Borsanın tek ihtiyacı kaldı: Güzel bir vaat!

2000 yılının başında yüzde 60’lara kadar çıkan yabancı payı 2001 krizi sırasında yüzde 37’lere kadar gerilerken diğer yandan kriz Türk bankalarına doğrudan yabancı sermaye hücumunu beraberinde getirmişti. Sıcak para doğrudan sermayeyi her zaman izler.

Haber Merkezi |

Barış ERKAYA

Dev bankaların Türk bankalarını satın almalarını portföy yatırımları izledi. 2002 yılının başında yeniden yüzde 40’ın üstüne çıkmıştı. Bu arada Türkiye’de iktidar değişmiş ve uzun süre sonra bir tek parti iktidarı heyecanı, endeksi de beraberinde sürüklemişti.

AB HİKAYESİ VE UCUZ BORSA

Bunun arkasından daha da büyük bir beklenti gündemi sürüklemek için sırasını aldı. Türkiye’nin AB üyelik süreci. Aslında 1999 yılında başlayan süreç sekteye uğramış ve aday ülke statüsüne girmiş Türkiye’nin üyelik müzakerelerine başlaması bir türlü mümkün olmamıştı. Ama 2005 bunun için ciddi bir dönüm noktası oldu. Türkiye’ye akan Avrupa sermayesi, ABD’nin de baskısıyla yatırımını kendi şartlarına uygun şekilde garanti altına alabilmek için Türkiye’ye de giriş kapısını işaret etmişti. İkinci büyük çıpa Türkiye’yi her geçen yukarıya taşıyor, Türkiye’ye para akıyor, ucuz kalmış Türk varlıkları en başta da Türk hisse senetleri kapış kapış gidiyordu. 2005 yılı sonunda Borsa İstanbul’da yabancı payı yüzde 66.3’e ulaşmıştı.

KAYBEDİLEN ÇIPA VE SONRASI

2006-2010 arasında müzakere edilen fasıllarla bu heyecan devam etse de 2010 sonrası uzun durgunluk dönemi yaşanmıştı. 2007’de yüzde 73’e ulaşan yabancı payı bu tarihten itibaren düşmeye başladı. Bu dönemin sonrasında Avrupa’nın kilit ülkelerinde yükselen milliyetçi akımlarla ilişkiler giderek gerilirken özellikle 2016’da Türklere Avrupa’da vize muafiyeti konusunda yaşanan son gerilim ise iplerin koptuğu nokta oldu. Uzun süredir yabancı sermaye akınına uğrayan Türk varlıkları en büyük çıpasını kaybetmişti. 2011’de yüzde 62’nin altına inen yabancı payı ve 2012-2018 arasında ise yabancıların her fırsat bulduğunda yüksek fiyattan satıp düşük fiyattan alım yaptığı bir alsat oyununu izledik. Artık Borsa İstanbul’u onlarca yıllık portföyler oluşturan yabancı fonlar değil, en ufak karı gördüğünde portföyünü elden çıkaran türde fonlar yönlendiriyordu. En büyük hikayesini kaybeden Borsa İstanbul, 2019’dan itibaren sonu gelmez bir yabancı satış dalgasıyla karşı karşıya kaldı. Bu sürecin tek pozitif tarafı yerli yatırımcılara yayılan ve yabancıların sattığı hisseleri sahiplenen bir Türk yatırımcı kitlesinin borsaya hakim olması oldu.

DİKKAT! YENİ BİR HİKAYE UÇURABİLİR

Peki bundan sonra ne olacak? Bundan 20 yıl öncesinde olduğu gibi yine bir seçim dönemine giriyoruz. Yine yükselen bir enflasyon ve bunun etkisiyle bilançoları şişiren karlar görüyoruz. Enflasyon artık bir gösterge olmaktan çıktığı için dolar kıyaslamasına giderek ucuzlayan Türk varlıkları var karşımızda. Yabancılar hala almıyor gibi görünüyorsa da bu kadar ucuzlayan fiyatlara sonsuz kadar kayıtsız kalamayacakları da bir gerçek. Zaten artık yavaş yavaş “fırsat” kelimesini çokça telaffuz etmeye başladıklarını da görüyoruz. Özellikle de doların artık global bazda aşırı değerlenmiş olduğu ve değerinin zirveye ulaşmış olabileceği yorumlarının arttığı bir dönemde. Eğer Fed, eylül ayına kadarki dönemde çok büyük bir değişiklik olmaz ve daha güvercin hareket ederse gelişmekte olan piyasalara ciddi bir para akışının yaşanmasına kesin gözüyle bakılıyor. Burada ise asıl mesele şu olacak. Türkiye piyasalarının alternatiflerine nazaran hikayesi ne? Bu yine bir Avrupa Birliği hikayesi olmak zorunda değil. Yapısal dönüşüm de ciddi bir hikaye. Seçim senaryoları da geçmişte çokça alım tepkisi doğurmuş hikaye. Mesele yabancı yatırımcıları Türk hisselerini almaya ikna edecek bir hikaye ortaya koyabilmekte. İşin güzel tarafı da her ne kadar borsada hisse senetleri yabancıların ciddi satışa başladıkları döneme göre TL bazında astronomik yükselmiş gibi görünse de dolar bazında tam tersi sattıklarından da ucuz bir seviyede. Hatta Temmuz 2009’u bir milat olarak kabul edersek BIST-100 endeksi yarı yarıya ucuz. Bu da Türk yatırımcısına uzun süredir taşıdığı hisse senetlerini eğer gerçek bir Türkiye öyküsü ortaya konabilirse misli misli yüksek fiyatlardan rahatlıkla yabancılara satma fırsatı verebilir. Bu nedenle kısa vadeli gelişmeleri bir tarafa koyup geniş resme odaklanıp ya eldeki hisselere sahip çıkma ya da halen değerinin çok altında kalmış dev şirketlerin hisselerinde her düşüşte pozisyon alma fırsatı halen devam ediyor.

Şirketlerin 'eşitçilik' performansı yüzde 9 arttı Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi AFAD'dan yurt geneli için kritik açıklama Eğitime kar engeli: Birçok ilde okullar tatil edildi! TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu istifa mı etti? Resmi açıklama geldi Bitcoin 100 bin dolar rekorunu ne zaman kırar?