Sürdürülebilir hayal hakikattir

Kale Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Zeynep Özler, “Bizler, daha iyi bir dünya hayaliyle yol alırken öğrenilmiş çaresizliklerin ya da önyargıların bize engel olmasına izin vermiyor; yaratıcılığın serbestçe aktığı, gerçek değişim getirecek iş modellerine ve sosyal fayda yaratmaya odaklanıyoruz” diyor.

Haber Merkezi |

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Sosyal Girişim sayfasının ilk röportajında, Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, "Sadece işveren değil, değer veren olmak istiyoruz" diyerek grubun bakış açısını net bir şekilde özetlemişti.

Kale Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Zeynep Özler de, “Bugün pandeminin de etkisiyle herkes sosyal fayda yaratmaktan veya ‘amaç odaklı çalışmaktan’ söz ediyor. Ancak, ne mutlu bize, bu farkındalığı mayamızda barındıran, köklerimizden aldığımız ilhamla ve bizi biz yapan değerlerimizle, söylem değil eylem peşinde tutkuyla üreten bir Grubun parçasıyız” derken, Kale’nin, 64 yıldır üretmeyi ve ürettiği değerleri toplumla paylaşmayı kendine amaç edinmiş bir grup olduğunun altını çiziyor. “Ürettiğimiz değeri paylaştığımızda dünyanın daha iyi bir yer olacağına inanıyoruz” diyen Zeynep Özler, Kale Grubu’nun “değer paylaşımını” şöyle anlatıyor:

‘Önce insan' ve ‘sosyal doku'

“Kurucumuz İbrahim Bodur, henüz 21 yaşında, tıpkı Nuri Bilge Ceylan filmlerine konu olacak şekilde, Çanakkale’nin üzerinde ot bile bitmeyen bir bölgesinde, 900 nüfuslu Çan ilçesinde, Türkiye’nin ilk halka açık şirketini kurmuş, cesur bir girişimci. ‘Önce insan’ ve ‘sosyal doku’ diyerek kimseyi toprağından koparmadan, insanların doğduğu yerde doymaları gerektiğine gönülden inanmış, yarattığı özgün kalkınma modeli ve üretim/ sanayi sevdasıyla, sadece bir kentin değil, ülkenin çehresini değiştirmiş. Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay da, hem babasından devraldığı değerleri yaşatıyor; hem de özü koruyarak ancak yeniliğe uyumlanarak, sorumlu ve duyarlı liderlik anlayışıyla, ezber bozan bir liderlik sergiliyor.”

Kendi etki alanında elinden gelenin en iyisi yap

“Yaptığımız her projede sosyal fayda oluşturmayı önceliklendiriyoruz. Geçtiğimiz aylarda hayata geçirdiğimiz ‘İyi Bak Dünyana’ hareketi de ilhamını buradan alıyor. Sorun olarak gördüğümüz her şeyi, en mikro seviyeye indirip değiştirebileceğimize inanıyoruz. ‘İyi Bak Dünyana’ ile her bireyin, önce kendisinden başlayarak; evine, sokağına, mahallesine, şehrine ve son tahlilde gezegene iyi bakması ve bu amaçla harekete geçmesi için çağrıda bulunuyoruz. Yani, kısaca, dünyayı kurtarmak ürkütücü gelebilir, önce kendi dünyana yakından bak ve üzerine düşen sorumluluğu hissederek, kendi etki alanında elinden gelenin en iyisi yap ve harekete geç diyoruz.

Harekete geçme zamanı!

Pandemi, bize şunu çok net bir şekilde gösterdi; hatta yüzümüze çarptı. Konfor alanından mecburi çıkış, aynaya bakıp kendimizle yüzleşme, amacımızı ve değerlerimizi yeniden ziyaret ederek harekete geçme zamanı! Eleştiren değil, sahada mücadele veren olmalıyız. Eski bildiklerimizi yaparak yeni sonuçlar beklemememiz gerektiği ve ‘business as usual’ın devam edemeyeceği ortada. Yeni kurulan dünyada, belirsizlik ortamında, birçoğu maalesef kronik hale gelen, karmaşıklığı eksponansiel artan/ derinleşen sorunların çözümünde ve dönüşüm ihtiyacında ‘tasarım odaklı’ düşüncenin metod olarak çok yüksek potansiyel barındırdığına inanıyorum. Zira, her düzlemde (bireysel/kurumsal) düşünce yapılarımızı ve iş yapış biçimlerimizi yeniden yapılandırarak yarınları inşa etmek için yeni araçlara ihtiyacımız var.”

Sosyal teknoloji

“Darden School UVA'da Strateji Profesörü ve tasarım odaklı düşünme eğitimcisi Jeanne M. Liedtka, tasarım odaklı düşünmeyi, ‘sosyal teknoloji’ olarak değerlendiriyor ve ‘İnsanların yaratıcı enerjilerini serbest bırakın, bağlılıklarını kazanın ve süreçleri radikal bir şekilde iyileştirin’ önerisinde bulunuyor. Bizler, daha iyi bir dünya hayaliyle yol alırken öğrenilmiş çaresizliklerin ya da önyargıların bize engel olmasına izin vermiyor; yaratıcılığın serbestçe aktığı, gerçek değişim getirecek iş modellerine ve sosyal fayda yaratmaya odaklanıyoruz. Bu söze tüm kalbimle inanıyorum: ‘Sürdürülebilir hayal hakikattir.”

Öz-e değen, Öz-gün ve Öz-gür işler

“Biz, dünyanın sanat ve tasarımla daha iyi bir yer olacağına inanıyoruz. Bu fikrin savunuculuğunu yaparken, Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’yle (KTSM) bu amaç uğrunda çalışanlara alan açıyoruz. KTSM ile herkesin düşleyeceği, kendi yaratıcılığını ve potansiyelini ortaya koyarak düş’ünü paylaşacağı ve kendini bütünün bir parçası hissedeceği bir buluşma noktası olması gayesiyle yola çıktık. Belirsizliğin, devinimin, dönüşümün ortasında nefes aldıran, iyi hissettiren, anlam yaratan… Hem KTSM’nin içinde hem de mekanın ötesinde komşumuzla, esnafımızla, ustamızla, zanaatkârımızla bağ kuracağımız, birlikte ürettiğimiz değeri paylaşacağımız bir mekan oluşturmak istiyoruz. KTSM’yi herkesin, kendi formasyonunun, mesleğinin, perspektifinin dışına çıktığı, disiplinler arası paylaşımlara, ilham verici diyaloglara, yaratıcı paslaşmalara imkan tanıyan bir alan olarak hayal ediyoruz. Merkezin, tasarım ve sanat alanında ekosistemi geliştirmek için sektörel sorunlar hakkında farkındalık yaratılması, kamuoyunda sanat ve tasarıma olan bakış açısının değişmesi için de misyon üstlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunu sanatın demokratikleştirilmesi anlamında çok önemsiyoruz. Her projemizde şöyle bir anlayışla hareket ediyoruz: Bu merkezden Öz-e değen, Öz-gün ve Öz-gür işler çıkmalı…”

“Karıncalara” destek olmak, onların yükünü azaltmak hepimizin sorumluluğu

"KTSM de tıpkı Kale Grubu gibi sosyal faydayı önceliklendiren bir mekan. Bu nedenle daha iyi bir dünya hayalini gerçeğe dönüştürmek, küresel sorunların büyüklüğü karşısında kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için yeni iş modelleri geliştirmek, sorunlara alternatif çözümler sunabilmek için çalışan sosyal girişimciler için bu çatı altında alan açtık. Bir yandan Kale Grubu olarak, kurucumuz İbrahim Bodur’un anısını ve değerlerini yaşatmak amacıyla bu yıl beşincisini düzenleyeceğimiz İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödül Programı ile sosyal fayda yaratacak yeni nesil sosyal girişimcilerin çıkmasını teşvik ediyor ve sosyal girişimcilik ekosistemini destekliyoruz. Diğer yandan da KTSM’nin kapılarını sosyal girişimcilere açarak onlar için bir buluşma noktası, fiziksel ve dijital bir hub olmasını arzu ediyoruz.

İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödül Programı kapsamında mülakat yaptığımız sosyal girişimcilerden biri (Pulsec, Caner Yalın) şöyle demişti ve bu söz hiç aklımdan çıkmadı. Kendilerini tariflerken "Biz, ateşe su taşıyan karıncalarız" demişti. Bu karıncalara destek olmak, onların sırtındaki yükü hafifletmek hepimizin sorumluluğu."

Türkiye dünyanın en sinirli ikinci ülkesi oldu! Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi Trump Hazine Bakanı adayını açıkladı: 'Amerikan rüyasının' bir örneği AKOM'dan İstanbul için saatli uyarı: Fırtına, yağış, kar... NASA keşfetti: Dünya'daki herkesi milyarder edecek asteroit! Bakanlıktan kasesi 1000 TL'lik çorbaya inceleme