Türkiye'nin risk algısı yabancı yatırımı azalttı

Yabancı yatırımcı, öngörülebilirlik konusunda Türkiye'de aradığını bulamayınca Türkiye'nin uluslararası doğrudan yabancı yatırımlardan aldığı pay yüzde 1'in altına düştü. YASED Başkanı Ayşem Sargın, Türkiye'nin risk algısının, sıfırdan doğrudan yatırımlarda önemli rol oynadığını söyledi.

Haber Merkezi |

Merve YİĞİTCAN

Türkiye’nin küresel doğrudan yatırımlar pastasından aldığı pay yüzde 1’in altına düşerken, bu düşüşte yabancının öngörülebilirlik arayışı etkili oldu. Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Ayşem Sargın, yeni nesil teşviklerle Türkiye’nin daha fazla yabancı yatırım çekeceğini söylerken, startup ekosisteminin doğru desteklenmeye devam etmesi halinde Türkiye’nin birleşme ve satın almalarda güçlü bir performans sergileyeceğini belirtti. Uluslararası ilişkilerde hep milli güvenlik üzerinden söylem geliştiğine dikkat çeken Sargın, “Artık devir değişti. Ekonomi de milli güvenliğin bir konusu. Bunu öne çıkaracak uluslararası adımlar atmalıyız” dedi.

Ayşem Sargın, Türkiye’deki ve dünyadaki uluslararası doğrudan yatırımların (UDY) gelişimini DÜNYA’ya değerlendirdi. UNCTAD raporunda, küresel doğrudan yatırımlarda yaşanan yüzde 35’lik daralmanın tarihi bir gerileme olduğuna dikkat çeken Sargın, ancak pandemi öncesi dönemde halihazırda bir düşüşün gözlemlendiğini dile getirdi. Küresel uluslararası doğrudan yatırımlar, 2019 yılında yüzde 6’lık artışla sınırlı bir büyüme performansı sergilemişti. Sargın’a göre, ‘ticaret savaşları’ nedeniyle bir süredir uzun vadeli yatırımcılar, yatırımlarını azaltıyor ve daha çekingen davranıyor.

Yatırımcı kabuğuna çekildi

Türkiye’ye UDY girişlerinin 2020’de yüzde 15 daraldığını ancak asıl endişelenilmesi gereken konunun 2019’daki yüzde 35’lik daralma olduğunu söyleyen Sargın, özellikle 2019’da küreselden farklı olarak ayrışan Türkiye’nin pozisyonunu değerlendirdi. Türkiye’nin uzun yıllar boyunca küresel UDY pastasından aldığı payın yüzde 1’ler civarında olduğunu, ancak şu an payının yüzde 0,8’e düştüğünü söyleyen Sargın, Türkiye’nin uluslararası yatırım rekabetçiliğinin incelendiği araştırmanın çıktılarıyla bu düşüşün nedenlerini açıkladı. Sargın, “Araştırmada mevcut yatırımcılarımız ve ülkemize ilk defa yatırım yapacaklar arasında farklı Türkiye için farklı risk algısı olduğu görüldü. Güvenli liman arayan yatırımcı, yatırımlarını çok dikkatli yapıyor. Dünya çapında çok korumacı politikaların olduğu dönemde yatırımcılar kabuğuna çekildi. O dönemde yatırımcılar Türkiye’de öngörülebilirlik konusunda aradıklarını çok bulamadılar. Rapora göre, sıfırdan yatırıma gelecekler için risk algısı önemli rol oynadı. Ama mevcut yatırımcılar için durum farklı oldu. UDY girişlerinin çoğu da mevcutların yatırımlarını büyütmesiyle oldu” diye konuştu. Kısa süre önce yayınlanan Uluslararası Doğrudan Yatırım Strateji Belgesi’nin bu anlamda çok değerli olduğunu dile getiren Sargın, buna göre Türkiye’nin küresel UDY pastasındaki payının 2023’te yüzde 1,5’e çıkarılması hedefinin çok önemli olduğuna dikkat çekti. “Demek ki biz burada daha farklı şeylerle yarışmalıyız” diyen Sargın, Türkiye’nin güçlü yanlarını anlatmak için bu dönemde bir fırsat olduğunu kaydetti.

Paris Anlaşması'na taraf olmalıyız

Yeni dönemde yatırımcıların gündeminde dijitalleşme ve iş gücü dönüşümü konularının olduğunu belirten Sargın, “Türkiye’nin dijitalleşmeyi sağlayarak, buradan kaynaklanan verim artışını yatırımcıya fırsat olarak sunabilmesi lazım ki, yatırımcılar Türkiye’yi tercih etsin. Sürdürülebilirlik konusu hep gündemdeydi, ancak COVID sonrası dönem için en hızlı çıkış yapan tema oldu” dedi. Sürdürülebilirlik konusundaki adımların bütüncül bir yaklaşımla atılması gerektiğine değinen Sargın, Paris İklim Anlaşması konusunda Türkiye’nin kendi adına haklı olduğu birtakım noktalar olduğunu, ancak bu anlaşmaya taraf olmamanın Türkiye’nin kesinlikle aleyhinde olacağını, bundan çekindiklerini ifade etti.

Yatırımcıların yeni nesil teşviklere daha açık bir ortam aradığına dikkat çeken Sargın, “Her teşvik her yatırımcıya hitap etmiyor. Bir ülke için uluslararası doğrudan yatırımlar o kadar kıymetli ki, o nedenle yeni nesil teşvikleri takip etmek, yatırımcıya özel teşvikler sunmak çok önemli. Artık büyük büyük fabrikalardan ziyade varlıkta hafif yatırımlar çok önemli. Daha fazla dijitale gittiğimiz bir ortamdayız. Teşvikleri de yeniden tanımlamamız lazım” dedi. Türkiye’nin AB’ye uyum sürecinin önemine dikkat çeken Sargın, Gümrük Birliği’nin AB ile Türkiye arasında önemli bir bağ olduğunu hatırlattı. Yabancı birçok firmanın Avrupa’ya Türkiye’den mal göndermek istediğini, daha kolay olduğu için yakın ülkelerle Türkiye’den iş yapmak istediğini hatırlatan Sargın, şu ifadeleri kullandı: “Yani Türkiye bir merkez oluyor. Resme biraz da yukarıdan baktığımızda konu küresel tedarik zincirlerine geliyor. Küresel tedarik zincirleri konusu Türkiye için önemli bir fırsat. Ama uzun yıllar sürecek bir süreç. Şimdi buna başlandı. Bu konuda Paris Anlaşması ve Yeşil Mutabakat önemli adımlar olacak. Gümrük Birliği, bizim stratejik avantajımız. Bu nedenle Türkiye, olası tedarik zinciri kaymalarında çeşitli endüstrilerden ciddi pay alabilir. Satranç oyunu gibi bunu çok iyi planlayarak yapmalıyız.”

2019 rakamları 2022'de yakalanabilir

Küresel uluslararası doğrudan yatırımlar konusunda 2021’de küçük de olsa bir toparlanma beklediklerini söyleyen Sargın, ancak 2019 verilerinin 2022’den önce yakalanmasının pek mümkün görünmediğini ifade etti. Türkiye’de de birleşme ve satın almalarda önemli gelişmeler olduğunu kaydeden Sargın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemide ülkeler ekonomilerini düzeltmek için çok fazla fon çıkardı. Ortada para var. Piyasada fon fazla olduğu için finansman sıkıntısı yaşanmadan birleşme ve satın almalar olabilir. Bunun Türkiye’ye de yansıyacağını düşünüyorum. Türkiye’nin varlıklarında uygun fiyatlar olduğu söylemini duyuyoruz. Startup ekosistemine doğru destekleri vermeye devam edersek buradan olumlu gelişmeler görebiliriz. Türkiye’nin küresel tedarik zinciri potansiyeli onların da gündeminde. Çin’den kayan tedarik zinciri yatırımları görülebilir.”

KVK'da 5,8 milyar dolarlık fırsat

Veri ekonomisine geçişin Türkiye’ye yatırım çekme konusunda önemli bir eşik olacağının altını çizen Sargın, kişisel verilerin korunması konusunda atılacak adımların da önemli bir yatırım potansiyeli taşıdığını söyledi. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda birtakım değişikliklerin konuşulduğuna dikkat çeken Sargın, “Bu konuda bazı adımların atılması önemli. Doğru adımları atarsak Türkiye’ye girecek yatırımları etkileriz. Yaptığımız bir araştırmaya göre bu konuda yapılacak birtakım düzenlemelerle ilave 5,8 milyar dolar yeni yatırım çekme potansiyelimiz var” ifadelerini kullandı. Uluslararası ilişkilerde hep milli güvenlik üzerinden söylem geliştiğine dikkat çeken Sargın, “Artık devir değişti. Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşlarını düşünün. Artık ekonomi de milli güvenliğin bir konusu. Bunu öne çıkaracak uluslararası adımlar atmalıyız. Gümrük Birliği’nin modernizasyonu sadece Türk değil Avrupalı şirketler için de önemli, çünkü onlara da fayda sağlıyor. Türkiye’nin AB ve ABD ile attığı olumlu adımlar çok önemli. Keşke ticaret daha belirleyici olsa ve bu olumlu hava uluslararası ilişkilere yayılsa diye düşünüyoruz” diye konuştu.

"Verimlilik odaklı yatırımlar artabilir"

UNCTAD’ın Dünya Yatırım Raporu 2020 sonuçlarına göre, yatırımlarda, önümüzdeki dönemde dayanıklılık ve sürdürülebilirlik gibi temaların öne çıkması bekleniyor. Rapor, aynı zamanda küresel tedarik zincirlerinin dayanıklılığının güvence altına alınabilmesi İçin yatırımların yer değiştİrmesi, bölgeselleşme ve çeşİtlendİrme yoluyla üretim ağlarının yeniden yapılanması gibi trendlere de dikkat çekiyor. Raporun çıktılarını değerlendiren UNCTAD Yatırım Araştırmaları Bölüm Başkanı Richard Bolwijn, birleşme ve satın almalar ile uluslararası proje finansmanında önemli bir iyileşme görülürken, sıfırdan yatırımlarda 2021’de de aşağı gidişin devam etmesinin beklendiğini ifade etmişti. Küresel tedarik zincirlerinde bölgeselleşmenin artmasının beklendiğini belirten Bolwijn, Asya’nın yine önemli bir bölgesel üretim merkezi olmaya devam edeceğini kaydetmişti. Türkiye ile ilgili de görüşlerini paylaşan Bolwijn, “Türkiye’de aşılama hızlandı ancak diğer bölgelerde de hızlandı. Türkiye, AB’ye yakınlık ve küresel tedarik zincirinde verimlilik odaklı yatırımlar kapsamında endüstriyel yatırımları artırabilir. İnşaat sektörü yatırımcıları için yurt dışında sürdürülebilirlik odaklı imkanlar görülüyor” ifadelerini kullanmıştı.

Aydın Doğan Vakfı'ndan açıklama: Kağıt üzerinde kalmıştı Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Hangi banka ne kadar faizsiz kredi veriyor? İşte liste... Merkezi yönetim brüt borç stoku 8,3 trilyon lira oldu İmamoğlu'dan Beyoğlu tepkisi Asgari ücret, memur ve emekli maaş zam tahminini açıkladı