Merkez'den deprem sonrası 'ölçülü' faiz indirimi
Merkez Bankası, politika faizini yarım puan indirerek yüzde 8,50'ye çekti. 50 baz puanlık adımın, deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğunu aktaran PPK, depremin etkilerinin en aza indirilmesi için uygun finansal koşulların oluşturulacağı mesajını verdi. Ekonomistler Merkez Bankasının faiz kararını ve karar metnindeki detayları ekonomim.com'a değerlendirdi.
Haber Merkezi |Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), şubat ayı faiz kararını açıkladı. PPK iki ay aradan sonra faizde 50 baz puan indirime giderek, politika faizini (bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı) yüzde 8,50’ye çekti.
Karar metninde para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşünde olduğu belirtildi.
PPK sonrası açıklama şöyle:
Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmektedir.
Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmektedir.
Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir. Ayrıca finansal piyasalar, durgunluk risklerine karşı faiz artışı yapan merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.
Depremin etkilerine karşı uygun finansal koşullar önceliklendirilecek
Asrın felaketi öncesindeki öncü göstergeler 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekteydi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir. ,Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı yılın tüm aylarına yayılarak devam etmektedir. Bunun yanında, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.
Enflasyonda iyileşme var, depremin etkileri izleniyor
Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 50 baz puan düşürülmesine karar vermiştir. Kurul, bu ölçülü indirim sonrası para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir. Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir.
TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacaktır. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır. Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.
İndirim döngüsü kasımda tamamlanmıştı
Merkez Bankası, ocak ayında beklentiler doğrultusunda faize dokunmayarak sabit bırakmıştı. Ancak PPK karar metninde değişikliğe gitmişti. Aralık ayında yer verdiği, 'mevcut politika faizinin yeterli olduğu' ifadesini ocak ayındaki karar metninde kullanmamış ve enflasyonda iyileşmelerin görülmeye başlandığını belirtmişti.
Merkez Bankası, enflasyonda yaşanan yükselişe rağmen gerçekleştirdiği 500 baz puanlık faiz indirim döngüsünü kasım ayında tamamlamıştı. Banka, aralık ve ocak aylarında yaptığı toplantılarda politika faizine ekonomistlerin beklentileri dahilinde dokunmamış ve yüzde 9 seviyesinde sabit bırakmıştı.
İndirim deprem nedeniyle şirketlere verilen destek olarak görülebilir
Hikmet Baydar - Ekonomist
Yabancı yatırım kuruluşları 100-150 baz puan indirimden bahsederken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 50 baz puan indirim yaptı. Ekonomistler ikiye ayrılmıştı. Burada orta yol bulunmuş oldu. Merkez Bankası, ihtiyatlı davrandı.
Merkez Bankası, son yaptığı düzenlemelerde mevduat tavanını kaldırarak bankaların önünü açmıştı. Bankalar da faiz yükselterek, mevduatları korumak hatta artırma imkanı buldu. Deprem nedeniyle kaynak ihyacı arttı. O yüzden tasarruf daha önemli hale geldi. O yüzden Merkez Bankası, bir yandan indirim beklentilerine cevap verirken; diğer yandan tasarruf birikmesi konusundaki hassasiyetini de ortaya koydu.
50 baz puan indirimi de deprem nedeniyle şirketlere verilen destek şeklinde değerlendirebiliriz.
Kararın etkili olabilmesi için sektörleri destekleyici adımlar atılmalı
Murat Özsoy - Biz Finansal Danışmanlık Kurucusu
Merkez Bankası’nın küresel ve yurt içi ekonomik görünüme dair genel tespitlerinde herhangi bir değişime gitmediğini görüyoruz. Eğer deprem felaketi de olmasaydı politika faiz oranında da bir indirime gitmeyeceğini anlıyoruz. 50 baz puanlık indirim ile alakalı ‘ölçülü’ nitelendirilmesinin yine bu gerekçe ile örtüşmek amacıyla kullanıldığını düşünüyorum.
Merkez Bankası en basit anlamda ve yalın bir ifade ile, aslında faiz indirmeyecektim ama deprem felaketi nedeniyle gerekli toparlanmaya bir destek vermek amacıyla bunu yaptım diyor. Genel görünümde ise, mevcut enflasyonist ortama baktığımızda bu indirimin genel ekonomik görünümde herhangi bir etki yaratacağını da pek düşünmüyorum. Bu kararın etkili olabilmesi için bankaların reel sektörün uygun maliyetler ile finansmana ulaşması konusunda kredi fiyatlamalarında da aynı paralelde sektörleri destekleyici adımlar atmaları gerekiyor.
Depremin etkilerini sadece 10 ilimiz ile sınırlı kalmayacağını, tüm ülke genelindeki tedarik zincirlerini de etkileme riskini de göz önüne alırsak, finansmana erişim konusunda ülke genelinde topyekün bir eylem planı uygulanması gerekiyor. Merkez Bankası “Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir” derken de bu konuda durumun takipçisi olacağı mesajını vermiş oluyor diye düşünüyorum. Faiz indirimi genellikle deprem ile ilişkilendirildiği için de haliyle 50 baz puanlık indirimin bankaların hisse fiyatlarındaki sınırlı yukarı yöndeki hareket haricinde faiz kararı ardından piyasada çok ciddi etkiler gözlemlemediğimi de söyleyebilirim.