Kılıçdaroğlu: Türkiye'yi daha da büyük bir girdabın içine soktular
CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Devletin hazinesiyle kumar oynanmaz. Hazine'de olmayan bir parayla garanti verdiler. Dün yaptıkları budur. Gizli faizin dik alasını uyguladılar. Türkiye'yi daha da büyük bir girdabın içine soktular. Kurla TL arasında fark çıkarsa bunu hazine ödeyecek. Garibanın parasıyla bankada doları olanı finanse ediyorsun. Nas bunun neresinde?" dedi.
Haber Merkezi | ANKA |CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemle ilgili açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
“Aslında hepimiz, güzel bir Türkiye’de huzur içinde yaşamak isteriz. Her evde bayram olmasını isteriz. Türkiye’nin dünyaya örnek olan bir ülke olmasını isteriz. Böyle bir Türkiye’yi arzu ederiz. Her vatandaşımız böyle ister ama gerçekten Türkiye böyle mi? Devleti yönetmek ayrıdır. Devleti yöneten siyasi otoritenin, yani siyasi iktidarın kanunlara uyması lazım. Devletin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğuna inanması lazım. Alana çıktığınız zaman karamsar bir tablo görüyorsunuz. Hafta sonu Kayseri’deydik. Belediye başkanlarımızla toplantı yaptık. Kayseri’yi seçmemizin nedeni, tek bir belediye başkanımızın dahi olmamasıydı. Bizim belediye başkanlarımız halkla ilişki kursun istedik. Demokrasi kültürümüzü görsünler istedik. Halkımıza nasıl hesap verdiklerini, ihaleleri nasıl yapıyorlar, görsünler istedik. Yaşanan ekonomik buhran nedeniyle kış aylarında vatandaşlar perişan. Önce hükümete çağrı yaptık. ‘Bu zamlar altında insanlar ezilir, bir Kara Kış Fonu kurun, destek verin fakire fukaraya.’ Yapmadılar. Ama biz, belediye başkanlarımıza çağrı yaptık. ‘Mutlaka Kara Kış Fonu oluşturacaksınız. Bulunduğunuz beldede hiçbir çocuk yatağa aç gidemeyecek.’ Sağ olsunlar, belediye başkanlarımız, büyük bir özgüvenle çalışmalarını sürdürüyorlar. Birer tarih yazıyorlar. Bütün zorluklara, bütün baskılara rağmen tarih yazıyorlar. Sormak isterim, vicdan sahibi herkese sormak isterim. Doğruyu kim yapıyor? Biz yapıyorsak bizi dinle, hatamız varsa söyle. Karşı taraf yanlış yapıyorsa oraya da dikkat et.
"Sorunun temeli güvendir"
Kayseri’de ayrıca ticaret odasını ve sanayi odasını ziyaret ettim. Sorunları anlattılar, biz de kendi çözümlerimizi anlattık. Sıkıntılarını biliyoruz, önünü göremiyorlar, dövizdeki oynaklık dolayısıyla siparişlerin durduğunu biliyoruz. Hatta öyle bir noktaya geldik ki bırakın yarını görmeyi, bir saat sonra ne olacak, kimse onu bile bilmiyor. Ekonominin böyle bozulduğu bir ortamda sanayici de esnaf da durmuş vaziyette. Açıkça söyledim kendilerine. Sorunun temeli güvendir. Eğer bir ülkenin vatandaşları siyasi otoriteye güven duymuyorsa artık o kişiler, o ülkeyi sağlıklı yönetemezler. Var olan iktidar güven ortamı yaratabilir mi? Yaratamaz. Kıyamet kopardılar; ‘dış güçler’… Sonra ne oldu; yeni atanan Hazine ve Maliye Bakanı ‘Hayır efendim, ortada dış güçler yok, biz bilinçli olarak doları yükseltiyoruz’ dedi. En iyi, Hazine ve Maliye’den sorumlu bakan bilir. ‘Bu yeni politika’ diyor. Türkiye’nin stratejiye ihtiyacı var. Yarını göremiyorsanız, strateji oluşturamazsınız. Vatandaş adliyeye, savcıya güvenmiyorsa, ‘adalet çıkmaz’ diye düşünce her geçen gün pekişiyorsa o ülkede adalet yoktur, güven sorunu var demektir. Devleti yöneten kişilerin kendisini bilmesi lazım. O nedenle taç giyen baş, niye akıllanır? Sorumluluk üstlendiğinin farkına varır. Sorumluluk üstlenen kişi, gereğini yapmak için istişare eder. ‘Her şeyi ben bilirim’ dediği zaman kişi kendisini bilmez. Kendini bileceksin, ne olduğunu bileceksin. Kişinin kendini bilmesi, kapasitesini de bilmesi, eksikliğini, hatasını da bilmesi demektir. AK Parti ve MHP’ye oy veren kardeşlerim, bu söylediğimde eksiklik, hata varsa rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Her yerde, her ortamda doğruları dile getirmeye çalıştım. Doğrulardan devleti yönetenlerin korkmaması lazım. ‘Devlet liyakatle yönetilir’ dedik. Devlet bir kişinin malı, mülkü değildir. Devleti oluşturan mülkiyetse 84 milyonun mülkiyetidir. Bir kişi, ‘Ben devletin sahibiyim’ diye ortaya çıkıyor, kargaşa çıkarıyor. Ekonomide sorunlar yarattı ve yaratmaya devam ediyor.
Siyasetçinin alkışa ihtiyacı yok. İyi bir siyasetçi, düzgün bir siyasetçi, ahlaklı bir siyasetçi alkıştan çok eleştiri ister. Hz. Ömer şöyle söylüyor; ‘Bana hatalarımı söyleyen benim gerçek kardeşlerimdir.’ Bu nedir? Bu aklı öncelemektir. Kibirden arınmak demektir. Şimdi kazaen ‘şu hatan var’ dediğin zaman kıyamet kopuyor. Üç tane gencecik çocuk röportaj yapıyor. Gözaltına alıyorsunuz. Ne kusuru var? Ev hapsi veriyorsunuz. Niçin? Gerçekleri halk öğrenmesin diye. Bir kişi devleti böyle yönetmeye kalkarsa o devlet otoriter olur, demokrasi olmaz orada. Yapacağı tek şey vardır; makamdan ayrılmaktır.
Bugün mevduatın yüzde 66,4’ü dövizdir. Bu ne demektir? ‘Ben Türk lirasına güvenmiyorum, devlet yöneticilerine güvenmiyorum, başka ülkelerin parasına güveniyorum, paramı oraya yatırıyorum’ diyor. Edirne’yi ve Kars’ı korumak neyse Türk parasının itibarını korumak da aynı şeydir. Eğer Türk lirası yerlerde sürünüyorsa bir sorunumuz var demektir. Soru; ülkeyi bu hale kim getirdi? Sorumlusu kim bunun? Bunun sorgulanması lazım. Yöneticiler israf ve yolsuzluğun üzerine gitmezse sorun var demektir. ‘Faize karşıyım’ deyip 184 milyar doları ödüyorsanız sorun var demektir. Bir taraftan zamlar yağmur gibi yağarken öte tarafta dövizi yerinde tutamıyorsanız yönetimde sorun var demektir. Soru şu; sorunu kim çözecek, nasıl çözeceğiz? Sorunu siyasi partiler çözerler.
Bunu bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim. Sorunu yaratan kurum, sorunu çözemez. Türkiye’yi bu hale siyasi iktidar getirdi. Demek ki sorun, siyasi sorundur. Önce o siyasi sorunu çözmemiz lazım. Sorunu çözülmesi için de demokrasinin işlemesi lazım. Yani seçimin gelmesi lazım. Kriz dönemlerinde, buhran dönemlerinde yönetenler açmazlarla karşı karşıya kalıyorlarsa demokraside yapılması gereken, halkın hakemliğine başvurmaktır.
"İlk yapacağımız iş güveni tesis etmek"
Bunu anlattığım zaman bazen ‘Siz ne yapacaksınız’ sorusu geliyor. Anlattıklarımda yanlış var mı? Nasıl çözeceğiz, bu önemli. Milletin takdiri, Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda hemen ilk yapacağımız iş, ki 13. cumhurbaşkanımız inşallah Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı olacak. Konuşmamda ne dedim? İktidarla millet arasında güven sorunu var dedim. İlk yapacağımız iş, güveni tesis etmek. Nasıl tesis edeceğiz? Güveni tesis etmenin yolu, sorunu yaşayanla sorunu çözenin yan yana gelmesidir. Bizim 13. cumhurbaşkanımız da hakem olacak. Emekten, alın terinden yana olacak eyvallah, ama iki tarafı yan yana getirip hakem olacak. Buna ne diyoruz? Ekonomik ve Sosyal Konsey. İlk yapacağımız iş, bunları bir araya getirmektir, getireceğiz. Kardeşim, derdini anlat, çözülecek. Orada bir takvim yapılacak, hangi sorun nasıl çözülecekse tek tek yazacak. 5 Şubat 2019’dan beri toplanmadı. Açıklama yapacağına çağırsana. Gelsin, bakanlarla karşı karşıya kalsınlar; anlatsın, sorun çözülsün. Oraya sadece Merkez Bankası Başkanı’nı da BDDK Başkanı’nı da çağıracaksınız, ‘Biz sorunları çözmeye hazırız’ algısını kamuoyuna vereceksiniz.
Liyakat vurgusu
İkinci kuralımız; ilk bir hafta içinde, düzenleyici ve denetleyici kurumların tamamında liyakatli kişiler olacak. ‘Güreşçiyi getirelim, üç maaş-beş maaş alsın.’ Hayır. Bu kişi sıcak siyasetin aracı, torpilin aracı olamaz. Liyakatli kişileri atadığımız zaman, talimatla değil aklıyla karar alacak. Bu başka neyi getirir? Ekonomide istikrarı getirir. Ekonomide istikrarı getirdiğiniz andan itibaren Türkiye, dünyada önemli bir yere oturmuş olur.
Üçüncü madde; hemen ilk bir hafta, Fiyat İstikrar Komitesi’ni lağvedeceksiniz. Bir gün bile toplanmış değiller. Devletin malı talan malı mıdır? Bu görev kimin? TBMM, Merkez Bankası’na bu görevi vermiş. Biz, keyfi hareket etmeyeceğiz. TBMM’nin çıkardığı kanunlara uygun hareket edeceğiz. Merkez Bankası sorumlu. ‘Fiyat istikrarını sağla’ diyeceğiz. Merkez Bankası’na liyakatli kişileri atayıp, bağımsız kıldığınızda ne olur? Merkez Bankası’na olan güven artmış olur.
"İsrafla mücadele genelgesi yayınlanacak"
Dördüncü madde; ilk bir hafta içinde, 13.cumhurbaşkanımız makama oturduğu gün, israfla mücadele genelgesini yayınlayacaktır. İsraf haram. Devleti yönetenler, 84 milyonun parasını harcarlar. Fakirin fukaranın, zenginin, hepsinin parasını devlet, hükümet harcar; milletin hakkı, hukuku için kullanacaksınız. Herkesin işi aşı olsun, onun için kullanacaksınız. 13 uçak mı var, 12’sini satacaksınız. Bakanlıklar kendi bakanlık binalarından çıktı, müteahhitlerin yaptığı lüks binalarda kira ödüyorsunuz. Kendi ceplerinden mi? Hayır. Hani israf haramdı? Hani sen dindardın? İsrafı, yolsuzlukları en çok konuştuğumuz dönemde adamlar gittiler, 474 bin avroya üç tane Mercedes aldılar. Neyine yetmiyor senin araçlar? Yolsuzluk yapanın burnundan getireceğiz, izin vermeyeceğiz bunlara. Bu neyi getirir? Vatandaşla devlet arasındaki güveni pekiştirir. ‘Keşke bugüne kadar gelselerdi’. Bunu yapacağız, güven duyacaklar.
Beşinci madde; 13. cumhurbaşkanı bir genelge çıkaracak, devletin bütün bilgilerine vatandaş ulaşabilecek. ‘Devlet sırrı.’ Milletvekili soruyor, milletvekiline cevap vermiyorlar. Bu ne demektir? ‘Ben vatandaşı hiç takmıyorum’ demektir. ‘Şu hastane kaça yapıldı’, hemen yazacak. Herkes bilecek. İstanbul Havalimanı yapmışsınız; kaça, kimse bilmiyor. Neymiş, ticari sırmış. Ne ticari sırmış, devlet vermiyor bilgileri. Demek ki yapacağımız işlerden birisi, devlette saydamlığı getirmek. TBMM Başkanı, Sayıştay’a yazı yazacak. Yazıda, ‘Gelen denetim raporlarında asla sansürleme yapmayacaksınız’ yazacak. Ne demek, yolsuzluğu gizlemek? Hani kul hakkını yemek günahtı? Kul hakkını yiye yiye şiştiler. Bu, halkın iktidarı denetlemesi demektir. ‘Ey devlet, ben size vergi veriyorum, nereye harcadınız.’ Bu, demokrasinin çıkış noktasıdır.
"Döviz garantili ihale düzenine son vereceğiz"
Altıncı madde; döviz garantili ihaleler var. Türk lirasını pul ettiler, kendi yaptıkları ihaleleri de dolar bazında, avro bazında yaptılar. Avrupa Birliği’ndeki, Amerika’daki enflasyonu da getirdiler 84 milyonun sırtına yıktılar. Bunu yapanda vicdan var mı? Amerika’daki, Avrupa Birliği’ndeki enflasyonu niye vatandaşın sırtına yıkıyorsun? 13. cumhurbaşkanımızın ilk yapacağı işlerden birisi, hakkaniyet içinde çözmektir. Bu milletin sırtına yıkılan, torunları da borçlandıran bu düzene son vereceğiz.
Yedinci madde; cumhurbaşkanı genelgesiyle derhal Strateji Planlama Teşkilatı kurulacak. Devasa devletin planlama teşkilatı yok. Nitelikli kadrolar atacağız. 50 yıllık, 100 yıllık planlamalar yapılacak. Sadece Türkiye’yi değil, dünyayı da izleyecekler. Bunlar yapamadılar ama biz yapacağız. Bunlar senin hakkını savunamadılar ama biz savunacağız.
Aslında Erdoğan’ı doğrudan muhatap olmak kadar yanlış bir şey olamaz. Yönetemeyen, yeteneği olmayan, ülkeyi bu hale getirene ne söyleyeceğiz? Bir grup kişiye çalışan insana ne diyeceğiz? Onu muhatap almak istemem. Muhatap almak doğru da değil. Bu ülkeye yapılan kötülükler yetmedi. Asla yapılmaması gereken işi bunlar yaptılar. İkinci kez beytülmale el uzattılar. Birincisi, 128 milyar dolardı. 13. cumhurbaşkanının yapacağı işlerden birisi de bu paranın kime gittiğini öğrenmektir. Beytülmalle kumar oynuyorlar. Devletin hazinesi ile kumar oynanmaz. O Hazine beytülmaldir. O Hazine’de 84 milyonun alın teri vardır. Hazine, kumar masasına sürülecek bir para değildir. Devletin hazinesi ile kumar oynanmaz. Hazine’de olmayan bir parayla garanti verdiler. ‘Nas, din bunu emrediyor’ diye diye gizli faizin dik alasını uyguladılar. Şimdi daha da büyük girdabın içinde Türkiye’yi soktular. Garibanın, bankada dövizi olanı fonlandığı bir düzeni getirdiler. Kur ile Türk parası arasında fark çıkarsa Hazine’den ödenecek. Yani gariban ödeyecek. Nasıl bunu yapıyorlar? Garibanın sırtından faizi teşvik ettiler. Hem de dolar garantili olarak. Nas bunun neresinde? O garibanlardan bazıları bu gelişmeleri kutluyor. İşte bu Türkiye’nin trajedisidir. Erdoğan’ı destekleyenler varsa oturup düşünmeleri gerekiyor. Bu kardeşini dinlesinler. Biz, onları savunuyoruz. Biz, fakirden alınıp zengine verilmesini doğru bulmuyoruz. Beytülmale oynayan bir saray var. O kumar masasını alkışlayanları tarih asla unutmayacaktır. Bir organize kötülük ile karşı karşıyayız. Ama sözümdür; bu organize kötülüğü yok edinceye kadar mücadele edeceğim.”