BİST100 beklentisi 10 bin puanı aştı
Türkiye’de seçimler sonrası değişen yönetim ve para politikası Borsa İstanbul BİST100 beklentilerinin de revize edilmesine yol açtı. Deniz Yatırım Strateji Raporu’nda BİST100 endeksi için yıl sonu beklentisini 10.250 çıkarırken, Gedik Yatırım 9.975’e çekti.
Haber Merkezi |ŞEBNEM TURHAN
Yeni ekonomi yönetiminin getirdiği değişiklikler, risk priminde gerileme gelecek dönem yabancı beklentisi ile kredi notu seyrinin iyimserliği ışığında aracı kurumlar BİST100 için beklentilerini güncelledi. Deniz Yatırım yayımladığı strateji raporunda yılsonu beklentisini yüzde 26 getiri potansiyeliyle 10.250 seviyesine yükseltirken, Gedik Yatırım yüzde 24’lük getiri potansiyeli ile BİST100 hedefini 9.975 seviyesine çıkardı.
Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Bölüm Müdürü Orkun Gödek ile ekibinin hazırladığı Strateji Raporu’nda 2023’ü tamamlamaya az kala Türk varlıkları için farklı bir şeylerin fiyatlaması söyleminin çok daha fazla dile getirildiği bir pozisyonda olunduğu vurgulandı. Türk hisse senetlerinin portföylerdeki ağırlığının artmasını orta vade açısından önerilen raporda 2023 başlangıcında BIST 100 endeksi için belirledikleri 12 ay vadeli 7.100 puan olan hedef seviyenin 10.250 seviyesine yükseltildiği vurgulandı. Deniz Yatırım Strateji Raporu’nda “Beklentimiz, 4 Eylül kapanış seviyesi itibarıyla yüzde 26 yükseliş potansiyeline işaret ediyor. Şu aşamada kullandığımız risksiz faiz oranı düzeyimizde henüz herhangi bir değişikliğe gitmiyor ve yüzde 18 olarak korumaya devam ediyoruz. Gerekçemiz ise, Türk para politikasının ulaşacağı noktayı bir süre daha gözlemlemek ve orta-uzun vadeli şirket değerlemeleri açısından çok daha sağlıklı karar verebilme pozisyonunda yer almak” denildi.
Avantaj ve fırsat ortamı nasıl yaratıldı?
Seçimler sonrasında oluşan fiyatlama ortamının Türk varlıkları açısından avantajlı, yatırımcılar nezdinde ise fırsat olarak görüldüğü belirtiler raporda ekonomi yönetimindeki değişiklik, para politikası kanalının yeniden çalışmaya başlaması, KKM’den çıkış sürecinin başlaması, ülke risk primindeki azalma, siyasi söylem ve dış politikadaki değişiklikler fiyatlamalar için öne çıkan kritik detaylar olarak sıralandı.
Raporda, kritik detaylar ayrıntılandırılırken öncelikle Bakan Şimşek’in yeniden görevi devralmasının ‘yatırımcı dostu ortam’ olarak okunduğu, ‘rasyonel zemine dönüş’ noktasında önemli bir fırsat olarak değerlendirildiği kaydedildi. Deniz Yatırım Strateji Raporu’nda son yıllarda açılma gösteren maliye politikalarında yeniden-gecikmeli de olsa sıkılaşmaya gidilmesinin içeride kısa vadede belirli sıkıntılara neden olabilse de orta vadede kamu bütçe disiplininin yeniden tesis edilmesi açısından oldukça kritik olduğu belirtildi. Raporda şöyle denildi: “Yine geçmiş çalışma dönemlerinden bilinen davranış tarzlarının yabancı yatırımcı nezdinde güveni tesis ediyor olması da son yıllarda ciddi derecede karşı karşıya kalınan portföy çıkışlarının ilk etapta sınırlı düzeyde gerçekleşiyor olsa da terse dönmesi anlamında oyun değiştirici bir faktör olarak belirmekte. Bu noktada TCMB Başkanı olarak Dr. Hafize Gaye Erkan’ın atanması da benzer etkilerin yaratılmasının yolunu açmış durumda. En azından haziran ayından bu yana, özellikle de temmuz ayı sonunda gerçekleştirilen Enflasyon Raporu sunumunu takiben, ülke risk priminde gözlenen azalış ve hisse senedi kanalı üzerinden oldukça sınırlı düzeylerde de olsa girişin gerçekleşmesi bu yöndeki pozitif düşüncelerimizi destekler pozisyonda. Ayrıca, PPK’daki üye değişikliklerinin de yine ekonomi yönetiminin bütünü açısından önemli bir sinyal etkisi taşıdığı kanaatindeyiz.”
Para politikası kanalının yeniden çalışır pozisyona geçtiğine işaret edilen raporda, “Eylül 2021’den bu yana gerçekleşen parasal genişleme süreci haziranda Başkan Erkan yönetimindeki ilk PPK toplantısı ile resmen sonlandırıldı ve enflasyon beklentilerine odaklanılan, politika faizinin artırıldığı genel kabul görmüş sürece geri dönüş başlatıldı. Ayrıca, son 2 yıl içerisinde atılan regülasyon adımları da kademeli şekilde geri alınıyor-gevşetiliyor. Biz, Türkiye örneği özelinde, sadece para politikası odaklı “sıkılaşma" tartışmalarına takılı kalmanın yatırımcılar açısından avantaj yaratmayacağı düşüncesindeyiz. Evet, enflasyon hedeflemesi rejiminin devrede olduğu bir sistemde kısa vadeli faizler ve bilhassa politika faizi en önemli araç konumundadır. Ancak, Türk para politikasının son yıllarda evrildiği nokta gözetildiğinde kademeli faiz artırım sürecinin çok da yanlış bir tercih olmadığını değerlendiriyoruz. Ekonominin genel büyüklüğü, istihdam ve ani duruş riskleri dikkate alındığında, finansal koşulların eşzamanlı sıkılaştırılması ve kümülatif etkilere odaklanılması sağlıklı bir yaklaşım olacaktır” denildi.
Denge faiz oranının oluşacağı nokta önemli
KKM’den çıkış sürecinin başlatılmasını da sistemin sağlığı açısından önemsendiğini vurgulanan raporda uygulamaya yönelik getirilen eleştiriler ve taşınan kaygıların da zaman içerisinde azalacak olmasının risk başlığı olarak değerlendirilen konuların hafiflemesine katkı sağladığı dile getirildi. KKM rakamının azalmasının beklendiği ancak süreç ile ilgili net bir fikrin bulunmadığı ifade edilen raporda, “KKM’den çıkış yapan/yapacak olan mudi kesiminin vereceği portföy dağılımı kararı da süreç açısından bazı noktalarda belirleyici rol üstlenecek. Şu aşamada ön fikrimiz, mevduat faizlerinin bankacılık sisteminde farklı hesaplar özelinde – KKM’den dönüşler ve diğerleri olmak üzere- yükseleceği ve ‘denge faiz oranı’nın oluşacağı noktaya göre yatırımcı davranışlarının da şekilleneceği. Biz, kritik bir detay olarak, bankacılık sisteminin kredi fiyatlamalarında daha liberal davranabileceğini görüyoruz” denildi.
■ BANKACILIK ENDEKSİNDE GETİRİ BEKLENTİSİ YÜZDE 33
Gedik Yatırım Strateji Raporu’nda da Araştırma Direktörü Ali Kerim Akkoyunlu orta vadeli endeks görüşlerinin yüzde 24’lük bir potansiyele işaret ettiğini belirterek olumlu görüşlerinin ana nedenlerini şöyle sıraladı: “Endeksin yılbaşı-mayıs ortası arasındaki zayıf performansı ve şirket değerlemelerinin ucuzlaması, seçim belirsizliğinin sona ermesi ve seçim sonrasında görev alacak yeni ekonomi yönetiminden daha ortodoks politikalar beklentisi.” Mayıs ortasından günümüze BIST-100 endeksinin yüzde 65 (dolar bazında yüzde 28) getiri sağladığı kaydedilen raporda mevduat başta olmak üzere diğer para piyasalarındaki getirilerin reel olarak düşük kalmasının, şirket karlarının reel anlamda göreceli olarak hala güçlü olmasının, enflasyondan korunmak için öne çekilen talebin şirket hasılatlarına olumlu etkisinin, TL’nin değer kaybının ihracatçı şirketlere olumlu yansımasının ana katalizörler olarak öne çıktığı kaydedildi. Günümüzde orta 30’larda bulunan ve hala 12 aylık enflasyon beklentisinin altında bulunan mevduat faizlerinin, TCMB'nin faizi daha fazla arttırması durumunda, borsa için ciddi bir rekabet oluşturabileceğine işaret edilen raporda borsadaki getiri/ risk rasyosunun geçen aylara göre azaldığı belirtildi. BIST100 endeks hedefinin yüzde 24’lük yükselme potansiyeliyle 9.975 olduğu açıklanan raporda bankacılık sektöründeki yükselme beklentisi yüzde 33, sanayii sektörlerindeki ise yüzde 23 olarak sıralandı.
■ KREDİ NOTUNDA EN KÖTÜSÜ GERİDE KALDI
Deniz Yatırım Strateji Raporu’nda ülke risk primindeki azalmanın azımsanmaması gerektiğine işaret edilerek “2022 yılı içerisinde 900bp bölgesine dek hareketlenme içerisinde de olduğu izlendi. Seçimlerin hemen öncesinde 5y vadeli USD cinsinden CDS değerimiz 721bp seviyesine dek yükselerek risk algısındaki bozulmaya dair önemli mesajlar vermişti. Ancak, mayısın son haftasından bu yana, ekonomi ve siyasete dayalı pozitif yönlü gelişmelerin etkisiyle, CDS önce 500bp, devamında ise 400bp bölgesinin aşağısına hareketlenme sergiledi. Devam eden süreçte 369bp seviyesindeki gün sonu kapanışı ile birlikte Eylül 2021’den bu yana en düşük risk primine gelinmiş oldu” denildi. Siyasi cephedeki söylem ve dış politika gelişmelerinde önemli değişimler yaşandığı kaydedilen raporda artık bir klişe haline gelen ‘Türk varlıklarının iskontosu’ konusunu farklı okumak için şans olabileceğine de işaret edildi. Raporda Türkiye’nin kredi notu ve portföy akımları açısından en kötünün geride kaldığı belirtilerken Türk varlıklarının fiyatlamalarında «negatif algı» ortamının kısa vadede ortadan kalktığını değerlendirmesine yer verildi.
■ Yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 65
Deniz Yatırım Strateji Raporu’nda TCMB’nin temmuzda ayında açıkladığı yıl sonu enflasyon tahmininde yer alan yüzde 58 seviyesine dair riskleri son gelişmelerin ardından yukarı yönlü görüldüğü belirtildi ve yılsonu yüzde 65 civarında bir enflasyon olmasını beklentisi paylaşıldı. Büyümenin, yılın ikinci yarısında kademeli, 2024’ün ilk yarısında ise daha belirgin şekilde yavaşlaması öngörülen raporda ödemeler dengesinin de yılın son çeyreğinde biraz daha toparlanma göstermesini ve 40 milyar dolar civarında açık vermesi tahmin edildi. Rapora göre politika faizinin ise yıl sonunda yüzde 30- 35 aralığına ilerlemesi bekleniyor.
■ Bankacılık sektörü yeniden önerilerde
Deniz Yatırım Strateji Raporu’nda Türk bankacılık sektörünün, bilhassa özel sektör bilançolarının, karşılaştıkları riskleri yönetmekte yabancı emsallerine kıyasla fazlasıyla başarılı olduğu inancı vurgulanarak “Seçimler sonrasında oluşan pozitif fiyatlama ortamının nispeten artış göstermesini beklediğimiz yabancı fon akımı ile birlikte bankacılık sektörü liderliğinde kısa-orta vadede devam edeceğine inanıyoruz. Bu kapsamda Strateji ve Araştırma Bölümü tarafından indikatif olarak yönetilen Model ve Döngüsel Portföylerimizde ağustos itibarıyla yeniden sırasıyla Yapı Kredi ve Akbank hisselerine yer veriyoruz. Söz konusu şirketler 2024 beklentilerimize göre 2.3x ve 2.22x F/K değerleri ile işlem görmektedir” denildi.
Model portföyler
■ Deniz Yatırım: Ak Sigorta, Alarko, Bim, Coca Cola İçecek, Çimsa, Ford Oto, Hitit Bilgisayar, Karel Elektronik, Kontrolmatik, Pegasus, Sabancı Holding, Şişecam, TAV Havalimanları, Tüpraş, Yapı Kredi.
■ Gedik Yatırım: Enerjisa Enerji, Ford Otosan, Garanti Bankası, Kardemir, Mavi Giyim, Migros, MLP Sağlık, Sabancı Holding, Şok Marketler, Tekfen Holding, Turkcell.