Stratejist Piotr Matys: Negatif reel faiz TL’de kırılganlığa neden oluyor
Türkiye’de negatif reel faizin TL’yi, Fed’in sıkılaştırma politikasından güç kazanan dolara karşı kırılgan hale getirdiğini belirten Piotr Matys’e göre 2022 EM’ler ve Türkiye açısından zorlu bir yıl olacak. Matys, çok sayıda ekonomistin gerçek enflasyonun resmi verilerden yüksek olduğunu savunduğunu, piyasaların resmi rakamlara artık daha da büyük bir şüpheyle yaklaşabileceğini söylüyor.
Elif Karaca |Elif KARACA
InTouch Capital Markets Stratejisti Piotr Matys negatif reel faiz oranlarının TL’yi, Fed’in sıkılaştırma politikasından güç kazanan dolara karşı kırılgan hale getirdiğini, 2022’nin EM’ler ve Türkiye açısından zorlu bir yıl olacağını söyledi. DÜNYA’nın sorularını yanıtlayan Matys, çok sayıda ekonomist ve analistin gerçek enflasyonun resmi verilerden önemli ölçüde yüksek olduğunu savunduğunu, TÜİK Başkanı Dinçer'in görevden alınmasının ardından piyasanın resmi enflasyon rakamlarına daha da büyük bir şüpheyle yaklaşabileceğini söyledi. Kurumsal standartlardaki erozyona ve kredibilitenin yetersizliğine dikkat çeken Matys, güvensizlik devam ettiği sürece TL’nin baskı altında kalacağını belirtti. Matys, “Yabancı yatırımcılar resmi verilere güvenemezlerse, Türk tahvilleri ve hisse senetlerini almaya isteksiz olacaklar. Yeni sermaye girişleri olmadığında ise, lira dolar karşısında zayıf kalacak ve enflasyondaki çok yüksek seyir daha da uzayacak” dedi.
Türkiye'nin maliyeti giderek yükselen ithal gıda ürünlerine bağımlılığını azaltmak için yerli gıda üretimini artıracak kapsamlı bir reform paketi uygulamasının akılcı bir strateji olacağını, ancak bunun etkilerinin orta vadede görüleceğini belirten Matys, enflasyonu kısa sürede düşürmek için Türkiye'nin TL’nin değerini yükseltmesi gerektiğinin altını çizdi. Matys döviz cinsinden tasarrufların liraya çevrilmesine iknayı amaçlayan önlem paketinin başarısı konusunda yabancı yatırımcılar arasında pek çok şüphe bulunduğunu da ekledi.
2022'de küresel ekonomi ve özellikle EM'ler açısından en çok neleri konuşacağız? Türkiye ekonomisi ve TL varlıkları için görünüm nasıl olacak?
Küresel finans piyasaları Fed'in artan enflasyona yanıt olarak yapacağı faiz artırımlarını bekliyor. Fed Başkanı Jerome Powell'ın geçtiğimiz haftaki şahin söylemleri, enflasyonla mücadele çerçevesinde bankanın faiz oranlarını bu yıl 100 baz puan, 2023’te ise daha fazla artıracağı yönündeki beklentiyi güçlendirdi. Riskli varlıkların değerindeki düşüşün sürmesine ragmen Fed faizleri belirgin şekilde artıracak ve borsalardaki düşüş yüzde 20’leri geçmedikçe de artırımlara son vermeyebilir. Fed likiditeyi geri çekerken ve diğer merkez bankaları da benzer şekilde sıkılaştırma modundayken gelişmekte olan piyasalara yeni sermaye girişi beklemek zor. Negatif reel faiz oranları TL’yi, Fed’in sıkılaştırma politikasından güç kazanan dolara karşı kırılgan hale getiriyor. 2022 EM’ler ve Türkiye açısından zorlu bir yıl olacak.
Enflasyon verilerine ilişkin tartışmaların devam ettiği bir ortamda TÜİK başkanının görevden alınması piyasaların Türkiye'ye bakışını nasıl etkiler?
Kurumsal standartlarda erozyon ve kredibilitenin yetersizliği söz konusu. TÜİK Başkanı Erdal Dinçer'in görevden alınmasının ardından piyasalar resmi enflasyon rakamlarına daha da büyük bir şüpheyle yaklaşabilir. Zaten çok sayıda ekonomist ve analist gerçek enflasyonun resmi verilerden önemli ölçüde yüksek olduğunu savunuyor. Son karar piyasa tarafından, Erdoğan yönetiminin yüksek enflasyonu faiz oranlarını artırmadan ve hatta düşürerek dizginlemenin mümkün olduğunu göstermekte son derece kararlı olduğunun kanıtı olarak yorumlanabilir. Yabancı yatırımcılar resmi verilere güvenemezlerse, Türk tahvillerini ve hisse senetlerini almak konusunda daha da isteksiz davranacaklardır. Yeni sermaye girişleri olmadığında ise, lira dolar karşısında zayıf kalacak ve tüketici fiyatları kağıt üzerinde düşse bile enflasyondaki çok yüksek seyir daha da uzayacak.
Enflasyon artık bugün neredeyse tüm dünyanın olduğu gibi Türkiye'nin de en önemli sorunlarından biri. Türkiye enflasyonla mücadelesinde nasıl bir strateji izlemeli?
Türkiye'nin maliyeti giderek yükselen ithal gıda ürünlerine bağımlılığını azaltacak yerli gıda üretimini önemli ölçüde artıracak kapsamlı bir reform paketi uygulaması akılcı bir strateji olabilir. Ancak böyle bir strateji uygulansa bile etkileri orta vadede görülecektir. Enflasyonu kısa sürede düşürmek için Türkiye'nin TL’nin değerini yükseltmesi gerekiyor ki bu ancak faiz oranları önemli ölçüde artırılarak yapılabilir. Enflasyon yüzde 36 seviyesindeyken, Fed'in faiz oranlarını önemli ölçüde artıracağı yönündeki beklentilerin hakim olduğu dış ortam göz önüne alındığında yüzde 14’lük politika faizi çok düşük,
Fed'in faiz artırımları yaklaşıyor. EM'ler ve Türkiye sizce buna ne kadar hazır? Daha güvenli hale gelmek için ne yapılmalı?
Yatırımcılar, ekonomik aktiviteye zarar vermeden enflasyonun en erken kontrol altına alınmasının beklendiği ülkeleri tercih edebilirler. Enflasyon belirli bir ülkede zirveye ulaştığında, yabancı yatırımcılar arasında yerel tahvillere olan talep artacaktır bu da ABD Hazine tahvillerinin getirileri önemli ölçüde artmadığı sürece yerel para birimini güçlendirecektir.
Türkiye, para birimine olan güveni artırmak için yeni bankacılık enstrümanlarını devreye soktu. Bunların önümüzdeki dönemde etkileri neler olabilir?
Döviz cinsinden tasarrufların liraya çevrilmesine iknayı amaçlayan önlem paketinin başarılı olup olmacağına dair yabancı yatırımcılar arasında pek çok şüphe var. Türklerin kendi para birimine olan güveni, TL’inin Aralık ayında bir noktada değerinin %50'den fazlasını kaybetmesinin ardından zarar gördü. Daha fazla kişinin tasarruflarını dolar cinsinden tutmak yerine TL mevduatı ciddi olarak değerlendirmesi için enflasyonun önümüzdeki aylarda belirgin şekilde düşmeye başlaması gerekiyor ki bu da pek olası bir senaryo değil.