Adli Tıp Uzmanı'ndan ailelere önemli tavsiyeler: Çocuklarınıza çığlık atmayı, haykırmayı öğretin
Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Şevki Sözen, 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedeninin bulunmasının ardından ailelere uyarılarda bulundu. Sözen, kandırılmamaları için çocuklara mutlaka eğitim verilmesi gerektiğini söyleyerek, "Çocuğunuzu başıboş bırakmayın, gözünüz her zaman üstünde olsun. Onları cesaretlendirin ve kendilerine mutlaka çığlık atmalarını, haykırmayı öğretin." dedi. Sözen, kayıp çocukların yüzde 90’ının yakın çevre tarafından alıkonulmuş olabileceğini de ifade etti.
Haber Merkezi | İHA |Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Şevki Sözen, Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeninin bulunmasının ardından çocukların güvenliği yeniden gündeme geldi.
Sözen, kandırılmamaları için çocuklara mutlaka eğitim verilmesi gerektiğini belirterek “Çocuğunuzu başıboş bırakmayın, gözünüz her zaman üstünde olsun. Onları cesaretlendirin ve kendilerine mutlaka çığlık atmalarını, haykırmayı öğretin. Ayrıca kayıp çocukların yüzde 90’ı yakın çevre tarafından alıkonulmuş olabilir.” dedi.
“30 yıllık meslek hayatıma dayanarak görmemesi gereken şeyi gördüğünü düşünüyorum”
Prof. Dr. Mehmet Şevki Sözen, “Şimdi Narin’in hangi gerekçeyle yok edildiğini bilmiyorum. Ama cinsel istismar yoksa 30 yıllık meslek hayatıma dayanarak görmemesi gereken şeyi gördüğünü düşünüyorum. Yani susturulmak amaçlı yok edilmiş olabilir. Ya da aileler arası yaşanan çekişmeden dolayı da çocuğa zarar verilmiş olabilir.” dedi.
“Kaybolduktan sonra ilk 12 saat çok çok önemlidir”
Kayıp olaylarında birinci çevrenin çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Şevki Sözen,
Çünkü bu çocuklar yüzde 90 oranında birinci çevreden yani küçük aileden, çekirdek aileden yani aile etrafından çıkar. Sonrası komşular, dayı, amca gibi aileye çok yakın kişiler tarafından çocuğun başına bir iş getirilmiş olabileceğini görüyoruz. Bu yüzden çocuk kaybolduğu andan itibaren ilk 12 saat çok çok önemlidir. İlk 12 saatte yakın çevreyi aradınız. Bu 12 saatte çocuğa sağ ulaşabilmek umudu olabiliyor. İkinci 12 saatte ise umudumuz biraz kırılıyor. Ama hala bir umut taşınıyor. 24 saati bitirdikten sonra ise çocuğu sağ olarak bulamayacağımızı düşünmeye başlıyoruz. Tabii kaybolan çocuklar illa kaçırıldı diye bir durum söz konusu değil. Dereye de düşmüş olabilir, kaza geçirmiş de olabilir.” dedi.
“Takibini yapabileceğiniz sayıda çocuk sahibi olun”
“Gözümüz hep çocuklarımızın üzerinde olmak zorunda” diyen Prof. Dr. Şevki Sözen, “Takibini yapabileceğiniz sayıda çocuk sahibi olun. 8 çocuğunuz varsa bu sekiz çocuğu iki yaşından on yaşına kadar bu aralığı varsa ve sokakta büyütmeye çalışıyorsanız o zaman siz bunların takibini yapamazsınız. Çocuğunuzu tek başına sokağa bırakamazsınız. Ya da gittiği yeri çok iyi bileceksiniz. Kendi elinizle götürüp getireceksiniz.” uyarısında bulundu.
“Hayır demekten çekinmesinler”
İstanbul Beykent Üniversitesi Öğr. Üyesi Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şevki Sözen sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuğunuzu başıboş bırakmayın. Yabancı birinin yaklaşıp çocuğunuzu kandırması çok zor değil. Ama kandırılmamaları yönünde eğitim verebilirsiniz. Yabancıların kendilerine yaklaştıklarında ya da kendilerine bir şey vererek kendilerine bir vaatte bulunmaları durumunda çocuğun bunu asla kabul etmemesini öğretmelisiniz. Tepkisel anlamda da gereken yerde çığlık atması ve haykırması gerektiğini öğretebilirsiniz. Kendi bedenlerinin kendine özel olduğunu, hayır demenin çok doğal bir süreç olduğunu, hayır demekten çekinmemeleri gerektiğini ve aynı şeyi söylüyorum haykırmayı onlara öğretin. Haykırsın, çocuğunuzu baskılamayın. İstemediği bir şey olduğunda haykırıp yardım istemesinde çocuğunuza öğretin. Ama bütün bu söylediklerim ikincil koruma yöntemdir. Birinci yöntem yine gözünüz o çocuk üzerinde olacak. O çocuğu takip edeceksiniz. O çocuğu yalnız bırakmayacaksınız.”
“Cinsel istismara uğradıysa lütfen çocuğunuzu ürkütmeyin”
Cinsel istismara uğrayan çocuklara nasıl davranılması gerektiği konusunda da uyaran Prof. Dr. Şevki Sözen son olarak “Çocuğunuzu cesaretlendirin. Başına ne iş gelirse gelsin sizinle paylaşabilecek cesaretle çocuğunuzu büyütün. Yani çocuğunuz bir cinsel istismara uğradığında aslında bunun kendi suçu olmadığını, o istenmeyen dokunuşu size gelip anlattığında lütfen çocuğunuzu dinleyin. Hiçbir şekilde çocuğu suçlayıcı davranmayın. Neden oraya gittin? Neden oradasın? Ben sana oraya gitme demedim mi? Bana haber vermeden gitmeyecektin gibi suçlamaya başlarsanız çocuk zaten anlatacaklarını keser. Sizle paylaşmaz. ‘Ortada suç niteliğinde bir davranış var. Dolayısıyla o suç niteliğindeki davranışı gideceğiz şikâyet edeceğiz ve karşıdaki ceza alacak’ şeklinde çocuğunuzla konuşun. Ona ‘senin hiçbir suçun yok’ deyin.” şeklinde konuştu.