Şans Sohbetleri: Bozmak kolay, tamir etmek zor
Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri’nde doğalgazdaki fiyat artışlarını ve Merkez Bankası’nın ‘yeni odağı’ cari açık ile ilgili tartışmaları ele aldı. En önemli sorunun halen ‘öngörülebilirlik’ olduğu vurgusu yapan ikili, “Fiyatlama davranışları ve beklentileri bozmak için bir hamle yeterken, tamir etmek için bazen on hamle bile yetmiyor" görüşünde.
Haber Merkezi |Güldağ ve Ağaoğlu, ‘zayıf kurun ihracatı destekleyerek cari açıkta iyileşme sağlayacağı ve bunun da kurdaki baskıyı azaltarak enflasyonun aşağı çekilmesine katkıda bulunacağı’na yönelik 'para politikası' için; zaman ve maliyete dikkat çekti. “Ekonomi basit tanımıyla bir terazidir” diyen Ağaoğlu, kefelerin ikisini de iyi gözeterek dengeyi korumak gerektiğinin altını çizdi.
Güldağ: İçeride herhalde en sıcak gelişmelerden biri doğalgaz zammı oldu. Doğrusu bugüne kadar yakındıklarını hemen hiç duymadığım sanayicilerimizden bile tepki geldi. 'Anlaşılan bize üretimini yüzde 60'a kadar kıs, yüzde 40 da işçi çıkar denilmek isteniyor' yorumlarını duydum imalatçı-ihracatçılarımızdan... Dikkat çeken bir nokta zammın 1 Kasım’da gelmiş olması. Görünen ekim enflasyonuna yansıması istenmedi. TÜFE böylece ekimde yüzde 19,89 olarak açıklandı. 20 psikolojik sınırı aşılmadı kağıt üzerinde de olsa. Tabii, enerjiden gıdaya bu kadar yüksek artışlar söz konusuyken, enflasyon nasıl milim milim oynuyor diye sorgulanan bir ortamdayız. Dahası kurlarda yeniden yukarı hareketlerle birlikte enflasyon konusunda 'tepe noktaya ulaştık' da diyemiyoruz. Hele ki, üretici fiyatlarının önümüzdeki ay doğalgaz zammıyla birlikte yüzde 50'ye ulaşması hiç şaşırtıcı olmayacak...
Ağaoğlu: Dogalgaz fiyatlarında yaşanan artış ve kararın 1 Kasım’da olması; ekimde baz etkisinden dolayı biraz daha düşük çıkacak enflasyon, onun üzerine bu enerji zammı gelirse biz yine zevahiri kurtarırız beklentisiyle yapılmış hareketler gibi görünüyor. Enerji fiyatları, zirvesinden bir parça geriledi ama, o bugünden yarına doğalgaz fiyatlarının hayatımıza yansıyan kısımlarını değiştirecek bir gerileme değil. Petrol gibi değil doğalgaz. Kalıcı, ortalamalara yakın hesaplamaların yapıldığı bir yöntemi vardı. “Dı” diyorum çünkü ABD’de Henry Hub bölgesindeki doğalgaz fiyatlarına endekslenmesi gibi yeni bir tartışma var ki hepimizin hayatındaki doğalgaz fiyatlarının aydan aya değiştiği yeni bir döneme girebiliriz. Hem sanayiciler hem de sıradan vatandaşlar için bütçelerin ayarlanması ve şirketlerin planlamasında son derece zorluk çıkaran şeyler.
Güldağ: Pek tabii ki artan enerji fiyatları ve yükselen kur, zamları kaçınılmaz hale getiriyor. Ama az önce de söylediğim gibi sanayicinin ve iş dünyasının asıl eleştiri noktalarından biri ‘öngörülebilirlik’ sorunu...
Ağaoğlu: Merkez Bankası’nın temel görevi fiyat istikrarını sağlamak. Bunun tek amacı vardır; öngörülebilirlik! İstikrarlı olmalı ki herkes önünü görebilsin ve uzun vadeli planlar yapabilsin. Faizi indirerek bunu başaracağız diyorsanız yanılıyorsunuz. Nitekim piyasa da bunu gösteriyor. Faizleri indirdiğimiz zaman kur yukarı çıktı, kur yukarı çıkınca enerji fiyatları ister istemez TL bazında yukarı geldi. Hem hesaplama yapılabilirlik bozuldu, hem rekabet de bozulacaktır. Ekonomi basit anlamıyla terazi gibi bir şeydir. Bir kefeye fazla ağırlık verirseniz öteki kefe yukarı çıkıyor. Bu dengeyi korumak lazım. Bunu herkesin anlayacağı şekilde ifade etmenin temel yolu da Merkez Bankası’na verilen görevdir. Fiyat istikrarını bozucu adımlar attığınızda fiyatlama davranışları ve beklentiler bozuluyor. Bozmanız çok kolay da tamir etmeniz çok zaman alıyor. Bozmak için bir hamle yeterli, tamir etmek için belki de on hamle yetmeyecek. Çünkü 10 ardışık hamleyi de aynı şekilde yapmanız lazım ki o güveni tekrar oluşturabilin...
Güldağ: Bu tabloyu İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, ‘devalüasyondan medet uman bir sanayici olmak istemiyoruz’ diye ifade etti. Zannediyorum birçok sanayicinin de duygularına tercüman oldu. Kısa vadeli faizleri kısmen aşağıya çekmesi dışında bu faiz indiriminin herhangi bir yararı olmuş görünmüyor. Piyasaya bir istikrar getirmedi. Canlılık da... Aksine kurlardaki oynaklık nedeniyle piyasa adeta bol yumruk yiyen boksör gibi 'grogi' durumuna giriyor. Siparişler geliyor, sanayici ve imalatçı arada nasıl ayarlamalar yapsam diye bir çaba içerisinde, hakikaten sıkıntılı bir süreç yaşıyorlar. Ben bir modelimiz olduğu kanaatinde değilim, her ne kadar aksi iddia ediliyor olsa da… Merkez Bankası da senin dediğin gibi fiyat istikrarını unuttu. Önce çekirdek enflasyonu, bir ay geçmeden ‘cari denge’yi odağa aldı. Bir model, bir strateji olarak yapılsa hiç itirazım olmaz. Çünkü arayışlara ihtiyacımız var.
Ağaoğlu: Cari dengeyi hedeflemek diye bir politika zaten şu an olamaz. Neden dersen, cari açığı rekabetçi kurla kapatacağımızı varsayıyorsak aldanıyoruz. Rekabetçi kurla ihracatı teşvik etme dönemi bundan 20 yıl önceydi. 90’ların ikinci yarısında bu dediğimiz doğruydu. 100 dolarlık ihracat için 35- 40 dolarlık, enerji de dahil ithalat yapıyorduk. O zaman yüzde 50-60’lık kısmı ile gerçekten rekabetçi kurla bir avantaj sağlayıp ihracat yapabilir hale geliyorduk, bugün öyle değil. Bugün 100 dolarlık bir ihracatın ithalat maliyeti yüzde 72’lere kadar çıkıyor. 72 dolarlık dolarla fiyatlanan bir mal veya hizmet alıyorsunuz, 28 dolarlık kısmını TL ile fiyatlıyorsunuz. Rekabet kısmını sadece 28’de yaratabiliyorsunuz. Bunun önünü almanın kendi adıma bir yolu var diye düşünüyorum. Bana verseniz yaparım bu işi ama yetkileri de bana vereceksiniz.
Güldağ: Ne olacak? Merak ettim...
Ağaoğlu: Ben hariç 3 isim vereceksiniz. İlgili yerlere koyacağım, bir hafta sonra tıkır tıkır çalışan bir ekonomi olur. O 3 kişi var mı? Var. hepimiz de az çok tanıyoruz. Bence yeni açılıma ihtiyaç duyulan bir dönemde değiliz. Kur, faiz, fiyat istikrarı, enflasyon denildiğinde bunlarda tartışılacak çok bir alan yok. Bugün dünyada kabul görmüş, ispatlanmış ve daha önce de başarıya ulaştığı yol ve yöntemleri konuşalım. 'Ortadoks' diye adlandırılan yöntemleri uygulasak veya uygulamaya devam etmiş olsaydık bugün biz bu sorunlarla uğraşmıyorduk. Bugünkü sorunları çözmek bundan sonra hem zor, hem zaman alıcı, hem de çok maliyetli olur. Cari açığı hedefl eyen rekabetçi kurla bu işi yapmak Nasrettin Hoca hikayelerine benzer. O kadar zamanımız yok. Ne de fayda/maliyet karşılanabilecek. O yüzden şu anda çok ciddi bir yol ayrımını geçtik, ciddi bir patikaya girdik, ileride bir sapak var tekrar ana yola girme şansımız var. Yoksa ondan sonrasında uçurum mu var, çöle mi gideceğiz hiçbir fikrimiz yok. Bu açılım olmasa gerek diye düşünüyorum.
Güldağ: Yanlış anlaşılmasın, kastım günü kurtarma politikalarından çok artık yeni bir dinamik üretmeyen, şu andaki dur-kalk ekonomisi modelinden, bilinçli bir tercihle Türkiye'nin cari açığını hedefe koyup, bunu cari fazlaya dönüştürme stratejisinin izlenmesi. Günün sorunları ile ilgili uygulanacak taktiklerin de ona bağlanması meselesini kastediyorum. Oysa bizde işler tersine gidiyor. Önce sorunları yaşıyoruz, sonra onları sanki bir politikanın parçasıymış gibi göstermeye çalışıyoruz. Çekirdek enflasyon böyle, rekabetçi kur böyle... Faiz indirimi “Türkiye’yi dertlerinden kurtaracak bir model” olarak sunuluyor ya, itirazım ona. Yoksa tabii ki önce yangının söndürülmesi lazım. Sonra soğutma çalışması yapılacak. Ağaçlandırma ya da bölgenin kontrol altında tekrar orman haline gelmesini desteklemek gerekiyor. Onda hem fikirim. İtirazım; önce düşünüp stratejiyi belirlemek gerekir diyorum. Sorun patladıktan sonra politikayı sanki bilinçli bir tercih imiş gibi sunmak en son ihtiyaçımız olan şey. Bizi gerçeklikten kopardığı gibi geleceğin risklerine karşı da korumuyor. İlk iş gerçekleri konuşmaya başlamalıyız.
Fed düğmeye bastı, bundan böyle ABD 10 yıllık tahvil getirilerini iyi izlemek gerekir
Güldağ: Fed, varlık azaltımına kasım ayı ile başlıyor. Daha önce 'geçici' dediği enflasyon için şimdi 'geçici olacağını düşündüğümüz, beklediğimiz' diyor. Bunu gurur vesilesi yapmıyor, biz de yanılmış olabilirizi de içeriyor mesajı. Sen de 'geçici değil' diyordun. Gördüğüm kadarı ile piyasa da şok olmadı. Yumuşak bir hava var gibi görünüyor.
Ağaoğlu: 15 milyar dolarlık azaltım diyordu. Rakamın değişebilir olması fark yaratıyor olacak. Rakamı sabit tutmayacağını söylemesi 10 yıllıkları olumsuz etkiledi. Daha ilginç durum; Brezilya, Polonya faiz artırdı. Biz hariç gelişen ülke piyasaları önceden tavır aldıkları için faiz artışına karşı hazırlıklı durumuna geliyorlar. Bu ülkeler için de piyasa açısından da çok büyük bir şok yaşanmayacak.
Güldağ: Hisse senedi piyasasına etkisi ne olur?
Ağaoğlu: Yeni rekorlar kırmaya devam ediyor. Algı çok büyük bir sıkılaştırma olmayacağı yönünde. O yüzden biz yolumuza gidelim. Orada pozisyonlanmanın getirdiği bir etki var. Pozisyonlanma izin vermiyor şu aşamada. Hem gidecek yerleri var gibi görünüyor pozisyonlarından dolayı, hem de Fed’in şu anki tavırlarından çok büyük bir rahatsızlık duymuyorlar.
Güldağ: Fed’in faizleri artırmada acele etmeyeceğiz diye bir vurgusu var. Birçok kişi de varlık alımını mayısa kadar bitirir haziranda faiz artırımı olur diye düşünüyor. Bu görüşe ne dersin?
Ağaoğlu: Ben de katılıyorum. İkinci yarıdan itibaren faiz artırımını konuşmaya başlayacağız. Gelişen ülkeler ve Avrupa Merkez Bankası’nın da öteleme çabası var. Piyasa şu an kötümser bakmıyor ama ikinci yarıda faiz artışı ihtimalinin arttığını düşünüyorum.
Güldağ: Lagarde, biz 2022’de hiç yapmayacağız havasında. Sence bundan sonra nereye bakmak lazım?
Ağaoğlu: Bence bundan sonra bakılacak en önemli indikatör ABD 10 yıllık tahvil faiz getirileri. Orada 1,75 -1,77 ve daha önceden görülen kritik eşit var. Bunun üzerine çıkarsa Fed’in faiz artış döngüsü başlayacak ve ona göre de piyasa yavaş yavaş hazırlanacak. O zaman hisse senedi ve diğer piyasalar bunu fiyatlamaya başlayacak.
Altında majör bir hareket yok
Güldağ: FED sonrası altın ve gümüşte ne görüyorsun?
Ağaoğlu: Çok baskı altındaydılar. Fed'den vahim bir daralma gelmediği için korkularının bir kısmını attılar ama majör bir hareket daha başlamadı. Başladığında da hızlı olacaktır. Alternatifi olan kripto tarafında majör bir düzeltme olursa ancak o zaman sıra gümüş ve altına gelir. Ama şu an kırılma yok.
Metal fiyatlarında başrolde Çin var
Güldağ: Metal fiyatlarında düşüş havası var.
Ağaoğlu: Çin meselesi burada çok önemli. Bakır çok kritik bir eşikte. Yukarı gidemedi, gidemiyor. Gidemezse sıkıntı başlar. Bakır 200 günlüğe deyip geri dönmüştü. Bu 200 günlük seviyeyi kıracak olsa majör bir düşüş ihtimali artacaktı. Yanı sıra alüminyum çok sert düştü. 200 trendi var. Kırılacak olursa yüzde 5’lik hareket gündeme gelir. Bu olursa metaller tarafından ciddi bir düzeltme içinde olduğumuzu, Çin’in bunları aşağı çekeceğini ve beraberinde petrolü de aşağı çekeceğini düşünüyorum. Kurşunda zirveler görüldü. Özellikle nikel tarafında daha önce piyasa yukarı çektiğinde o da 50 günlüğüne geri geldi. Orda da bir düzeltme var ama majör bir düzeltme için erken. Nikel yeni teknolojileri de seviyor. Yukarı çıkmıştı geri döndü, Çin onları da aşağı çekiyor. Fed’den çok gelişen ülke merkez bankalarının faiz artışları önemli. Fed’in söylediği önemli; tedarik zincirinde yaşanan problemlerin kademeli olarak azalacağını düşünüyor. Ben onun kadar iyimser değilim. Çip ciddi sorun oldu.
Güldağ: Microchip Tecnology Başkan Yardımcısı Nuri Dağdeviren ile sohbet ettik. “Ne zaman biteceğini bilemem ama ne zamandan önce bitmeyeceğini söyleyebilirim. 2022 sonundan önce bitemez” dedi.
Ağaoğlu: Kalıcılığı ile ilgili sıkıntı var. Artçıları gelecek. Fed’in parasal genişlemesinden kaynaklanıyor.
İran'la nükleer 'zirve' petrol için kritik
Güldağ: Ücret artışına baktın mı? Sanki maksimum istihdama çıpa atmış gibi. 80 doların altını bekler misin, enerji fiyatları aşağı gidiyor ve OPEC toplantısı da var?
Ağaoğlu: İran nükleer görüşmeleri kritik öneme sahip artık. Görüşmeler başlar ve bunlar İran’ın veya piyasanın beklediğinden hızlı büyüyecek olursa, petrol fiyatlarında bir parça gerileme olması muhtemel. Ama burada kritik olan İran görüşmelerinin başlaması ve bir yol kat edilmesi. Öyle bir şey olursa piyasa bunu petrol fiyatlarını aşağı çekmek için kullanır.
Güldağ: COP 26 etkisi olmayacak gibi görünüyor. Ne dersin?
Ağaoğlu: Ben beklemiyorum. Bence dünya bir niyet ifadesinde bulunuyor ama henüz teknolojik altyapı ve diğer bütün faktörleri göz önüne aldığımızda dünya majör bir politika değişikliği yapmaya hazır değil.