Sağlam bir 'ekonomik reform paketi' 100 baz puan faiz artışından kıymetli

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, bu hafta Şans Sohbetleri’nde Amerikan 10 yıllık tahvillerindeki hareketlerin Türkiye'deki kur hareketine etkisini ele aldı ve önümüzdeki döneme ilişkin dolar/TL paritesine ilişkin beklentilerini paylaştı.

Haber Merkezi |

Güldağ: Sohbete direkt piyasalardan girelim. Şimdi de ABD tahvillerinin uzmanı olmaya başladık. Çünkü doğrudan kurları etkiliyor. 7.78’e geldik. Oradan da bir dönüş oldu... Ağaoğlu: Kurdaki hareketlilik önemli ölçüde Amerika’daki 10 yıllık tahvillerde faiz yükselişi var. Güldağ: 1.45-1.50 arasına bir yere gelir demiştin geçen sohbette...

Ağaoğlu: Oraya kadar bir yükseliş bekliyorum. Üzeri artık başka bir döneme geçtiğimizin işareti olabilir demiştim. Düşüncelerimi koruyorum. Üzerine çıktık evet ama kalıcı hale geçtik mi dersen, 1-2 haftalık kapanışlara bakmamız gerekiyor. Eğer orada bir kalıcılık söz konusu olursa yeni bir trend değişikliğinden söz edeceğimiz günlere geleceğiz. Ama normal koşullar altında emtia tarafında önemli bir enfl asyon baskısı var. Sadece gelişen ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerde de söz konusu bu. Petrol fiyatının geçen sene 25-30 dolarlardan şu anda 67-70 dolarlara gelmiş olması… Özellikle endüstriyel metal tarafında bir sıkıntı veya bakır tarafında önemli yükseliş yaşanıyor.

Güldağ: Bütün emtia fiyatlarında artış var. Tarımsal emtiadan metallere. Ve reel sektörü deyim yerindeyse canından bezdirmiş durumda. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan 'tahammülleri zorluyor' diyordu. Sıkıntılar azalacağına büyüdü...

Ağaoğlu: Geçen seneden bu yana neredeyse yüzde 100’ün altında artan yok. Hepsi enfl asyon beklentilerinde bozulmayı, enfl asyon beklentisindeki bozulma da Amerikan tahvil faizlerini vuruyor.Fed ya da diğer para otoritelerinin müdahalesinden öte beklentilerle ilgili...

Güldağ: Amerikan 100 yıllıklarının getirisindeki yukarı tırmanış da çok hızlı oldu...

Ağaoğlu: Çok hızlı olduğu için de likidite biraz azaldı. Likiditenin az olduğu bir ortamda da hareket çok sert olmaya başladı.

Güldağ: Biraz durulma var ama...

Ağaoğlu: Yavaş yavaş o piyasanın da, bizim piyasanın da bir dengeye kavuşacağını düşünüyorum. Hatta bir düzeltme gelecektir diye bekliyorum. Çünkü bu tür şoklar korkuyla yapılan hareketlerdir. O korkunun kendini dinginliğe bıraktığı ortamda da fiyatlar bazıları için fırsat haline gelmeye başlıyor.

Güldağ: Yani şu anda yaşanan bir düzeltme hareketi...

Ağaoğlu: Evet ve bu düzeltmenin de bir düzeltmesi gelecek diyeyim. Amerikan 10 yıllık tahvil getirisinin 1.20-25’lere kadar gerilediğini de göreceğiz diye tahmin ediyorum.

Güldağ: Şubat başındaki seviyesi oydu. Ya onun altı? Çünkü geçen sene bu sıralar 0.50 civarındaydı...

Ağaoğlu: 1.20 düzeyinin altına inmesini beklemiyorum.

Güldağ: Bu piyasalara büyük bir coşku verir mi?

Ağaoğlu: Hayır. Kulağına kar suyu kaçtı artık piyasaların. 1..60’lara gelen faizler 0.47’lerden başladı geçen sene mart ayında. Onun da bir düzeltmesine, bir sakinleştiği döneme geliriz. Ama önümüzdeki 6 ay içinde 1.20’nin altına inmediği durumda artık yavaş yavaş enfl asyon daha fazla öne çıkacak. Faiz ortamının daha yukarıda oluşması piyasaların genel kabulü haline gelecek.

Güldağ: Bizi fena vurdu ama... Tam ters dolarizasyon senaryosu tutacak derken, yurtdışından gelen etki yeniden kafaları karıştırdı. Tedirginlik boyutu büyüdü...

Ağaoğlu: Gelişen ülke piyasalarını vuracak diye düşünülüyordu zaten. Lakin bizdeki hareketin büyük bir bölümü, bir kısmı yurtdışından geldi, bir kısmı da yurtiçinden geldi. 7.78 bence aşırı tepki bölgesiydi. Şimdi makule geri dönüyoruz. 7.7450 yüzde 50’lik bir düzeltme. 8.58’den 6.90’lara hareketin yüzde 50’lik düzeltmesi. Son derece sağlıklı bu.

Güldağ: Kurun bu oynaklığı ile faiz politikası ile ilgili bazı beklentiler oluştu piyasada... 18 Mart'taki Merkez Bankası toplantısında faizin artırılmasını bekleyenler arttı. Merkez üzerinde baskı var. 25 baz puan diyen var, 50, 100, 300 diye devam ediyor. Ama şimdi bu düzeltme hareketi ve perşembe günü yapılan Amerikan tahvil ihalesinin sakin geçmesi Merkez üzerindeki baskıyı hafifl etir...

Ağaoğlu: Ben faizi artırmanın herhangi bir sorunu çözeceği noktada olduğumuzu düşünmüyorum. Yani yüzde 8’lerdeyken faizin artmasını doğru bulan birisi olarak şu anda yüzde 17 politika faizinin bize yeterli olduğunu düşünüyorum. 18’e çıksa ne değişecek diye baktığımızda, çok fazla bir şey değişmeyecek. Hatta bazı yatırım bankaları bu konuda rapor yazdı diye böyle bir şey yapıyorsanız eğer biraz da onların eline koz vereceksiniz demektir.

Güldağ: Yüzde 100 katılıyorum...

Ağaoğlu: Bugün 100 isterler yarın 300 isterler...

Güldağ: Ama Merkez Bankası'nın sağladığı güveni de kaybetmemesi lazım. Tabii, bugün genel olarak para politikası ile birlikte ve giderek daha da çok maliye politikalarının önemli hale geldiği bir noktadayız. Cuma günü de ekonomik reform paketi açıklanıyor.

Ağaoğlu: Bu noktada, bir politika bileşeni olarak Merkez Bankası’nın kesinlikle ne diyeceği çok önemli ama onun ötesinde, politika yönetiminin 'sağlam ve derli toplu bir paketle ben yola devam ediyorum' demesi 100 baz puanlık faiz artışından daha kıymetli olacak.

Güldağ: Merkez haftaya faiz artırmaz ise ne mesaj verebilir?

Ağaoğlu: Faiz artırmadığı toplantıda söylemişti: 'Uzun süreli yüksek faiz politikasına devam edeceğiz' cümlesi vardı. O cümleyi korumaya devam ettiği sürece, faiz artırmaktan daha kıymetli olacaktır.

Güldağ: Bu cümle yüzde 17 faizin raf ömrünü bir süre daha uzatır mı?

Ağaoğlu: Politikaların arkasında durulması da önemli. Hatırlarsan 15 Mart-15 Nisan döneminde bir sıkıntı yaşayacağız demiştim. O sıkıntıları yaşamaya başladık. Majör bir trend değişikliği olup olmadığını anlamak adına nisan sonunu bekleme taraftarıyım. Düzeltmelerin sağlıklı olduğunu, bir miktar geriye çekileceğini, hatta 7.35-7.45’lere gerileyeceğini ve orada biraz yataya geçeceğini düşünüyorum.

Güldağ: Bu sohbetlerde hep şunu ayırıyoruz: Merkez Bankası'nın yapması gereken ve yapacağı... Ne yapması gerektiğine ilişkin düşünceni söyledin. Gerekçeni de, yurtdışındaki harekete karşı Merkez Bankası’nın akıntıya karşı kürek çeker gibi hareket etmesi mümkün değil diye açıklamıştın. Henüz Merkez'in alıma geçeceği seviyenin uzağındayız. Faiz artırımı da boşa atılmış bir kurşun haline gelebilir bu hareket sürerken.Ama piyasa artıracağı kanaatinde...

Ağaoğlu: Uzun zamandan beri ilk defa piyasadan farklı düşünüyorum. İşsizlik rakamları ortada...

Güldağ: Özellikle atıl iş gücü oranı olarak açıklanan veriye bakarsan. Yüzde 30'a vurdu... Ağaoğlu: Bu ortamı, yurtdışındaki emtia fiyatlarının ama özellikle petrol fiyatlarının hareketi ile birlikte ele alınca, Türkiye üzerine gelen fiyat baskısı aslında bazı ekonomist arkadaşlarımla çok uyumlu olamıyorum. Nedeni de yüzde 8-8.5’lik o inanılmaz kredi genişlemesinin olduğu dönemde biz müthiş bir talep artışından kaynaklı enfl asyon yarattık. Bunu biz kendi faizimizle düzletebilirdik, evet o gün o faizi artırmamız lazımdı. Ama bugüne geldiğimizde var olan enfl asyon baskısı Türkiye içindeki talep artışından kaynaklanmıyor. Bu sefer yurtdışından gelen bir az yönlü enfl asyon baskısı var. Ve bu az yönlü enfl asyon baskısını da biz faizle yönetemeyiz.

Altında şimdilik dibe geldik, ABD'de vatandaş 'hisse' diyor

Güldağ: Altınla ilgili çok fazla soru var. Altın ve de yoldaşı gümüş nereye doğru gidecek? Ve genel olarak emtiada ne beklersin?

Ağaoğlu: Konvansiyonel tarafta, emtia bloğunda ben bir düzeltme döneminde olduğumuzu düşünüyorum. Şu anda radikal hareketler gümüş ve altında oldu. Platin biraz daha direndi bunlara değerli metaller tarafında. Gümüşte halen daha majör bir kırılma olmadı. 23.50’ye gitseydi ben majör bir kırılma olurdu diye bekliyordum ya da düşüş. Gümüş bayağı dirençli çıktı. Gümüşün bu sert düşüş sırasında gördüğü en düşük seviye 24.83. Oradaki hareketin yavaş yavaş sona erdiğini düşünüyorum.Ama en çok da altından dolayı...

Güldağ: Altında 1690 dolarlara geliriz demiştin...

Ağaoğlu: Hatta 1670’lere kadar geldik. Sonra salı günü 1720’lere kadar olan bir hareket yaşadık. Bu düzeltmede şimdilik bir dibe geldiğimizi, buradan tekrar bir hareket olacağını ama bunların 1760-65 seviyesini aşacağını hiç zannetmiyorum.

Güldağ: Aşarsa?

Ağaoğlu: Aşarsa altında dip göründü, daha bir şey yok demektir. Ama aşamazsa 1615-1635’e kadar son bir düşüş hareketi daha olabilir. Ondan sonra altındaki düşüşün yavaş yavaş sona ereceğini düşünüyorum.

Güldağ: ABD tahvillerinin etkisi var mı?

Ağaoğlu: Faizdeki getiri yükselişini mantıklı olarak açıklıyoruz ama beklentilerde majör bir değişiklik yok gibi görünüyor. Zira ABD'de 1.9 trilyon dolarlık paketten para alacak olanlara soruyorlar: Ne yapacaksın bu parayı diye? 'Hisse senedi alacağız' diyorlar...

Güldağ: Veya Bitcoin’e girecek....

Ağaoğlu: Olabilir... Şaşırtıcı bir şekilde kripto paralar kendilerine ayrı bir dünya yarattılar. Onlar faizlerle ilgilenmiyorlar, daha fazla katılımcıyı cezbediyorlar. Kaldıraçlı oranlar herkesin hoşuna gidiyor. Bir an önce köşeyi dönmek isteyen insanların oranı daha da fazla...

Güldağ: Bazıları da demir-çelik gibi emtiaya giriyor. Bunların borcu-harcı yok galiba... Ağaoğlu: 'Borcumu ödeyeceğim' diyenler her zaman olduğu gibi öncelikli. Ama 'nereye yatırım yaparsınız' sorusuna verilen yanıt hisse senedi olmuş. O yüzden piyasaları ürkütecek, kıracak, dökecek bir değişim henüz daha görülmüyor. Genel algının majör olarak kırılıp dökülmediği ortamda bu düzeltmelerden sonra toparlanmaların geleceğini düşünüyorum. Yani altında 1690’dan da gelmiş olabilir, 1635’ten de olabilir bu. Gümüşte keza 23.50’den de olabilir ikinci son veya üçüncü son düşüşü. Yani ben onlara ABC dalgası diyorum kafamda. O seviyeden döndüğümüz takdirde orada bir toparlanma olacak. Şimdi burada gram altın ve ons altın olarak ayırmak lazım. Ons düşmesine rağmen teknik olarak gram altında düşüş sınırlı kaldı. Şu anda ons olarak konuşuyorum. TL tarafında yani gram altın tarafında, kuru da dahil etmek lazım bu denkleme. 1630 ya da artı-eksi 10 kuruşluk bir bantta dolar-TL olduğunda altının bu sene için diplerini görmüş olacağını düşünüyorum. Eğer oraya gelirse daha fazla bir düşüş, hem gram altın hem de ons tarafında beklemiyorum. Güldağ: Bu noktada , geçen bir banka şubesinde müdire hanımla sohbet ederken 'Altın yükselecek mi tekrar' diye sordu. Ben de 'neden sordunuz' dedim. Bazı şirketlerimizin gelip, fiziki olarak altın aldıklarına şahit oluyoruz son dönemde' dedi. Külçe altın alıyorlarmış. Fiziksel olarak. Genel bir eğilim midir, o bölgeye has bir gelişme mi bilmiyorum. Ama bir hareketlilik var. Kulağımızın bir kenarında bulunsun.

Abidin Paşa'nın 'Hava Oyunları' kitabını okuyunuz

Güldağ: Yoğun biçimde halka arzlar bekleniyor bu sene. Bu süreç sermaye piyasasını hatta reel sektörü de etkileyecek. Çok iyi yönetilmesi gerekiyor. Neden böyle diyorum? Çünkü bir gelişme dikkatimi çekti. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği geçen açıkladı: 2019'un tamamında 11 bin 815 kredi kullanan hesap var ve hacim 2.8 milyar TL. 2020'nin ilk 9 ayında ise hacim 5.8 milyar lirayı bulmuş. Kredili hesap sayısı da 21 bin 481. Artış çok çarpıcı... Gençlerimizin aklı hepimize yeter ama yine de 'aman dikkat' diyorum. Kredi alıp da borsada ya da başka bir yerde işlem yapmak büyük hüsranlara sebep olabilir.

Ağaoğlu: Benim kızım Bitcoin’i soruyor. Arkadaşları konuşuyor çünkü... Benden fiyat alıyor, gidiyor arkadaşlarına anlatıyor. Gençlerin ilgisi yüksek. Ama bunun bir başka sebebi daha var. Nerede olursanız olun, elinizdeki akıllı cihazlarla ulaşabildiğiniz için bu piyasalara ilgi fazlasıyla arttı. Evde oturunca canı sıkılanlar gidip burada piyasada işlem yapmaya başladı. Türkiye’de de dünyada da durum böyle. Ve bu kaldıraçlı işlemler herkese ulaştığında bütün hikaye daha geniş kesimlerin ilgisini çekiyor. Bu hisse senetleri için de geçerli. Şimdi 1870 yılından bir kitapla yanıt vereyim bu soruya... Kitabın adı Hava Oyunları.

Güldağ: Abidin Paşa'nın kitabı...

Ağaoğlu: Eğer bu konuya ilgisi olan varsa mutlaka okumalılar. Bakın 1870 yılındaki İstanbul Borsası, o zamanın önde gelen borsalarından biri. Burada konsolit denilen Osmanlı Devleti’nin çıkarmış olduğu borçlanma senetlerinin alım-satımı yapılıyor. O dönem çok da gelişmiş İstanbul Borsası. Repo yapılabiliyor ve üzerine opsiyon yazılabiliyor. Opsiyona da havasını almak ya da havasını satmak adını veriyorlar, şimdi de kullandığımız bu laf o zamanlar için opsiyonlar için konuşulan bir şey. Borsa Zabiti’nin bir tane tavsiyesi var. Diyor ki, 'konsollit alın-satın ama sakın ola havasını satmayın' diyor, İnanılmaz zarar ettirir. Buraya gelen yeni yatırımcılar için de benim naçizane tavsiyem işin aslını öğrenmeden türeve kaçmasınlar.

Ev alacaklar dikkat! Konut kredisinde faizler düştü: Başvuru şartları neler? Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Meteoroloji'den 14 il için sarı kodlu uyarı: Kuvvetli yağış geliyor TOKİ yüzde 25 indirim kampanyası başlıyor! İşte başvuru tarihleri Ankaralılar dikkat! Bu yollar trafiğe kapatılacak Yargıtay kararı: Emeklilerin kredi ödemeleri maaşlarından kesilemez