Piyasalardaki çöküşün Türkiye ekonomisine etkisi ne olur?
Küresel piyasalarda haftaya başlarken yaşanan çöküş, Türkiye’de de etkili oldu. Piyasalarda yaşananların Türkiye’ye orta vadede etkilerini uzmanlar yorumladı.
Haber Merkezi |Asya, Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu'da yaşanan gelişmelerle haftaya “kara pazartesi” tadında başlarken, piyasalarsa “görece” tepkiler görülmeye başlandı.
Ekonomilerdeki beklentilerde sorunlu görünüm soru işaretleriyle izlenirken, Türkiye’deki etkilerini DW Türkçe’de Güldem Atabay, Evren Bolgün ve Murat Sağman yorumladı.
Türkiye’de tasarruf oranlarının düşük olması nedeniyle sıcak para kaynağına ihtiyaç duyulurken, ekonomi yönetimi de döviz girişi için yabancı sermayeye yöneliyor. Ancak ani sermaye çıkışları oluşturabilecek ya da oynaklığı tetikleyecek küresel risklerde de artış görülüyor.
Piyasalar haftaya sert düşüşle başlarken, Türkiye'de de kurlarda yeni rekorlar, borsada devre kesen düşüşler görüldü.
Uzmanlara göre piyasalardaki bu türbülansın üç nedeni var: ABD'de veriler resesyona işaret etti, Japonya'da faiz artışı ve Hamas lideri Haniye’nin öldürülmesi sonrası Ortadoğu'da savaş çanlarının çalması.
Piyasalardaki hareketin devamı gelir mi?
Küresel piyasalardaki hava Türkiye'ye de yansırken, Borsa İstanbul sert düştü, TL karşısında dolar ve Euro rekor kırdı.
Ekonomist Güldem Atabay, “TL değer kaybediyor, kaybetmeye de devam edecek. Merkez Bankası şu anda savaşıyor tutmak için ama evet yön o yönde. TL, Euro karşısında da dolar karşısında da satış baskısı altında” derken, küresel finans sisteminde piyasaların birbirine bağımlı olduğunu dile getirerek Türkiye'de risklerin daha kalıcı olabileceğini söylüyor:
"Bütün ekonomik istikrarı, yüksek faiz ve TL'nin yerinde kalması üzerine kurguladıysanız, başka bir politik adım atmadıysanız ekonomi yönetimi olarak o zaman bu tür dalgalar sizi daha kalıcı etkiliyor. Bugün Merkez Bankası doları 33'ler civarında tutmak için böyle bir dalgada satış yapsa, iki hafta üst üste Türkiye'den yabancı çıkışı gözlense ve Merkez Bankası'nın rezervleri eksiye dönse, bu sefer yerli yatırımcı dövize doğru yönelse sizin bütün enflasyonu düşürme oyun planınız sekteye uğramış oluyor."
Güldem Atabay da savaşın genişleyeceğine dair riskler yükselse de henüz bir patlama noktasında olunmadığını belirterek bunun gerçekleşmesi durumunda enerji maliyetlerinden, tedarik zincirine ve savaşın yaratacağı yıkıma kadar çok ciddi risklerin ortaya çıkabileceğini söyledi.
“Türkiye daha fazla etkilenecek bir durumda"
Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Evren Bolgün, hareketin Japonya'da faizin yukarı yönlü hareketiyle başladığını söylerken, şunları ekliyor:
İkinci olarak Amerika'dan gelen zayıf ekonomik veriler, ABD'de eylül ayında faiz indirimine işaret etti. Bu nedenle de yatırımcılar "carry trade" olarak ifade edilen Japon yeniyle ucuza borçlanıp dolara geçerek hisse senedi ya da Amerikan tahvili alma stratejisini bozdu.
Evren Bolgün, "Hem Türkiye hem dünyayı da etkileyecek ama Türkiye bölge içerisinde olduğu için daha fazla etkilenecek bir durumda" diyor.
"Savaşın genişlemesi, Lübnan, İran ve başka ülkelerin de dahil olması durumunda iş tabii daha geniş çerçevede bir sıcak savaş durumuna gider ki, bunun da petrol fiyatlarını doğal olarak olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmaz olacaktır" diyen Bolgün'e göre bu durumda dış ticaret dengesinde Avrupa'daki küçülmeden dolayı sıkıntı yaşayan Türkiye, cari açığın daha da artması riskiyle karşı karşıya kalabilir.
“Durgunluğun kapıda olduğunu öngörüyoruz”
Sagam Strateji Danışmanlık Kurucusu Ekonomist Murat Sağman da piyasalarda çok ciddi oynaklık olduğunu, bu oynaklığın bir süre daha devam edeceğini belirterek uyarıyor. Sağman'a göre piyasadaki hızlı gerileme, kırılganlığın yüksek olduğunu gösteriyor ve şunları söylüyor:
"Sonuçta kırılganız. Hala enflasyon istediğimiz yere gelmedi. Hala ciddi bütçe açığımız var. Rezervler toparlandı ama biraz daha fazlası olması lazım. Türkiye’de piyasalardaki düşüş dışarıdan gelen etkilerden kaynaklandı, dış gelişmeler borsayı da ciddi bir şekilde eksiye getirdi. Bu durumun reel ekonomiye etkileri de olacak. Merkez Bankası'nın faiz artırımlarının etkisinin de özellikle yılın son çeyreğinde ekonomiye belirgin olarak yansıyacağını, durgunluğun kapıda olduğunu öngörüyoruz."