İş Bankası / Suat Sözen: Toplumsal ilham, başarıya giden yoldaki zihinsel bariyerleri kaldırıyor

İLHAN DUMAN

Nasıl Bir Ekonomi TV’de Ekonomi Masası’nın konuğu olan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen, Türkiye Olimpiyat Komitesi işbirliğiyle Paris Olimpiyatları’na katılacak milli sporcuların yanında olmalarının özel bir anlam taşıdığını ifade etti. Olimpiyatlarda Team Türkiye’nin  destekçisi olmalarının ilginç tesadüflerle başlayan bir hikaye olduğunu söyleyen Sözen, “Türkiye olimpiyatlara ilk defa 1924 yılında takım göndermiş. Yani 2024 ilk takımı göndermemizin 100. yılı.  1924 aynı zamanda İş Bankası’nın kuruluş tarihi. Cumhuriyet ilan ediliyor ve bir yıl bile geçmeden Atatürk olimpiyatlara bir takım göndermeye karar veriyor. 1924 olimpiyatları da Paris'te yapılmıştı. Yani bankanın 100. yılı, ilk Türk takımının gidişinin 100. yılı ve yine Paris'te. Böyle tesadüfler zinciriyle gelen bir hikayenin içinde olmasak olmazdı” dedi.  

İş Bankası mensubu sporcular Türkiye’ye madalya getirdi

Bunun yanı sıra olimpiyatların İş Bankası açısından da güzel yaşanmışlıkları olduğunu kaydeden Sözen, “Örneğin olimpiyatlarda ilk altın madalyayı kazanan güreşçi Yaşar Erkan’dı. 1936 Berlin Olimpiyatları’nda altın madalyayı kazandı. İş Bankası mensubuydu. Mehmet Çoban da çeşitli olimpiyatlarda madalyalar aldı. Bu sporcumuz da İş Bankası mensubuydu.  Olimpiyat ve dünya şampiyonu Yaşar Doğu da İş Bankası’nda çalışmış. Yani olimpiyatlar konusunda bizim hikayelerimiz başka” diye konuştu.

Sporcular dünyadaki rakipleriyle yarışarak olimpiyat vizesi alıyor

Diğer taraftan da olimpiyatların kendine has bir özelliği olduğunu, diğer yarışmalar gibi olmadığını vurgulayan Suat Sözen, şöyle devam etti: “Örneğin dünya şampiyonasına katılacak sporcuları, federasyonlar kendileri belirliyor. Fakat olimpiyata katılacak sporculara federasyon karar veremiyor. Sporcu dünya çapındaki belirlenmiş çeşitli turnuvalara katılıyor. Bu turnuvalardan belirli dereceler alıyor ve ülke olarak bir kota alıyorsunuz olimpiyata girebilmek için. Bir branştaki dünyanın en iyi sporcularının yarıştığı yer bu. Eski geleneğin de aslında devamı. Şehirler kendilerinin en iyi sporcularını gönderip yarıştırıyorlar. O şehirlerin sporcuları orada başarılı olduğunda da o şehre büyük bir gurur getiriyorlar. Aslında olimpiyatların en önemli şeyi milli gururu kendi ülkelerine taşıyabilmeleri. Yani bir Türk gencinin bütün yolu geçip, olimpiyata gidip dünyanın en iyileri arasında yarışması, onların içerisinde en iyisi seçilmesi veya madalya alabilir hale gelmesi aslında çok büyük bir başarı.”

“Rol modellerin ortaya çıkmasına destek olmamız gerekiyor”

Milli gururun yanında başarılı olan sporcuların yarattığı bir toplumsal ilham da olduğunu belirten Sözen, “Mesela Naim Süleymanoğlu'nun yarattığı etki, kuşaklar boyu hepimizin hafızasında. Dolayısıyla bu toplumsal ilham bir ulusun başarıya doğru gidebilmesi açısından da son derece önemli kapıları, yolları açıyor. Başarı yolundaki engelleri kaldırıyor. ‘Yani biz yapamayız, bizden bir şey olmaz’ dememize yol açan zihinsel bariyerleri yıkıyor. Naim Süleymanoğlu'nun açtığı o yolda şimdi kadın voleybolcularımızı görüyoruz. Şimdi voleybol okullarının önünde sıralar var. Çocukların her biri, onların başarabildiğini görünce kendisi de bir şeyi başarabileceğine inanıyor. O yüzden toplumların bu ilhamlara, bu rol modellere çok ihtiyacı var ve bizim gibi kurumların da bu çocukların arkasında durup o rol modellerin ortaya çıkmasına destek olması gerekiyor” açıklamasını yaptı.

Kadın ve erkek sporcular için eşit kontenjan

Bugün itibariyle 80 civarında sporcunun Paris Olimpiyatları için kota aldığını aktaran Stat Sözen, “bunların bir kısmı bireysel kotalar aldı, bir kısmı da takım kotasıyla gidip yarışma hakkını kazandı” dedi. Herkesin şunu bilmesi gerektiğinin altını çizen Sözen, “İlk turda da elenebilir bu sporcularımız, sonuna kadar da gidebilir. Ama bir kere bu kotayı alabilmek ‘Türkiye içerisindeki rakiplerini yenerek oraya gidiyor’ anlamına gelmiyor. Dünya çapındaki birçok rakibini geride bırakarak aslında olimpiyatlara gitmeye hak kazandılar. Çok başarılılar. Onlarla hepimizin gurur duyması lazım” diye konuştu. Olimpiyatta kadın ve erkek sporcular için eşit kontenjan oluşturulduğunu vurgulayan Sözen, “Buna çok özen gösteriyorlar. Biz de Team Türkiye’nin yanı sıra bireysel desteklerde eşit sayıda sporcu desteklemeye özen gösterdik” dedi.

“Ülkenin sosyal gelişimiyle ilgili de işler yüklendik”

İş Bankası’nın sosyal sorumluluk konusundaki çalışmalarına değinen Sözen, şunları söyledi: Kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk bize birtakım sorumluluklar yüklemiş. Ülkenin iktisadi bağımsızlığının sağlanmasıyla ve kalkınmasıyla ilgili bir sorumluluk yüklemiş. O sorumluluk duruyor. Bütün inisiyatiflerimizi; ekonomiye, kendi varlığımıza dair bütün inisiyatifleri hep bunu gözeterek alıyoruz. O ayrı bir şey. Zaten kurumun genetiğinde yer alıyor. İsteseniz de ona aykırı bir şey yapamıyorsunuz. Ama bunun yanında kurulduğumuzdan beri de ülkenin sosyal gelişimiyle ilgili de işleri yüklenmişiz. Kömürün, şekerin, tekstilin gelişiminde bize verilen rol çok belirgin. O dönemlerde sanayi girişimciliği o kadar belirgin ki sosyal tarafta yaptıklarımız biraz daha geride kalmış. Ama o dönemde çeşitli yerlerde öğrencilere yurtlar açılmış. Darüşşafaka’ya katkı sağlanmış. Bunun gibi sayısız şey projeler hayat geçirilmiş. Yani bir taraftan da sosyal sorumluluk hiç ihmal edilmemiş. Biz de özellikle son 15-20 yılda, zaten devam eden çalışmaları belirli bir felsefede biraz daha belirgin hale getirdik.”