkü bizim de imzamız var. Ama şimdi uygulanıyor. Demek ki bir önceki ekonomi yönetimi bunu uygulamak istememiş. Bu arada Sayın Bakan, “Bakkal, parası kalmayınca eski defterlere bakarmış” misali, bir yerlerden para bulmamız lazım deyince aklına bu geldi sanıyorum. Kendisi de yavaş yavaş maliye ve hazineye hâkim olunca, vergi harcaması diye yazılan ama aslında vergi affı anlamına gelen bir kalemi gördü. 1,5 trilyon TL büyük bir rakam. Burada bazı şirketlerin, milyonlarca dolar para kazanıp hiçbir vergi vermediğini görünce bence harekete geçti.

Tek hata vatandaşa karşı yapılıyor

Ekonomi yönetiminin bir başarısı var.  CDS primlerinin düşmesinin en temel sebebi bazı uygulamaların olumlu olması, mantıklı işlerin yapılmaya başlanması. Bir yandan da ekonomi yönetimi söylemde hata yapmıyor. Tek hata vatandaşa karşı. Mesela köprü ve otoyol zammı geliyor. Sayın Bakan “Enflasyona etkisi olmayacak” diyor. Bundan ben ne anlıyorum? Vatandaşa konuşmuyor. TÜFE’yi takip eden, analistlere yani yabancılara söylüyor. Ama vatandaş ödeyecek bu zammı. Domates, salatalık geçecek, mal geçecek sonuçta o köprü ve otoyollardan. Ulaşımla alakalı bir pahalılaşma var ortada. TÜFE’ye 0,05 katkısı olacak diyorsa başka tarafa konuşuyor demektir. CDS priminin, vatandaşın refahını artırmakla herhangi bir ilişkisi olmadığını anladık. Vergi istisnaları kaldırılırsa, vergi harcaması adı altında alınmayan vergiler alınırsa bence vatandaşın yüreğine biraz su serpilebilir. Bu konuda da Sayın Bakan'ı desteklemek lazım.

Türkiye, döviz açısından riskli bir ülke. Çünkü ihracatının yüzde 85’i nihai mal kategorisinde. En büyük döviz kalemi ihracat. 2 tane sorun var orada. Nihai mal kategorisinde bir mal satarken fiyata karşı hassas olduğunuz için fiyatınızı kolay kolay yükseltemiyorsunuz. Yükseltemediğiniz gibi iskonto yapmak mecburiyetindesiniz? Bir de karşı tarafta tahsilat sorunu var. Bunlar olup biterken ihracatçıdan dövizin yüzde 40’ını istiyorsunuz. Ama ihracatçı da “Madem piyasadan döviz alıyorsun. Rezervleri güçlendiriyorsun. Niye hâlâ benim dövizimi alıyorsun. Dövizimi ver, istediğim zaman kullanayım. İthalat imkanlarımı zorlama. Çünkü ben de ithal girdi kullanıyorum” diyor. Burada bir sıkıntı var.

Türkiye, döviz açısından her zaman ters ayakta yakalanmaya mahkum

Öte yandan ithalatı bir yüzde 90’ı hammadde, ara mal, yatırım malı. Yani dövize ihtiyacı var ki üretim yapsın.  Bir başka konu da insanlar dövizde endeksli yaşıyor. 100 dolarlık bir mal, dolar artmayınca 150 dolara çıkıyor. O yüzden turistler de şaşırıyor. “Geçen sene 100 dolara yediğimiz yemeği niye 150 dolara satıyorsun” diyor. Böyle bir enflasyon yok ki dünyada. Okul taksitleri, araçlar, hayatımız dövize endeksli. Böyle bir durumda Türkiye’de döviz kurlarını serbest piyasaya bırakmak yerine 2018’den kurcaladığımız için, TL/dolar grafiği anlaşılmaz bir durumda. Kim ne derse hatalı çıkıyor. 40 TL desen yanlış, 30 TL’ye düşecek desen yine yanlış. TL bu ülkenin itibarıdır. Ama sen bir ülkenin itibarının değerini öğrenmekten kaçıyorsan bunda bir sorun var. Vatandaş da bunu görüyor. Sonunda siyaseten acayip şeyler oluyor. Ekonomi iyi durumdayken bile döviz roket gibi fırlamaya başlıyor. Türkiye döviz açısından her zaman ters ayakta yakalanmaya mahkum. Muazzam derecede ithal girdi kullanıyor. Uygulanan politikalar sebebiyle sanayicinin sanayicilik yapmaktan yavaş yavaş vazgeçtiği, ama sanayiye hammadde verenlerin sürekli korunduğu, çok maliyetli, Avrupa'dan daha pahalı bir ülke haline geldik. Diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda burada bir kur atağı tehlikesi olduğu ortada.

YATIRIM FİNANSMAN DİREKTÖRÜ DR. NURİ SEVGEN:

Endekste bugün veya yarın dananın kuyruğu kopar

Endeksin önemli yerler üzerinde tutunması güç topladığının bir göstergesi. Bilançoların bazıları iyi, bazıları kötü geliyor. Faizlerle ilgili endişeler önümüzdeki döneme bakmamıza neden oluyor ama endeks dün 10.600’ün hemen altını gördü ve üzerine çıktı. Yukarıda 10.700 arasında tıkanıyor kalıyor. Belli senetlerde alışlar, özellikle demir-çelik sektöründe belirgin bir hareketlilik gözlemledik. Bankacılık sektöründe ufak hareketlilikler oluyor. Sektör bazlı, senet bazlı hareketlerin yoğun olduğu endeksin yatayda gittiği herkesin bir kurumun satışlarına odaklandığı ama buna rağmen piyasanın düşmediği, yanlış algının yanlış tarafa gidebileceği, dikkatli olunması gereken bir dönemdeyiz. Hâlâ aynı şeyi söylüyorum. Psikolojik destek olarak 10.500’ün  üzerine tutunduğu sürece kırılmanın yakın olduğunu düşünüyorum. Bugün veya en geç yarın piyasada net bir hareket göreceğiz. Ya yukarı sert bir hareket göreceğiz, ki ben bu tarafa daha yakınım ama hiçbir şeyin garantisi yok,  ya da aşağı doğru sert bir hareket göreceğiz. Bugün ya da yarın dananın kuyruğu kopacak diye düşünüyorum. Yatırımcılar endekse bakacağız diyorlarsa endeksteki durum bu. Ama senet bazlı hareketler zaten çok yoğun şekilde devam ediyor. 2 aylık süreçte bu hareketlilik sürecek. 2 aylık süreçte endekslerde de hareketlilik de sürecek. Ama endekste büyük zirveler, şu anda en azından görebileceğimiz bir durumda değil. Eğer yukarı doğru bir kopuş olursa 10.700’ün üzerinde tutunursa 11.500’e  kadar, belki biraz daha yukarı 12.000’e kadar sert bir hamle göreceğimizi tahmin ediyorum. Gördüğüm bu. Bunun üzerine çıkar mı? Umarım çıkar, ama bu konuda net bir şey görmüyorum.

Aşağı yönlü fazla bir

hareket yerimiz yok

Aşağı yönde ise çok fazla bir yerimiz yok açıkçası kötü bir haber gelmezse. 10.500’ün altına gelse bile daha önceki önemli desteğimiz 10.200, en kötü durumda 9.800’ü görebiliriz. Ama kötü bir haber gelmezse, mevcut durumda 10.000’in altına gelmesi asla beklemediğim bir durum. Ama böyle bir şey olma ihtimaline karşı her zaman hazırlıklıyım. Çünkü birkaç günlük hareket yapan bir trader, her zaman buna hazırlıklı olmalıdır ve stopunu çalıştırmalıdır. Hiçbir şeyin garantisi yok. Borsa riskli bir yatırım enstrümandır ve eğer kısa süreli trade ediyorsanız bu riskli enstrümana ayak uydurmanız lazım. İnatlaştığınız anda zarar edersiniz. Piyasaya bir şey olmaz. O yüzden inatlaşmamak, sermayeyi korumak lazım. Buna uygun olarak da o stoplamak gerekir.

Bu söylediklerim kısa süre alım-satım yapanlar için geçerli. Yani birkaç günlük, birkaç haftalık işlem yapanlar için geçerli. Yatırımcılar buna bakmasınlar. Yatırımcılara çok net bir örnek vereyim. Her ay bir yere taksit öder gibi paranızın durumuna göre bir miktarını yatırın, daha o hisse senedine dönüp bakmayın diyorum.  Ya hisse senedi alırsınız ya da o hisse senedini iyi yöneten fonlara yatırım yaparsınız. Bireysel Emeklilik Fonları gibi, ki devlet katkısı da var bunda, gayet tavsiye ederim.

İş GYO, Marmara Park AVM’nin arsasını satıyor Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! İPA Başkanı Gökce: Türkiye, organize suçta Avrupa'da birinci Rifat Hisarcıklıoğlu'dan ücret artışı için gelir vergisi çağrısı Ev alacaklar dikkat! Konut kredisinde faizler düştü: Başvuru şartları neler? Meteoroloji'den 14 il için sarı kodlu uyarı: Kuvvetli yağış geliyor