Şans Sohbetleri: Yılın ilk çeyreği de zorlu gözüküyor

Ali Ağaoğlu ve Hakan Güldağ Türkiye’nin üçüncü çeyrek büyüme performansını ve önümüzdeki yıla ilişkin beklentileri değerlendirdi.

Haber Merkezi |

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, bu hafta Şans Sohbetleri’nde, Türkiye’nin üçüncü çeyrek büyüme performansını ve önümüzdeki yıla ilişkin beklentileri değerlendirdi. Artacak işveren maliyetlerine ve daralan ihracat pazarlarına dikkat çeken ikili, ilk çeyreğin zorlu geçeceği görüşünde birleşti.

Güldağ ve Ağaoğlu, Fed Başkanı Powell’ın son faiz mesajını ve piyasalardaki yansımalarını da ele aldı. Ağaoğlu, petrol fiyatlarının seyri için 4 ve 5 Aralık tarihlerini hatırlatarak, OPEC+ toplantısının ve Avrupa'nın Rusya’ya yönelik tavan fiyat kararının önemine vurgu yaptı.

Güldağ: Ekonomi çeyreklik bazda yüzde 0,1 küçüldü. Yıllık bazda üçüncü çeyrekte 3.9’luk bir büyüme var geçen seneye göre. İlk iki çeyrekte 7’nin üzerindeki büyümeden sonra bir yavaşlama söz konusu. Yüzde 0,1’lik daralmanın üzerine üçüncü çeyrekten dördüncü çeyreğe yarım puan civarında azalma daha geleceği hesaplanıyor. Özellikle OECD’nin yapay zeka öğrenme teknikleri ile ortaya koyduğu ve epey de bir isabet sağlayan göstergeleri, dördüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 2’lik 3'lük bir daralmaya işaret ediyor. Sahadaki ihracatçılarla, imalatçılarla konuştuğumuz zamanki gözlemlerim de bunu teyit ediyor. Bir kriz havasında olmasa da işten çıkarmaların yaşandığını görüyoruz. Özellikle EYT sonrası ortaya çıkacak kıdem tazminatları, yüksek asgari ücret beklentileri ve önümüzdeki döneme ilişkin yavaşlama öngörülerinin bu tasarruf amacıyla atılan adımda etkili olduğu açık. Geçen gün Çerkezköy’deydik; 8.500 ila 10.000 TL arasında bekliyorlar asgari ücreti.

Ağaoğlu: Asgari ücret, önümüzdeki en önemli konulardan biri bence. Asgari ücretin yüksek çıkması tüketiciler için rahatlatıcı olabilir. Ama ‘rahat’ ortamın çok uzun sürmesini beklememeliyiz. İTO’nun açıkladığı İstanbul’un kasım enflasyonu aylık 3,1 geldi. Yıllık baktığımızda 105,6. Yani yüzde 100’ün üzerinde enfl asyon. Evet artış hızı düşüyor ama enflasyonla yaşamaya devam ediyoruz. Enflasyon sıfır olsa bile geçen senenin kayıplarını geri almanız hayli zor. Üretim ve işveren maliyeti tarafı bir sıkıntı, bu nedenle bahsettiğin tablonun yaşanması normal.

Güldağ: İhracat tarafında Avrupa'daki daralma yavaş yavaş dördüncü çeyrekte kendisini hissettirmeye başladı. Yüzde 20'nin üzerinde daralan tekstilci kentlerimiz var. Bu arada geçen gün İzmir’e gittiğimizde serbest bölgede bir fabrika bin kişi daha almış işe, daha da alacak. Onun işleri iyi. Mesela ekim ayında eksi 2 gelmişken TİM verilerine göre, serbest bölgeler eklenince artı 2,8’e çıkmasını anladım. Çünkü orada ihracattaki artış devam ediyor. Yüzde 7 arttı ekimde, kasımda da sanki hemen hemen o oranda bir artış olacak. Belki bu sefer ihracattaki negatifliği kesemeyebilir. Ya da başa baş noktasında bırakabilir. Ama serbest bölgelerde teknolojik ara malları ve belli kalitedeki yani daha A grubuna seslenen son ürünler ciddi şekilde talep görmeye devam ediyor. Daha alt kesimler, Avrupa’da harcamalarını azaltsa da üst gelir grupları harcamalarını artırıyorlar, böylesi dönemlerde ve talep de onların ürünlerine artıyor gibi görünüyor.

Ağaoğlu: Araya bir cümle ile gireyim. Üçüncü çeyrekte büyümeye net ihracatın katkısı yüzde 1’in altında. Dış ticaretin büyümeye olumlu etkisi 0.66 puana kadar gerilemiş durumda. Hatta son 7 çeyreğin en düşük katkısı diyeyim.

Güldağ: Aslında ihracat sadece Avrupa için hız kesmiyor. Mesela “biz eskiden Dubai’ye 10- 12 parça takım birden satardık ev eşyalarında ama şimdi iki takım zor satıyoruz kişi başına” diyorlar. Suudi Arabistan yeniden açıldı, güzel gidiyor ama eskiden 79 parça çeyiz satardık, şimdi 10 -12 parçalık çeyiz takımını sattığımız zaman mutlu oluyoruz” diyorlar. Cezayir’de, Mısır’da benzer tablo var. Dövizle ilgili Mısır ikinci keredir devalüe ediyor para birimini. Oralarda da döviz akımlarında sıkıntı olduğu için ihracat genel itibariyle sıkıntıya girmiş vaziyette. Durgunlaşma devam edecek gibi görünüyor. Bu da bizi dördüncü çeyrekte bir negatif büyüme ile karşı karşıya bırakabilir, görünen o. Bu ilk çeyreğe de taşınabilir. Yani iç tüketim dışında şu sıra dışarıdan gelen etkiler çok bizim büyümemizi destekler gibi görünmüyor. İhracatın net etkisini biz hissedemeyeceğiz gibi görünüyor. Bu da tabi bizi bir cari açık, dış ticaret açığı meselesine getiriyor yine. Son rakamlar 103 milyar dolarlık bir dış ticaret açığına işaret ediyor.

Ağaoğlu: Faiz meselesine bir kez daha değineyim. TL’nin faizini bilmediğimiz için bir hesap yapamıyoruz. Bir taraftan da yüksek enflasyon etkisi var. Bunun yanında kur tarafı baskı altında olduğu için ihracatçının gideri artarken geliri azalıyor. Nihayetinde bir de gerçek tonaj bazında baktığımızda bahsettiğimiz talep daralması ister istemez bu sorunları gündeme getiriyor. Önümüzdeki dönem gerçekten daha da zor olacak. Bu sene 65-70 milyar dolar civarındaki KKM, artı 45 milyar dolar civarında da ihracattan gelen dövizi kullandık. Bu sene KKM yok, öyle bir döviz kalmadı. E ihracat da düşüyorsa, bu sefer zorunlu döviz gelirlerinden gelecek olan döviz miktarı azalacak, hepsini bir araya getirdiğimizde ister istemez önümüzdeki yılın bence ilk çeyreği bile problemli başlayacakmış gibi görünüyor. Şimdi buraya iyi bir haber Powell’dan geldi.

Güldağ: Fed Başkanı’nın son mesajı piyasalara epey bir hareket getirdi. Aslında piyasaları coşturacak bir ifade yoktu ama sanırım piyasalar pozitif algılamak istedi. Faiz artırımlarını Aralık'tan itibaren yavaşlatabileceğini söyledi ama enflasyon ile mücadelenin uzun süre devam edeceğini de vurguladı.

Ağaoğlu: Piyasa, 75’ler bitti, aralıkta 50 baz puan gelecek diye ikna oldu. Belirttiğin gibi Powell son söz olarak “bizim önümüzde yapmamız gereken bir iş var, onu yapmaya devam edeceğiz” dedi. Bence iyi bir tavır. Powell’ı ben ilk 25 baz puanlık artışta çok eleştirmiştim hatırlarsan. Orada bir hata yaptılar onun bedelini bütün dünya ödüyor. Bu sefer de uzun süre tutmak zorunda kalacaklar faizleri. Ben de biraz raporları okudum; 'önümüzdeki sene beklendiği kadar çabuk düşmeyecek bu faizler' diyor. Hatta Avrupa tarafı daha yükselmeye devam edebilecek. Bir tek Latin Amerika tarafında merkez bankaları faizleri düşürebilir notu var. Onun dışında ben de çok hızlı düşürebileceklerini zannetmiyorum. Resesyonun böyle kırıcı dökücü olacağını kimse beklemiyor.

Güldağ: Bu açıklama sonrası piyasadaki fiyatlamaları nasıl değerlendiriyorsun, hem altın gümüş tarafında hem faizler ve paritede yansımaları oldu.

Ağaoğlu: Dolar endeksi 105,5’in altına gelmiş durumda, test ediyor. Burası 200 günlük hareketli ortalamanın altı. Bu demektir ki Euro da bir parça yukarı gidecek. Ki benim “yıl içinde 1’in altı artık zor” dediğim noktaya geleceğiz. 1,0450/70 bölgesi var, burayı aşarsa 1,0650 – 1,0850’ye doğru bir hareket ihtimali belirdi. Gümüş 21,5’lere kadar gelmişti ama o da 200 günlük hareketli ortalamasını yukarıya kırınca 22’li rakamlara geldi. 1 Aralık Perşembe ve saat 14 itibariyle baktığımızda, 22,40’a kadar yükselmiş. Ama altın 200 günlük ortalamayı kıramadı, bugün en yüksek 1783’ü görmüş. Altın için biraz daha şanslı bir durum var. Gümüş eğer 200 günün altına inmezse yarınki kapanış itibariyle diyeyim, gümüş için 21,25 gibi bir seviye var. Onun altında kapatmadığı sürece altını yukarı çekebilir. Yani öyle bir durum var. Hani altın nereye kadar gider sorusunun yanıtı; böyle kopuk gidecek bir durum hakikaten yok. Belki 1835’lere kadar bir hareket yaşanma ihtimali olabilir.

Petrolde iki kritik viraja giriyoruz

Güldağ: Brent petrol 89 doların üzerini test etti. Önümüzdeki hafta da oldukça önemli…

Ağaoğlu: 4 ve 5 Aralık tarihleri önemli, iki kritik viraj geçilecek. 4 Aralık’ta OPEC toplantısı var, indirim ihtimali konuşuluyor 5 Aralık’ta daha önemli bir eşik var; petrole tavan fiyat uygulanacak. Bir kesinti gelirse petrol 90’ın üzerine tekrar çıkar. Ama kesinti gelmez, aynı kalır, artıracaklarını beklemiyorum. Ama Rusya için 60 doların üzerinde bir petrol fiyatı belirlenirse bu Rusya’yı çok rahatsız etmez. Yani hayat çok değişmez. 60 doların altında belirlenecek tavan fiyat, dengeleri sarsar, petrol fiyatını kısa vadede yukarı çeker. Yani 35, 40, 50 dolar gibi bir fi yat belirlerlerse hakikaten o zaman hayat değişir. Teknik olarak OPEC+ çalışmayacak demek olur bu.

SASA sorumlu davrandı

Ağaoğlu: EKONOMİ gazetesinin önemli bir başarısı var, bu kısmı da ben paylaşayım isterim. SASA manşetiniz, bence başarılı ve zamanlaması da çok iyi. Sayın İbrahim Erdemoğlu’nun sürece dair açık sözlülüğü de gerçekten önemli.

Güldağ: Biz her sene sonuna doğru Türkiye ekonomisinde önemli rol oynayan holdinglerimizi, iş insanlarımızı ziyaret ediyoruz, gelecek seneye ilişkin beklentilerini soruyoruz. SASA’ya da Vahap Munyar ve Handan Sema Ceylan ile beraber gittik. Ben çok gündemde olduğu için SASA ile ilgili “borsada ne oluyor, sizi nasıl etkiliyor” sorusunu yönelttim. İlk sözü “rahatsızım” oldu. Hisse fiyatının 60 liradan 180 liraya neden yükseldiğini bilmediğini, hisse fiyatını yukarı çıkaracak bir açıklama yapmadıklarını söyledi. Aslında en önemli ifadesinden biri de “80 lira iken sattığımdan beri, ‘Sasa hisse fiyatı çok yüksek, alınmaz’ diyorum” oldu. Bu sözleri de gündem oldu zaten. Gerçekten hem heyecanlıydı, hem de bu duruma endişeyle yaklaşıyordu. Bunu hissettiğimi çok net bir şekilde o söyleşiyi yapanlardan birisi olarak söyleyebilirim. “Yarın öbür gün ciddi bir hüsran yaşandığında en çok üzülenlerden birisi ben olacağım. Belki insanlar bizi suçlayacaklar, bizim hiçbir kabahatimiz olmadığı halde bizden hesap soracaklar” dedi. Sonuç olarak bir patronun halka açık şirketi ve hissesiyle ilgili bu kadar açık konuşması çok rastlanabilecek bir şey değil.

Ağaoğlu: Çok haklısın. Bence eşine pek rastlamadığımız, sorumlu bir davranış. Bu konuda ben de kendilerini kutluyorum.

Bu hafta hangi yatırım aracı ne kadar kazandırdı? Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi AKOM'dan İstanbul için saatli uyarı: Fırtına, yağış, kar... NASA keşfetti: Dünya'daki herkesi milyarder edecek asteroit! Bakanlıktan kasesi 1000 TL'lik çorbaya inceleme SPK'dan 17 şirketin sermaye artırımına onay