Erdoğan'dan asgari ücret açıklaması: Telafi sözümüzü yerine getireceğiz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, maden faciasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Hiçbir meselenin karanlıkta, hiçbir ihmalin cezasız kalmaması temin edilecek" dedi. Asgari ücrete dair ise Erdoğan, "Daha ileri adımlar atarak telafi sözümüzü yerine getireceğiz" ifadesini kullandı.
Haber Merkezi | İHA |Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Amasra’da maden ocağında yaşanan kazanın herkesi derinden üzdüğünü söyleyen Erdoğan, "Bu maden ocağımız, 503’ü yer altında olmak üzere 713 çalışanıyla yılda 100 bin ton üretim yapan bir müessesedir. Geçtiğimiz 20 yılda bu madene 77 milyon lira yatırım yapılmıştır. Son 20 yılda bu ocakta yaşanan kazalarda hayatını kaybeden madenci sayımız 6’dır. Mevzuata göre her 250 kişi için bir iş güvenliği uzmanı bulundurulması gerekirken, bu madende her 37 kişiye bir iş güvenliği uzmanı düşmektedir. Ayrıca kurum bünyesinde 30 tahliye görevlisi mevcuttur. Bunların yanı sıra Amasra kömür ocağımız son sistem teknolojilere ve güvenlik sistemlerine sahip bir işletme olarak öne çıkmaktadır." dedi.
"Madendeki gaz izleme sensörleri 24 saat süreyle çalışmakta"
Erdoğan, son dönemde mevzuatta yapılan düzenlemeler doğrultusunda diğer ocaklar gibi Amasra'da da toplamda 50 kalemi bulan iyileştirme çalışmaları yapıldığını belirterek, "Renksiz, kokusuz, tatsız bir gaz olan metan patlayıcı özelliği ile tüm dünyada maden işletmelerin ve madencilerin korkulu riyasıdır. Madendeki gaz izleme sensörleri 24 saat süreyle çalışmakta. Oran belli değer üzerine çıktığında sesli ve ışıklı alarm vermektedir." diye konuştu.
Erdoğan, metan gazının patlaması için havadaki oranının yüzde 5 ve üzeri olması gerektiğini kaydederek, "Kaza öncesi kayıtlara göre 18.05’de havadaki metan gazı oranının yüzde 1,5 seviyesine çıkması sebebiyle ocaktaki elektrik kesilmiştir. Maalesef 18.09’dan sonrasına ilişkin kayıt mevcut değildir. Tüm önlemlere ve sistemlere rağmen nasıl olupta patlama yaşandığını henüz bilmiyoruz. Kurum ve uzmanlarımız çalışmaları tamamladıktan sonra öğreneceğiz. Patlamayla ilgili kesin rapor çıkana kadar söylenen her şey spekülasyondan ibaret kalacaktır. Bize düşen bu rapor önümüze gelene kadar yapabileceklerimize bakmaktır. Kazanın yaşandığı andan itibaren devletimiz tüm bakanları, kurum ve personeliyle olaya müdahale etmiştir" açıklamasında bulundu.
Kazadan sonraki 18 saat içinde de arama kurtarma faaliyetlerinin tamamlandığını bildiren Erdoğan, "Ocağın 16-24 vardiyasındaki 110 çalışandan 41 kardeşimiz maalesef patlamada hayatını kaybetmiştir. Yaralılarımızdan durumu ağır olan 6'sı Çam Sakura’da tedavi edilmektedir. Cumartesi günü Amasra'ya giderek hem ilgili yerinde bilgi aldım hem bazı şehitlerimizin cenaze törenlerine katıldım." dedi.
"Herhangi bir eksiklik söz konusu değil"
Pazar günü Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde bulunan yaralıları ziyaret ettiğini anımsatan Erdoğan, tedavisi devam eden madencilerin bazılarının durumlarının iyiye gittiğini kaydetti. Erdoğan, madenci yakınlarıyla da hastane ziyaretinde bir araya geldiğini belirterek, "Soruları varsa cevaplandıralım istedim. Hepsi bize şükranlarını bildirdiler. Orada kendilerine gösterilen ilgi sebebiyle memnuniyetlerini ifade ettiler. Hastanedeki tüm işçi kardeşlerimizin sağlığına kavuşarak onların da evlerine dönmesi en büyük beklentimizdir. Beşer olarak atılması gereken adımları attık, atıyoruz. En ileri teknoloji Çam ve Sakura Hastanemizde mevcuttur. Herhangi bir eksiklik söz konusu değil. Şu anda ilgilenen doktorlarımız gerçekten alanlarında kendilerini ispatlamış profesör arkadaşlarımız. Gerek yangınla ilgili tedavide, gerek enfeksiyonda kendini ispatlamış hocalarımız şu anda bu hastalarımızla ilgileniyorlar. Bartın’daki hastanelerde tedavi edilen madencilerimizin tamamı taburcu edilmiş durumda. Kazanın haber alınmasıyla birlikte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız ve ekibi Bartın, Zonguldak ve Kütahya’dan gelen destek ekibiyle birlikte toplam 110 tahliye ile 250 lojistik personelini kaza mahallinde görevlendirmiştir. İçişleri Bakanlığımız; çeşitli illerden 116 kişilik AFAD arama kurtarma ekibini bölgeye yönlendirmiş, emniyet teşkilatımız; 514 personeli ile sahanın; jandarma teşkilatımız 216 personeli ile bölgenin, sahil güvenlik teşkilatımız; 45 personeli ile deniz tarafı güvenliğini temin etmiştir. Sağlık Bakanlığımız; 15’i UMKE olmak üzere 262 personel, 51 ambulansı, 2 ambulans uçağı ile kazazedelere hizmet vermiştir." açıklamasında bulundu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın 35 personeli ile kazazede ve yakınlarına psikososyal destek sağladığını ifade eden Erdoğan, "Diyanet İşleri Bakanlığımız ve vakfımız 310 personeli ile kazazede yakınlarına ve vatandaşlarımıza manevi destek vermiş, yardımlarda bulunmuştur. Kızılay'ımız sahadaki yerini alırken, çok sayıda sivil toplum kuruluşumuz çalışmalara iştirak etmiştir." dedi.
"Afet öncesi yapılan denetimleri de mercek altına aldık"
Adalet Bakanlığı’nın soruşturmayı yakından takip ettiğini söyleyen Erdoğan, "Kurumlarımız canla başla görevlerini yapmaktadır. Ayrıca afet öncesi yapılan denetimleri de mercek altına aldık. Ayrıca afet öncesi yapılan denetimleri de mercek altına aldık. Çeşitli bakanlıklara bağlı ilgili kurumlar tarafından yürütülen denetlemelerin en yoğun uygulandığı yerlerden biri Amasra madeni ocağımızdır. Maden ocağımız ağustos ayında 7 gün süreyle denetlenmiştir. Tüm madenlerimiz gibi burası da yılda en az 4 defa denetlenerek eksikler tespit edilmekte, ikazlar yapılmakta, gerekirse müeyyideler uygulanmaktadır. Buna rağmen bir kaza meydana gelmişse önüyle arkasıyla sebeplerini araştırmak, bulmak ve gerekeni yapmak bizim en başta gelen vazifemizdir." diye konuştu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in kaza ile ilgili geniş bilgilendirmeler yaptığını söyleyen Erdoğan, "Meclis gurubumuz bir araştırma komisyonu kurulması için gereken girişimleri başlattı. Maden kazalarında hayatını kaybedenlere verilecek maddi desteklerle ilgili adımları kolaylaştıracak düzenleme için ilgili arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor. Kazada hayatını kaybeden madencilerimizin yakınlarına Enerji, İçişleri, Çalışma ve Aile Bakanlıklarımız ile sendikamız toplamda 1 milyon 550 bin lira ile 1 milyon 700 bin lira tutarındaki ödemelere başlamışlardır. Hayatını kaybeden madencilerimizin yakınlarından kamuda işe girme ile ilgili süreçler kendi mecrasında ilerlemektedir. Madencilerimizin çocuklarına eğitim hayatları boyunca burs verilecek ve eğitim masraflarını karşılayacaktır. Kimsenin en küçük şüphesi olmasın hayatını kaybeden madencilerimizin geride bıraktıkları aileleri devlete emanettir. Bunun siyasi istismarı olmaz, bu siyasi istismarı yapanları ben milletime havale ediyorum. İktidara gelirlerse işte çocuklarının hepsinin haklarını verecekmiş, ne yaptığımızdan haber yok. Soma’da ne yaptığımızdan haberi yok. Soma’da yaptığımız gibi biz başbakanlığım döneminde bin 500 aileden onların çocuklarını hamdolsun işe yerleştirdik. Biz bunları yaptık. Sen nereden geliyorsun ya, bu geriden geliyor. Zaten nal toplamaya alışmış, hala nal toplamaya devam ediyor. Hepsinin ailesinden birer çocuk, yakınlarından, kardeşlerinden hepsine gerekli olan destekleri verdik, veriyoruz, vereceğiz. Bizim ulaştığımız yere senin hayallerin bile ulaşamaz, bunu böyle bilesin." ifadelerini kullandı.
"İhmali görülen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağından milletimiz emin olsun."
Hiçbir madenci yakınının hiçbir mağduriyet yaşamaması için sürecin takipçisi olduklarını kaydeden Erdoğan şunları söyledi:
"Kaza raporu çıkmasıyla birlikte ihmali görülen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağından milletimiz emin olsun. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de kömür madeni kazası yaşanmakta ve bunların bir kısmında pek çok insan hayatını kaybetmektedir. Maden kazaları her yerde yaşanabilmektedir. Bunlar arasında bazılarında bakıyorsunuz Fransa’da bin 99 ölüm, Çin’de 2 bin 388, Almanya’da 405 ölümün yaşandığı kazalara da şahit oluyoruz. Ülkemizde sadece kayıt tutulmaya başlandığı 1930 yılından bugüne 2 bin 14 vatandaşımız maalesef maden kazalarında şehit olmuştur. Nispeten yakın tarihe şöyle bir baktığımızda 1983’te Zonguldak’ta 103 ölüm, 1990’da Amasya’da 59 ölüm, 1992’de Zonguldak’ta 263 ölüm, 2003‘te Yozgat’ta 38 ölüm, 2014’te Manisa’da 301 ölüm yaşanan kazalar görüyoruz. Amasra’da 41 kayıplı son hadise de yüksek ölümlü kazalar arasında yer alıyor. Bizim inancımız tek bir insanımızın burnunun dahi beşer hatasından kaynaklanan sebeplerle kanamasına rıza göstermemeyi emreder. Can söz konusu olduğunda en küçük affımız, esnekliğimiz söz konusu olamaz. Amasra’daki madende hayatını kaybeden her bir madencimizin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Bunu söylerken birileri gibi istismar yapmıyor gerçek hissiyatımızı ifade ediyoruz. Onların geride bıraktığı ailelerinin, sevdiklerinin yüzündeki hüzün ve sergiledikleri vakur duruş adeta ömrümüzden ömür götürüyor. Biz aynı zamanda kadere inanan insanlarız."
Erdoğan, "Özellikle kaza ve kadere inan insanlarız. Elbette tespit edilirse suçlunun yakasına yapışacağız, sistemde belirlenen aksaklıklar, eksiklikler varsa giderilmesini sağlayacağız, şehitlerimizin geride kalanlarına tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız. Bunları yapmak hem bulunduğumuz makamın sorumluluğunun gereğidir. Hem de milletimizle aramızdaki gönül bağının tabii bir neticesidir. Hadisenin nasıl yaşandığı tam olarak bilinmiyorken meseleyi başka taraflara çekenler, hele hele işi kader kavramını aşağılamaya kadar vardıranlar tehlikeli bir mecrada ilerlediklerini bilmelidir. Sen inanmayabilirsin, senin bileceğin iştir ama Bay Kemal ve avenesi ben kaza ve kadere iman etmiş bir insanım ve böyle yürüyorum. Bu bizim inancımızın gereğidir. Biz her vakit olduğu gibi bugün de sözümüzü milletimize söylüyoruz. Amasra'daki maden kazası yürütmesiyle, yasamasıyla, yargısıyla devletin tüm kurumları tarafından takip edilecek, hiçbir meselenin karanlıkta, hiçbir ihmalin cezasız kalmaması temin edilecektir." dedi.
"Gereken neyse bu milletin parlamentosu bunlara da haddini bildirmelidir"
Kılıçdaroğlu'na seslenen Erdoğan, "Bugün Meclis başkanımla bunu konuştuk. Bay Kemal önce adamlarına sahip çık, Meclisin kürsüsüne kalkıp çekiçlerle gelip orada telefon kırmaya yönelmesinler. Bu ahlaki değildir, edebe, adaba terstir. Meclisin edebine de, adabına da terstir. Siz bunları yapadurun, ben diyorum ki parlamento Meclis İç Tüzüğü'nü süratle değiştirmelidir. Bu iç tüzükle bu işler yürümez, daha çok kişiler daha önce olduğu gibi silahla gelir orada adam öldürür, çekiçle gelir telefon kırar, başkalarının kafasını da kırar. Bunlara eyvallah mı edeceğiz, doğru mu yapıyorsunuz diyeceğiz. Gereken neyse bu milletin parlamentosu bunlara da haddini bildirmelidir. Dünyadan da ülkemizde de yapılananlardan haberi olmayanları hezeyanlarıyla baş başa bırakıyoruz. Milletimiz bu ülkede kimin elinin kanlı, kiminin geçmişinin kirli, kimin yüreğinin nasırlaşmış, kimin yalan ve iftira çukurunda debelenip durduğunu çok iyi bilir. Böyle acılı bir günde bizi bunları söylemek zorunda bırakanları kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Maden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum." dedi.
2023 bütçesinin Cumhurbaşkanlığı adına TBMM’ye sunulduğunu ifade eden Erdoğan, "Hazırlıkları Cumhurbaşkanı Yardımcımız koordinasyonunda tüm kurum ve kuruluşların katılımıyla yürütülen 2023 bütçemizin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. AK Parti hükümetlerinin 21., Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistami'nin de 5. bütçesidir. Bütçemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütme esasına dayanan ekonomi programımıza uygun şekilde hazırladık. Tüm hükümetlerimiz döneminde olduğu gibi bu teklifi hazırlarken de bütçe disiplininden taviz vermedik. Ülkemizdeki enflasyonun bütçe değil konjonktür kaynaklı çözümünün de uyguladığımız program olduğunun en büyük ispatı bu yılın bütçe gerçekleşmesi ve 2023 bütçe teklifidir. Şayet enflasyon bütçe kaynaklı olsaydı bugün iflas etmiş, memuruna, emeklisine maaş ödeyemeyen bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıya bulunurduk. Hamdolsun ne böyle bir sıkıntımız var ne de bundan sonrası için benzer bir tehditle karşı karşıyayız. Günde 6 kez devlet dairelerinin elektrikleri kesilirdi. Şu anda böyle bir şey söz konusu değil." dedi.
"Rusya’dan gelen Türk gazı ile burada bir hub oluşturacağız"
Türkiye'nin herhangi bir doğalgaz probleminin olmadığını kaydeden Erdoğan şunları söyledi:
"Şu anda Avrupa, doğalgazı nereden temin edeceğiz diye fellik fellik arayış içinde. Hamdolsun Türkiye’nin böyle bir sorunu da yok. Türkiye, doğalgazda hub olacak. Görüşmemizde sayın Putin ile bu noktada hemfikir olduk. Rusya’dan gelen Türk gazı ile burada bir hub oluşturacağız, kendi ifadesiyle 'Avrupa doğalgazını Türkiye’den temin edebilir' diyor. Her bütçemiz gibi 2023 teklifinde de bir yanda çalışanından işverenine, öğrencisinden emeklisine, esnafından çiftçisine tüm kesimleri koruyacak, diğer taraftan yatırımları kesintisiz sürdürecek bir yaklaşımı esas aldık. Geçtiğimiz yıl 11.4 büyüyen, bu yılın ilk yarısında yüzde 7,5'luk büyüme oranına ulaşan Türkiye’nin önümüzdeki sene de benzer tempoyu sürdürmeyi sağlayacak bir bütçe hazırlandı. İstihdamımızın 31 milyonu geçerek tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşması, işsizliğin tek haneli rakamlara düşmesi doğru istikamette gittiğimize işaret ediyor. Bundan sadece 15 yıl önce istihdam sayımızın 20 milyonun altında bulunduğunu göz önüne aldığımızda geldiğimiz seviyenin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Ülkemizin büyümesinin kimi yerler gibi kağıt üzerindeki hesaplarla değil, üretim ve istihdamla gerçekleşmesi geleceğe güvenle bakmamızı sağlıyor. Küresel ekonomik krizin önümüze çıkaracağı sıkıntıların elbette farkındayız. Hatta kimi sektörlerde bunun etkilerini görmeye başladık. Ülkemizin ve milletimizin dinamizmi öylesine büyük ki herhangi bir yerdeki kaybı diğer bir yerden süratle telafi edebiliyoruz. Reel sektörü bu doğrultuda daha fazla destekleyecek, daha çok üretim, daha çok istihdam etmesini sağlayacak, artık 250 milyar doları aşan ihracatımızın daha yukarı çıkmasına imkan verecek bir bütçe hazırladık."
"Refah kaybını telafi etmekte kararlıyız"
Türkiye'nin turizmde 50 milyon turiste ve 40 milyar dolar turizm gelirine doğru giden bereketli bir sezon geçirdiğine dikkat çeken Erdoğan, "Bunu daha ileriye taşıyacak hazırlıkların içindeyiz. Bütçe açığımızı küresel salgın ve savaş zorluklarına rağmen yüzde 3,5 hedefinin altında tutabileceğimiz anlaşılıyor. Geçtiğimiz yıl sonuna doğru döviz kuru üzerinden ekonomimize kurulan tuzağı aldığımız tedbirlerle bozmuştuk. Yükselen enflasyon sebebi ile özellikle sabit gelirli vatandaşlarımızın yaşadığı refah kaybını telafi etmekte kararlıyız. Ocak ve temmuz iyileştirilmeleriyle bu konuda mesafe kat ettik. Önümüzdeki yılbaşında daha ileri adımlar atarak telafi sözümüzü yerine getirmeyi sürdüreceğiz." açıklamasında bulundu.
Enerji girdilerindeki yüksek artışları vatandaşlara en az düzeyde yansıtmak için büyük fedakarlık yapıldığını söyleyen Erdoğan, ”Bütçemizde gelecek yıl için de bu fedakarlığı sağlayacak kaynağı ayırdık" dedi. 2023 bütçesi ile ilgili temel rakamları paylaşan Erdoğan, "Bütçemizin harcama kalemi 4 trilyon 470 milyon lira, gelirleri 3 trilyon 810 milyar lira olarak öngörülmüştür. Bütçe açığımızı geçen yıl olduğu gibi milli gelirin yüzde 3,5'u düzeyinde tutmayı hedefliyoruz. Bugüne kadar yaptığımız tüm bütçeler gibi 2023’te de aslan payını eğitime ayırdık. Her şeyin başı eğitim. Hükümete geldiğimiz 2002 yılında 10,3 milyar lira olan eğitim bütçesi şu anda 2023 için ayırdığımız bütçe 58 kat artışla yaklaşık 650 milyar lira olarak belirledik. Biz eğitim öğretime bu denli büyük önem veriyoruz. Ne varsa eğitim öğretimde var. Biz, yeni nesli inşallah bu şekilde yetiştireceğiz. Sosyal devlet ilkesini güçlendirmeye 2023 bütçesinde de devam ediyoruz. Milletimizin her bir ferdinin ülke imkanından hakkını alması için önümüzdeki sene 258 milyar liraya çıkardık. Mahalli idarelerimizin şehirlerimize daha iyi hizmet verebilmeleri için 401 milyar lira kaynak ayırıyoruz. Güvenlik tehditlerine karşı savunma bütçemizi 469 milyar lira ile oldukça yüksek bir seviyeye çıkartıyoruz. Reel sektöre sağlayacağımız desteklere de 145 milyar liradan fazla kaynak tahsis ediyoruz. Çiftçilerimizi, üreticilerimizi 143 milyar liralık desteklemeyi sürdüreceğiz" diye konuştu.
Her kesime, her alana 2023 hedeflerine uygun bir bütçe hazırladıklarını söyleyen Erdoğan, “TBMM komisyon ve genel kurulundaki müzakerelerin ardından bu bütçeyi milletimizin hizmetine sunacağız. Bütçe maratonunda başarılar diliyorum. TBMM, geçtiğimiz hafta tarihi önemi haiz olduğuna inandığım bir kanunu kabul etti. Biz de onaylayıp yürürlüğe soktuk. Kamuoyunda sosyal medya düzenlemesi olarak bilinen bu kanun gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde vardır ve uygulanmaktadır. Ülkemizi biraz gecikme ile de olsa bu düzenlemeye kavuşturduğu için Meclisimize teşekkür ediyorum." diye konuştu.
"Daha fazla geciktirilmesi mümkün olmayan acil bir ihtiyaçtı"
Sosyal medya kanunu ile ilgili konuşan Erdoğan, "Bu kanun keyfekeder bir düzenleme değil, artık daha fazla geciktirilmesi mümkün olmayan acil bir ihtiyaçtı. Her iyi, güzel, doğru şey gibi bu düzenlemeye de karşı çıkanlar var. Başta ana muhalefet buna da karşı çıktı. Çünkü işlerine gelmiyor. Bizim amacımız fiziki alanda olduğu gibi sosyal medya mecralarında da ülkemizin ve vatandaşlarımızın güvenliklerini ve huzurlarını temin etmektir. Bu görevi yerine getirdiğimiz için adeta ağzından köpükler saçarak höykürenler sosyal medya maceralarındaki kaostan ve linkten beslenenlerdir. Her kesimden insanımızı yalana, şantaja, envai çeşit tehdit ve tehlikelere karşı korumak için kimseden izin alacak değiliz. Amerika’da, Almanya’da, İngiltere’de benzerleri zaten var olan düzenlemeyi Türkiye'ye çok gören zihniyet ya müstemleke zihniyetidir, ya beşinci kol elemanıdır. İşlerine geldiğinde dünyanın büyük üniversite açıklamasına atıfta bulunuyorlar ya, Oxford Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda Türkiye’nin dünyada en çok dezenformasyona maruz kalan ülkesi olduğu belirtiliyor. Bilimsel verilerle de teyit edilen böyle bir tehdit karşısında vatandaşımızı savunmasız bırakamazdık. İnsanımızın her türlü değerini, mahremini hedef alan, her türlü iftira kampanyaları da bir çeşit terör saldırısıdır. Sürekli yalanla yatıp kalktıkları için gerçekle ilişkisi kopmuş olanların bunları anlaması mümkün değildir. Öğrenci diye, gazeteci diye, demokrasi savunucusu diye milletin karşısına çıkardıkları ya terörist ya darbeci, ya sulu çıkan bir anlayış. Elbette hakikat ışığının güçlenmesini istemez. Milletin her bir kesimi gibi milli irade temsilcisi Meclise, milletvekillerine hakaret edecek kadar kendini kaybedenlerin derdi özgürlük olamaz, demokrasi olamaz, hukuk da olamaz. Hukukun sosyal medya mecralarında da geçerli olması, herkesin, her bireyin, her kurumun menfaatinedir. Bu düzenlemeye karşı çıkanların haklarını, hukuklarını, haysiyetlerini korumak da bizim görevimizdir. Demokrasimizi güçlendirmenin yolunun da buradan geçtiğine inanıyorum. Artık insanlarımız inşallah tüm iletişim araçlarını daha güvenle, huzurla kullanma imkanına kavuşacaktır." ifadelerini kullandı.
"Bu gezinin bir de bilinmeyen tarafları var, karanlık tarafları var"
Erdoğan'ın gündeminde Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyareti de vardı. Erdoğan, "Türkiye'nin her meselesi bir gün bir yöntemle çözülür ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun aktörü olduğu, en önemli temsilcisi olduğu muhalefet sorunu çözülür mü bilmiyorum. Demokraside muhalefetin iktidar kadar önemli olduğu gerçeği ile bunu samimiyetle istiyoruz. Bu zat seçime ayların kaldığı bir dönemde Amerika'ya gitti. ABD gezisinin medyaya yansıyan kısımlarında ülkeye ve millete hiçbir hayrı dokunmayan görüntüleri değerlendirme gereği bile duymuyorum. Benzin istasyonuna girmiş, orada hamburgerci varmış, orada 8 saat geçmiş, bu görüntüleri vermek için oralara kadar gitmeye gerek yoktu. Ülkemizde de benzer fotoğraflar verilebilirdi. Bu gezinin bir de bilinmeyen tarafları var, karanlık tarafları var. Ama o şaibeli kısmın hesabını sormak, bu zatı Amerika’ya gönderen partisine düşer. ABD’de görüştüğü FETÖ iltisaklı kişilerle ve kuruluşlarla ilgili muhasebeyi yapmak da 6’lı masadaki ortaklarının görevidir diye düşünüyorum. Vermediği görüntüler var bir de. Mesela New York’ta düşünebiliyor musunuz TÜRKEN Vakfı'nın yurt inşaatı önünde hezeyanlar savururken hemen yakınındaki Türkevi’ni ziyaret etme ihtiyacı duymayacaksın. Sen nasıl bu ülkenin ana muhalefetisin ya. Türkevi'ne gittiği anda Türkevi onun bütün fiyakasını siler süpürür atar. TÜRKEN’ın orada yaptırdığı bina ile ilgili benim çocuklarıma laf atıyor. Oğlum yaptırmış filan. Attığın bütün bu yalanlarda açtığım davaların hepsini de kazandım, kazanıyorum. Şimdi bununla ilgili de davayı avukatlarım açacaklar, inanıyorum ki buradan yine bir şeyler gelecek. Çünkü yalan ortada, böyle bir şey yok." şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'na çağrıda bulunan Erdoğan, "Hodri meydan, gücün yetiyorsa, yüreğin varsa, kendi özgür iradenle hareket edebiliyorsan seçimlerde çık karşımıza; birikimlerimizi, vizyonlarımızı, programlarımızı, projelerimizi, heyecanlarımızı yarıştıralım. Bugün bir aday belirlemeyi dahi beceremeyenlerin yarın dünya siyasetinin kurtlar sofrasında ülkemizin ve milletimizin haklarını, çıkarlarını, geleceğini nasıl temsil edeceklerini doğrusu merak ediyoruz. Türkiye'de hala fırsat bulduğu her yerden kafasını çıkartan vesayetle mücadele yürek ister yürek." dedi.