Selenay YAĞCI
EKONOMİ gazetesi yazı işleri 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sayısını Türkiye ekonomisine ve düşünce hayatına yön veren kadınlarla birlikte hazırladı. Masada 6 Şubat’ta yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarının nasıl sarılacağı vardı.
EKONOMİ’nin manşetini birlikte atan iş dünyasının kadınları vicdan, vizyon ve liyakat çağrısı yaparak, özeleştiride de bulundu. Kadınlar, “Değişeceğiz, dönüşeceğiz, iyileşeceğiz” derken, Türkiye’nin ancak ve ancak kadınların da dahil olduğu bir planlamayla ayağa yeniden kalkacağı vurguladı. İş dünyasının farklı alanlarında, farklı bakış açıları ile çalışan 10 kadın, 13 önemli mesaj verdi. Perakendeden gıdaya, enerjiden tekstile, elektrikli ev aletlerinden doğrudan pazarlamaya kadar pek çok alanda faaliyet gösteren kadın liderler, EKONOMİ’nin yazı işleri masasından çağrıda bulundu.
Metro Türkiye CEO’su SİNEM TÜRÜNG
İnsanların hayata tutunması için üretim şart
Deprem bölgesinde küçük üreticiye ulaşmak zor, kooperatiflerin bu üreticiler için öncülük etmeleri lazım. Büyük bir göç var. Kadınların bölgeden çıkmak istemelerini çok iyi anlıyorum. Çocuklarının geleceği, güvenlik sorunları kadınların göç etmeye sıcak bakmasına neden oluyor. Ayrıca depremin olumsuz etkilerinden de en çok kadınlar etkileniyor. Deprem bölgesindeki insanlar şu anda çalışmadığı, işle meşgul olmadığı için daha fazla düşünüyor. Bu da orada sıkıntıları artırıyor. Biz Metro olarak hızlı önlemler aldık Depremin hemen ardından çok hasar almadığı halde, önlem olarak Malatya mağazamızı kapattık. Başka illerdeki mağazalar depo gibi kullanıldı, ihtiyaç kolileri hazırlandı. Çalışanlarımız, deprem bölgesindeki arkadaşlarımız kendi dertlerini unutup yardım paketi hazırladılar. Hatta bu uğraş onları hayata bağladı. Acil ihtiyaçlar ve uzun vadeli yapılması gerekenler var. Ama uzun vadeli de olsa bugünden ihtiyaçları tespit edip, hazırlık yapmamız gerekiyor. Eğitim de çok önemli. Bir taraftan da hayatın devam edebilmesi, insanların hayata tutunması için üretimin de başlaması gerekiyor. Yoksa deprem kentlerinde kimse kalmayacak zaten. Psikolojik olarak orada durmayı kaldırmak da zor. Hayata sarılmak için meşgale şart. Biz kadın yöneticiler olarak hayatın normale dönmesi için çalışıyoruz.
Gülsan Grubu Enerji Sorumlusu GÖKÇE GÜL
Santralimizin etrafında konteyner köyler kurduk
Ben grubumuzun enerji işlerinden sorumluyum. İnşaat işleri de yapıyoruz. Deprem bölgesinde ilk aklımıza gelen personelimiz oldu. Adıyaman’da enerji santralımız var. Enkaz altında personelimiz vardı. İlk iki hafta insani mücadele ile geçti. Birebir çalıştığım insanlar depremden olabilecek en kötü şekilde etkilenmişti. Bu süreçte en önemli iletişim bağlantımız birlikte iş yaptığımız iş dünyası temsilcileri oldu. Onlarla iletişim içinde olduk. Konteyner organize etmeye çalıştık. 700 kişiye karşı oldukça büyük bir sorumluluğumuz vardı. Santralimizin etrafında yoğun çabalar sonucunda konteyner köyler kurduk. Bir de insanımızın psikolojisini yüksek tutmaya çalışıyoruz. Bizim çalışanımız çoğu mavi yakalı. Bir çoğunun eşi ev hanımıdır. En çok onların psikolojik desteğe ihtiyacı var. Halen onları çok rahat ettirdiğimizi söyleyemem. Elbette evlatları için çok panikler, deprem bölgesinde kalmak istemiyorlar. İmar Kanunlarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Kentlerimizi yeniden inşa ederken, güvenli barınma güvencesi önceliğimiz olmalı.
KESİD Başkanı ve Arnica Yönetim Kurulu Başkanı SENUR AKIN BİÇER
1999'dan deneyimimiz de, tedbirimiz de vardı
Biz marka olarak Türkiye’nin dört bir yanında satış ekibimiz var. Depremin ardından açıkçası ilk aklımıza gelen oradaki satış ekibimiz oldu. Aileleri göçük altında kalanlar vardı. O konuda bir şey yapamadım. Elimiz kolumuz bağlıydı. Bizim eski depremlerden deneyimlerimiz var. 1999 depremlerinden sonra paletin barınma yerini temiz tutmak, yalıtımı sağlamak için ne kadar önemli olduğunu gördük. O yüzden Tarsus’taki fabrikamda hep palet tutarım. Çok işe yaradı. Bir de 1999 depreminden sonra Avcılar’daki fabrikamızda personelimiz gelerek güvenlik gerekçesiyle fabrikada kalmak istediklerini belirtmişlerdi. Geçici süre fabrikada barınmalarını sağladık. Bu bizim için önemli bir deneyimdi. İlk ihtiyacın barınma olduğunu biliyorduk. Ekiplerimizden ilk Adana’ya ulaştık. Diğer illere göre daha iyi durumdalardı ve yine çalışmak istiyorlardı. Bölgedeki satış ekiplerimizle yardıma koştuk. ‘Yönetim kurulu diye bir şey yok orada siz karar verin’ dedik. Bizim güçlü kasımız insan gücümüz, koordinasyonu sağlıyorlar. İnisiyatif de veriyoruz. İlk etapta elektrikli ısıtıcı yollayalım dedik. Ancak elektrik yoktu. Meslek yüksekokulunda bir hocamız, proje olarak soba imalatı gerçekleştirebileceğini malzemeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Hızla bunu temin ettik. Yönetim kurulumuzu beklemeden kararlar aldık. İkinci günden itibaren 5 bin kişilik yemek dağıtmaya başladık. Bürokratik engelleri de aşmayı öğrendik. Mesela yardım yerine üzerinde markanız olmayan şeyler yolladığınızda daha kolay izin alıyorsunuz. Reklam yapmak en son düşüneceğimiz şeydi.
Yıldız Entegre Genel Müdür Yardımcısı MELİKE ALKAN
Bölgede 2 binden fazla görme engelli çocuk var, onlar için çalışıyoruz
Kocaelili bir firma olarak biz 1999 depremini de yaşamıştık. Bu sebeple ilk anda reaksiyon gösterdik. Ben de konteyner kentlerde hayatı bilen biri olarak, barınmanın en önemli konu olduğunun farkındaydım. Depremzedenin en büyük ihtiyacı gelecek ve güvenlik öngörüsü. Çadır dediğimiz şeyde hayat hala sallantıda. Özellikle kadınlar ve çocukların kendini bir yere ait hissetmesi çok önemli. Başını yastığa koyduğunda rahat etmesi, kapısını kilitleyebilmesi lazım. Bu bilinçle çok hızlı aksiyon aldık. Tesislerimizin içindeki tüm konteynerler anında bölgeye gönderildi. Konteyner üretiminde de darboğaz var ama biz konteyner üreticilerinden gelen tüm soğuk çelik ve MDF talebini kâr gütmeden karşılıyoruz. Yönetim kurulu olarak iyi ya da kötü niyetli diye seçim yapacak dönemde değiliz. Acıyı yaşamayan acıya aynı şekilde tepki vermiyor. Acı bizi ortak payda da buluşturuyor. En iyi bildiğin neyse onu yapmaya itiyor. Deprem öncesinde de “Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği” ve” WeWalk” ile çalışıyorduk. Deprem sonrasında da çok hızlı reaksiyon gösterdiler. Bölgede 2 binden fazla görme engelli çocuk depremden zarar gördü. Zaten evden de çıkamıyorlar hayatın içinde değiller. Şimdi bildiği mahalle yıkıldı. Bakkalına gitmeyi bilen çocuk o bakkala gidemeyecek. Online destekler veriyoruz. Dezavantajlı bireyler boyutu da var. Girişimci ruhun başka bir şey olduğuna inanıyoruz. Uzaktan kumandayla ne yaparsak yapalım olmayacak sahaya inmek de lazım.
Askıda Ne Var Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı SANEM YILDIZ
Yarım milyon üniversite öğrencisi destek bekliyor
Bizim önemle eğildiğimiz grup 18-25 yaş arası genç kadınlar. Deprem kentlerinde yarım milyondan fazla üniversite öğrencisi var. Biz 15 gün önce ‘askıda burs var’ programını başlattık. Yaklaşık 65 bin üniversite öğrencisi başvurdu. Bunun 50 bini nakdi bursa ihtiyacı olan öğrenciler. Bununla birlikte yüzde 68’inin online eğitime devam edebilmesi için hiçbir şekilde teknolojik cihazı yok. Bunun yüzde 35’inin kitap ve kırtasiye ihtiyacı var. Beni en çok etkileyenlerden biri de yüzde 30’u staj ve iş imkanı istiyor. Hayata tutunmak, ailelerine katkıda bulunmak istiyorlar. Dördüncü sırada da kişisel bakım geliyor. Deprem sonrasında özellikle üniversite öğrencilerinin eğitimlerini bırakma ihtimali çok yüksek. Bıraktırmamamız gerekiyor. Marka ve STK işbirliğinin hiç olmadığı kadar güçlü ve uzun soluklu dayanışmasına ihtiyaç var. Genellikle sosyal sorumluluk alanlarında işbirlikleri kısa soluklu oluyor. Şöyle bir ders çıkardık: Deprem çantası gibi her markanın kendi içinde arama kurtarma ekibi eğitmek zorunda. Ayrıca firmalar yönetim kurulu kararı bekliyor. Hızlıca aksiyon almak lazım. Bu gençlerin acil ihtiyaçları var.
CarrefourSa Pazarlama Grup Müdürü MELİS KARATAY EBİN
Yereldeki bağlantılarımızı harekete geçirince önemli adımlar attık
Deprem bölgesinde en önemli sorunlardan biri güven problemi. Biz bölgeyi çok iyi bilmiyorduk ama grup şirketlerimizden Enerjisa bölgeye hakimdi. Holdingin imkanlarını seferber ettik. Enerjisa ekiplerine danıştık, kendi mağazalarımıza sorduk, ihtiyaçları öğrendik. STK’ların en büyük problemi herkesin İstanbul’da olması. Bölgede temsilciler yok. Bölgenin ihtiyacını tam olarak görmüyorlar. Ama yereldeki bağlantılarımızı harekete geçirince çok önemli adımlar atattık. Örneğin Kahramanmaraş’ta hiç mağazamız yoktu. Belediye başkanı ile konuştuk, mutfak kurduk. Perakendeciler olarak 1 Mart’a kadar günde 30 bin kişilik yemek dağıttık.
Nazar Tekstil Yönetim Kurulu Üyesi NAZLI CEYLAN BALDUK KURTUL
Elimizi taşın altına koymamız lazım
Biz bölgedeki sanayiciler olarak kendi inisiyatifimizi aldık, yardım etmek istedik. Bürokratik işlemlerin aşılmasına iş dünyası olarak destek olduk. Böyle olağanüstü dönemlerde elinizi taşın altına koymanız gerekiyor. Bütün kılcal damarlara yardımı biz dağıttık. Bunun gibi birliktelikler lazım bölgede. İnsanlara ulaşabilecek koordinasyon lazım. Hayatta kalanlar, gitsek mi, kalsak mı ikileminde. Göç başka sorunlar da getirecek o gidilen illerde. Bu sebeple bölgede kalmalarını sağlamak da gerekiyor. Kültürümüzü de kaybedeceğiz. Bizim üreticilere umut olmamız üretime başlamalarını söylememiz lazım.
Big Chefs Kurucusu ve Melek Yatırımcı GAMZE CİZRELİ
İcraat insanlarına inisiyatif verilmesi lazım
Ben girişimci şapkamla da konuşmak istiyorum. Ben de sivil toplum kurulularında (STK) konteyner çalışmalarına katkıda buluyorum. Saatler süren toplantılar yapılıyor. Sunumlar yapılıyor, uzuyor da uzuyor. 30 gün olmuş hala elle tutulur proje sayısı o kadar az ki… Bütün STK’lar çalışıyor, soruyorum: Siz ne yaptınız? Bakıyoruz. Siz ne yaptınız? Çalışıyoruz. Çok az kurum, marka ve STK sahada. Sürekli online toplantılar düzenleniyor. Bir atıllık, hantallık var. Bazı insanlar sistem insanı, bazıları icraat insanı. Burada icraat insanlarına inisiyatif verilmesi gerek. TURYİD olarak biz mesela Hatay Uzun Çarşı’daki üreticiler, esnafl ar için 76 prefabrik ev ayarladık. Yönetim kurulu kararı beklemedim, aradım toplanırsa toplanır toplanmazsa da ben vereceğim dedim. Bir saatte verdik siparişimizi. Kararın çıkmasını bekleyerek olmuyor. Vade projeleri için herkes kolaylaştırmak için çalışıyor.
Oriflame Türkiye Genel Müdürü EBRU ERKAN AYANOĞLU
En büyük seferberliğimiz psikolojiyi düzeltmek olmalı
Bağımsız çalışan kadın topluluğuyuz. Bölgede 6 bin marka ortağımız vardı. Deprem olduğunda ABD’de bir konferanstaydık, 11 saat farkla ulaşmaya çalışmak, kimin neye ihtiyacı var belirlemek zordu. Kozmetik ve wellnes şirketiyiz. Bizim yapabileceğimiz en iyi şey hijyen ihtiyacını karşılamaktı. Bölgeye hijyenik ürünler için TIR yolladık. Sonrasında direkt kendi ortaklarımızla iletişime geçerek, gitmek isteyenleri tahliye etmek için, kalmak isteyenleri barındırmak için çaba gösterdik. Psikolojik destek şart bunun için uzmanların online ya da telefonla eğitim vermesini sağladık. İyi hissetmeleri, yeniden hayata dönmelerini sağlamaya çalışıyoruz. İş konuşmuyoruz. Hayatımızı nasıl devam ettireceğiz, çocukları nasıl toparlayacağız bunu konuşuyoruz. Birçoğu Ankara’ya, Antalya’ya, İstanbul’a göç etti. Dikkatimi çeken en önemli şey kadınlarımızın çalışmaya devam etmek istemesiydi. Ancak üzerlerinde inanılmaz bir mahalle baskısı var. “Deprem oldu iş mi düşünüyorsun, deprem oldu sen kozmetik mi düşünüyorsun”… Ama kadınlar çarkı döndürmek istiyor. Başka bir şeye odaklanmak ve kendilerini iyileştirmek istiyorlar. En büyük seferberliğimiz psikolojiyi düzeltmek ve umut vermek olmalı.
TİM İklim Ve Sürdürebilirlik Komite Üyesi NİLGÜN ÖZDEMİR
Sektörel kümelenme projeleri hayata geçirilmeli
Tam olarak kimin neye ihtiyacı olduğunu bilmiyoruz. Bölgesel koordinasyon merkezi oluşması lazım. Bütün STK’ların ortak hareket ettiği bir güven ortamının oluşturulması şart. STK’ların da iş bölümü yapması gerekiyor. Çok hızlı karar alıp uygulamalar alınması, hızlı aksiyon alınması gereken bir durumdayız. Mesela Zara’nın sahibi INDITEX Grubu çok yardım etti, ilk hafta hemen kayak kıyafetleri gibi kalın kışlık kıyafetlerden oluşan bir TIR yolladılar. Bununla birlikte önemli konulardan biri de tarım. Tarımda çalışanların büyük bir çoğunluğu kadın. Tarımı gözetip bölge kalkınması için önemli adım atmak gerekiyor. Tüm bunları yaparken, çevik liderlik de şart. İnandığımız projeler için çığlık atmamız gerekiyor. Bölgedeki insanların belirsizliğin giderilmesi için acil bir aksiyon gerekiyor. Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) gibi bölgesel kümelenmeler yapılabilir.
Depremin yaralarının sarılması için önemli mesajlar
■ Çığlık atmalıyız. Depremden etkilenen insanların sorunlarını gündemde tutmak zorundayız.
■ Saatler süren toplantılara değil, icraata ihtiyacımız var. Kurumların ve STK’ların sürekli toplantı yapmak yerine sahada olmasına ihtiyaç var. Atıllık ve hantallığın önüne geçilmeli.
■ Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) gibi bölgeler kurulmalı ve bu bölgelerde kümelenmeler sağlanılmalı.
■ Hayat durdu baskısı var. Çarkların dönmesi gerekiyor.
■ Güven ortamının oluşması lazım. Bölgesel koordinasyon merkezi olması lazım.
■ Bölgenin ihtiyacına göre sürdürülebilir kalkınma planında yapılabilir.
■ Marka ve sivil toplum kuruluşu işbirliği hiç olmadığı kadar uzun soluklu olmalı.
■ Koordinasyon sayesinde görev dağılımı yapılmalı. Enerji doğru kullanılmalı.
■ Görev dağılımı olmalı, tüm enerji doğru kullanılmalı.
■ İmar yasalarının yeniden gözden geçirilmesi sağlanmalı.
■ Belirsizliğin giderilmesi acilen kalıcı refah eylem planı yapılmalı.
■ Sosyal destekle sorun çözülmez, yerelden kalkınma için adım atılmalı.
■ Göç 11 kentin kültürünü de etkiliyor. Değerlerin korunması için çalışılmalı.