IEA Başkanı Fatih Birol: Emisyonda kritik hedef zor da olsa mümkün
Türkiye'nin emisyon azaltımının daha zor olduğu ulaşım ve binaların karbonsuzlaştırılmasına odaklanması gerektiğini belirten IEA Başkanı Fatih Birol'a göre, elektrikli araçlar ve düşük karbonlu hidrojen gibi yeni ve gelişmekte olan teknolojilerde inovasyon Türkiye'nin enerji geleceği için anahtar nitelikte.
Elif Karaca |Elif KARACA
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, geçtiğimiz haftalarda açıklanan IPCC raporunun, küresel enerji sektöründe emisyonların 2050 yılına kadar net sıfıra indirilmesinin aciliyetini ortaya koyduğunu söyledi.
DÜNYA’nın sorularını yanıtlayan Birol, IEA'nın “Net-zero Yol Haritası”na göre, hükümetlerin temiz enerji teknolojilerine ağırlık vermeleri halinde bu kritik hedefe ulaşılmasının zorlu da olsa mümkün olduğunu belirtti. Bu doğrultuda hükümetlerin, şirketlerin ve vatandaşların yapmaları gerekenlere de değinen Birol, hidroelektrik, güneş enerjisi, rüzgar ve jeotermal kaynaklı yenilenebilir elektrik kapasitesi son on yılda neredeyse üç katına çıkan Türkiye'nin de orta ve uzun vadeli emisyon azaltım hedefleri belirlemesi gerektiğini vurguladı.
- Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan IPCC raporunun bulguları gerçekten çok endişe verici, hatta korkutucu. Raporun detaylarından dikkat çekmek istediğiniz noktalar hangileri?
IPCC raporu, enerji sistemlerimizi karbondan arındırmada küresel çabaları hızlandırmak için boşa harcanacak zaman olmadığını açıkça gösteriyor. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine bugün tüm dünyada tanık oluyoruz. Aklı başında hiç kimse durumun daha da kötüye gitmesini istemez. Rapor, küresel enerji sektöründe emisyonların 2050’ye kadar net sıfıra çekilmesinin aciliyetinin altını çizerek dünyaya küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak için mücadele şansı veriyor. IEA'nın “2050'ye Kadar Net Sıfır Yol Haritası”, hükümetlerin önümüzdeki yıllarda temiz enerji teknolojilerine ağırlık vermeleri halinde bu kritik hedefe ulaşılmasının zorlu da olsa mümkün olduğunu gösteriyor.
- Sizce hükümetler küresel ısınmanın yarattığı tehlikenin yeterince farkında mı?
Hükümet liderleri ve diğer karar vericilerle yaptığım görüşmelerde, küresel ısınmanın tehlikelerinin son derece farkında olduklarını açıkça ortaya koyuyorlar. Önlerindeki en önemli güçlük şu: İklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik politikaları tasarlayıp uygularken, aynı zamanda pandemiyle mücadele edip ekonomik büyüme ve refah sağlamak gibi diğer beklentileri de karşılamaları gerekiyor. Bu yapılabilir, ancak çok güçlü politikaların hemen hayata geçirilmesi lazım. Kasım’da Glasgow'da düzenlenecek COP26 İklim Değişikliği Konferansı, hükümetlerin vaatlerden gerçek eylemlere geçerek ciddi olduklarını göstermeleri için çok önemli bir fırsat. Pek çok gelişmekte olan ülke, daha fazla vatandaşına modern enerji hizmetleri sağlamak için enerji sistemlerini genişletmeye devam ediyor, ancak bu ülkeler söz konusu projeler için ihtiyaç duydukları yatırımları güvence altına almak konusunda büyük zorluklarla karşı karşıyalar. Bunlar, hükümetlerin dikkate almaları gereken kritik konular.
- Küresel şirketler art arda net sıfır politikalarını ve diğer stratejilerini açıklıyor. Sizce özel sektör tehlikenin yeterince farkında mı ve tamamen yeşil enerjiye geçişleri yeterince hızlı olacak mı?
Bazı olumlu işaretler görüyoruz, ancak şu ana kadar net sıfır taahhütleri ve sürdürülebilir finansman tarafında gözlenen ivme, temiz enerji projelerine yapılan fiili harcamalarda henüz büyük artışlara dönüşmedi. 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşma çabalarında özel sektörün oynayacağı kritik bir rol var, ancak hükümetlerin gerçek bir fark yaratacak yatırımları harekete geçirmek için uzun vadeli vizyon ve liderlik sağlamaları gerekiyor. IEA’nın emisyonların azaltılması için hükümetler, şirketler, yatırımcılar ve STK'lardan oluşan büyük koalisyon çağrısı bugün daha somut hale gelmiş bulunuyor.
- Sizce vatandaşlar bireysel olarak tehlikenin farkında mı?
Dünya çapındaki anketler halkın iklim değişikliği konusunda endişe düzeyinin yüksek olduğunu gösteriyor. COVID-19, insanların ve toplumların büyük tehditler karşısında davranışlarını adapte etme konusundaki inanılmaz yeteneğini ortaya koydu. IEA analizi, 2050 yılına kadar küresel olarak net sıfır emisyona ulaşmanın, vatandaşların sürekli desteği ve katılımı olmadan elde edilemeyeceğini gösteriyor. Özellikle gelişmiş ekonomilerdeki davranış değişiklikleri -örneğin araba yolculuklarını yürüme, bisiklet ve toplu taşıma ile değiştirmek veya uzun mesafeli bir uçuştan vazgeçmek gibi- 2050’ye kadar net sıfıra ulaşmak için toplam emisyon azaltımlarının yaklaşık %4'ünü oluşturuyor.
- İklim değişikliği ekonomik büyümeyi engelliyor mu?
İklim değişikliği ekonomik büyümeyi ciddi şekilde etkiliyor. Saygın kurumlar tarafından yapılan çok sayıda araştırma, yükselen deniz seviyesi ve olağanüstü hava koşullarının ekonomilerimize ve toplumlarımıza verebileceği zararı gösteriyor. IEA'nın görevi, hem ülkelerin fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçişlerine yardımcı olmak hem de enerji sistemlerinin ve kaynaklarının ekonomik büyüme ve kalkınmayı destekleyecek kadar dayanıklı ve güvenli olmasını sağlamak üzere “enerji sektörüne odaklanmaktır”. ABD, Kanada, Irak ve diğer ülkelerdeki sıcak hava dalgaları gibi son zamanlardaki extrem hava koşullarının enerji sistemleri üzerindeki zararlı etkileri, enerji sistemlerimiz ve ekonomilerimizin iklim değişikliğine karşı daha dirençli hale gelmek için yapacak çok işi olduğunu gösteriyor.
Türkiye emisyon azaltım hedefini belirlemeli
- Türkiye'de enerji sektörünün karşı karşıya olduğu riskler ve çözülmesi gereken en acil sorunlar nelerdir?
İklim değişikliği, açık farkla dünyadaki bütün ülkelerin karşı karşıya oldukları en büyük risk. Enerji sektörü bu küresel sorunun merkezinde yer alıyor, bu nedenle Türkiye'nin orta ve uzun vadeli emisyon azaltma hedefleri belirlemesi önemli. Türkiye'nin temiz enerjide birçok güçlü yönü var. Yenilenebilir elektrik kapasitesi, hidroelektrik, güneş enerjisi, rüzgar ve jeotermal kaynaklı olarak son on yılda neredeyse üç katına çıktı. Türkiye geçen yıl Avrupa'daki ilk beş yenilenebilir enerji pazarı arasında yer aldı. Bununla birlikte, elektrik sektörü Türkiye'nin enerji talebinin yalnızca beşte birini temsil ediyor. Önümüzdeki yıllarda, Türkiye'nin, emisyon azaltımının daha zor olduğu ulaşım ve binaların karbonsuzlaştırılmasına odaklanması gerekecek. Elektrikli araçlar ve düşük karbonlu hidrojen gibi yeni ve gelişmekte olan teknolojilerde inovasyonun Türkiye'nin enerji geleceği için anahtar olacağına inanıyorum.
Delta varyantının etkisi devam ediyor
- Önümüzdeki aylarda küresel petrol fiyatlarının rotasına ilişkin bir tahmininiz var mı?
IEA, petrol fiyatı tahminleri sağlamıyor, ancak son analizimiz küresel petrol talebinin 2020'deki rekor düşüşün ardından, bu yıl ve önümüzdeki yıl artacak olmasına rağmen, özellikle Delta varyantının dünya çapındaki ekonomiler üzerindeki etkisiyle hala çok fazla belirsizlik olduğunu gösteriyor. Küresel petrol endüstrisi, dünya ekonomisinin kısa vadeli ihtiyaçlarını karşılamaya devam ederken, enerjide geçiş sürecini yönlendirmek için yeni iş modelleri oluşturma mücadelesi de veriyor. Hükümetlerin, sanayinin ve yatırımcıların karbon nötr bir dünyaya giden düzgün bir yol için bu birbirine bağlı zorlukların mümkün olduğunca hızlı bir şekilde üstesinden gelmeleri önemli.