“Türkiye olarak ekonomik sıkıntıları tarımla aşabiliriz"

DÜNYA’nın tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın “Üretme Tüket-İthalat, Siyaset, Rant Kıskacında Tarım” isimli kitabı 4. baskıya hazırlanıyor. Uzun bir aradan sonra yeni kitabını yazan Yıldırım, “Tarım önemli hale geldi ama Türkiye kendi potansiyelini değerlendiremiyor” dedi.

Ahmet USMAN

Türkiye’de tarım yazarlığı deyince ilk akla gelen isim Ali Ekber Yıldırım, uzun bir aradan sonra yeni kitabını piyasaya sundu. DÜNYA Gazetesi Tarım Yazarı Yıldırım’ın “Üretme Tüket-İthalat, Siyaset, Rant Kıskacında Tarım” isimli kitabı okuyucudan da yoğun ilgi görüyor. Yıldırım, 4. baskıya hazırlanan kitabı ve tarım yazarlığı konusundaki sorularımızı yanıtladı…

- Yazılarınızı takip edenler biliyor ama tarım yazarlığı maceranızın nasıl başladığını özetler misiniz?

DÜNYA’nın İzmir Temsilciliği’nde çalışırken gazetemizin kurucusu Nezih Demirkent beni birkaç kez İstanbul’da çalışmaya davet etti. Ben isteksiz davranınca da 1996’da köşe yazmamı istedi. Bu benim de istediğim bir şeydi ama sadece tarım yazmamı söyleyince şaşırdım. Çünkü o dönemde Sadullah Usumi dışında yaygın medyada tarım konusunda yazan yoktu. O zaman başlayan tarım yazarlığım 24 yıldır sürüyor. Tarım, yapması kadar yazması da zor bir alan ama severek yapınca her şey daha kolay oluyor.

- Başladığınız dönemden bu yana tarıma bakış açısında bir değişim görüyor musunuz?

Evet, çok ciddi bir değişim oldu. O zamanlar toplumda tarım, ekonominin sırtında bir yük olarak görülüyordu. Türkiye kalkınacakmış da tarım onun önünde bir engelmiş gibi bir algı yaratılmıştı. Bugün ise sadece Türkiye’de değil bütün dünyada çok önemi hale geldi. DÜNYA Gazetesi de bu süreçte tarım sayfası yaparak, tarım dergisi çıkararak bu konuda hep öncülük yaptı. Bugün sadece tarım üzerine yayın yapan televizyon kanalları, tarım dergileri, internet siteleri var.

- Bakış açısı değişti ama çiftçinin sıkıntıları çok fazla azalmıyor. Bunu izlenen yanlış politikalarla mı açıklamak lazım?

Bu tek başına yeterli olmaz. İnsanlar güvencesi daha yüksek işlere yönelmeye başladılar. Bir çiftçi çocuğu şehirde bir otelde garson olarak işe başlasa, kendini kurtardı diye bakılıyor. Çünkü diğer tarafta sosyal güvencesi yok, ürettiği ürünün para edip etmeyeceği belli değil, doğal risklere çok açık bir iş yapıyor. Kırsal nüfus yaşlandı. Tarımsal üretim azalınca fiyatlar artıyor, bunu önlemek için ithalat yapılıyor, ithalat çiftçiyi üretimden uzaklaştırıyor derken bir kısır döngü sürüp duruyor. Bunun kırılması için üretim planlaması lazım ama bu bir türlü yapılamıyor.

- Tarımsal destekler işe yaramıyor mu?

Devlet 2020’de tarıma 2 milyar TL gibi önemli bir kaynak ayırdı ama biz desteği para dağıtmak olarak görüyoruz. Üretim artışı, verimlilik gibi unsurlar göz ardı ediliyor. Tarım önemli hale geldi ama Türkiye kendi potansiyelini değerlendiremiyor. Bazı ülkeler bir iki tarım ürünüyle bile ciddi atılım yaparken, Türkiye’nin dünyada söz sahibi olduğu 50’ye yakın ürün olmasına karşın bunu değerlendiremiyor. Kitabın adı tarımda izlenen politikanın da bir özeti aslında. Kırsalda yaşayan, bizim üretim yapmasını beklediğimiz insanlar giderek tüketici konumuna düşüyor. Bizim çocukluğumuzda çiftçiler şeker, gazyağı gibi kendilerinin üretemeyeceği birkaç şeyi alırlardı sadece. Şimdi yumurtayı, sütü, soğanı bile marketten alıyorlar. Türkiye’nin potansiyeli çok çok önemli. Türkiye ekonomik olarak yaşadığı sıkıntıları tarımdaki potansiyeli değerlendirerek aşabilir.

- Kitabın adı demişken, daha önce iki kitabınız çıktı ama aradan epey zaman geçti. Yeni kitap için neden bu kadar beklediniz?

Kitap konusunda biraz tembel davrandığımı itiraf etmeliyim. Gazeteci olarak hep sıcak haber peşinde koştuğumuz için, ben de kitap işini ihmal ettim. Ama kitap çıktığında gördüm ki gazeteden apayrı bir okur kitlesi var. Kitap hem kalıcı, hem de çok kapsamlı bilgilerin yer aldığı bir kaynak niteliğinde. Hedefim okuyucuya tarımla ilgili bir başucu kitabı sunmaktı. Bu kitapta da gazetedeki köşemde olduğu gibi bilgiye dayalı, belgeli, spekülasyondan uzak yazılar yer alıyor.

Kasımda yeni kitabı geliyor

Üç haftada üç baskı yapan, en çok satanlar listesine giren kitabın okuyucu tarafından ilgi gördüğünü belirten Ali Ekber Yıldırım, şunları söyledi: “Şu an 4. baskı hazırlanıyor. Türkiye’de kitap okunmaz, tarımla ilgili kitap hiç okunmaz diye bakılıyordu ama gördük ki okura derli toplu bir bilgi sunduğunuzda okunuyormuş. İlk kitabım daha spesifik bir olayı anlatıyordu. İkinci kitabım ise tarımla ilgili değildi. Araya da uzun süre girince ‘Üretme Tüket’ bende ilk kitap heyecanı yarattı. Bu heyecanı yaşayıp da kitap baskıya gidince, hemen bir sonraki kitabı düşünmeye başlıyorsunuz. Kasım ayında İstanbul’daki Kitap Fuarı’na yeni bir kitapla gitmeyi düşünüyorum.”

Kredi ve kredi kartı borcu nasıl yapılandırılacak? İşte örnek ödeme tablosu Mert Başaran’dan finansal özgürlük yolunda altın ipuçları İPA Başkanı Buğra Gökce: 784 bin kişi yasal takip altında İstanbullular dikkat! Hava bir anda soğuyacak, tarih belli oldu Bankaların promosyon yarışı kızıştı: Emeklilere uyarı geldi: 'Acele etmeyin' Birleşik Krallık bu Türk yatırımını konuşuyor: 1 milyar sterlinlik yatırım