Tarımda üretimi artıracak 5 senaryo

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin ayrıntılarını ilk kez DÜNYA'ya açıkladığı optimizasyon ile en verimli ve en karlı üretimin sağlanması hedefleniyor. Bakan Pakdemirli'nin açıklamalarını, üç günlük yazı dizimizde okurlarımızla paylaşıyoruz.

ALİ EKBER YILDIRIM

Türkiye’nin tarımdaki potansiyelini değerlendirmek, gelirlerini artırmak amacıyla verimlilik ve kar odaklı optimizasyona geçilecek. Tarım ve Orman Bakanlığı bunun için 5 senaryo üzerinde çalıştı. Bakanlığın hazırladığı senaryolara göre, stratejik ürünleri dikkate almadan optimizasyonla tarımsal hasılayı 4 kat artırmak mümkün. Stratejik ürünleri dikkate alarak yapılan 5 farklı senaryoda ise yağlı tohumlara öncelik sağlandığı takdirde en yüksek hasıla artışı sağlanıyor.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, tarımda optimizasyon çalışmalarının ayrıntılarını ilk kez DÜNYA’ya ayrıntılı olarak açıkladı. Pakdemirli, optimizasyon ile çiftçinin birim alandan en çok para kazanacağı ürünü ekeceğini söyledi.

Pakdemirli, bakanlığın önümüzdeki dönemde uygulamaya koyacağı projeler, gündemdeki konular ve geleceğe ilişkin hedefleri hakkındaki sorularımızı zoom üzerinden yanıtladı:

■ Bakanlıkta 2. yılınızı doldurdunuz. Yaptıklarınızı bir video ile anlattınız. Neleri yapmak istediniz de yapamadınız?

Bundan sonraki ajandamız özellikle ölçek meselesinin üzerine gitmek. Hep toplulaştırma, toplulaştırma gidiyoruz. Ama arazi kullanım planları, toplulaştırma ve arazi bankacılığı. Üçü bir arada bir şey yapmamız lazım. Bakanlıkta bu işi vizyon olarak alıp sürükleyecek bürokrat sayımız maalesef az. Böyle bir çalışma var ama bunların da oturulup çalışılması lazım.

KÜÇÜK AİLE İŞLETMELERİNE DAHA ÇOK DESTEK

Desteklerle ilgili bir çalışmamız var. Desteklerde biz büyük ve küçüğü ayırmıyoruz. Büyük de olsanız küçük de olsanız alacağınız destek aynı. Yani bir hayvanla bin hayvan arasında 1 çarpı 1000 destek alıyorsun. Burada da özellikle belli bir rakamın altında destek almayan çiftçimiz kalmasın istiyorum. Küçük aile işletmelerinin desteklenmesi son derece önemli. Bu tarafta da bir şeyler yapalım istiyorum. Desteklerin de tabii sadece bizim üstümüzden değil örgüt ve birlikler üzerinden yürümesi... Örgütleri, kooperatifleri daha çok işin içerisine alacağımız, ama sağlıklı olanları alacağımız, sağlıklı olmayanların da kendilerini sağlıklı olmaya mecbur hissedeceği bir ortama doğru işi evirmeyi düşünüyoruz. Yapacak daha çok işimiz var. Belki size optimizasyondan da bahsedebiliriz.

OPTİMİZASYON İLE EN VERİMLİ EN KARLI ÜRETİM SAĞLANACAK

■ Nedir optimizasyon?

Bunu ilk defa aslında bakanlık dışında sizinle paylaşıyoruz. Optimizasyon en verimli ve en karlı üretimin ortaya konması. Aslında özü şu; çiftçisiniz, 100 dönüm bir tarlanız var. Buraya ne ekersem birim alandan en fazla parayı kazanırım. İlk geldiğim günlerde şöyle bir hesap yaptık. Dedik ki, Türkiye’nin tarımsal gayri safi hasıla üretimindeki tavanı nedir? Nereye kadar gidebilir? Ama hiçbir önceliğimiz yok. Sadece en karlı ürünler ekilecek. Dikilecek alanları düşün. Çünkü ağaç olan alanları sökme imkanınız yok. Tabii ki ütopik bir şey, ama o ütopik şey diyor ki, 4 misli daha fazla tarımsal hasıla elde edebilirsin. Ama çıkan ürünler, mesela yer fıstığı gibi. Türkiye’nin çok ihtiyacı olmayan ama parasal anlamda da değer katacak olan ürünler. Tabii ki Türkiye’nin stratejik öncelikleri var. Stratejik olarak üretmesi gereken ürünler var. Bunları mutlaka alt alta üst üste koymamız gerekiyor.

HANGİ SENARYO İLE ÜRETİM NE KADAR ARTIRILABİLİR?

■ Optimizasyon konusunda bildiğim kadarıyla farklı senaryolar var. Bu senaryolardan hangisi daha fazla üretimi artırıyor?

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kendi kendine yeterliliğinin önemi ortaya çıkmış durumda. Beş farklı senaryo yaptık. Mesela hangi senaryolar olursa Türkiye tarımsal gayri safi milli hasılasını artırabilir? Yeterlilik senaryosu üzerinde çalışırsak yüzde 7 civarında yani yüzde 6.95 civarında hasılamızı artırabiliyoruz. Hububat öncelikli senaryoda yüzde 6.48, yağlı tohumlar öncelikli üretim dediğimizde hasılamızı yüzde 13.53 artırabiliyoruz. Baklagillere öncelik verirsek yüzde 1.68 hasıla artışı sağlanabiliyor. Pamuk ve buğdayı öncelikli artırdığımız zaman yüzde 9.24 hasılamızı artırabiliyoruz.

Tabii şunu unutmayın, biz üretmediğimiz bir alanı yönetmeye çalışıyoruz. Üreten kim? Devlet değil. Üreten çiftçi. Doğru destekleme politikaları ile çiftçinin, üreticinin doğru yere yönlenmesi gayretindeyiz. Bundan dolayı bu optimizasyona ulaşmanın en önemli şartlarından bir tanesi özellikle destek verilen kalemlerde ürün deseninin değişmesi. Eğer yetiştirebilirsek önümüzdeki yılın desteklerini bazı öncelikleri, tam optimizasyona göre olmasa da belli bir oranda devreye almak istiyoruz.

DESTEK ŞUBATTA AÇIKLANMALI

■ Birçok üründe hasat bitti, destekler açıklanmadı. 2020 destekleri ne zaman açıklanacak?

Orta vadeli planda (YEP) destekler daha düşük planlanmıştı. Ama geçen yıl YEP'in üzerine çıkmıştık. Bu yıl da onu garanti etmek maksadıyla diğer kurumlarla, başta Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile görüşüyoruz. O yüzden biraz gecikiyoruz. Bana sorarsanız her dönem destekleri şubatta açıklamak isterim ki, bir şekilde ekim dikim kararı verilirken bu işlerin faydası olsun. Aslında destekleri bir yıl geriye de çekebilsek. Bu defa gerçekten çok doğru bir noktaya getirip, desteği verdiğimiz noktada yönlendirmeyi sağlama imkanımız yüzde 100 olabilir. Tabii bu da imkanlar meselesi. Ekstradan bir 20 milyar lira daha gerektiriyor. O da bugünkü imkanlarla çok mümkün gözükmüyor. Ayrıca destekler tabii ki çok sayıda. Ben de bunun farkındayım. Ama siz de biliyorsunuz ki, desteklerle ilgili bir konuda şöyle kenarından dokunmaya kalktığınızda, -ki bunların konsolide olması lazım- üreticimiz, sorsanız memnun musunuz desteklerden “hayır” diyecektir. Bu kadar alıyorum, benim hakkım bu gözüyle bakıyor. Biz de hakkı olduğunu düşünüyoruz. Ama şurasını değiştirelim dediğiniz zaman mutlaka ses geliyor.

ÇİFTÇİ MAĞDUR OLMASIN DİYE FİYATLAR YÜKSEK AÇIKLANIYOR

■ Çiftçinin en önemli sorunu yüksek girdi fiyatları. Bunu düşürmek için çalışmanız var mı?

Girdi fiyatlarındaki artış böyle dönemlerde kaçınılmaz. Yapılması gereken girdilerin üzerinde fiyat açıklamak ve çiftçiyi mağdur etmemek. Biz bunu yaptık. Üreticiye enflasyonun üzerinde fiyat verdik. 2019'da ve 2020’de sorunlu ürün, sorunlu alan bırakmadık.

■ Pandemi sürecinde çiftçi beklediği desteği göremedi. 2019'un desteklerini ödediniz. Sınırlı miktarda tohum desteği, Hazine arazilerinin üretime açılması ve sadece mayıs-hazirana ait düşük faizli kredi borçları ötelendi. Tohum desteğini yaygınlaştırmayı düşünüyor musunuz?

Pandemi süresince çiftçiye verebileceğimiz desteği, imkanlar dahilinde sağladık. 2019 desteklerinin yüzde 75’ini ilk 6 ay olmadan ödemiştik. Mayıs-haziran borçlarını sizin de söylediğiniz gibi erteledik. Hazine arazilerinin daha aktif kullanılması son derece önemli. Bu sonbahara yetiştirecek şekilde boş ve tarıma müsait olan tarım arazilerinin kullanımına yönelik bir uygulamamız olacak. Çok yakın zamanda il ve ilçelerimiz üzerinden de bu çağrıları yapacağız. Tohum desteğini yaygınlaştırmamız lazım. Yazlık ekime, iklimi, kliması geç ekime uygun alanlarda ekim yapacak çiftçiye yüzde 75 tohum desteği için 81 ilden bilgi istedik. 21 ilden geldi, bizde şu kadar yer var diye. 21’ine de verdik. Ama bunu bu yıl biraz daha geliştirmemiz gerek.

Fındık rekoltesi yüksek diye, açıklamama cüreti gösterdim

➥ Fındık rekoltesini açıkladınız, ortalık karıştı. "Rekolteyi bir kaç kez önüme getirdiler, geri gönderdim" dediniz. Rekolte kısa sürede hemen değiştirilecek bir şey değil. Tam olarak ne oldu?

Rekoltenin ne kadar olduğunun aslında hiçbir önemi yok. Önemli olan nedir üretici için; fiyat. Fiyat iyi mi kardeşim, iyi. Burada maalesef haksız bir eleştiriye maruz kaldım. Hâlbuki ben üretici lehine olduğu zaman rekolteyi açıklamama cüretini de gösteren bir insanım. Tahmin ediyorum, geçen yıl, Miami INC'de (Uluslararası Sert Kabuklu Meyveler Konseyi) açıkladım. Fındıkta 775 bin tonluk rekolteyi, 700 bin tonun fevkinde diye açıkladım. Yani 775 bin tonu bilerek açıklamadım ki, fiyat düşmesin. Üreticinin lehinde her zaman kalemi oynatırız. Tabii ki rekolte 775 bin tondu ve şunu da söylemeliyim ki 775 bin tonluk rekolteye ben de inanamadım. INC'ye gittik, tüccarlar 850 bin ton açıklamaya kalktılar. Dedim ki ya siz deli misiniz? 850 bin ton rekolte mi açıklanır, bunu unutun dedim. Çıktım kürsüye dedim ki, tüccarlar yüksek, üreticiler de düşük açıklamaya çalışır. Bunun ortasını bulmak gerek. İşin asıl temel matematiği budur.

➥ Rekolte tahmini neden bu kadar çok tartışılıyor?

Bu rekolte tahminlerinde hatalar yapılabilir mi? Zaman zaman oluyordur da. Geçen sene rakamlarına, devir stoklarına bakıldığında, 775 bin ton doğru gözüküyor. Belki 5-10 bin ton fark vardır. Şimdi rekoltenin yanlış olduğunu iddia edenlerin de oturup “siz evet şu çalışmayı yaptınız ama, benim elimde şu veriler var. Odalarla, sivil toplum örgütleriyle çalıştık, vejitasyona baktık, droneları kullandık, tek tek şu kadar bahçeye gittik, çiçek sayımı yaptık” diyebilmeleri lazım. Bu işi konuşanlar işkembe-i kübradan konuşmamalı. Bunu teknik insanlar konuşmalı. Bu anlamda rekoltenin ne olduğundan daha çok, çiftçi memnun mu? Karadeniz’den birçok tanıdığınız vardır sizin, konuşun müstahsil memnun. Müstahsili memnun edecek politikalar ortaya koyduk. Birkaç yıldır da dolar bazında vatandaşın cebine giren parayı da artırdık. İhracatta 2018'den bu yana kilosunu 5.91 dolardan 6.72 dolara çıkarmışız. Bu trendi de artırarak gitme konusunda bir çabamız var. Çünkü geçen yıl TMO piyasaya girmeseydi, en az 300 milyon dolar üreticinin cebinden alıp yurtdışındakilerin cebine teslim etmiş olacaktı. 300 milyon doları biz üreticinin ve ülkenin bilançosuna koymuş olduk. Bu sene de benzer bir şey olacak. Zaman zaman Türkiye’nin üretimine göre fiyatlar değişebilir. Üretici lehine hesabı kitabı yapıyoruz ve üretici memnun. Rekolte üzerinden siyaset-polemik yapmayı uygun bulmuyorum.

Hasat bitiminde buğdaya müdahale sinyali

➥ Buğdayda piyasa fiyatları, sizin açıkladığınız fiyatın çok üzerine çıktı. Fiyatı düşük açıkladığınızı düşünüyor musunuz? TMO'nun buğday alamadığı söyleniyor. Ne kadar buğday aldınız? Bu sene Türk Şeker de hububat alımı yapıyor, neden bu işe girdi?

Hep sözleşmeli üretim diyoruz. Türk Şeker'in sözleşmeli üretimde şekerpancarında yürüyen iyi bir sistemi var. Pancarın münavebesi hububatta da oluyor. Münavebe kısmında da Türk Şeker biz bu işe gireceğiz deyince, aman dedim üreticinin lehine olan her şeyde biz olumlu bakarız. Üreticinin bir kısmına finansman desteği sağlayınca biz alkışladık. Zaman zaman rekabet olabiliyor. Zaman zaman da fiyatlar yükselebiliyor. Ama ana eksenine Türk Şeker'i koymak doğru olmaz. Burada piyasada ciddi bir talep var. O beklentiyi satın alan vatandaşlarımız da ellerinde elektronik ürün senetleriyle bu işe yatırım yapıyor. Ama şunu söyleyeyim dünya fiyatları, şu anda Türkiye'de oluşan fiyatların çok altında. Bu hasat dönemi boyunca bizi rahatsız eder mi, etmez. Üreticinin lehine, sesimizi çıkarmıyoruz. Ama hasat bittikten sonra -ki bitmeye yakınız-gerekli şeyi yaparız.

➥ Hasat bittiğinde gerekli şey dediğiniz, ithalat mı?

Elimde dünyanın malı var. İthalattan önce onları satarız.

➥ Bu yılın ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre 700 bin ton fazla buğday ithal etmişiz. İthalat devam ediyor.

Buğdayda 2019'da 574 milyon dolar dış ticaret fazlamız var. Bir yayında "buğday ithalatında rekor kırdık” diye haber vardı. Kardeşim bir de ihracatı versene. Aynı şey samanda var. Kardeşim 1 kilo saman geliyor ama bin kilo ihracatım var. Yani onları yazsana. Maalesef bu konular çok speküle ediliyor. Bizim hala ne yazık ki algıda öne geçemediğimiz konular. Hollanda 17 milyar dolar gayri safi milli hasılasıyla 100 milyar dolarlık ticareti nasıl yapıyor? Malları ithal ediyor işliyor veya işlemeden tekrar satıyor. Ama Hollanda'da kimse, ne muhalefet partisi ne de muhalif medya çıkıp bunlar 83 milyar dolar ithalat yapıyor demiyor. Olayı speküle etmiyorlar. Böyle bir şeyi konuşsanız da adama gülerler. Ama Türkiye'nin ortamında maalesef bunlar konu olabiliyor.

Yani bu yılın ilk 6 ayında 1.2 milyar dolar ithalat var, 1.4 milyar dolar da ihracat var. Dış ticaret fazlası 200 milyon dolar. Fabrikaları boş mu bırakalım? Ya da Sanayi Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ile konuşalım diyelim ki, Türkiye'de ithalat yasaklansın! Yani bu konu bizim amir hükmünde olduğumuz bir konu değil ama bu fabrikaların da çalışması lazım diye düşünüyorum bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak.

Sıfır araçlarda kampanya yarışı başladı! İşte yılsonu fırsatları... Sıfır faiz, takas desteği! Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi AKOM açıkladı: İşte fırtına ve yağışın İstanbul'a bilançosu Öğretmenlerin 24 Kasım beklentisi: Birer maaş ikramiye Türkiye dünyanın en sinirli ikinci ülkesi oldu! Trump Hazine Bakanı adayını açıkladı: 'Amerikan rüyasının' bir örneği