Merkez Bankası'ndan ticari ve taşıt kredilerine ek tedbir
Merkez Bankası, kredilere yönelik sadeleşme süreci kapsamında, menkul kıymet tesisi oranlarını değiştirdi. Ticari ve taşıt kredilerinde aylık büyüme sınırı düşürüldü. Kredi nakit çekim ile KMH faizleri de yükseltildi. Ekonomistler, yeni adımları ekonomim.com'a değerlendirdi.
Haber Merkezi |Merkez Bankası, "seçici kredi" politikası çerçevesinde, menkul kıymet tesisi oranlarında değişikliğe gitti. Ticari ve taşıt kredilerinin büyüme hızını yavaşlatıcı ek tedbir alınırken, kredi kartı nakit kullanımlarına ve KMH hesaplarına uygulanan aylık azami faiz oranı da yüzde 2,89'a yükseltildi.
Merkez Bankası'nın Seçici Kredi ve Miktarsal Sıkılaştırma Kararları hakkındaki açıklaması şöyle:
Finansal istikrarı güçlendirecek ve piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak sadeleşme sürecinin kademeli olarak devam edeceği belirtilmiş, ayrıca parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları alındığı ifade edilmiştir.
Parasal sıkılaşma sürecini destekleyici miktarsal sıkılaştırma kapsamında kur koruma desteği sağlanan hesaplar için yüzde 15 oranında zorunlu karşılık uygulaması 21 Temmuz 2023 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Ticari kredilerde menkul kıymet sınırı yüzde 2,5
Yürütülmekte olan sadeleşme süreci kapsamında aşağıdaki adımlar atılmıştır.
Sıkılaşma sürecini destekleyen adımları tamamlayıcı olarak, kredi büyümesine göre menkul kıymet tesisi kapsamında yüzde 3 olan TL ticari krediler için aylık büyüme sınırının yüzde 2,5 olarak belirlenmesine karar verilmiştir. İhracat, yatırım, tarım ve esnaf kredileri bu sınırlandırmanın dışında tutulmuştur.
Piyasa mekanizmasının işlevselliğini artırmak için, faiz oranına göre menkul kıymet tesisi uygulaması sadeleştirilerek, ihracat ve yatırım kredileri hariç TL ticari kredilerde birinci kademe kaldırılarak faiz sınırının tek kademe olarak uygulanmasına karar verilmiştir.
Taşıt kredilerinde sınır yüzde 2
Finansal kaynakların verimli kullanımının desteklenmesi amacıyla, taşıt kredilerinde yüzde 3 olan büyüme sınırının yüzde 2 olarak belirlenmesine, ihtiyaç kredilerinde değişikliğe gidilmeyerek yüzde 3 sınırının korunmasına karar verilmiştir.
Kredi kartı nakit ve KMH faizi yüzde 2,89
Ayrıca, enflasyonun kontrolü ve iç talebin dengelenmesi kapsamında kredi kartı nakit kullanımlarına ve kredili mevduat hesaplarına uygulanan aylık azami faiz oranı yüzde 2,89'a yükseltilmiştir.
İhracat ve yatırım kredileri ile deprem bölgesine yönelik krediler Merkez Bankasının kredileri sınırlandırıcı tüm tedbirlerinin dışında tutulacaktır.
Reeskontta ihracat performansına da bakılacak
Bu adımların yanı sıra, ihracatçıların finansmana erişimini desteklemek amacıyla aşağıdaki kararlar alınmıştır.
Reeskont kredilerinin günlük limiti 1,5 milyar TL’ye yükseltilmiştir.
Reeskont kredilerinde KOBİ payının artırılmasına ve kullandırımlarda ihracat artış performansının dikkate alınmasına karar verilmiştir.
Sadeleşme süreci kapsamında reeskont kredilerine erişim şartları kolaylaştırılmıştır.a. Reeskont kredisi kullanımında yüzde 30 ilave ihracat bedeli satış koşulu kaldırılmıştır.
Reeskont kredi vadesi boyunca verilen döviz almama taahhüdünden, ithalat ödemeleri kapsamındaki döviz alımları istisna tutulmuştur.
Reel sektörün krediye erişiminde şikayetleri azalabilir
Serkan Gönençler - Gedik Yatırım Baş Ekonomisti
Faiz artış sürecine sınırlı adımlarla devam edilmesinin ardından, TCMB’nin son dönemde açıkladığı düzenlemeleri beklenen kararlar olarak değerlendirebiliriz. Alınan tüm kararlar birlikte değerlendirildiğinde, TCMB’nin bir yandan kur artışı ve enflasyondaki yükselişi sınırlandırmak amacıyla TL likiditeyi kısmaya ve iç talebi yavaşlatmaya, bir yandan da ihracatçı şirketlerin ve KOBİ’lerin krediye erişimini kolaylaştırarak büyüme kompozisyonunu ihracat lehine dönüştürmeye dönük kararlar aldığını görüyoruz.
Aynı zamanda selektif kredi politikasına da bağlı kalındığı, bu sayede cari açığı iyileştirerek enflasyonun orta-uzun vadede düşürülmesinin hedeflendiğini söyleyebiliriz. Alınan son kararlar içinde en önemlisinin TL ticari kredi faizlerine uygulanan 1,4’lük katsayının kaldırılması olduğunu düşünüyoruz. Bu kararla birlikte ticari kredi faizi için üst sınır kabaca yüzde 30’dan yüzde 38’e yükseliyor. Bu son dönemde kredi vermekte iştahsız davranan bankaların kredi vermeye teşvik ederek reel sektörün krediye erişim konusundaki şikayetlerini azaltabilir.
TCMB’nin adımları neyi amaçlıyor?
Enver Erkan – Dinamik Yatırım Başekonomisti
Merkez Bankası sıkılaşmanın sadece faiz artırımıyla ilerlemeyeceğini, selektif önlemlerle beraber de iç talebin daraltılacağını ortaya koyuyor. Para politikasının sadece faiz kapsamında değil, faiz dışı enstrümanlar kapsamında da değerlendirme alanında hanehalkı tarafında gelebilecek ilave borçlanma etkisi ve TL dışı yatırım araçlarına yönelme etkisi kırılmaya çalışılmaktadır. Hanehalklarının da yüksek borçlanma oranlarını ihtiyaç kredileri veya kredi kartından nakit çekim yoluyla çevirdiklerini ele almak lazım. Bankalar uygulamada kredi üst limitleri, KMH gibi enstrümanlarda ilave limit artışları veya yeni talepleri devreye almamak yolunda ilerlemektedir. Tabii kredi kartı tarafında nakit çekimi yoluyla farklı enstrümanlara talep gösterme veya döviz talebinde bulunma gibi işlemler yapılabiliyor.
İhracatçı tarafında özellikle fonksiyonel olarak YP cinsinden bilanço tutanlar için kur artışı olumlu bir durum. Diğer taraftan dövizin birkaç gündür 27-28 bandına oturması, bu alanda ihracatçının taleplerini net bir şekilde karşılamamaktadır. Kredi finansman koşullarındaki rahatlama ve %30 döviz satışı kuralı kaldırılması sayesinde ihracatçı bu şekilde desteklenmek istenmektedir. TL muhtemelen önümüzdeki aydan itibaren enflasyona paralel bir değer kaybı şeklinde hareket edecek. Orta Doğu’dan gelen dış kaynak, selektif önlemlerle iç talebin daraltılması, dış politikanın değişmesi, ülke risk priminin gerilemesi gibi faktörlerle kur kısa dönemde görece daha durağan şekilde hareket edebilir. Ancak enflasyonun hızlanması ile bu stabilitenin süreklilik arz etmeyeceğini ve özellikle sonbahar dönemi ile beraber yeniden bir ivmelenmenin olabileceğini düşünüyoruz.
Faiz artışlarında büyük adımlar beklenmemeli
TCMB açısından bakacak olursak; bu önlemlerin de açıklanmasıyla beraber faiz artışları konusunda daha büyük adımlar beklememek gerektiği anlaşılıyor. Para politikasının faiz dışında selektif kredi önlemleri yoluyla desteklenmesi, heterodoks politikaların da ortodoksluğa geçiş döneminde bir anda kaldırılmayıp hafifletilmesi, kademeli anlayışın devam edeceğine işaret ediyor.
Enflasyonu düşürmek için toplam talebi düşürmek gerekmiyor muydu?
Hikmet Baydar - Ekonomist
TCMB Başkan değişikliği ile beraber ortodoks politikalara dönüş sinyali verirken ilk olarak politika faizlerini yükseltmeye başladı. Bu hareketi radikal şekilde değil, kademeli olarak piyasayı ölçerek yapmaya dikkat ediyor. Bunun dışında parasal sıkılaştırmayı sağlayabilmek için TL fonlama yerine 2019 yılından bu yana ilk kez net borçlanıcı konumuna gelmiştir. Bunun yanında karşılıklar ve tavan oranlarla ilgilenerek bankaların daha çok ihracatı destekleyici tarzda krediler vermesini ve iç tüketime kaynak maliyetini artırıcı yönde politikalar gütmeye başlamıştır. Zaten benzer konularla ilgili açıklamaları Hazine ve Maliye Bakanı Sn Mehmet Şimşek de yapmaktadır. Buradan son derece sıkı bir koordinasyon içerisinde olduklarını söylemek pek de yanlış olmayacaktır.
En son toplantısı ile ilgili yaptığı açıklamada TCMB “Kurul, mevcut mikro- ve makro ihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme süreci, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak devam edecektir. Bu kapsamda Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır“ demiştir. Bu konuda son kararını da yeni yayınlayarak “Sıkılaşma sürecini destekleyen adımları tamamlayıcı olarak, kredi büyümesine göre menkul kıymet tesisi kapsamında yüzde 3 olan TL ticari krediler için aylık büyüme sınırının yüzde 2,5 olarak belirlenmesine karar verilmiştir. İhracat, yatırım, tarım ve esnaf kredileri bu sınırlandırmanın dışında tutulmuştur” şeklinde açıklama yapmıştır. Bu oran değişimleri daha fazla teminat anlamına gelmekte olduğundan düşük tahvil faizleri nedeniyle maliyet artırıcı bir gelişmedir. Taşıt kredisi için de benzer düzenlemeye gidilmiştir. Bunun da gerekçesi “finansal kaynakların verimli kullanımın desteklenmesi” olarak ifade edilmiştir.
İhracat için ise Bu adımların yanı sıra, ihracatçıların finansmana erişimini desteklemek amacıyla aşağıdaki kararları almıştır.
1. Reeskont kredilerinin günlük limiti 1,5 milyar TL’ye yükseltilmiştir.
2. Reeskont kredilerinde KOBİ payının artırılmasına ve kullandırımlarda ihracat artış performansının dikkate alınmasına karar verilmiştir.
3. Sadeleşme süreci kapsamında reeskont kredilerine erişim şartları kolaylaştırılmıştır.
a. Reeskont kredisi kullanımında yüzde 30 ilave ihracat bedeli satış koşulu kaldırılmıştır.
b. Reeskont kredi vadesi boyunca verilen döviz almama taahhüdünden, ithalat ödemeleri kapsamındaki döviz alımları istisna tutulmuştur.
Buradan da anlaşılacağı gibi taşıt ve TL ticari kredi büyümesi istenmemekte, bunun yerine ihracata daha fazla kaynak ayrılmak istenmektedir.
O zaman şu soruyu sorarak yorumumu noktalamak istiyorum. Enflasyonu düşürmek için toplam talebi düşürmek gerekmiyor muydu? İhracat da toplam talebin alt kalemi değil mi?