TÜSİAD Başkanı Turan: Ekonomi politikaları gözden geçirilmeli

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, ekonomi politikalarının gözden geçirilmesi ve kapsamlı değişikliklerin gündeme alınması gerektiğini vurguladı.

Haber Merkezi |

Ayşe KAYTAN UÇAK / ESKİŞEHİR

Eskişehir Sanayi Odası (ESO) tarafından DÜNYA Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen “Eskişehir Sanayi Kongresi”, ESO Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. ESO Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, 54 yıl önce kurulan ESO’nun bugün bine yakın üye, 65 bin çalışan ve 3,5 milyar doların üzerinde ihracat altyapısına sahip olduğunu söyledi. Eskişehirli sanayicilerin, vergisini veren, SGK’sını ödeyen, her türlü doğal afette fedakarlıktan kaçmadan taşın altına elini koyduğunu belirten Kesikbaş, üretmeye, aş ve iş kapısı olmaya devam edeceklerine, ancak birçok problemle de karşı karşıya olduklarına dikkat çekti.

“Ücretlerdeki artış refah artışına katkı sağlamadı”

Kongrenin açılışında konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Türkiye’nin hali hazırdaki kur ve para politikasının, ekonomideki pek çok parametreyi olumsuz etkilediğini, enflasyon baskısının, şirketlerin her kalemde maliyetlerini yükseltirken, ücretli kesim dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerinde yaşam standartlarını olumsuz etkilediğini savundu. “Çalkantılı bir döneme yüksek kur, yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı sarmalında giriyoruz” diyen Turan, şu ifadeleri kullandı: “Eylülden bu yana uygulamakta olduğumuz iktisadi politikalar çerçevesinde, enflasyonun öngörülebilirliği son derece zorlaşmış durumda. Şiddetli global enflasyon ortamında ülke ekonomimizde sadece arz yanlı değil talep yanlı da bir enflasyon mevcut. Enflasyon oranımız yıllık yüzde 70’i aşmış durumda ve bu süreci besleyen dinamikler hafiflemenin aksine daha da enflasyonist olmaya devam ediyor.”

Sene başında asgari ücrete yapılan yüksek zam oranına rağmen alım gücünün hızla düştüğüne dikkat çeken Orhan Turan, geçen yıl özel sektörde pek çok şirketin, çalışanlarını enflasyondan korumak için insiyatif aldığını ifade etti. İhracata dayalı büyümeyi temel alan ekonomi politikasının sonuçlarının, bu görünümü tamir etmekten uzak olduğunu belirten Turan, “Yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7,3 oranında büyüyen ekonomimizde ana kaynağın yatırım değil şiddetli tüketim olduğunu da görmekteyiz. Enflasyondan korunma refleksi, yani tüketimin öne çekilmesi ilk çeyrekte büyümeye en yüksek katkının tüketim harcamalarından gelmesini sağladı” ifadelerini kullandı.

Sürdürülebilir kalkınma açısından stratejik öneme sahip tarımda sınırlı bir büyüme olduğunu söyleyen Turan, “İhracatta bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 16,8’lik artış olmasına rağmen, Ticaret Bakanlığı’nın öncü verilerine göre mayıs ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 157 artışla 10,7 milyar oldu. Rakamların dilinden baktığımızda dış ticaret açığımızın rekor düzeylere geldiğini gördük. Keza bu kapsamda süreç cari açığımızın daha da artarak 30 milyar doların üzerine çıkması ile sonuçlanacak” dedi. 

İş dünyasında, profesyonelinden girişimcisine, yatırımcısından ekonomistine kadar tüm mensuplarıyla sürdürülebilir bir geleceğin önündeki tehditlere odaklanmasını gerektirdiğini vurgulayan Turan, şunları söyledi: “Tüm bu göstergeler, politikalarımızı gözden geçirmemizi, kapsamlı değişiklikleri gündemimize almamızı gerektiriyor. Politika adımları, sanayide, tarımda ve bir bütün olarak ekonomimizde sürdürülebilir kalkınmanın ve büyümenin temel taşlarını döşeyebilir. İş dünyasının temsilcileri olarak bizler de politika adımlarını cesaretlendirebilecek adımları atabilmeliyiz.”

“Her yıl 18 milyon ton gıdayı israf ediyoruz”

Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve gıda arzının güvenliğinin sadece üretim planlamalarını değil, ekonomi politikalarını ve ilgili diğer sektörlerin dinamiklerini de derinden etkilediğini belirten Turan, “Tarımsal girdi fiyatlarındaki artışın yanı sıra pandemi süreci ve son olarak Rusya-Ukrayna savaşının yaşattığı tedarik zinciri kesintileri bu faktörlerin başında geliyor.  Her yıl dünyada 1,3 milyar ton, ülkemizde ise 18 milyon ton gıdayı israf ediyoruz. Küresel olarak yaptığımız gıda israfı tarımsal üretimin üçte biri. Gıda fiyatlarının artışında üretim maliyetlerindeki artış kadar iklim değişikliği kaynaklı gelişmeler de etkili. Küresel olarak sınırlı kaynaklarımızı tarım ve gıda sektöründe israfı azaltacak ve verimliliği artıracak şekilde kullanmaya olan ihtiyacımız bugün her zamankinden daha fazla” ifadelerini kullandı.

“Seneye TOGG’u yollarda görmeye başlıyoruz”

“Eskişehir Sanayi Kongresi”nin açılışında konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun (TOGG) ilk aracının, Bursa Gemlik’teki üretim tesisinden 29 Ekim’de çıkacağını ve seneye de TOGG’u yollarda görmeye başlayacağımızı söyledi. Türkiye’nin otomobili TOGG projesi ile bir fırsat yakaladıklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Otomotiv, Türkiye’nin en önemli sanayi sektörlerinden. Hem araba ve hem de parçalarını üretiyoruz. Bu alanda Avrupa’nın da en büyük tedarikçisiyiz. 60 sene önce Eskişehir’de başlayan ama yarım kalan hikayeyi tamamlıyoruz. Bir fabrikadan fazlasını inşa ediyoruz. Akıllı, çevre dostu bir üretim merkezi ve teknoloji üssü kuruyoruz. Ülkemizin yeşil ve dijital dönüşüm sürecine ve mobilite ekosistemine katkı sağlıyoruz. Aynı zamanda da ülkemiz içinde yeni bir tedarik zinciri ve üretim sistemi meydana getiriyoruz. Bursa Gemlik’teki üretim tesisimizden ilk araç, 29 Ekim’de çıkıyor. Seneye de TOGG’u, yollarda görmeye başlıyoruz.”

Şu an geleceği şekillendiren başlıca konunun, dijital ve yeşil dönüşüm süreci olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin bunu doğru kullanması sonucu AB pazarında rakibi olan diğer ülkelerin önüne geçebileceğini, ancak gerekli dönüşümler sağlanmazsa, Türkiye’nin AB ile arasındaki Gümrük Birliği avantajlarını da kaybedebileceğine dikkat çekti.

Rusya ve Ukrayna savaşının hem enerji güvenliği meselesini hem de gıda güvenliğini ön plana çıkardığına değinen Hisarcıklıoğlu, Küresel Gıda Fiyatları Endeksi’nin Nisan 2022’de geçen yıla göre yüzde 30 arttığını ifade etti. Rusya ve Ukrayna savaşının bir yandan enerji güvenliği meselesini ön plana çıkarırken, diğer taraftan enerji dönüşümü hızlandırdığını aktaran Hisarcıklıoğlu, “AB’nin Rus kaynaklı enerji hammaddelerine bağımlılığını azaltmayı hedefleyen “Re-Power-EU” planı, kısa vadede Avrupa için fosil yakıt kaynak ülkelerini çeşitlendirmeyi, orta-uzun vadedeyse, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiyi hedefliyor. Plana göre AB, 2030 yılına kadar enerji ihtiyacının yarısını yenilenebilir enerjiden karşılamayı planlıyor. 2025 yılına kadar ticari ve kamu binalarına, 2029 yılına kadar da yeni konutlara, çatı güneş paneli kurulması yükümlülüğü getirilmesi düşünülüyor. Ayrıca, Akdeniz Yeşil Hidrojen Platformu oluşturulacak ve hidrojen ithalatını buradan karşılayacak. Bu da ülkemiz sanayisi için yeni yatırımlar ve ortaklıklar yapma imkânı getirecek” diye konuştu.

Ev alacaklar dikkat! Konut kredisinde faizler düştü: Başvuru şartları neler? Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Meteoroloji'den 14 il için sarı kodlu uyarı: Kuvvetli yağış geliyor TOKİ yüzde 25 indirim kampanyası başlıyor! İşte başvuru tarihleri Ankaralılar dikkat! Bu yollar trafiğe kapatılacak Yargıtay kararı: Emeklilerin kredi ödemeleri maaşlarından kesilemez