Sıkılaşma politikası büyümeyi baskıladı
Parasal sıkılaştırmanın etkisiyle Türkiye ekonomisini yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3 seviyesindeki beklentilerin altında yüzde 2,5 büyüdü. Ekonomistler yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde yavaşlamanın daha belirginleşeceğini vurgularken ikinci çeyrekte tüketimin yanı sıra yatırımlardaki ivme kaybı dikkat çekti.
Şebnem Turhan |ŞEBNEM TURHAN
Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 2,5 büyüdü. Piyasanın beklentisi yüzde 3 seviyelerinde büyümeye işaret ediyordu. Beklentilerin altında gelen büyüme verisinde hanehalklarının harcamalarındaki yavaşlama, sanayideki daralma, ihracat ve yatırımlardaki ivme kaybı etkili oldu. İkinci çeyrekte bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 0,1 büyüme gerçekleşti.
Uzmanlar çeyrekten çeyreğe daralma bekliyordu. Ekonomistler öncü göstergelerin yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde yavaşlamanın daha fazlasını görmeyi bekliyor. Parasal sıkılaştırmaya uygun şekilde ivme kaybeden ekonomide enflasyonla mücadelenin başarılı olması için ekonomistler Merkez Bankası’nın yanı sıra artık kamunun yapacaklarının öne çıktığını vurguladı. Yılın ilk çeyreğindeki yüzde 5,7 büyüme verisi ise yüzde 5,3’e revize edildi.
Türkiye İstatistik Kurumu yılın ikinci çeyreğine ilişkin gayri safi yurtiçi hasıla verilerini açıkladı. Buna göre Türkiye ekonomisinin büyüklüğü yılın ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla kümülatif olarak TL bazında 35 trilyon lirayı, dolar bazında ise 1.2 trilyon doları aştı. Kişi başı milli gelir ise nüfus tahminlerine göre 14 bin dolar seviyesinde oluştu.
İmalat sanayinde yüzde 2,9 daralma yaşandı
TÜİK’in üretim yöntemiyle milli gelir hesabına göre tarım sektörü geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7 büyüdü ve ekonomide genel büyümeye 0.13 puan katkı verdi. Sanayi ikinci çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,8 daralma yaşadı. İmalat sanayindeki daralma ise yüzde 2,9 ile daha belirgin gerçekleşti. Sanayideki daralma ekonomik büyümenin 0.36 puan daha az gerçekleşmesine neden olurken imalat sanayinin negatif katkısı ise 0.49 puan hesaplandı. Sanayide öncü göstergeler yılın üçüncü çeyreğinde de daralmanın devam ettiğine işaret ediyor.
İnşaat pozitif katkısını her alanda gösterdi
İnşaat deprem bölgesindeki yenilenme çalışmaları nedeniyle büyümesini sürdüren sektörlerden biri. İnşaatta yüzde 6,5 bir önceki yılın çeyreğine göre büyüme yakalanırken büyümeye etkisi ise 0.35 puan oldu. İnşaat yatırımları da geçen yıla göre yüzde 8 artarak tek pozitif büyüme sağlayan sektör olarak öne çıktı. Gayrimenkul yüzde 3,7 büyürken ekonomiye 0.29 puan katkı verdi. Hizmetler sektörü de ivme kaybı yaşayan sektörlerden. Bu yıl ikinci çeyrekte hizmetler sektöründe büyüme yüzde 2,9, katkısı 0.77 puan oldu. Bilgi iletişim sektörü yüzde 3,4, idari destek ve hizmet sektörü yüzde 0,6, kamu yönetimi yüzde 3,2, diğer hizmetler ise yüzde 7,4 büyüme sağladı.
Finansta son iki çeyrekte olası hız kaybı
Finans, sigorta sektöründe yüzde 3,4’lük büyümenin Türkiye ekonomisine 0.21 puanlık katkısı olurken ilk çeyrekteki 6,7’lik büyümenin altında kalındı. Parasal sıkılaşmanın etkisiyle yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde de gevşeme gerçekleşmezse finans sektöründe ivme kaybının devam etmesi bekleniyor. Vergilerde ise yüzde 9,6 büyüme 0.13 puanlık katkıda bulundu. Üçüncü çeyrekte atılan adımlar bu kalemde büyümeyi hızlandırabilir.
Hanehalkının tüketimi 2020’den bu yana en düşüğünde
Türkiye ekonomisinde büyümeyi sürükleyen hanehalklarının tüketiminde hız kesme sıkı para politikalarının etkisini göstermesi açısından önemli. Bu yıl ikinci çeyrekte %1,6 büyüyen hanehalkı tüketim harcamaları 2020 yılı ikinci çeyrekten bu yana ilk kez bu kadar düşük seviyede büyüdü. Ekonomistler ekonomiye ve enflasyonla mücadeleye güvenin artmasının tüketimi öne çekmeyi ertelediğine işaret ederek bu beklentilerin daha da düzelmesiyle son iki çeyrekte ivme kaybının daha belirgin olmasını öngörüyor. Kamu harcamaları ikinci çeyrekte sadece %0,7 büyüyen devletin tüketim harcamaları ekonomiye de 0.09 puanlık katkı verebildi.
Makine ve teçhizat yatırımları 5 yıl sonra negatif
Toplam yatırımlar sert bir ivme kaybı yaşadı bu yıl ikinci çeyrekte. 2022’nin son çeyreğinden sonra ilk kez yüzde 0,5 artan yatırım harcamaları inşaat hariç bırakıldığında daralmaya işaret ediyor. Yatırım harcamaları bu yıl ikinci çeyrekte yüzde 0,5 büyüdü ve ekonomiye katkısı 0.13 puan oldu. İnşaat yatırımları yüzde 8 büyürken, makine teçhizat yatırımları yüzde 5,6 daraldı ve 2019’dan bu yana ilk kez daralma yaşadı. Sıkı kredi koşulları devam ettikçe yatırımlarda inşaat hariç küçülmenin devam etmesi muhtemel son iki çeyrekte de.
Dış ticaretten pozitif katkı ithalattaki daralmadan
İhracatın yatay kaldığı ikinci çeyrekte ithalattaki yavaşlama dış ticaretin ekonomiye pozitif katkı yapmasını sağladı. İhracat geçen yıl ilk iki çeyrekte daralmış bu yılın ilk çeyreğinde ise yüzde 4,3 büyüme sağlamıştı. İthalat bu yıl ikinci çeyrekte yüzde 5,7 küçüldü ve ekonomiyi 1.25 puan olumlu katkı vermeyi sağladı. Stoklar ise ekonomik büyümeyi 0.2 puan aşağı çekti. Merkez Bankası’nın politikasıyla ekonomide yavaşlama kademeli olarak devam ederken talepteki yavaşlama enflasyonla mücadele için çok büyük önem arz ediyor. Son iki çeyrekte daha sert daralma beklenirken özellikle mali politikaların bu konuda daha fazla rol alması bekleniyor. Bu hafta açıklanması beklenen Orta Vadeli Program’da da ekonomistler mali sıkılaşmanın yol haritasını daha net görmeyi umuyor.
Bakan Şimşek: Dengelenme devam edecek
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kırılganlıkların önemli ölçüde azaltıldığı zorlu bir dönemin geride bırakıldığını belirterek, “Öncü göstergeler yılın üçüncü çeyreğinde büyümede dengelenmenin sürdüğüne işaret ediyor” dedi. Şimşek, yazılı açıklamasında, yılın ikinci çeyreğine ilişkin büyüme verilerini değerlendirdi. Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekte yıllık yüzde 2,5 büyüdüğünü ve böylece yılın ilk yarısında büyümenin yüzde 3,8 olduğunu vurgulayan Şimşek, yıllıklandırılmış milli gelirin ikinci çeyrek itibarıyla 1.2 trilyon doları aştığını bildirdi. Şimşek, takvim ve köprü günlerinin ekonomik aktiviteyi etkilediği ikinci çeyrekte ekonominin yüzde 23’ünü oluşturan sanayi sektörünün daraldığına, sanayi hariç diğer tüm sektörlerde büyümenin devam ettiğine dikkati çekti.
Ekonomide dengelenmenin sürdüğünü ve iç talebin büyümeye verdiği katkı 1.2 puana gerilerken net dış talebin pozitif katkısı 1,3 puan olduğunu aktaran Şimşek, şu değerlendirmede bulundu: “Öncü göstergeler yılın üçüncü çeyreğinde büyümede dengelenmenin sürdüğüne işaret ediyor. 2024 yıl genelinde iç talebin büyümeye daha az katkı verdiği dengeli bir büyüme kompozisyonu öngörüyoruz. Öngörülebilir ve uluslararası normlara uygun politikalarımız ekonomimizi güçlendiriyor. Büyümede dengelenme başladı, cari açık daraldı, risk primi azaldı, dış kaynak girişleri arttı, rezervler iyileşti ve dezenflasyon sürecine girdik. Güçlenen makro finansal istikrarımızın ve daha destekleyici olması öngörülen küresel koşulların dezenflasyonun büyüme üzerindeki kısa vadeli etkilerini sınırlamasını bekliyoruz.”
Şimşek, yakın zamanda 2025-2027 dönemi Orta Vadeli Program’ın (OVP) kamuoyuyla paylaşılacağı bilgisini vererek şunları kaydetti: “İyileşen güven ve istikrar ortamını pekiştirmek ve program hedeflerimize ulaşmak için adımlarımızı kararlılıkla atmaya devam edeceğiz. Öncelikli amacımız olan kalıcı fiyat istikrarını sağlayarak sürdürülebilir büyümenin zeminini sağlamlaştıracak, katma değerli üretimi, istihdamı, yatırımı ve ihracatı destekleyerek büyümenin potansiyelini ve vatandaşlarımızın refahını artıracağız.”
EKONOMİSTLER İKİNCİ ÇEYREK BÜYÜME VERİLERİNİ NASIL YORUMLADI?
■ TSKB Ekonomik Araştırmalar Baş Ekonomisti Şakir Turan:
Verilere göre hanehalkı ile kar amacı gütmeyen kuruluşların toplamını oluşturan özel sektör tüketimi yıllık bazda yavaşlayarak sadece yüzde 1,6 büyürken, toplam büyümeye 1.2 puan katkı yaptı. Dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalarda yüzde 7,3'lük sert daralma dikkat çekerken dayanıksız tüketim mallarına yönelik harcamaları yüzde 5,4 artışla dirençli kaldı. Hem harcamaların hem de yatırımların detayları parasal sıkılaştırmanın etkilerini yansıttı. İnşaat tarafındaki görece dirençli sonuçların deprem bölgesi ve kentsel dönüşüm kaynaklı olabileceğini değerlendiriyoruz. Net dış talepten gelen pozitif katkı ise ekonomideki dengelenmenin sürdüğünü teyit etti. Bununla birlikte TÜİK ilk çeyrek verilerinde de revizyona gitti. Bu sonuçlarla ilk yarıda yıllık bazda büyüme yüzde 3,8 olarak gerçekleşti. TCMB'nin sıkı parasal duruşunun gecikmeli etkileri ile mali politikalar tarafındaki tasarruflarla önümüzdeki dönemde ekonomideki yavaşlamanın belirginleşeceğini düşünüyoruz. Bu dinamiklerle 2024 yıl genelinde büyümenin yüzde 3 civarında kalabileceği öngörümüzü koruyoruz.
■ Yatırım Finansman Baş Ekonomisti Erol Gürcan:
Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler ve yüksek frekanslı veriler büyümede ivme kaybının sürdüğünü işaret etmekte. Yerel seçimler öncesinde öne çekilen talep etkisinin normalleşmesi, finansal koşullardaki sıkılık ve yıl ortasında asgari ücrete zam yapılmamış olması bu durumun ana nedenleri olarak değerlendirilebilir. Büyümedeki yavaşlama özellikle 3. çeyrek sonu 4. çeyrek başı gibi çok daha hissedilir olacağını değerlendirmekteyiz. Küresel finansal koşullarda beklenen gevşeme adımları dış talebe olumlu katkı sağlayabilir. 2023 yılı rakamlarındaki revizenin ardından, 2024 yılı büyüme hedefi mizi yüzde 3,5'ten yüzde 3'e revize ediyoruz.
■ Ekonomi İşbank Ekonomik Araştırmalar Bölümü:
Türkiye ekonomisi 2024 yılının ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2,5 ile piyasa beklentilerinin altında bir büyüme kaydederek pandeminin etkilerinin en fazla hissedildiği 2020’nin ikinci çeyreğinden bu yana en zayıf performansını sergiledi. Sanayi üretimi 2023 yılının ikinci çeyreğinden bu yana ilk kez yıllık büyümeyi aşağı çekti. Hizmetler sektörünün büyümeye katkısının pandemi döneminden bu yana en düşük düzeyde gerçekleşmesi, parasal sıkılaşmanın talep üzerindeki baskısının belirginleştiğine işaret etti. Ekonomi politikasındaki sıkılaşmanın gecikmeli etkileriyle iç talepteki ivme kaybı ikinci çeyrekte belirginleşti. Önümüzdeki dönemde, özel tüketim harcamalarının büyümeye katkısının azalmaya devam edeceğini, net ihracatın büyümeye pozitif katkısıyla ekonomideki dengelenmenin süreceğini öngörüyoruz.