Bu sistem dönüşür, bu söylem değişir mi?: Toplumsal cinsiyet eşitsizliği

Dünyada toplumsal cinsiyet eşitliğinin yeni norm olması için önümüzde kararlılık, dirayet ve dayanışma gerektiren uzun yollar var. Sivil veri inisiyatifleri de, uluslararası sivil toplum kuruluşları da, çatı kurumların verileri de bunu gözler önüne seriyor.

Haber Merkezi |

Toplumsal cinsiyet eşitliğine giden yolun kadınlar için, kadınlar tarafından adım adım döşenmesini hep birlikte kutluyoruz.

Küresel Ashoka Ağı’nda, sistematik ayrımcılığı ve eşitsizliği ortadan kaldırıp eşit bir dünya kurmak için çalışan, yenilikçi ve cesur fikirleriyle dönüşümün lokomotifi olan kadın sosyal girişimcilerden ilham alıyoruz ve onları sizinle tanıştırıyoruz.

Riccarda Zezza, Maternity as a Masters Kurucusu ve Ashoka Fellow

Riccarda; Pirelli, Microsoft, Nokia, Banca Prossima gibi firmalarda üst düzey yöneticilik yapan, başarılı bir iş kadını. 2012 yılında doğum iznine ayrılıyor ve döndüğünde titrinin düşürüldüğünü, sorumluluklarının azaltıldığını ve farklı bir departmana atandığını öğreniyor, bir nevi istifaya etmeye zorlanıyor. Mücadelesi tam da bu noktada başlıyor.

Uzun saatler ve hafta sonu çalışmalarının genellikle norm olduğu özel sektörde “anne” olmak kadınların kariyer yolculuklarında bir engel olarak varsayılıyor. Pek çok toplumda, aile ve kariyer arasında seçim yapma zorunluluğu erkeklerden çok kadınlara yükleniyor ve birçok kadın doğum yaptıktan sonraki ilk birkaç yıl içinde işi tamamen bırakıyor.

Riccarda, doğum izninin meslektaşlar ve işverenler tarafından işten uzakta ve kariyer adına verimsiz geçirilen bir süreç olarak algılanmasının aksine problem çözme, empati, liderlik ve ekip çalışması becerilerini geliştiren derin bir öğrenme süreci olduğuna ve bu becerilerin kişinin kariyer yolculuğunun da omurgasını oluşturduğuna dikkat çekiyor. Ebeveynlik ve kariyer odağında kadın ve erkek arasındaki dengeyi yeniden tanımlamaya duyduğu ihtiyaçla sosyal girişimi Maternity as a Master’ı kuruyor.

Emily May, Hollaback! Kurucusu ve Ashoka Fellow

On yıllardır, okullarda ve işyerinde toplumsal cinsiyete dayalı her türlü taciz yaygın bir şekilde kabul edilemez olarak görülüyor, caydırıcı ve cezalandırıcı önlemler alınıyor. Ancak işyerlerine yönelik toplumsal cinsiyete dayalı taciz için oluşturulan yasal çerçeve, sokak tacizinin öngörülemez doğası nedeniyle, henüz kamusal alana yansımıyor.


Emily toplumsal cinsiyete dayalı sokak tacizini sona erdirmek ve aynı iş yerinde cinsel taciz kadar kültürel olarak kabul edilemez hale getirmek için on beş yıldır çalışıyor. Sosyal girişimi Hollaback! ekibiyle birlikte sokak tacizini görünür kılıyor, kamusal alanda cinsel tacizin güç dinamiklerini tersine çevirmek ve tacizciyi ön plana çıkartmak için araçlar geliştiriyor. Geliştirdikleri bir dijital uygulama üzerinden kamusal alanda tacize uğrayanlar konumlarını, tacizcinin fotoğrafını ve hikayelerini paylaşıyor ve dijital harita üzerinde işaretliyor. Böylece, kolektif bir eylemlilik duygusu ve yalnız olmadıklarına dair paylaşılan bir anlayış hali oluşuyor. Daha da önemlisi, toplumsal cinsiyete dayalı kamusal tacize bakış açımızı değiştirmek için kullanabileceğimiz büyüyen bir veri kümesi oluşturulması sağlanıyor.

AKOM açıkladı: İşte fırtına ve yağışın İstanbul'a bilançosu Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi Öğretmenlerin 24 Kasım beklentisi: Birer maaş ikramiye Türkiye dünyanın en sinirli ikinci ülkesi oldu! Trump Hazine Bakanı adayını açıkladı: 'Amerikan rüyasının' bir örneği AKOM'dan İstanbul için saatli uyarı: Fırtına, yağış, kar...