AK Parti Genel Başkanvekili Elitaş, EKONOMİ'ye konuştu: Amerikalı asgari ücretli de altın kaybetti

AK Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş, ücret ve gelirleri altınla kıyaslamanın doğru olmadığını söyledi. Kontrol edilemeyen kıymetlerle yapılan hesaplamaların yanıltıcı olacağını ifade eden Elitaş, “Örneğin 2002 yılında ons altının fiyatı 279 dolardı, bugün 3 bin dolar civarında. ABD’de de o tarihte asgari ücretle 86 çeyrek altın alınabilirken, bugün 10,5 altın alınabiliyor. Türkiye’de ise 2002’deki asgari ücretle 7,4 çeyrek altın alınabilirken, bugün 4,5 altın alınabiliyor. Yani Türk işçisi 3 çeyrek altın ABD işçisi 75 çeyrek altın kaybetmiş” diye konuştu.

Haber Merkezi |

Gazetemizin Ankara temsilciğini ziyaret eden AK Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş, asgari ücrette kontrol edilemeyen kıymetlerle yapılan değerlendirmenin yanıltıcı olduğunu söyledi. Elitaş, altının ons değeri kaynaklı ABD’de de asgari ücretin eridiğini, hatta Türkiye’deki değişimden daha yüksek olduğunu bildirdi.

Mustafa Elitaş, yaptıkları çalışmada 31 Mart’ta sandığa gitmeyen AK Parti seçmeninin tekrar kendilerine yönelmeye başladığını tespit ettiklerini belirtirken, isim vermeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da CHP’nin "gölge genel başkanı" olarak nitelendirdi.

■ Siyasette yaşanan gergin ortam ekonomiyi olumsuz etkiler mi? Gerginliğin ekonomiyi ikinci plana düşürdüğü endişeleri var, siz ne düşünüyorsunuz?

Hatırlayın seçimden önce Rusya-Ukrayna Savaşı çıkmıştı. Ortadoğu ve Afrika’da da siyasi durum çok zor gittiği için, Türkiye’nin güçlü bir ülke olması ve güçlü bir lider tarafından temsil edilmesi noktasında milletimiz kuyumcu terazisi hassasiyetiyle oyunu kullandı.

31 Mart seçimlerinde ise iktidara bir mesaj verildi ve “Bak ben sana 28 Mayıs’ta ülkeyi idare et imkanı verdim. Ama hata yaptığın konuları da düzeltmek için fırsat veriyorum” dedi. Daha önce AK Parti’ye Cumhur İttifakı’na oy vermiş vatandaşlardan büyük bir kısmı başka partilere oy vermemek için sandığa gitmediler. Bazı meseleler vardı ki, bir nohut tanesi karda yuvarlanırken etrafındaki bütün şeyler birleşmeye başladı.

Ekonomik meseleler, ekmek fiyatları, doğalgaz fiyatları, kira artış oranları hepsi birleşti ve çığ büyüklüğüne ulaştı. Bu sürecin ardından Eylül 2024’te teşkilatlarımızla birlikte Türkiye Buluşmaları başlattık ve Meclis açılana kadar devam etti. Türkiye’nin 81 ilini gezdik. 31 Mart’ta sandığa gitmeyenlerin büyük kısmının tekrar AK Parti’ye yöneldiğini hissetmeye başladık.

■ Yürürlükteki ekonomi programı ve bunun yansımalarını nasıl görüyorsunuz?

Sayın Şimşek’in tabiriyle program işliyor, vatandaşın inanması da yavaş yavaş düzelmeye başladı. Yani hane halkı dahil olmak üzere enflasyon beklentilerinde bir azalma söz konusu. Bu gelişme de programın çalıştığını gösteriyor. Zaten Sayın Özgür Özel de yerel seçimde aldıkları oyların bir bölümünün emanet olduğunu, bunu kalıcı hale getirmek istediklerini söylemişti.

Ekonomik programın tutması vatandaşın hızlı şekilde programa destek vermesiyle orada bir erimenin olduğunu görüyoruz. Bu meyanda Sayın Özgür Özel’in toplumun dar gelirli kesimlerini tahrik edebilmek için popülizmlerle politika yapması açıkçası inandırıcılığını kaybetmeye başladı. Muhalefet partileri daha asgari ücret konusunda kendi aralarında uzlaşamadılar. 25 bin liradan, 35 bin liraya bir sürü rakam söylediler, rakamlar havada uçuştu.

■ Muhalefetin ‘kırmızı kart’ tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son zamanlarda Ana Muhalefet Partisi’nde farklı değişimler ortaya çıkıyor. Duyduğumuz kadarıyla bir taraftan Kemal Kılıçdaroğlu kongrenin yapılması için teşvik ederken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda ön planda gözükmesi, öbür taraftan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın hem parti üzerinde etkisi teşkilatlar üzerindeki ve belediyeler üzerindeki etkisiyle birlikte ‘Cumhurbaşkanı adayımız açıklansın’ şeklinde bir noktaya doğru girmeye başladılar. CHP dörtlü beşli, belki daha fazla çözülmenin var olduğunu ortaya çıkarıyor. Ardından Özgür Özel, çok önemli bir şey açıklayacağını söyledi, beklentileri yükseltti ve cebinden, ölçeklendirilmiş bir kırmızı kart çıkardı. Bir nevi vatandaşla alay eder gibi, bu süreçte maalesef Türkiye üzerindeki okuyuşlarının doğru olmadığını gördük.

■ Altın hesabı konusu da tartışılmaya başlandı.

Ücretlerin karşılığında alınabilen altın miktarında bir azalma söz konusu. Ancak kontrol edilemeyen, müdahale ile dizginlenemeyen kıymetlerle yapılan hesaplamalar sizi yanıltır. Örneğin 2002 yılında ons altının fiyatı 279 dolardı, bugün 3 bin dolar civarında.

Hatta ABD’de de o tarihte asgari ücretle 86 çeyrek altın alınabilirken, bugün 10,5 altın alınabiliyor. Türkiye’de ise 2002’deki 184 liralık asgari ücretle 7,4 çeyrek altın alınabilirken, bugün 4,5 altın alınabiliyor. Yani Türk işçisi 3 çeyrek altın ABD işçisi 75 çeyrek altın kaybetmiş. Bunu ABD’de refah kaybının bizden daha fazla olduğu anlamında söylemiyorum, kontrol edemediğimiz iktisadi değerler üzerinden yapılan hesapların doğru olmadığını belirtmek için söylüyorum. Basılabilen paraların değeri bir anda uçabilir veya değersiz hale gelebilir. Makinenin düğmesine basmakla çoğaltılma imkanı bulunan değerler bir anda düşebilir. Ben diyorum ki danışmanlarının Sayın Özgür Özel’i uyarmaları gerekiyor, eğer uyarmıyorlarsa danışmanlarını değiştirmesi gerekir.

Dış politikada da özellikle Suriye konusunda benzer gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz. Bizim ekonomi yönetimi olarak yapmamız gereken en önemli işlerden birisi, hane halkının ve reel sektörün, Merkez Bankası’nın beklentilerine yaklaştıkları sürece 2025 sonu itibariyle bizim rakamlarına ulaşmamıza çok büyük bir katkı sağlarız.

2024 yılı tüketici fiyatları 44,38 arttı ama toptan eşya fiyatları yüzde 33,5 arttı. Demek ki üretici fiyatlarındaki artışın daha az olmasını, talep noksanlığından da diyebiliriz veya üretim maliyetlerini düşürmelerinden kaynaklandığını ifade edebiliriz. Önümüzde en az 2,5 yıllık seçimsiz bir süreç var, reel ekonomi ile ilgili adımlarımız attığımız takdirde yine tek haneli enflasyonlara geleceğiz diye düşünüyorum.

■ Üretici tarafta ne yapılması gerekiyor, çünkü üreticilerin de şikayetleri artıyor?

Ekonomide bir kemer sıkma olunca herkesin etkilenmesi gerekir. Ekonomide bir ısınma söz konusu. Şu anda en büyük mesele gıda fiyatlarındaydı. Fakat son zamanlarda gıda fiyatlarındaki artış düzgün bir şekilde gidiyor. Ancak kira ve bazı hizmet sektörlerindeki fiyat artışı enflasyona etki ediyor. Markete gidip toplu alışveriş yapıyoruz. Birçok ürünün kasadaki fiyatı ile raftaki fiyatını takip edemiyoruz. Marketler farklı fiyat uygulayabiliyor. Hatta bu konuda bir markette yapılan incelemede 457 ürünün 60 tanesinin kasa-raf fiyatları arasında fark tespit edildi. Oysa Ticaret Kanunu’na göre her iki fiyatın da aynı olması gerekiyor. Nihayetinde gıda fiyatlarında bir normalleşme olduğu kanaatindeyim. Enflasyona endekslenen kira artışlarında da 2025 yılı Temmuz ayından itibaren bir stabilizasyon sağlanacağını düşünüyorum.

■ Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaşı boykota çağırdı…

Cumhurbaşkanımız boykot çağrısı ile “fiyatının çok yükseldiğini düşündüğünüz bir ürün varsa, onun alışını erteleyin” demek istedi. Bu da bir arz talep meselesi, 10 liraya satılan bir ürün 15 liraya çıkınca alıcı buluyorsa, 20 liraya çıkarılıyor yine alıcı buluyorsa onu kontrol edebilmeniz mümkün değil. Hane halkı enflasyon beklentilerinin düşmemesini; yani fiyat artışlarından korunmak için birkaç aylık ihtiyacını önceden temin ederek yapılan davranıştan kaynaklanabilir. Eğer bu davranış şekli değişirse, fiyatların makul seviyede artışına büyük katkı sağlayacaktır.

“Savunma sanayinde artık bağımlılıktan çıktık”

Şu anda Türkiye moral motivasyonda çok iyi bir noktada. Eskiden yurtdışında nasıl yapılmış diye bakıyorduk. Şimdi ben de yaparım diyenlerimiz çoğaldı. Mayın temizleme işinde gördüm. Suriye’deki mayınların haritası bile yokmuş. Sincan’da bir adam çıktı “ben bunu temizlerim” dedi. Artık müteşebbisimizde olağanüstü özgüven başladı. Baykar bu işi acayip bir noktaya götürdü. TUSAŞ müthiş. Savunma sanayiinde artık bağımlılıktan çıktık. Daha fazla TUSAŞ’lara, Baykar’lara ihtiyacımız var. Bir LG, bir Samsung bir tarafta nasıl gittiyse bir Huawei teknolojide nasıl zirveye geldiyse bizde de artık bir kültür ve özgüven oluşmaya başladı. Onu yakalamamız bu noktadaki gidişimizin en önemli unsurlarından biri olacak.

“CHP’nin Kasım 2023 kongresinde çok duygusal ilişkiler olduğu söyleniyor”

■ Her ne kadar seçimsiz döneme işaret etseniz de siyasetteki gerginlik ekonomiyi nasıl etkiliyor?

Seçimden sonra Hakkari Belediye Başkanı görevden alındı. Nitekim bunun görevden alınacağını DEM Partililer de biliyordu, CHP de biliyordu, diğerleri de biliyordu. Esenyurt Belediye Başkanı’nın ne zaman nasıl aday yapıldığı, son anda adayın değiştirildiğini ve bir ittifak sonucunda öyle olduğunu Dem Parti’nin de orada aday göstermediğini biliyoruz. Bunu sayın İmamoğlu daha iyi biliyordu. Sayın Özgür Özel Kasım 2023’te genel başkan olmuş, Şubat’ın 20’sinde adaylar verilmiş, adayları tanıması mümkün değil. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı o şahısla ilgili konuyu çok iyi biliyordu. Kendi başkanlığını gerçekleştirebilmek için buna rıza gösterdi. Kasım 2023’teki kongrede çok duygusal ilişkiler olduğu söyleniyor.

Balya balya paralar gözüküyor. O paralar çok tehlikeli. Nasıl tehlikeli ‘bağış topladık’ diyorlar. Eğer bağış topladılarsa bu bağış toplayanların bankaya yatırmaları gerekir, bir heyet oluşur ve o heyet tutanak tutar. Bunun altından nasıl kalkacaklar bilmiyorum. O problemi hafifletebilmek için çığırtkanlık yapıyorlar. Burada Sayın Özgür Özel ne kadar bu işlere vakıf emin değilim ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bunların hepsini çok net biliyor, sonuçlarını da bildiği için fazla bağırıyor. Özgür Beyi de yanında çığırtkan gibi tutuyor gibi geliyor, Sayın Özel alınmasın. Sayın Baykal CHP’nin lideriydi, genel başkanıydı milli biriydi.

Sayın Kılıçdaroğlu partinin genel başkanı olmuştu, partiyi konsolide etmişti, çok şahsi meseleleri gündeme getiriyordu. Sayın Özgür Özel bir yumuşama normalleşme politikası ile kamuoyundan destek bulmuştu ama gölgeler o destekten rahatsız oldular. Sayın Özel’i anormalleştirmeye başladılar. Özgür Bey, kendi çizdiği politikanın zorluğunu çekiyor. Gördüğüm kadarıyla CHP’de bir şekli genel başkan var bir de gölge genel başkan var. Şu anda Özgür Özel’in ufku da kapalı. Gölge başkan CHP’nin üzerine karabulut gibi çöktüğü için CHP’nin tüzel kişiliği şu anda hiç bir şey göremiyor.

“Vatandaşın siyasete katılımı için değişim şart”

■ AK Parti Büyük Kongresinde nasıl bir değişim beklemeliyiz?

Kongreler büyük bir heyecan kaynağı oluyor. Geçtiğimiz hafta Kayseri il kongremizi yaptık. İl Başkanımızı değiştirdik. Eski il başkanımız ve ekibi çok güzel bir kongre hazırladı. Başka partiler diğerinin ayağının altına karpuz kabuğu koyarken, bizim partimizde, giden kişi yerine geleni omzuna alarak hedefe ulaşmaya çalışıyor. Aday belli olana kadar herkes birini tavsiye eder, aday belli olduktan sonra herkes o adayı omuzuna alır ve hedefe ulaştırmak için çalışır. Kongreler değişimdir, bütün siyasi partiler milletvekillerini yüzde 50’ye yakın değiştirirler. Bu değişim de ihtiyaç. Niye ihtiyaç, çünkü aşağıdan gelenlerin önünü açabilmek için. Aksi halde 100 milletvekiliniz var gelecek dönemde aynı milletvekillerini koyuyorsanız aynı miktarda milletvekili çıkarıyorsanız vatandaşın siyasete katılımını engellemiş olursunuz. Sayın Cumhurbaşkanımız hiçbir şeyi “ben böyle düşünüyorum, yaptık” diye yapmaz. Yetkili kurullarla görüşür, konuyu iyi bilenlerle değerlendirir sonra o çerçevede kanaatini oluşturur ve kamuoyuna açıklar. Sayın Cumhurbaşkanı istişareyi her zaman ön planda tutmuş, bilenlerle fikir alışverişinde bulunmuş ve o doğrultuda havuzda topladığı bilgi ve birikim sonucunda kanaat oluşturmuş bir kişidir.

“Vatandaşın elektrik ve doğalgazı ucuz”

■ Şu anda kur seviyesi ile ilgili şikayetler var bu ne kadar sürdürülebilir, kur rejimi ile ilgili sizin değerlendirmeniz nedir?

Maliye’nin Hazine ve Merkez Bankası’nın kura müdahalesi yok. Merkez Bankası rezerv biriktirmeye çalışıyor ve tarihinde en yüksek noktasına ulaştı. Mayıs 2023’te eksi olarak ifade edilen net rezervimiz şu anda artı pozisyonda, 130 milyar dolarlık bir reel kur girişi var. Kur girişinin artması ile birlikte Merkez Bankası ve Hazine giren dövizi alarak döviz fiyatlarının düşmesini engellemeye çalışıyor yani bunu daha fazla almaya kalksa o zaman da döviz yok. Onun için şu anda bir müdahale söz konusu değil. İhracatçıların maliyetleri döviz cinsinden arttığından dolayı, firmalarımızın yurt dışında rekabet şansları ortadan kalkıyor. Örneğin geçen sene 500 dolar olan asgari ücret şu anda 625 dolar civarında. Yani yüzde 20 civarında artış söz konusu. Öte yandan elektrik fiyatlarının düşük seviyesi de olumlu etki yapabilir. Şu anda sanayide elektrik 10 sent ve bu dünyada en ucuz elektriklerden biri. Konutlardaki elektrik ve doğalgaz fiyatları da düşük. Bunları dar ve sabit gelirli insanların bütçesine bir katkı olarak düşünmek lazım.

450 bin TL'nin aylık faiz getirisi ne kadar? İşte banka banka liste Borsada servet inşasının formülü uzun vadeli yatırım Faciada ailesini kaybeden baba son anlarını anlattı: Elif dayanamadı Gazeteci Nedim Türkmen ve ailesi son yolculuğuna uğurlandı Otel yangınında Michelin rehberine giren şef Eslem de hayatını kaybetti Nevzat ve Narin aynı karede: 3 yıl önce çekilen fotoğraf şüphe uyandırdı