İki lider bir araya geldi: Kılıçdaroğlu'dan 'militan' açıklaması

DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan ile bir araya gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Eğer siz devlet memurlarını belli bir siyasi partinin elemanı haline getirirseniz onu militanlaştırmış olursunuz, o kişi tarafsızlığını kaybetmiş olur. Üzerinde özenle durduğumuz nokta budur." dedi.

Haber Merkezi | ANKA |

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, CHP Genel Merkezi'nde heyetler halinde görüştü. "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" ve Türkiye'nin sorunlarının konuşulduğu görüşmede Kılıçdaroğlu'na Genel Sekreter Selin Sayek Böke, Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Genel Başkan Yardımcıları Muharrem Erkek, Oğuz Kağan Salıcı eşlik etti. Babacan ise görüşmeye Genel Başkan Yardımcıları İbrahim Halil Çanakcı, Sadullah Ergin, Mustafa Yeneroğlu ve Sanem Oktar ile birlikte geldi.

Görüşme sonrasında Kılıçdaroğlu ve Babacan basın mensuplarının sorularını yanıtladılar.

"Militan" tartışması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları sorulan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Sözlüğe bakıldığı zaman militan kelimesi belli bir düşünceyi savunan kişi demektir. Bizim burada kastettiğimiz devletin tarafsızlığıdır. Vatandaşlarına karşı tarafsızlığıdır. Eğer bir Milli Eğitim Müdürü İhvan’ın yaptığı hareketi kendi arka tarafındaki panoya koyup böyle bir fotoğraf veriyorsa, bu kişi devlet memuru değil, devlet memuru siyasetle uğraşmaz. Valiler kaymakamlar siyasetle uğraşmaz. Eğer siz devlet memurlarını belli bir siyasi partinin elemanı haline getirirseniz onu militanlaştırmış olursunuz, o kişi tarafsızlığını kaybetmiş olur. Üzerinde özenle durduğumuz nokta budur. Sayın Erdoğan'ın ‘bütün valiler dava açsın’ demesi, ‘bütün valiler benim emrimdedir, AK Partinin emrindedir, dolayısıyla ben talimat veriyorum hep beraber dava açın’… Bu ne demektir? Bir partinin genel başkanının talebinin bütün valiler tarafından kabul edilmesi demektir. Bunun akılla mantıkla bir ilgisi var mıdır? Devleti politize etmesinler, kamu görevlilerini politize etmesinler. Onlar gelen her vatandaşa, yasaların öngördüğü hizmeti vermekle sorumludurlar."

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın Z kuşağı açıklaması ile ilgili olarak şöyle konuştu:

"Sayın Erdoğan kendisine güveniyorsa Z kuşağının önünde oturup tartışalım. Z kuşağına ben güveniyorum. Z kuşağının önünde oturalım, hatta arzu ederse bunu A Haber'de yapabiliriz. Arzu ederse Erdoğan pek çok kişiyi yanına getirebilir, uzmanları da getirebilir. Beraber tartışırız. Ben ne yaptım, o ne yaptı? Asla ve asla çekinmiyorum. Erdoğan benimle ilgili, genel müdürlük yaptığım dönemle ilgili bir müfettiş ordusu da görevlendirdi. Ama 5 kuruş bulamadılar. Bulsaydı zaten kıyameti koparırdı. Peki ben şu soruyu sormak isterim: Sosyal güvenlik kurumları, ticari kurum değildir. Bunlar dünyanın her yerinde açık verirler bu kurumlar. Kendisi 19 yıldır yönetiyor. Niye açık çok daha fazla büyüdü?

Bir sürü televizyon kanalı var korkmasın gelsin oturalım, tartışalım. O bana 10 soru sorsun, ben 5 soru soracağım. 20 soru sorsun yine 5 soru soracağım. İsterse 100 soru sorsun ben ona 5 soru soracağım. Yeter ki cesareti olsun gelsin, çekinmiyorum. Verilmeyecek hiçbir hesabım yoktur. Bir daha altını çizeyim. Güveni nereden alıyorum. Verilemeyecek hiçbir hesabım yoktur. Ama onun sadece bizlere değil egemen güçlere dahi verilecek hesabı vardır. ‘Mal varlığını araştırırız’ dediği zaman, tek cümle bile kurmadı. Mal varlığı dolayısıyla egemen güçlerin yönlendirmesi altında olan bir kişi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni sağlıklı bir şekilde yönetemez. Ve bir milli güvenlik sorunu haline gelir. Merkez Bankası ticari bir kuruluş, bir anonim şirket. Neden döviz rezervleri eksi 47 milyar dolar. Merkez Bankasını o mu batırdı? Hesabını verir mi açıklama yapar mı? Hepinizin, milletin huzurunda açık ve net soruyorum. Eksi 47 milyar dolarlık bir rezerv haine getirdi Merkez Bankası’nı bir ticari kuruluşu Merkez Bankası’nı batıran kişi kimdir?"

"Yarın seçim olacakmış gibi çalışıyoruz"

Erken seçimle ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Seçime karar verecek olan parlamento ve Sayın Erdoğan. Ne zamana arzu ederlerse seçime gidebiliriz. Ama biz yarın seçim olacakmış gibi çalışıyoruz" yanıtını verdi.

Babacan da aynı soruya, "Seçimin tarihi Meclis tarafından ya da yeni düzenlemelere göre Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor. Biz tedbir olarak, mümkün olan en kısa zamanda seçimlere hazır hale gelen bir siyasi parti olmayı hedefledik ve bunu da gerçekleştirdik" karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu, HDP’nin Esenyurt ilçe başkanlığına yapılan operasyon ve Diyarbakırlı anneler hakkında sorulan soruyu şöyle cevapladı:

"Her annenin çocuğunu isteme hakkı vardır. Arzu ettiği yerde eylemini gerçekleştirme hakkı da vardır. Annelerin taleplerine hepimizin uyması ve o talebi desteklemesi lazım. Diyarbakır’da anneler çocuklarının gelmesini istiyorlar, bundan daha haklı bir talep olamaz. Elde edilen malzeme, görüntüler polisin yaptığı baskın sonucu varsa, savcılar var gereğini yaparlar. Teröre asla ve asla prim verilmesini doğru bulmam. Terörün yanında durulmasını doğru bulmam. Teröre karşı her yerde, her ortamda, her zaman karşı çıktık. Karşı çıkmaya da devam edeceğiz. İnsan hayatından daha değerli bir şey yoktur."

Babacan'ın aynı soruya yanıtı şu oldu:

"Herhangi bir örgütün Türkiye’deki siyaset üzerinde gölgesinin olmaması gerekir. Türkiye’nin sorunlarının tek çözüm yolu da siyasettir. Kimse çözümü başka araçlarda, yöntemlerde aramasın."

Erdoğan'ın CHP için kullandığı "beşinci kol faaliyeti" sözlerini değerlendirmesi istenen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Çocukça değerlendiriyorum. Devleti yönetmesini bilmeyen kişi, kullandığı sözcüklere dikkat etmelidir. Devleti yönetemiyor. Bu ülkenin işsizlik sorunu var. Konuşuyor mu işsizlik sorunu hakkında? Konteynırlarda çöp toplayanlar var. Bunlarla ilgili konuşuyor mu? Bu ülkenin yatırıma ihtiyacı var. Konuşuyor mu? Bu ülkede esnaf ‘geçinemiyoruz ve açız’ diye bağırıyor, konuşuyor mu? Niye konuşmuyor? Türkiye’nin gündemi bu. Erdoğan’ın bunları konuşması, söylemesi lazım. İntihar edenler var, iş bulamadıkları için. Soruyor mu acaba bu ülkede ne oluyor diye? Erdoğan’ın derdi ne? Cumhuriyet Halk Partisi. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi doğruları söylüyor. Tahammül edemiyor doğruları dinlemeye. Sayın Erdoğan’a söylüyorum bu ülkede bir çocuk yatağa aç giriyorsa, onun sözcüsü ben olacağım. Bir kişi işsizse ve iş bulamıyorsa aylardır yıllardır onun sözcüsü ben olacağım, yoksul insanların sözcüsü ben olacağım. O varsılların, Beşli Çete’nin sözcüsüdür. Ben ise fakirin fukaranın, derdi olanın sözcüsüyüm. İstediğini söylesin bana ama korkmasın benden. Ben doğruları söylemeye devam edeceğim."

Babacan ise yanıtında, "Burada tabii yine sistemdeki sorunu görmek lazım. Biz zaten onun için Türkiye’de sistem değişikliği olmasını şart görüyoruz. Ne zaman ki Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı forsuyla bir siyasi parti bayrağı yan yana konulmaya başlandı, o gün bugündür Türkiye’deki bütün sorunlar artıyor. Siyasi partiler arasında da haksız bir rekabet de söz konusu oluyor. Adil de değil. Burada bir adalet de yok. Taraflı Cumhurbaşkanı göreve başladıktan bugüne kadar Türkiye’nin hiçbir sorunu çözülmüş değil. Yeni kavramlar giriyor günlük hayatımıza. ‘Yoksulluk intiharları’ diye bir olay var karşımızda. Şu andaki Türkiye’nin önemli meseleleri bunlardır." ifadelerini kullandı.

Dünyanın en pahalı alışveriş caddeleri açıklandı: İstiklal Caddesi kaçıncı sırada? Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi Sıfır araçlarda kampanya yarışı başladı! İşte yılsonu fırsatları... Sıfır faiz, takas desteği! AKOM açıkladı: İşte fırtına ve yağışın İstanbul'a bilançosu Öğretmenlerin 24 Kasım beklentisi: Birer maaş ikramiye Türkiye dünyanın en sinirli ikinci ülkesi oldu!