Prof. Dr. Burak Arzova: Ekonomi kritik bir noktaya geldi
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, Merkez Bankası açısından işlerin çok umulduğu gibi gitmediğini ve ekonominin kritik bir noktaya geldiğini ifade etti. İmalat sanayisinin felaket durumda olduğunu söyleyen Arzova, “İhracatçılar da kan ağlıyor. Daha fazla sıkılaşmanın, şirketlerin tekrardan ayağa kalkamayacağı bir noktaya gitme ihtimali var” uyarısında bulundu.
Haber Merkezi |Nasıl Bir Ekonomi TV’de yayınlanan Ekonomi Masası’nın konukları ALB Yatırım Başekonomisti Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve EKONOMİ gazetesi yazarı Prof. Dr. Burak Arzova ve Yatırım Finansman Direktörü Dr. Nuri Sevgen oldu. EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, gazeteci Barış Esen ve Şenay Zeren’in sorularını yanıtlayan uzmanlar, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) ve Fed’in faiz kararı konusundaki beklentilerini ve piyasa üzerindeki olası etkilerini değerlendirdiler.
Borsada BİST 100 Endeksi’nde geçen hafta 0,88’lik düşüş olduğunu kaydeden Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, “Ciddi volatil bir endeks var. Özellikle perşembe öğleden sonra gelen satışlarla 200 günlük ortalamanın altına inen, 9.274’lere kadar sarkan bir endeks var. 9.200 çok önemli bir destek. 50 haftalık ortalamaya tekabül ediyor. Buralara kadar geldik. Fakat perşembe günü endeks toparladı, 9.400’ün üzerinde yeniden kapanış aldı. Özellikle perşembe günü kapanışa doğru ve cuma günü gelen tepki hareketleriyle 9.685’ten kapadık” diye konuştu. Perşembe ve cuma gelen tepki hareketlerini olumlu karşıladıklarını ifade eden Eryılmaz, bununla birlikte tepki hareketlerinin yükselişe dönüşebilmesinin çok zor göründüğünü söyledi. Bu hareketlerin tepki olarak kalmasının bu hafta daha güçlü olasılık olarak gördüklerini belirten Eryılmaz, “9.400’ün, hatta 9.500’ün üstünde kapanış almak elbette ki olumlu fakat daha yukarıda 9.700 ve 9.800 bu satış baskısından kurtulabilmemiz için gerekli olan seviyeler. Buranın üzerinde kapanış almamak ise olumsuz” şeklinde konuştu.
“Yükseliş için endeksin 10.200’ün üstünde tutunması gerekiyor”
Bu hafta hem Fed’in hem de TCMB’nin faiz kararı olduğuna işaret eden Eryılmaz, “Dolayısıyla bu kararların borsa üzerinde etkili olacağı kanaatindeyiz ama tabii ki yukarıda yükselişler için 10.200’ün üstünde tutunma gerekiyor. 2’nci çeyrek bilançolarının kötü gelmiş olması, 3’üncü ve 4’üncü çeyrek bilançolarının kötü beklenmesi, büyümeye dair endişelerin olması, yabancının gelmemesi, dolayısıyla yurt içi yatırımcının da ağırlıklı olarak yabancı gelmeden, net bir trend oluşmadan içeriye giriş yapmak istememesi, vergiye, erken seçime dair endişeleri göz önünde bulundurduğumuz zaman açıkçası yakın vadede yine volatil seyrin devamı beklenebilir” dedi. Yatırımcıların, “Bundan sonraki süreçte 9.400’ün altına sarkan, 9.200’lere giden ve hatta 9.200’ün altına inen bir hareket görebilir miyiz?” sorusunu sorduğunu aktaran Eryılmaz, şöyle devam etti: “VİOP’ta kısa pozisyonlara, spot tarafındaki pozisyonlara baktığımızda aşağı yönlü özellikle belirli böyle can sıkan haberlerin gelmesiyle birlikte yeniden 9.400’lerin altına sarkarsak bu çok şaşırtıcı olmamalı diye düşünüyoruz. Ama genel beklentimiz şu yönde: 9.400 ün altına sarksak bile artık 9.200’lerin çok önemli destek olduğu kanaatindeyiz. Buralardan yine tepki gelme ihtimalini de güçlü görüyoruz.”
“Faiz karar metninde şahin duruş devam edecek”
Piyasaların gözünün TCMB’nin faiz kararında olduğunu dile getiren Eryılmaz, “Ben TCMB’nin faizi sabit bırakacağını düşünüyorum. Tabii ki son dönemde olduğu gibi gözler faiz karar metninde olacak. Çünkü metindeki küçük bir değişiklik bile özellikle güvercin kesim olarak ifade edebileceğim kesim için erken faiz indirimine dair bir not olacak. Tabii bu ay faiz indirimi bekleyen bir kesim, sayısı çok olmasa bile hâlâ var. Ben bu noktada açıkçası geçen ayki metinden çok farklı bir metin beklemiyorum. Yani geçen ayki metnin aynen korunması birçok kesim tarafından ultra şahin olarak algılanmıştı. Açıkçası ben bu duruşun devam edeceğini düşünüyorum” dedi.
“Faiz indirimi en erken aralıkta olur”
Merkez Bankası’nın para politikasında gevşeme için 2 ana kriteri olduğunu belirten Eryılmaz, “Biri aylık enflasyonun ana eğilimindeki gelişim. Bir diğeri de Merkez Bankası bir önceki metinde enflasyon beklentilerinin çok daha önemli haline geldiğini vurguladı. ‘Enflasyon beklentileri patikamıza yaklaşana kadar parasal duruş sıkılığı korunacaktır’ açıklaması yapıldı. Ben bu ifadelerin aynen kalacağı kanaatindeyim. Eğer böyle olursa, tabii özellikle faiz artırım şartı hâlâ devam ederse bu erken faiz indirimi bekleyenler açısından olumsuz olacak. Bir de yurtiçi talebi Merkez Bankası nasıl görüyor? Gözler burada olacak. Bir önceki metinde ‘Hâlâ enflasyonist ama etki azalıyor’ şeklinde bir ibaresi vardı. Bu özellikle güvercin kesime biraz güven vermişti. Dolayısıyla yurt içi talebin enflasyonist olma düzeyi hakkında Merkez Bankası ne diyecek? Bu kısım da önemli. Benim Merkez Bankası’nın faiz indirimine dair beklentim en erken kasımdı ama son gelişmelerle aralığa çektim. En erken aralık olur. Anlaşılan o ki 2025’in ilk çeyreği gibi de gelme ihtimali güçlü görünüyor” şeklinde konuştu.
Para Politikası Kurulu metni aynı kalırsa ve ultra şahin olarak algılanmaya devam ederse, bunun borsada bir miktar baskı yaratabileceğine işaret eden Eryılmaz, “Başta sınai endeksi olmak üzere işte net nakit akışı güçlü olmayan güçlü olmayan, ağırlıklı olarak faaliyetlerini krediyle yürüten şirketler tarafında baskı yaratmaya devam edebilir. Borsanın çok hoşuna gitmez. Ama daha güvercin bir mesaj çıkarsa da borsa tarafını olumlu etkiler” öngörüsünde bulundu.
“TCMB açısından işler umulduğu gibi gitmiyor”
Prof. Dr. Burak Arzova da TCMB açısından bakıldığında işler çok umulduğu gibi gitmediğini ifade etti. Özellikle en son gelen enflasyondan sonra, “Birçok şeyi yaptık ama enflasyon gene de istenilen düzeyde gerilemiyor” açıklaması ve TCMB Başkan Yardımcısı Hatice Karahan’ın “Maliye politikasının da bize destek olması gerekiyor” yönündeki söyleminin çok ciddi olduğunu belirten Arzova, “Çünkü enflasyonla mücadele, TCMB tarafından tek başına yürütülüyor ama maliye politikasından bir destek yok. Orta Vadeli Program’da, harcama politikası anlamında önümüze konulmuş olan bir durum söz konusu değil. Genel verileri dikkate aldığımızda özellikle hizmetler enflasyonu son derece katı. Geçtiğimiz ay gıda enflasyonunda bir geri çekilme gözüktü ama önümüzdeki aylarda bunun sürüp sürmeyeceğini bilemiyoruz. Bütün bunları dikkate aldığımızda TCMB’nin faiz kararı için eylül ve ekim enflasyonlarını görmek isteyeceğini düşünüyorum” açıklamasını yaptı.
“Çok zor bir sürecin içindeyiz”
Daha önce ‘Belki ekimde bir indirim yapabilir’ diye düşündüğünü dile getiren Burak Arzova, şöyle devam etti: “Şimdi ‘Eylül ve ekim ayı enflasyonlarını görüp aylık fiyat hareketlerinin, gelişmelerin ne yönde olduğunu değerlendirdikten sonra kasımda faiz indirimine gidebilir’ diye düşünüyorum. Bu seri olmayabilir. Çünkü daha önce bunu ima ettiler. Bir indirim yapılabilir. Sonra genel duruma göre bakılıp ondan sonra devam edilebilir. Tabii işler bir taraftan baktığımızda bence kritik bir noktaya da geldi. Büyüme mi, enflasyon mu? O ödünleşme noktasında biraz zorlanacağımız bir noktadayız. Özellikle imalat sanayisi felaket durumda. İhracatçılarla çok konuşuyorum, onlar da kan ağlıyorlar. Dolayısıyla burada daha fazla sıkılaşmanın, şirketlerin tekrardan ayağa kalkamayacağı bir noktaya taşınabilme ihtimali de var. Onun için çok zor bir sürecin içerisindeyiz. Yani doğru zamanda başlamak mı yoksa biran evvel başlayıp yol almaya çalışmak mı? Bu konuda sıkıntılı bir süreç olacak.”
Öte yandan Fed’in de faiz inidirimi konusunda ihtiyatlı davranacağını düşündüğünü söyleyen Arzova, “Öngörüldüğü gibi 25 baz puandan başlayarak seri halde faiz indirimlerine devam edeceğini düşünüyorum. Bence yıl içerisinde 3 faiz indirimi gelecek. 50 baz puanla başlamak biraz riskli olabilir” görüşünü dile getirdi.
“Trump’ın seçilmesi Türkiye’ye yarar”
ABD’de seçim sürecine yönelik gözlemlerini de aktaran Burak Arzova, Kamala Harris ile yapılan münazarada Donald Trump’ın ciddi şekilde geride kaldığını söyledi. Arzova, şöyle devam etti: “Yayından hemen sonra uzmanların söylediği, Harris’in çok ciddi puan kazandığı yönündeydi. Trump’ın puan kaybetmesinin hemen ardından yeni bir suikast konusu bir anda patlak verdi. Bu olay Trump’a puan kazandırır mı? Onu önümüzdeki günlerde göreceğiz ama şu anki anketlerde birçok yerde Harris, Trump’ın önüne geçmiş gibi duruyor. Kamala Harris 55.000 dolarlık vergi istisnasını gündeme getirdi. Bu, şu anki uygulanandan çok daha yüksek bir uygulama. Dolayısıyla bu da ses getirebilir. Ama gözlemlediğim kadarıyla başabaş geçecek bir yarış geçecek. Ben daha önce Trump’ın çok daha ileride olduğunu düşünüyordum. Son münazara biraz olayları değiştirdi.
Bana sorarsanız “Kim Türkiye için daha faydalı olur? diye sorarsanız “Kesinlikle Trump” derim. Çünkü hem Ortadoğu'ya yönelik olarak söylemleri hem Rusya, Ukrayna savaşın konusunda Rusya'ya yönelik olarak uygulanan ambargodan çekileceğini ifade etmesi hem de daha pragmatik davranışı, bize daha uyar gibi geliyor.”
“TL likidite bolluğu oluştu”
Piyasayı değerlendiren Yatırım Finansman Direktörü Dr. Nuri Sevgen ise, piyasada TL likidite bolluğu oluştuğunu belirtti. “Gördüğümüz kadarıyla yatırımcılar döviz satıyorlar” diyen Sevgen, Merkez Bankası’nın da bunu aldığını, dolayısıyla TL likiditesi oluştuğunu söyledi. Bankalar gecelik olarak 250 milyar TL civarında Merkez Bankası'ndan borçlanırken TLREF’lerin yüzde 53’lere dayandığını hatırlatan Sevgen, “Geçen hafta cuma günü de bu satış ve Merkez Bankası’nın döviz alımları sebebiyle likidite bollaşması oldu ve en son 150 milyar TL’ye yakındı. Bu da doğal olarak TLREF’leri yüzde 49’a kadar düşürdü. Yani likidite bolluğu var ve bunun etkilerini gözlemledik. Özellikle TLREF’de bunu çok net şekilde anlıyoruz. Likidite fazlası var ama likidite fazlasının genel olarak gittiği fonlar altın fonları oluyor. Bir miktar belki altına yatırım yaparken dövize yatırım yapıyor olabilirler ama hisse senedine gitmediklerini net bir şekilde söyleyebilirim” açıklamasını yaptı.
Swap piyasasında da faizlerin önceki haftalarda yüzde 50’lerin üzerine çıktığını kaydeden Sevgen, “Yüzde 44’e kadar düştü aylık faizlerde. Bu da bir miktar daha TL’ye teveccühün arttığı yönünde bir görüntü sergiliyor” dedi.