Kılıçdaroğlu'dan tepkilere yanıt: Kullandığım her cümlenin kanunda yeri var
CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Hırsızlığa bulaşmayın diyorum; 'niye söylüyorsun' diyorlar. Hazır malı götürüyorken, böyle bir lafı niye ettin? Savcılığa suç duyurusunda bulunmazsanız namertsiniz. Memur arkadaşlarıma sesleniyorum. Görevinizi millet adına yapınız. Ettiğiniz yemin çerçevesinde görev yapınız. Mafyatik ilişkilere sizi zorlarlarsa, bu kardeşinize haber vereceksiniz." ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi | ANKA |CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, konuşmasından önce; Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin ve Belediye Meclis üyelerine parti rozeti taktı.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bütün arkadaşlarımın bilmesini isterim. Türkiye’nin değişime, dönüşüme, akılcı politikalara ihtiyacı var. Engeller çıkabilir, çıkarabilirler ama inançla, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Ta ki beraber yaşamaktan onur duyduğumuz bir Türkiye’yi yeniden inşa edinceye kadar.
Astsubay kardeşlerimiz aramızda. 17 Ekim Astsubaylar Günü. Zor koşullarda görev yaptıklarını biliyoruz. Bu ülkenin birliği bütünlüğü için mücadele ettiklerini biliyoruz. Yeri geldiğinde teröre karşı en mücadeleyi verdiklerini biliyoruz. Üç temel sorunları var. Göreve başlama dereceleri diğerlerine göre haksızlık içeriyor. Bunun giderilmesini istiyorlar. Söz veriyorum milletin iktidarında çözülecek. Tazminatları ile ilgili sorunları var. Bunun da giderilmesi lazım. Aynı zamanda ön lisans düzeyinde eğitimin, lisans düzeyinde olmasını istiyorlar. Bu üçünü bir köşeye yazın. Devri iktidarımızda nasıl ve ne kadar süre içinde gerçekleştiğini göreceksiniz. Sözünü veriyorum. Bu sözler daha önce de verilmiş. 8 Haziran 2018’de Sayın Erdoğan, müjde ile başlıyor konuşmasına, hayırlı olsun ile bitiriyor. Ben söyledim, inşallah kulağına gider, ‘Kılıçdaroğlu yapmadan ben yapayım’ der. Yaptıracağım ona, yaptıracağım. Sayın Hulusi Akar da ‘kısa sürede çözeceğiz’ demiş, Ocak 2019. Hala bir şey gelmemiş, takipçisi olacağız.
Kamuda sözleşmeli çalışan 530 bin civarında personel var. Aynı eğitimi görüyorlar, beraber çalışıyorlar. Hakların hiçbirine sahip değiller. Her yıl sonunda bekliyorlar, ‘acaba sözleşmemiz yenilenecek mi.’ Grup başkanvekillerimiz burada. Sözleşmeleri personelin durumunu TBMM Genel Kurulu’nda tartışmaya açın. ‘Ya çözeceğiz ya çözeceğiz’ deyin.
Sosyal kimlikle ilgili politikayı sürdürüyoruz. Bütün sosyal kimlikleri masaya yatırıyoruz. Yerel medya çalışanlarının da büyük büyük sorunları var. Marmaris’te yerel medya çalıştayı yaptık. Güçleri daha az, üstlerindeki baskı fazla. Bunları da not alın. Araştırma komisyonu kurulmasını isteyin.
"Merkez Bankası'nın nasıl çalıştığını göreceksiniz"
Türkiye’nin iyi yönetilmediğini biliyoruz, kâğıt toplayan da manav da kasap da biliyor. Ama bu devlet bizim devletimiz. Devletin kurumlarına sahip çıkmak en çok CHP’ye yakışır. Fiyat istikrarından sorumlu olan kim? Merkez Bankası. Sorumlu kim? Merkez Bankası. İzlenen politikalar, sıcak siyaset Merkez Bankası’na müdahale ediyor. Merkez Bankası’nın temel görevleri, madde 4, ‘fiyat istikrarını sağlamak.’ Herkes zam bekliyor. Banka, para politikasını ve araçlarını doğrudan kendisi belirler.’ Doğrudan kendisi belirleyemiyor, saray müdahale ediyor. Gittik, Merkez Bankası’na. Banka’nıza sahip çıkın’ dedik. ‘Sıradan bir banka değildir. Merkez Bankası’nın kasasındaki 128 milyar doların alınıp, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın inisiyatifine bırakan süreci unutmadık. Kimlere hangi kurdan satıldığını bilmiyoruz. Kimlere peşkeş çekildiğini bilmiyoruz. 123 milyar doların bir senti bile kendi parası değil. O zaman şu soruyu; AK Parti ve MHP’ye oy veren kardeşlerimin sorması lazım. 128 milyar dolar kime gitti? Kim aldı? Merkez Bankası değil başkası satışı yaptı. TL kar gibi eriyor. İçine düştüğümüz çelişkiyi görüyor musunuz? Merkez Bankası’na sahip çıkacağız. Göreceksiniz Merkez Bankası’nın nasıl çalıştığını, ekonominin nasıl değiştiğini göreceksiniz.
Tefecilere hizmet eden bir siyasal iktidar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ekonomisi düzeltemez. Sadece tefeci sektörüne hizmet eder. Eylül ayı itibariyle tefecilere ödenen para, 511 milyar dolar. Hazine’nin internet sitesine girin, görürsünüz. Her ay ödenen faiz, 2 milyar. Kim ödüyor? Saray mı? Zinhar. Bu ülkenin fakir fukarası, memuru, sanayicisi, kâğıt toplayanı. Bu saray beslemeleri 5 kuruş faiz ödemiyor. Hep birlikte bunlardan kurtulacağız. Beraber saraya gideceğiz ve bunları yolcu edeceğiz.
Bürokratlara çağrı
Hafta sonu bir video paylaştım, devlet memurlarına. ‘Pazartesi günü, 18 Ekim, kim yasa dışı talimat verirse, orada durun ve yapmayın’ dedim. Ben bunları söyledim Bremen mızıkacıları harekete geçti. Neymiş devlet memurlarını tehdit ediyormuşum, vesayetmiş, darbeci zihniyetmiş... Allah akıl fikir versin, bari usturuplu bir şey söyleyin. Yahu ben hırsızlığa bulaşmayın diyorum; 'niye söylüyorsun' diyorlar. Hazır malı götürüyorken, böyle bir lafı niye ettin? Edeceğim. Savcılığa suç duyurusunda bulunmazsanız namertsiniz. Erdoğan’a hakaret içeren ifadeler varmış, lafa bakın. ‘Hırsızlık yapmayın’ diyorum, ‘hırsızlık yapın’ desem hakaret içermeyecek, bir şey olmayacak. Saray'ın baş memuru var, Fuat Bey. Vesayet ve paralel yapı algısı oluşturmaya çalışıyormuşum, ben. Çalışanlarımızın, her kesimini tehdit eden ve şaibe altında bırakanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum, diyor. ‘Çalışanlarımızın’ diyor. Kimsin sen? Devlet memuru ne zamandan beri çalışanlarınız oluyor. Bu lafı kullandığın andan itibaren toplumu bölüyorsun. Devletin memuru milletin işini yapar. Yasal ölçütler içinde konuşuyorum. Kullandığım her cümlenin kanunda yeri vardır.
Vakıflar kuruyorlar, Erdoğan ailesinin vakıfları var, yurt dışında, yurt içinde, hesabını bilmediğimiz paralar aktarılıyor. Devlet memuru nedir? Anadolu’daki gariban bir ailenin çocuğu yükselmek ister. Onların umutlarını çalıyorsunuz. ‘Gel vakfa.’ Garibanların sesi kim olacak? Kimse kendisini sahipsiz hissetmeyecek. Bütün garibanların, bütün yoksulların hak arayanların temsilcisi bu kardeşiniz olacak. Gideceksin Erdoğan ve ailesinin vakfından torpil yapacaksın, eleştirdiğimizde ‘nasıl söylersin.’ Kanun dışı emre uymayacaksın. Sarayın memurları ayrı, devletin memurları ayrı. Mafyatik ilişkilere giren, sarayın memurlarıdır.
‘Siz devlet memurlarını tehdit mi ediyorsunuz?’ Çalışan hiç kimseyi tehdit etmek benim haddim değildir. Devletine milletine hizmet ediyorsa benim başımın üstünde yeri vardır. ‘Mafyatik ilişkilere girenler, onları tehdit mi ediyorsunuz?’ Evet onları tehdit ediyorum. Niye ses çıkarmayayım? Sen malı götürenlerin sırtını sıvazlıyorsun.
Vakıf çok önemli bir kurumdur… Erdoğan ve ailesinin kurduğu vakıflar, 83 milyondan ne kadar para topladı, yani devletin hazinesinden kaç para gitti? Bilen var mı? Yok. Oysa vakıflar kamu için çalışırlar. Şeffaflığın gereği olarak kimsenin endişesi olmasın. Biz bilmiyoruz. Erdoğan ailesini vakıflarını ne kadar para, ister belediye, ister vatandaş, ister tahsil edilen mallardan, ne kadar para topladığını bilmiyoruz. TÜGVA. Belediye bakıyor, tahsis edilen yer amacına uygun kullanılmıyor. Mahkeme ‘belediyeye vereceksiniz’ diyor. Teslim almaya gidiyorsunuz, polisler dizilmiş, yargı kararı uygulanmıyor. Yargı kararının uygulanmaması için gelenler engelleniyor. Tarihte hiç görmediğimiz bir olay. Biz bunları söylediğimiz zaman kıyamet kopuyor. ‘Darbecisiniz, vesayetçiniz.’ Yavuz hırsız ev sahibini bastırır. Yine geçmişte AK Parti’ye, MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleneceğim. Bir cumhurbaşkanını oğlu, babasının makamını bilerek davranmalıdır. Davranışı, hareketleri, görev aldığı yerler itibariyle örnek almak zorundadır. Gidip Mili Eğitim Bakanlığı’nın bürokratlarını toplayıp, milli eğitim politikasını anlatıyorsa, kimsin sen? Cumhurbaşkanını oğlu olmak sana kanunsuzlukları yapma hakkı veriyor mu? Cumhurbaşkanını oğlu, her şeyden önce mahkeme kararlarını uygular. Derhal gereğini yapar. Bir cumhurbaşkanını oğlu, torpille devlete adam yerleştiremez. Cumhurbaşkanını oğluna ulaşamayanlar ne yapsın. Onlar sürünsün. İktidarımızda sözlü kalkacak… Torpille devlete yerleştirilenlere kızmıyorum. Bunlar da ‘nasıl yerleşiriz’ diye arayış içine girmiş olabilirler. Benim asıl kızdığım TÜGVA’nın devletin işine müdahale etmesidir. Devlete adam yerleştirmesidir. Paralel yapıdır. Devletin içinde paralel yapı olur mu? Bunları gördük.
"Memurlara cesaret verecek"
Maraş’ta bir zabıta memuru, yolsuzlukları görüyor, ifadesini veriyor. Belediye başkanını ilk işi, o zabıta memurunun işine son veriyor. Gerçekten devletin memurları bunlar. ‘Ben bu yolsuzlukları ortaya çıkardıktan sonra bunlar oldu, babam olsun yine aynısını yaparım, içim rahat.’ Evet senin için rahat olsun. Onların mafyatik ilişkilerine, rant ilişkilerine çomak soktuk, memurların devletine sahip çıkmasını istedik, ‘böyle bir talimat alırsanız yapmayın’ dedik. Onlara cesaret verdik. ‘Kanun dışı bir şey yapmayın, pazartesi itibariyle durun.’ ‘Kanun dışı işleri emir olarak telakki edemezsiniz, siz bu devletin şerefli memurlarısınız’ dedim. Bundan rahatsızlık duyuyorlar. İkili bir yapı ortaya çıktı. Birisi devleti, milleti için çalışanlar; iki saray için çalışan, rantiye sınıfı için çalışanlar. Birinci yapıya saygılıyız, ikinci yapıyla mücadelemizi sürdüreceğiz.
Memur arkadaşlarıma sesleniyorum. Görevinizi millet adına yapınız. Ettiğiniz yemin çerçevesinde görev yapınız. Mafyatik ilişkilere zorlarlarsa, bu kardeşinize haber vereceksiniz. Oraya geleceğim, onların başına çökeceğim.
Bunlar da fakir fukarayı düşünecek yürek dahi kalmamıştır. Bütün enerji sektörünün bileşenleri davet edeceğim. Var olan sorunları nasıl aşabiliriz? Geliyor gelmekte olan az kaldı."