Borsada umutlar eylül ayına mı kaldı?
Stratejist Zeynel Balcı, Borsa İstanbul için ağustos ayının kayıtlara 'kayıp ay' olarak geçtiğini söylerken; " 6 Eylül’de Fitch’den gelecek Türkiye’nin kredi notuna ilişkin haberler ve Fed’in faiz indirim sürecini başlatması borsada farklı fiyatlamalara konu olabilir" dedi.
Haber Merkezi |Meksa Portföy Araştırma Müdürü ve Hürriyet Ekonomi yazarı Zeynel Balcı, bu haftaki köşe yazısında, “Telafi edilen Japonya olayı dışında piyasa bozucu önemli bir haber akışı olmamasına rağmen, yabancı yatırımcıların hisse satışları, yerli yatırımcıların azalan ilgisi gibi nedenlerle ağustos ayı kayıtlara ‘kayıp ay’ olarak geçti. Ancak, eylül ayı itibarıyla farklı bir gündem söz konusu. 6 Eylül’de Fitch’den gelecek Türkiye’nin kredi notuna ilişkin haberler ve Fed’in faiz indirim sürecini başlatması borsada farklı fiyatlamalara konu olabilir” olarak değerlendirdi.
Balcı'nın yazısının devamı şöyle:
Ağustos ayı yüzde 7.5’lik bir düşüşle ‘kayıp bir ay’ olarak kayıtlara geçti. Dış piyasalardaki iyimserliğe rağmen Borsa İstanbul olumsuz ayrışma gösterdi. Piyasayı taşıyacak beklenti ve gündem eksiliği, yabancı yatırımcıların hisse satışları, yerli yatırımcıların azalan ilgisi, yılın ilk yarısına ait şirket bilançolarının zayıf gelmesi gibi birçok neden BIST 100 Endeksi’ndeki düşüşe sebep olarak gösterilebilir. ‘Büyük para haklıdır’ sözünü doğrularcasına bazı yatırımcı davranışlarının da bu sürece belli ölçüde katkısı olasıdır. Telafi edilen Japonya olayı dışında piyasa bozucu önemli bir haber akışı da yoktu. Eylül ayı ile farklı bir gündem söz konusu. 6 Eylül Cuma günü Fitch’den gelecek Türkiye’nin kredi notuna ilişkin haberler, olumsuz fiyatlamanın önemli ölçüde yapılmış olması, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirim sürecini başlatması ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz düşüşüne devam edeceği beklentileri gibi olumlu fiyatlamaya konu olabilecek gündemler var. Borsa İstanbul’un bu konu başlıklarını ne ölçüde kullanacağını önümüzdeki haftadan itibaren göreceğiz. Bunun için öncelikle yabancı girişlerinin başladığını görmek gerekecek. Bu meyanda yerli yatırımcıların ilgisinin de tekrar artması önemli olacak.
MERKEZ’DEN PİYASAYA MESAJ
Talep artışı olmazsa, olmaz. Mevcut faiz halen enflasyonun altında yani negatif faiz durumu söz konusu. Bu aşamada; gerek banka mevduatı, tahvil bono ve gerekse TCMB politika faiz oranları halen tasarrufları enflasyona karşı korumada yetersiz kalıyor. Ancak perşembe akşamı TCMB tarafından zorunlu karşılık uygulamasında yapılan değişikliğin TL mevduatının desteklenmesi ve mevduat faizlerindeki düşüşün sınırlanması hatta örtülü faiz artışı gibi bazı sonuçları beraberinde getirmesi olasılığı mevcut. Bu gelişmenin mevduat faizlerine yansımalarını bir görmek gerekecek. Mevduat faizindeki düşüş durursa kredi faizleri de yüksek kalmaya devam edecektir. TCMB’nin bu hamlesini dezenflasyon sürecindeki gecikme ile birlikte parasal sıkılaşma adımlarının devamı olarak görmek mümkün. Uygulanan ekonomik programın döviz kurlarındaki artışa tahammülü olmayacağına göre bu tür önlemleri olağan karşılamak gerekir. Kur artışı demek enflasyon artışı ve parasal dengeleri besleyen carry trade işlemlerine sekte vurmak demek bir yerde. TCMB bu yolla piyasaya mesajını vermiş oldu.
HİSSE SENEDİNDE KAYIP DAHA FAZLA
Zaten toplantı metinlerinde gerekirse diye başlayan cümleler ile ek sıkılaştırmadan söz etmişti. Son aylarda döviz mevduatında bir artış da vardı. Bu tasarruf sahiplerinin alternatif arayışında olduğunu gösteren bir durumdu. Enflasyona karşı korunma çerçevesinde biraz da güvenli liman olarak altın, döviz, konut gibi yatırım araçları daha fazla sorulur olmaya başlamıştı. Konut için halen yüksek kredi faizleri önemli bir set oluşturuyor. Ancak yıl sonuna doğru faiz indirimleri başlarsa diye bir beklentiyle orta ve uzun dönemli bir alternatif olabilir. Döviz kuru ve mevduatlarında bir kımıldama var ama TCMB ile ekonomi yönetimi o noktada sıkı takipte. Perşembe akşamı TCMB’den gelen kararla bunu tekrar teyit etmiş oldu. Bu meyanda; geçen ay düşmüş ve mayıs ayındaki seviyelerinin altına çekilmiş bir BIST 100 Endeksi var. Hisse senetlerindeki kayıplar daha fazla. Tavsiye olarak algılanmamak kaydıyla, bir alternatif olarak “umutlar eylülde” derken biraz da bu açıdan bakmak istedik. Spekülasyonlar ve hızla değişiklik gösteren gündem ile bu beklentinin ne ölçüde realize olacağını göreceğiz. Mevcut durum itibariyle Borsa İstanbul’da temkinli görünüm korunuyor.
DIŞ PİYASALARDA İYİMSERLİK KORUNUYOR
Bir parça ivme kaybına uğrasa da dış piyasalarda iyimserlik sürüyor. Bu olumsuz bir haber akışından çok, olumlu gelişmelerin belli ölçüde fiyatlanmasından kaynaklanan bir durum. ABD ve Avrupa (Fed, ECB) merkez bankalarının faiz indirim beklentileri korunurken Fed’in eylül ayından itibaren bu süreci başlatıp kasım ve aralık ayılarını da kapsayacak şekilde devamı bekleniyor. Fiyatlamaya konu baz senaryo bu yönde. Geçen hafta ABD büyümesi (GSYH) yüzde 3 ile beklentilerin ve önceki çeyreğin üzerinde gelirken Euro Bölgesi enflasyonu (TÜFE) yüzde 2.2 geçen ayın oldukça altında gerçekleşti. Almanya’da ise benzer şekilde enflasyon yüzde 1.9 ile önceki ayın, beklentilerin ve yüzde 2 hedefinin altında geldi. Euro Bölgesi ile Almanya uyguladıkları ekonomik programın sonuçlarını aldılar ve enflasyonda hedeflerine ulaştılar. Bu diğer ülkeler için çok net bir referanstır. Ama ekonomide resesyon ve yavaşlama gibi bir bedel de ödediler. Bu açıdan ECB’nin 12 Eylül’deki toplantıda faiz indirimine devam edeceği beklentileri güç kazandı.
ALTINDA KÂR SATIŞI
Faiz kararları için en önemli göstergelerden biri enflasyondur. ABD’de beklentileri aşan büyüme ise 18 Eylül’deki Fed toplantısı için pek kafa karışıklığına neden olmadı. Faiz indirim beklentileri ve fiyatlaması genel hatlarıyla devam ediyor. Borsalardaki yükseliş hareketi gücünü korumakla birlikte ABD tahvil faizlerinde cuma günü hafif yükseliş görüldü. ABD 10 yıllık bono faizi bu ay içinde yüzde 3.66’yı görmüştü. Haftayı yüzde 3.91’den kapattı. Dolarda değerlenme, Euro’da değer kaybı, altın fiyatlarında kâr satışlarına bağlı gerileme, petrol fiyatlarında ise düşüş gözleniyor. Altının ons fiyatında güç kazanan 2 bin 531 dolar zirvesinin geçilmesi çıkışın devamı açısından oldukça önemli olacak. Bu seviye kısa dönemde ciddiyet kazanırken gelen kâr satışlarıyla haftanın kapanışı 2 bin 503 dolardan gerçekleşti. 80 doların üzerini test eden brent petrol ise haftayı 77 doların altında tamamladı. Diğer yandan, 6 Eylül Cuma günü ABD tarım dışı istihdamı yakından takip edilecek veriler arasında olacak.
YABANCIDAN TAHVİL BONO SATIŞI
Yabancı yatırımcıların son aylardaki ‘tahvil bono al, hisse sat’ politikası 23 Ağustos ile biten haftada kesintiye uğradı. Tahvil bonoda 1.026 milyon dolarlık satış yaparken hisse senetlerinde 66 milyon dolarlık alım yaptılar. Bu durum politika değişikliği oluyor demek için yeterli değil. Önümüzdeki birkaç hafta devamının gelip gelmeyeceği test edilmeli. Benzer durum geçtiğimiz dönemlerde de oldu. Ancak sonra olağan akışına döndü. Bu aşamada bilemiyoruz belki de bir politika değişikliğinin eşiğinde olabiliriz. Ama bunu birkaç hafta daha gözlemlemek gerekir.
Aynı hafta; TCMB brüt rezervleri 2.5 milyar dolar azalışla 150.4 milyar dolara çekilirken swap hariç net rezervler 4.3 milyar dolar gerileme ile 21.4 milyar dolar oldu. Buna karşılık geçtiğimiz haftalarda sıkça vurguladığımız üzere yurtiçi yerleşiklerin bankalardaki döviz mevduatı 3.4 milyar dolarlık artışla 172.4 milyar dolara yükseldi. KKM ise, 23 Ağustos haftasında 40 milyar TL’lik düşüşle 1.619.232 milyon TL oldu.
GÖZLER ENFLASYONDA
Ağustos enflasyonu 3 Eylül Salı günü açıklanacak. Piyasa beklentisi aylıkta (TÜFE) yüzde 2.64 olarak öne çıkarken yıllıkta yüzde 52‘ye gerilemesi bekleniyor. Baz etkisiyle yıllık enflasyonun düşmesi matematiksel olarak beklenen bir durum. Bu açıdan enflasyonun seyrini aylık üzerinden okumak gerekecek. Temmuz ayında yüzde 3.23 olan enflasyonun ağustosta beklendiği gibi yüzde 2.60 seviyelerine gerileme durumu söz konusu olursa bu olumlu yorumlanabilir.
Enflasyon, son bir yıldır uygulanan ekonomik programın en önemli ayağı. Enflasyon hedefi yakalanmaz ise; faiz düşmez, faiz düşmez ise ekonomideki yavaşlamanın önüne geçilmez, ekonomide canlılık olmazsa şirketlerin borç ödeme kapasiteleri artmaz, işsizlik azalmaz gibi birçok türev ve sonuç çıkarmak mümkün olur. Bu açıdan enflasyonda katılık sürerse TCMB parasal sıkılaşma adımlarının atılacağını sıkça vurguluyor. Yazın bitmesiyle gıdada mevsimsellik etkisinin azalacak olması, kurlardaki hafif yükseliş, okulların açılacak olması, yönetilen ve yönlendirilen ürün zamları (kamu) olayın kolay olmayacağını gösteriyor. Diğer önemli gündem yarın açıklanacak Türkiye’nin 2. çeyrek büyüme verisi olacak. Piyasa yüzde 3 civarında büyüme bekliyor. İlk çeyrek yüzde 5.7 idi. Yüksek faiz ve parasal sıkılaşmanın büyümeye olumsuz yansıması olağan bir sonuç.
BORSADA 10 BİN DİRENCİ ÖNEMLİ
Borsada kanal desteğinin hemen altından başlayan tepki çıkışının ilk önemli direnci 10 bin seviyesinde. Tepki çıkışının devamı ve güç kazanması için ilk aşamada bu noktanın geçilmesi gerekecek. Bu durumda sonraki dirençler 10 bin 100-10 bin 190 ve 10 bin 415 seviyelerinde. Geri çekilmelerde ilk destekler 9 bin 700 ve 9 bin 500 seviyelerinde bulunuyor. Endeksteki toparlanma çabalarının devamı beklenmekle birlikte direnç seviyelerinde satış denemeleri görülebilir.