Göç yönetiminde döngüsel yaklaşım önerisi
Gaziantep’te tüm tarafların katılımıyla göçmen sorunu bilimsel yaklaşımla araştırıldı.
Mehmet Kaya |Mehmet KAYA
ANKARA – Gaziantep’te yapılan bilimsel bir çalışmayla, Türkiye’nin göç yönetiminde yeni bir modele geçmesi sonucuna ulaşıldı. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Gaziantep Valiliği/İl Göç İdaresi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Üniversitesi işbirliğiyle Manas Üniversitesi öğretim üyesi Uğur Ünal tarafından yapılan çalışmada, il nüfusunun yüzde 23’üne karşılık gelen 470 bin Suriye vatandaşının yaşadığı ve mevcut modelin daha kapsamlı olması gerektiği kaydedildi. Ana sorun başlıkları mevzuat belirsizlikleri, kontrol mekanizması eksikliği, gettolaşma, sosyal uyum ve faaliyetlerin suiistimali olarak belirlendi.
Çalışmada, mevcut göçmen politikasının Suriye vatandaşlarının geçici olarak kalacağı varsayımı altında insani ihtiyaçların karşılanmasına odaklandığı ve bu nedenle, politika uygulayıcıların Yerel Yönetim, Sivil Toplum Örgütleri ve Yerel Halktan oluşan üçlü saç ayağıyla politikalarını yürüttüğü belirlendi. Mevcut yapının özellikle mevzuat boşluğu ve üst kuruluş eksikliği nedeniyle bahsedilen sorunlara yol açtığı kaydedilerek, yerel halk ile göçmenlerin etkileşimini de zayıflattığını belirtti. Çalışma, mevzuat belirsizliği ile kontrol-gettolaşma (planlanmış bir iskâna tabi olmadan yerleşim) arasında yüksek ilişki olduğunu belirleyerek, kapsamlı bir yasal mevzuat oluşturulması ve tüm yapıyı yönlendirecek üst kurum önerildi.
Araştırma, Kasım 2020-Kasım 2021 dönemlerinde Gaziantep’te yapıldı. Araştırma kapsamında yapılan çalışmalarla, idare, yerel yönetimler ve sivil toplumdan oluşan mevcut yönetim modeline ilişkin bulgular elde edildi. Bu kapsamda faaliyetlerin, sığınmacılara yönelik ayni ve nakdi yardım, sağlık, eğitim, psiko-sosyal destek, bakım hizmetleri ve danışmanlık alanlarında yoğunlaştığı, istihdamı kolaylaştırma nitelikli eğitim, psiko-sosyal destek ve sosyal uyum programlarının tam faaliyetlerin yüzde 70’ine ulaştığı belirlendi. İlk yıllardaki acil müdahale ve insanı yardım temelli faaliyetlerin daha sonra kapasite geliştirme ve toplumsal kalkınmaya destek sağlama eksenine kaydığı bulgusuna ulaşıldı.
Araştırma katılımcıları tarafından, faaliyetlere yönelik nicel unsurların öne çıktığını ancak niteliğin temel alınması gerektiğini kaydederken, bu unsurun Türkiye dışı donör ülkelerin programları için de geçerli olduğunu, fon sağlayan uluslararası kuruluşların insani olmaktan çok maddi yardımla sınırlı kaldığı eleştirisi yapıldı.
Araştırmada kurumların 10 yıllık döneme ilişkin olarak bakışlarında, 2015’e kadar devam eden ilk yıllarda şaşkınlık ve belirsizlik içerisinde oldukları ve geri dönüşün kısa sürede gerçekleşeceği duygusunun hâkim olduğu, 2016 ve sonrasında ise kurumsal bir yaklaşımla göçmen-sığınmacı sorununa yaklaştıkları belirlendi.
Araştırmada, sığınmacı katılımcıların sorun alanı olarak belirttiği konular ise mevzuat belirsizliği en önemli sorun olarak belirtildi. Mevzuat belirsizliğinde mülkiyet hakkı öne çıkarken, meslek ve çalışma koşulları dile getirildi. Kurumlar ise sığınmacılara yönelik sorun alanı olarak saha gözlemlerine dayalı olarak, erken yaşta evlilik, çocuk işçiliği, kadına şiddet, akran zorbalığını öne çıkardılar. Halk ise yine sığınmacılara yönelik gürültü, temizlik, gruplar halinde dolaşma, madde bağımlılığı ve hırsızlık gibi sorunları öne çıkardı.
Araştırmada tüm taraflarca dile getirilen sorun alanlarının 15 kategoride sınıflandığı, bunların da kendi arasında üst başlıklandırılmasıyla “Yasal Mevzuat Belirsizliği” “Kontrol Mekanizması Eksikliği” “Gettolaşma” “Sosyal Uyum” ve “Faaliyetlerin Suiistimali” başlıklarının oluştuğu kaydedildi.
Yasal mevzuat ve bu mevzuatı uygulayacak üst kuruluş oluşumunun diğer tüm başlıklarla güçlü etkileşimde olduğu, denetleme-kontrol mekanizması, gettolaşmayı önleyecek sağlıklı iskan, sosyal uyumu sağlayacak programlar ve faaliyetlerin suiistimalinin önlenmesinde yasal temelli bir kurumsal yapının çözüm olacağı sonucuna varıldı.
Araştırmada “Sürdürülebilir Göç Yönetişimi İçin Döngüsel Yaklaşım Modeli” önerildi. Bu modelde, Yerel Yönetimler, Yerel Halk, Sivil Toplum Kuruluşları ve Göçmenler eksenli temel bileşenler şöyle sıralandı:
Modeldeki tüm paydaşlar ile hareket etmek, Kurum faaliyetlerinin verimliliğini arttırmak, Kurumların Mükerrer faaliyetlerini minimize etmek, Göçü kalkınma için bir araç olarak görmek, Pozitif yönleri ön plana alarak hareket etmek, Kurumların koordineli hareket etmesini sağlamak, Kurum faaliyetlerinin denetimini sağlamak, Paydaşlar arasında interaktif iletişim.