Hazır olmak için 30 Şubat’ı beklemeyin
Tuğçe Sabaz Eğitim ve Danışmanlık kurucusu Tuğçe Sabaz kurumsal hayatı denedikten sonra, girişimci olmaya "cesaret" edebilen kadınlardan. Sabaz, "Bu yolculukta en büyük tuzaklardan biri ertelemek. 'Yeterince iyi değilim' diyerek kendini bloke etmek. Hazır olacağınız zamanı beklerseniz, 30 Şubat'ın gelmesine kadar beklersiniz" diyor.
Haber Merkezi |Didem ERYAR ÜNLÜ
Tuğçe Sabaz Eğitim ve Danışmanlık kurucusu Tuğçe Sabaz, aynı zamanda Yaşam & Nefes Koçu, Yazar ve Motivasyon Konuşmacısı. Bir süre kurumsal hayatı denedikten sonra, girişimci olmaya “cesaret” edebilen kadınlardan.
“Hayat tutumumu hep şuna odakladım: Ben kaybetmem, ya öğrenirim, ya gelişirim, yani hep kazanırım” diyor şabaz ve girişimcilik kararını nasıl aldığını, bu süreçte yaşadığı zorlukları ve bugün geldiği noktada “başarının tanımını” yeniden nasıl yaptığını şöyle anlatıyor:
“Başkalarının onayını alma illüzyonuna kapılmıştım”
“Benim ‘kendi işimin patronu olacağım’ diye bir hayalim hiç olmadı. Çünkü bu hayali kurmaya dahi cesaret edemezdim. Sebebimse kendimi yetersiz görmemdi. Bu zihin yapıma göre ya bir finans dâhisi olmalıydım ya da çok önemli bir şey icat etmeliydim. Ve ikisi de bende yoktu. Ayrıca girişimci olmak çok riskli geliyordu: ‘Ya o kadar çalışıp başarısız olursam? Ya elimdekini de kaybedersem?’ Zihin dünyam böyle olunca üniversiteden sonra hemen özel sektörde çalışmaya başladım. Kimyagerlik okudum. İlaç ve dermokozmetik sektöründe validasyon & Ar-Ge, pazarlama, marka yönetimi gibi farklı alanlarda çalıştım. İşlerimin hepsini seviyordum. Yeni şeyler katmak için heyecanlıydım. Ama tatsız bir şey içimi kemiriyordu. Yaratıcılığımın kısıtlandığını hissediyordum. Potansiyelimi tam kullanamıyordum. ‘Başkalarının onayını alma illüzyonuna’ kapılmıştım. Bu duygusal fırtınalardan sonra beklenen yıkım gerçekleşti. İşimden kovuldum. Hemen ardından çıkan iş fırsatları da son anda olmadı.”
Girişimci olmak isteyen önce kendine değer vermeli
“Endişe ve korku seviyem günden güne artıyordu. Kiramı nasıl ödeyeceğim? Birikmişim ne kadar beni götürecek? Ayrıca tekrardan bir kurumsal maceraya atılacak halim kalmamıştı. Bu negatiflik bir hediye de getirmişti. Ve hayatımı değiştirdi. Bu hediye kendi girişimimi kurmamdı. Bir sabah uykumdan turizm alanında bir iş fikriyle uyandım. Bir arkadaşımı arayıp bu işi sordum. Bana başlangıç için tüm detayları öğretti. Hemen başladım. Böylece Koçluk ve Eğitim alanındaki girişimimi kurup büyütmek için zaman ve finansal özgürlüğüm oldu. Girişimimi koçluk alanında yapmamın en önemli sebebi çocukluğumdan beri insanların başarılarını, hayallerini gerçekleştirmelerini dinlemeye bayılıyorum. Girişimcilik benim için kendi özgün potansiyelini ifade etmenin yolu. Hayalini gerçekleştirirken başkalarının da hayatını güzelleştirmek. Sonuçta da bu dünyayı daha güzel bir yer yapmak. Ama bence girişimci olmak isteyen kişi her şeyden önce kendinin girişimcisi olmayı seçmeli. Yani kendine değer vermeli, hayallerine özenmeli, işini kurma anlamına güvenmeli.”
Kendinizden daha büyük bir şeye hizmet etmek
“Girişimin anlamında mutlaka kendinizden daha büyük bir şeye hizmet etme tınısı olmalı. Yani para kazanıp, zengin olacağım diye kurulan girişimin yolda zorlanacağını fireler vereceğini düşünüyorum. Bu yüzden işinin anlamı mutlaka belirlenmeli. Benim girişimimin anlamı kadınların kendilerine inanmalarını hayallerinin işini, gelirini ve hayatını yaratmalarına destek olmak. Verdiğim hizmetlerle kişilerin hayallerinin hayatını, gelirini, işini yaratmasına yardımcı oluyorum. Bu işimin etkisine tüm kalbimle inanıyorum. Çünkü herkes eşit koşullarda doğmuyor. Aynı kalitede eğitim görmüyor. Aynı desteğe sahip olmuyor. Ama olmayanı olan yapan tek şey ise şu: Kişinin kendine inancı. Hizmetlerimle kişilerin kendilerine ve hayallerine inanmalarına destek oluyorum. Mutluluklarını, kendilerine güvenlerini, iyi hissetmelerini dış koşulların değişmesine bağlamanın nasılda kaybedecekleri bir oyunu oynamak olduğunu gösteriyorum.”
Patronunun yapacağı zamma bağlı olmak “patinajdaki araba tekeri”
“Emeğime beklentimdeki etkileşimi almayınca kendime güvenimin sarsıldığı çok zaman oldu. Vaz geçmek, bırakmak çok istedim. Ama işimin anlamına bağlılığımla hep düştüğüm yerden kalktım. İkinci en çok zorlandığım nokta ise sabit gelirden değişken gelire geçmek oldu. Başlangıçta ne beni uzun süre götürecek bir birikimim vardı, ne de ailemden kalan miras ya da konfor alanı. Dolayısıyla hep bir endişem vardı. Bu süreçten köprü işlerle geçtim. Asla finansal zorunluluklarımın sorumluluğunu girişimime yüklemedim. Ve çevremden sıfır finansal yatırım alarak bu zamana geldim. Ayrıca bu konuda zorlanan öğrencilerime şunu söylüyorum: ‘Sabit gelire bağımlı olmak kendini finansal olarak kısıtlamaktan başka bir şey değil. Çünkü yalnızca ay sonu maaşına bağlısın. Patronunun yapacağı zamma bağlısın.’ Ben buna patinajdaki araba tekeri diyorum. Yani çabaladıkça daha çok saplanmak ve olduğun yerde dönmek. Ama bu döngüden çıkmaya cesaret ettiğinde kendine yepyeni olasılıklar açıyorsun”
Genç girişimcilere tavsiyeler…
“Parayı değil, hayallerinizi kovalayın. Hayallerinize asla finansal zorunluluklarınızı karşılama sorumluluğu yüklemeyin. Köprü işler yapmak size girişiminizi konfor alanında büyütmenizi sağlayacak.
Bu yolculukta en büyük tuzaklardan biri ertelemek. ‘Yeterince iyi değilim’ diyerek kendini bloke etmek. Ama şu bir gerçek: Hazır olacağınız zamanı beklerseniz, 30 Şubat’ın gelmesine kadar beklersiniz. Dolayısıyla hazır olmadan başlatın. İlerleyin. Yolda zaten gerekenleri öğrenirsiniz. Kendi girişiminizi kurmak için en iyi zaman dünse, ikinci en iyi zaman bugün.
Girişim yolculuğunuzda mutlaka hayallerinize yakın şeyleri gerçekleştirmiş kişilerden tavsiyeler alın. Öteki türlü hayatında seyahat etmemiş birisinden dünya turu hayaliniz için tavsiye almaya benzer.
Başkasının deneyimlerinden ders çıkarmak çok güzel. Ama şunu unutmayın. Bunlar tek doğru değil. O deneyimi siz yaşadığınızda bu denklemde pek çok değişken var. En başında da siz.
Tavsiyem gelişiminiz 0.1 olsa bile gelişime odaklanmak. Siz kendi gelişiminizi görmezseniz, kendi girişiminizi başınızın üstünde taşımazsanız kimse taşımaz.”
“Şimdiki aklım olsa …”
“Şimdiki aklım olsa kendime daha çok inanırdım. Kendi hayallerime daha çok güvenirdim. Kendimi daha çok takdir ederim. İyi miyim, kötü müyüm, başarılı mıyım, yeterli miyim?... Bunun onayını dışarıda aramazdım.