Kılıçdaroğlu: En geç 6 ay içinde ekonominin çarkları sağlıklı bir şekilde dönecek
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Atık Yakma ve Enerji Üretim Tesisi açılış törenine katılan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Türkiye, 13. cumhurbaşkanını seçecek ve yeni bir sürecin içerisine girecek. Hiç kimse endişe duymasın, en geç 6 ay içinde ekonominin çarkları sağlıklı bir şekilde dönecek. Bu memlekete huzuru, bereketi, güzelliği getirmeye kararlıyız.” dedi.
Haber Merkezi | ANKA |CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) Atık Yakma ve Enerji Üretim Tesisi Açılış Töreni'ne katıldı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, açılış konuşmasında şunları söyledi:
“İklim değişikliği eylem planımızı açıkladıktan kısa bir süre sonra planımıza Yeşil Çözüm vizyonuna katkıda bulunacak bir yol haritası belirlemiştik. Bugün aslında, hemen açıkladıktan sonra açtığımız üçüncü tesisimiz bu. Türkiye'nin ilk, Avrupa'nın en büyük atık yakma ve enerji üretim tesisini İstanbul'a kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. İklim değişikliği, tüm dünyayı tehdit eden çok önemli bir gündem haline geldi. Gerçekten insanlık olarak bu soruna karşı hep birlikte mücadele etme zorunluluğumuz var. Ve bunlar tamamen bilimin ışığında olmalı. Dünyanın en etkin bilimsel tercihlerini yine en makul ve mantıklı, finansal yöntemlerle ülkemize kazandırmalıyız. Glasgow'da COP 26 İklim Zirvesi'nde katıldığımda hissettiğim şu idi; bütün dünya yüksek bir motivasyonla bu sürece dair mücadelenin içerisinde olma konusunda kararlı. Ve özellikle bu mücadelede elbette ki ülkelerin kararlılığı, sektörlerin kararlılığı, insanlığın kararlılığı çok çok önemli. Ancak şunu söylemem gerekir; dünyada yüzde 70’e yakın insan artık şehirlerde yaşıyor. Bu ülkemizde ne yazık ki yüzde 80’lerin üzerinde. Yüzde 85’lere doğru giden bir oranda insanlarımız kentlerde yaşıyor. Dolayısıyla biz de üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız. Bu açıdan gerekli adımları kararlılıkla atıyoruz. Var olan projeleri gerçekleştiriyoruz. Yeni projeleri hazırlıyoruz, revizyon gereken noktalarda da kayıtsız şartsız revizyonlarımızı yapıyoruz. Çünkü biz, İBB olarak bu kentin geleceğini hazırlamak istiyoruz. Geleceğini hazırlarken de yine ışığımız bilim olacak. Bu manada yol haritamız şu sonuca erişmek istiyor; 2050 yılında İstanbul'u karbon nötr bir şehir haline getirmek. Bu noktada iklim değişikliği eylem planımız ile 14 stratejik hedefimizde kamuoyuna açıkladık.
Yeşil Çözüm vizyonumuzun sadece İstanbul'umuz için değil, aynı zamanda ülkemizin geleceği için de çok değerli olduğuna inanıyoruz. Bu manada kurumsal iş birliğini en güçlü seviyeye taşımak adına da aldığımız kararlar var. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde Çevre Daire Başkanlığı’mızın alt birimi olan iklim değişikliğiyle mücadelenin yapılacağı bir müdürlük kurduk. Bununla da yetinmedik. İstanbul Planlama Ajansı bünyesinde çözümün bütüncül bir hedef haline gelmesini sağlamak için de biz bu planlama ajansının içerisinde bir İklim Değişikliğiyle Mücadele Platformu kurduk. Bu platform aslında tüm dünyaya, ülkemize, şehrimize 360 derece bakan, her etkin kurumundan maksimum faydalanan ve onlardaki deneyimleri paylaşan ve hatta kendi deneyimini de bütün dünyaya, ülkemize, şehirlerimize servis eden gerçekten önemli bir platform haline gelecek. Burası bilim insanlarımıza, burası şehirlerin yöneticilerine, dünyanın bütün etkin kurumlarına açık olacak.
"1 milyon 400 bin İstanbullunun enerji açığının giderilmesine katkı sunacak"
Atık yakma ve enerji üretim tesisimiz, İstanbul'da oluşan evsel atıklarının yüzde 15’ni yakma yöntemiyle bertaraf edecek. Ürettiği 85 megavat elektrik enerjisi de yaklaşık 1 milyon 400 bin İstanbullunun enerji açığının giderilmesine katkı sunacak. Bu kıymetli bir rakam. Tesis, dediğim gibi 2017’de başlatılmış. 2019 seçimleri itibariyle yüzde 20 fiziki gerçekleşmesi sağlanmıştı. İki yılda, yüzde 20’den sonra aldığımız bu tesisi yine iki yıl içerisinde kararlılıkla -ki bir sözleşme gereği süresi var idi, bu süreye de yetişmesi için- olağanüstü bir çabayla, finansal açığını da kapatarak, bununla ilgili uluslararası sözleşmeler yaparak ve özellikle bu işi yapan yüklenici firmaların da özel gayretiyle çok değerli bir projenin sonucuna hep birlikte başarısını ve gururunu yaşıyoruz bugün. Tesisimizin, Türkiye'nin enerji açığının giderilmesine katkı sunması da bizim için ayrı bir gurur vesilesi.
"8 milyon kilometrelik bir yol tasarrufu sağlamış olacak"
Tesisimiz, günlük 3 bin ton, yıllık yaklaşık bir milyon ton kapasitesi sayesinde aslında yeşil çözüm vizyonumuzun paralelinde düzenli depolama sahalarına giden atık miktarını azaltmış olacak. Geçmişte bu bölgede atıkların depolama alanı varken şu anda çok daha uzun bir mesafede Silivri'de Teğmen Köyü'nde depolama alanlarımız var ve bu depolama alanlarının aslında çağ dışı olduğunu, kentlere zarar verdiğini ve özellikle çevresini rahatsız ettiğini de bilen, yaşayan insanım. Bir belediye başkanı olmanın ötesinde gerçekten orada yaşıyormuşçasına o rahatsızlığı hisseden bir insanım. Tesisimizin bu anlamda yıllık bir milyon ton atığın oraya dökülmesinin engellenmesi ve taşınmasındaki ekstra birtakım zararları engelleyici olması ki yaklaşık olarak 8 milyon kilometrelik bir yol tasarrufu sağlamış olacak. Bu kadar çöpün, atığın oraya nakledilmesiyle alakalı. Bunun hem maliyeti var hem başka tabii ki katkıları da var, çevreye olsun, bütçemize olsun. Burada en gelişmiş teknolojileri kullanacağız. Emisyon değerlerimiz Avrupa Birliği limitlerinin altında olacak. Ayrıca fosil yakıt kullanımının azalması sayesinde ortalama 700 bin aracın bir yıllık emisyonuna denk gelen 1 milyon 380 bin ton sera gazı emisyonun da önüne geçmiş olacak bu tesisin varlığı. Bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan İSTAÇ, bu tesisin de eklenmesiyle 1 buçuk milyon ton daha karbon kredisi elde edecek ve yıllık yaklaşık üç milyon ton karbon kredisine sahip bir kurum haline gelecek.
"Kaybedecek vaktimiz yok"
İklim değişikliği ile mücadelede atık yönetimi ve fosil yakıt kullanımının önüne geçilmesi en önemli konu başlıkları arasında yer aldığını artık hepimiz çok iyi biliyoruz. Ve bu konunun özellikle dünyada en çok çocuklar tarafından ve gençler tarafından sahiplenmesi de bizim için kıymetli bir dayanak ve teminat. Tabii bu noktada Türkiye'nin ilk atık yakma ve enerji üretim tesisini elbette açmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Umuyorum ki bu tesis bir örnek olur ve hem çevrenin korunması hem enerji üretimi açısından ülkemize fayda sağlayacak nice yatırımının ülke genelinde hayata geçirildiğini görmek bizleri ülkemiz, milletimiz ve devletimiz adına çok ama çok mutlu edecektir. İçinde bulunduğumuz koşullarda gelecek kuşaklara bir dünya bırakacağımız bu konuda çevre dostu tesislerin varlığı, doğaya gösterdiğimiz özen çok ama çok önemli olacak. Çevreyi, doğayı, şehirleri, yaşamı, insanı tehdit eden hangi düşünceler var ise mutlaka onun da milletçe, insanlık olarak karşısında olmalıyız. Kaybedecek vaktimiz olmadığını, hep birlikte hızlı harekete geçmemiz gerektiğini biz gerçekten İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi olarak hissediyor ve bu yolda hızlı bir biçimde yürüdüğümüzü sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Yeni tesisler kurma çalışmalarımız var. Bu noktada yine termal bertaraf tesisleri yapmayı planladık. Ve bu konuda çalışmalarımızın altyapısı sürüyor. Bu noktada hem biyometalizasyon ki yanı başımızda bir biyometalizasyon organik atıklardan hem enerji üretiyoruz, -yani evdeki yemek atıkları gibi düşünebilirsiniz, sebze, meyve atıkları gibi düşünebilirsiniz, bunlardan hem enerji tesisi açıyoruz ki bir hafta on gün önce açtık- hem de kompost üretimiyle aslında doğaya doğal bir gübre hazırlığı yapmış oluyoruz. Bu temel termal bertaraf tesislerinin yanı sıra biyometalizasyon gibi akma tesisleriyle beraber bu tür tesisleri de şehrimizin farklı noktalarında geliştirmeye dönük hazırlıklarımız var. Ki bunlara 3 bin ton gün kapasitesine varan birtakım çalışmalar olacak. Bunu da şimdiden hem Anadolu Yakası'nda hem Avrupa yakasında bu tür çalışmalarımızın, altyapı süreçlerimizin, ÇED raporu süreçlerimizin sürdüğünü belirtmek istiyorum.
Bu açıdan bu tesisin ülkemize tekrar kazandırılmasında emeği olan herkese, bütün yöneticilere, bütün ve bu süreci üstlenen yüklenici firmamızın yöneticilerine, emekçilerimize, kurumumuzun bu süreci üstlenen çalışma arkadaşlarıma çok ama çok teşekkür ediyorum. Paydaşlarımız, 16 milyon İstanbullular adına, hemşerilerime şükranlarımı sunuyorum. İstanbul ve Türkiye, önümüzdeki ekonomik süreçte elbette çok zorlanacak. Ama biz, buna rağmen bütün gayretimizi, bir an bile bir işi kaybetmemek uğruna bütün yatırımlarımızı en üst seviyede yapacak, koruyacak ekonomik tedbirleri alma konusunda yoğun bir çalışma içerisinde olacağız. Bu zor günleri hep el ele, omuz omuza atlatacağımıza inanıyorum. Milletçe biz çok güçlüyüz ve bu ülkenin çok liyakatli, çok doğru işler yapmaya hazır, aklı ve bilimi önünde tutan çok değerli olduğunun da bilincindeyiz. Ki bu süreci çok ama çok değerli bir biçimde geleceğe hazırlayacak olan iki kıymetli genel başkanımı İstanbul'un bu gurur vesilesi olan bu tesisin açılışında ağırlamaktan da büyük onur ve gurur duyduğumu belirtiyor, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Tesisimiz hayırlı ve uğurlu olsun.”
"Avrupa’nın en büyük tesisi"
Kılıçdaroğlu, İBB'nin inşa ettiği Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın en büyük atık yakma ve enerji üretim tesisi açılışında şunları söyledi:
“Yol arkadaşlarımla, sizlerle beraber olmaktan son derece mutluyum. Bugün çok güzel bir tesisi hizmete açıyoruz. Başında, Avrupa’nın en büyük tesisi olduğu ifade ediliyor. İstanbul kadim bir kent. İstanbul’a ve İstanbulluya hizmet etmek de gerçekten ayrıcalıklı bir olay. 16 milyon insanı mutlu edeceksiniz. 16 milyon insanın yarattığı sorunları, onların haberi olmadan çözmeye çalışacaksınız. Binlerce ton çöp toplanacak ve bunlar çevreyi kirletmeden bir şekliyle, aynı zamanda halka hizmet olarak geri dönecek. İstanbul, sadece İstanbulluların, Türkiye’nin değil, dünyanın göz bebeği olan bir kent. Ve bu kentte insanlar mutlu yaşamak isterler. Bu kentte yaşarken doğanın tahrip edilmesini istemezler.
1971-1982 yıllarında İstanbul’da yaşadım. Göztepe’deydim. Çok yeşil alan vardı, hafta sonları top oynardık. Bugün biraz acı ama ifade etmek zorundayım, beton ormanına dönüşen bir İstanbul var. Böyle bir İstanbul’u sayın Başkan devraldı. Şimdi yeşil alanlar yaratmaya çalışıyorsun. İstanbul’a hizmet ediyorsun, İstanbullunun yeşil görmesi, doğayla barışık olması için elinden gelen çabayı gösteriyorsun. Bu çabaya sadece ben, sayın Genel Başkan’ım (Akşener) değil, bu çabaya bütün Türkiye tanık. O açıdan verilen mücadele, gösterilen çaba hepimizin takdirindedir.
"İklim için değerli bir hedef"
Bu tesisle doğa korunmuş oluyor. Sera gazı salınımı azalmış oluyor. Yine iklim için değerli bir hedef. Milyonlarca insanımıza enerji sağlıyor aynı zamanda, yine önemli bir hedef. Enerji hatlarına giden parayı azaltıyoruz. Doğru, biraz daha artılar giriyor sistemin içerisine. Yani belediye de buradan bir şeyler kazanıyor, artı istihdam yaratıyorsunuz.
Yatırım yaptıklarını söylüyorlar, yatırım yapılsın. Yollar, köprüler, hastaneler yapıyorlar, yapılsın, itirazımız yok. Ama bu yatırımlar benim ödediğim vergilerle yapılıyor, torunlarım borçlandırılarak değil. Benim torunlarım borçlandırılıyorsa ben bu vergiyi neden ödüyorum? Yatırım yapıyorlar, gayet güzel, yapsınlar, teşekkür ederiz. Kaça yapıyorsunuz bu yatırımları? ‘Efendim ticari sır’, biz bilmiyoruz. Niye bilmiyoruz? Benim parasını ödediğim bir yatırımın maliyetini ben neden bilmeyeyim? Devletin şeffaf, saydam olması lazım. Vatandaşına hesap verebilir bir çerçevede hareket etmesi lazım. Bunlar da yok. O nedenle belediye başkanlarımızın ana hedefi, yaptıkları harcamaların her kuruşunun hesabını millete verebilmek.
Bu kışı vatandaş nasıl geçirecek? Hepimizin, her siyasetçinin üzerinde durması gereken temel konulardan birisi budur. Bu kışı, asgari ücretle geçinen bir kişi nasıl geçirecek? Çok iyi niyetle, ülkeyi yönetenlere teklifte bulundum, ‘Bir Kara Kış Fonu kurun’ dedim. Bu fon, vatandaşın bu kışı en azından rahat geçirebileceği bir ortamı sağlamak için çok değerli bir fon olabilir. Elektrik, doğal gaz, su parasını ödeyemeyen vatandaşlarımız çıkacaktır ve çıkacak. Bunlar için bugünden önlem alınması lazım. Gayet iyi niyetlerle kaynak, imkan söyledik. ‘Bunları yaptığınız takdirde ekonomi belli bir şekilde rayına girerse bu kara kışı vatandaşlarımız biraz daha rahat atlatabilirler’ diye ifade ettim.
"O vebalin tanığı olmak istemeyiz"
Belediye başkanlarımız, var olan hükümetin yapmadıklarını yapmaya çalışıyorlar. Kara kış dolasıyla 3 ve 16 Kasım tarihleri arasında 35 bin 407 aileye 3 milyon 180 bin 460 TL’lik nakdi yardım yaptılar. 215 bin 124 aileye 4 milyon 566 bin 916 TL’lik gıda yardımı yaptılar. 21 bin 271 aileye 9 milyon 504 bin 844 TL’lik 4 bin 597 ton kömür dağıttılar. 108 bin 708 aileye 3 milyon 217 bin TL’lik eğitim yardımında bulundular. 60 bin 324 aileye 1 milyon 21 bin 66 TL’lik ulaşım yardımı sağladılar. 291 ailenin 54 bin 874 TL’lik elektrik faturası ödendi. 3 bin 638 ailenin 153 bin 831 TL’lik su parası ödendi. 198 ailenin 64 bin 546 TL’lik doğal gaz faturası ödendi. Şunu bütün İstanbulluların bilmesini isterim; belediye başkanlarımız, kenti, beldelerinde eğer bir çocuğun yatağa aç girdiğini görürler, tanık olurlar veya duyarlarsa Türkiye genelinde tamamına yardım için koşmak bizim görevimizdir. Hiçbir evladımızın yatağa aç girmesini istemeyiz. Hiçbir annenin çocuğunu yatağa aç yatırmasını istemeyiz. Onun vebalini birileri çeker ama biz o vebalin tanığı olmak istemeyiz.
Türkiye, 13’üncü cumhurbaşkanını seçecek ve yeni bir sürecin içerisine girecek. Hiç kimse endişe duymasın, en geç 6 ay içinde ekonominin çarkları sağlıklı bir şekilde dönecek. Bu memlekete huzuru, bereketi, güzelliği getirmeye kararlıyız. İnşallah dostlarımızla beraber getireceğiz. Var olan acı tabloyu Türkiye hak etmiyor. Gücümüz, imkanımız var. Eğer bir İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Mersin’de, Aydın’da, Eskişehir’de, İzmir’de çok güzel şeyleri gerçekleştirebiliyorsak ve harcadığımız her kuruşun hesabını milletimize verebiliyorsak düşünün Türkiye’yi yönettiğimizde bütün dünya, büyük bir imren ile bakacaktır bize. Gıpta ile bakacaktır.”
Akşener: İnşallah daha da genişler Millet İttifakı
Törende konuşan Akşener, “İmamoğlu’nun verdiği bilgilerin üç çıktısı olduğunu düşündüğünü” söyledi. Akşener, şöyle konuştu:
“Birincisi 2017’de temelinin atıldığını ve rahmetli Kadir Topbaş’tan başlayarak, emeği geçen herkese teşekkür ettiniz. Biz de teşekkür ediyoruz. Bu ne biliyor musunuz? Bu hizmetin devamlılığı, sürdürülebilirliğine bir örnek. Siz konuşurken, aklıma İstanbul seçimleri geldi. Halbuki iddia edilen, bunları tekmeyle yıkmanız lazımdı. Ama demek ki seçim hizmet üzerinden, hizmet üzerinden rekabete dayanarak yapıldığında ve milletimizin tercihine saygı duyulduğunda hiçbir şey tekmelenmiyormuş. Doğru işler yapıldığı taktirde, o işlerin devamı için herhangi bir psikolojik problem hissetmeden, hakkı teslim ederek teşekkür ederek, yol yürünebiliyormuş. Bu çok önemli bir örnek.
Millet İttifakı’nın, 31 Mart anlamında iki siyasi partisinin genel başkanı olarak buradayız. 24 Haziran’a göre dört siyasi partinin iki genel başkanı olarak buradayız. İnşallah daha da genişler Millet İttifakı… Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken, benzer iddialar, benzer iftiralar, benzer karalamalarla karşılaşacağız. Bugünden itibaren kalıyoruz. Benden başlandı zaten. Hayırlısıyla teneşire yatırıldım.”
Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun bir bayrak yarışı olduğu, taş üzerine taş koyana herkesin hiç kendinde kötü bir his hissetmeden, sakınca hissetmeden teşekkür etmesi gerektiğini ve rekabetin de ‘ben daha iyi hizmet ederim’ ve çözümler üzerinden olması gerektiğini… Biz bunu Ankara’da sayın Yavaş’ın Adana’da Zeydan Bey’in İzmir’de Tunç beyin, Antalya’da Muhittin Bey’in, Aydın’da Özem Hanım’ın üzerinden anlatacağız. Ne söz söylerseniz söyleyin, şu tesisi yüzde 20’den alıp yüzde 100’ünü tamamlamak, açılışını yapmak bütün sözlerden tesirli.
"İklim değişikliği dünyanın problemi"
İkinci çıktısı, yeşil çözüm dediğiniz kararlılık. İklim değişikliği konusu dünyanın problemi. Ülkeler arasında çatışmaya sebep olan bir mesele. ABD gibi bu konularda hiç derdi olmayan bir ülkenin bile şapkasını önüne koyup düşündüğü ve bu konuda tedbirler alınmasını istediği bir mesele. Bu, dünyanın, gezegenin problemi. İstanbul gibi dünyanın en büyük şehirlerinden birinde, yeşil çözüm üzerinden hem çöp meselesinin önemli bir kısmını halledeceğiniz hem oradan elektrik üreteceğiniz hem de karbon ayak izini hafifleteceğiniz bir başka anlamı var bu tesisin.
Üçüncü çıktısı da benim uzmanlık alanım. Ben tarihçiyim. Hem Türk tarihi hem de dinimizin en büyük özelliği, az tüketmek üzerinedir. Dinimiz der ki, ‘çok yeme kalbin kararır’. İlk Türk evlerine bakarsanız, lego gibi evler bunlar. Yani, yeteri kadar. Bugün bu yeşil meselesinin, iklim meselesinin en ateşli hassasiyet gösterenlerin ortaya koyduğu cümle şu, ‘yeteri kadar tüketmek’. Anahtar kelime ‘yeteri kadar’. Yıllar evvel, 2000’li yılların başında bir makale okumuştum. İngiltere’de yaşayan mimarlar, bu yeşil çözüm, iklim problemi üzerinden fikirler geliştirmişler ve sıfır atıklı, karbonize olmayan binaları yapabilir miyiz diye bakmışlar. Bir tanesini Kenya’da yapmışlar. Karıncaların hayatı incelenmiş, onların tüketme sistemi üzerinde; ısıtması yok, soğutması yok, sıfıra yakın atığı olan kışın sıcak, yazın soğuk bir bina yapmışlar. O zamandan beri düşünürüm, aslında bizim günlük hayatımız. Dolayısıyla biz aynı zamanda gezegenimize medeniyetimizi bu tür tesisler üzerinden ihraç edebiliriz.
Böyle bir tesisin açılışına şahit olmaktan çok mutlu oldum. Bu çalışma performansınızın devamını dilerim ki, cumhurbaşkanlığı seçiminde lazım. Sizler çalışırsanız, İstanbulluya, diğer şehirlerde hizmet ederseniz, rekabeti hizmet üzerinden yaparız ve 13. Cumhurbaşkanını da Millet İttifakı seçtirmiş olur.”