Nureddin Nebati: Yüksek faiz aslında öğretilmiş bir yanlıştır
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "Finansal istikrarı üç günde, Cumhurbaşkanımızın manifestosuyla sağladık. Düne kadar yüksek faiz kesin çözümüdür diyenlere de tokat gibi bir cevap oldu" dedi. Nebati, yeni ekonomik modelde bu sabah itibariyle 10 milyar TL mevduata geçiş olduğunu açıkladı.
Haber Merkezi |Maliye Bakanı Nebati NTV'de soruları yanıtladı. Yeni ekonomi modelini "Yüksek ihracata dayalı, cari açığı azaltıcı bir model" olarak tanımlayan Nebati, dolardaki sert düşüşü, "Cumhurbaşkanımızın manifestosuyla sağladık. Düne kadar yüksek faiz kesin çözümüdür diyenlere de tokat gibi bir cevap oldu" şeklinde ifade etti.
Maliye Bakanı Nebati'nin açıklamalarından önemli satır başları şöyle:
Siz bir ekonomi teorisini, ekolünü ya da yolunu alıp uygulamaya başladığınız zaman birilerinin sizi yönlendirmesi konusunda maalesef bir baskı var. Çünkü dünyada egemen güçler var. Biz bize öğretilmiş şeyleri yapmaktan vazgeçmenin zamanının geldiğine inanıyoruz.
2013 yılında Gezi olayları öncesinde faizin düştüğü, enflasyonun düştüğü bir ortamda bir sorunla karşı karşıya kaldığımız görüyoruz. Yüksek büyüme için yüksek cari açık. 2013’te 400 milyar dolara yakın borçlanmışız. 2013’ten bugüne kadar borçlanma oranı 445 milyar dolar seviyesinde. 8 yıldır bununla ilgili bir mücadele sürüyor. Geçmişteki saldırılar bir takım değişiklikleri engelledi.
Biz demokratik gelenekleri olan, serbest piyasaya inanan, kambiyo rejimine sıkı sıkı bağlı olan ve bu geleneği de sürdüren bir modeli ortaya koyuyoruz. Çünkü altyapımız dolu. Altyapıyı tamamlamış şekilde geliyoruz.
Türkiye modelinde 150 dolarlardan 200 dolarlardan 1000 dolarlardan yola çıkan bir ülke değil. 8500-9000 dolarlarda kişi başı geliri olan, tüm altyapısını tamamlamış bir ülke olarak geliyor.
Yüksek ihracata dayalı cari açığı azaltıcı yeni model
Modelimiz; yüksek ihracata dayalı, cari açığı azaltıcı ve refah sisteminin toplumun tamamına yansıtıldığı bir modeldir. Bu model içerisinde biz yüksek teknoloji üssü olmak istiyoruz.
20 yıldır geliştirilen bir yapı var. Bu yapı Türkiye’nin sanayide bir tık daha üste çıkabileceği altyapıyı hazırladı. İnsanlar girişimciler bu yapının nasıl işlediğini gördü. Üçüncüsü dünyaya açılmayla diğer pazarlarla Türkiye’yi karşılaştırabilecek yapıya sahip oldu. Türkiye’nin vazgeçilmez bir ülke olduğu anlaşılmış oldu.
Sıcak paranın ne zaman geldiği ne zaman gittiği belli değil. Ülkelerin ekonomisini sarsacak noktaya dönüşebiliyor. Sıcak paradan ziyade doğudan yatırımın gelmesini istiyoruz. 2018, 2019’daki saldırılarda kullanılan temel araç sıcak paraydı. Sıcak parayla dilediğiniz şekilde manipüle edebiliyorsunuz, ülke iktidarlarını tehdit edebilecek boyuta gelebiliyor. Biz bu yolu kapatıyoruz.
"Son üç ayda yaşadığımız bir türbülans vardı"
Son üç ayda yaşadığımız bir türbülans vardı, başından beri bu bir köpüktür, yapmayın etmeyi, eylemeyin dememiş olmamıza rağmen. Dövizin 18 liralara kadar gelmiş olmasından bir gecede sayın Cumhurbaşkanımızın adeta bir ekonomik manifestoyla ortaya koymuş olduğu çözüm önerileri ve tedbirler paketiyle üç günde Türkiye’nin bütün ortamını sıcak parayla değil, yüksek faizle de gerçekleştirmedik, kendi imkanlarımızla bu hale getirdik. Düne kadar yüksek faiz kesin çözümüdür diyenlere de tokat gibi bir cevap oldu. Yüksek faiz söylemi de aslında öğretilmiş bir yanlıştır.
Düşük cari açıkla yüksek büyüme gerçekleştirebiliriz. Üç günde finansal istikrarı sağladık. Bu, sıcak paraya karşı doğrudan yatırımı çekecek özel bir model. Sıcak paradan ziyade doğrudan yatırım için gelinmesini istiyoruz.
"Bankacılıkta yeni bir enstürman geliyor; proje kredileri"
90’lı yıllarda büyüme düşük, cari açık düşük. 90’lar böyle gitti. 2002 ile 2020 döneminde yeterli ancak riskli bir şey yaptık. Cari açık yüksek, büyüme yüksek. 2013’lere geldiğimizde cari açık tavan yapmıştı. Türk lirası çok güçlü hale gelmişti, borçluluğumuz artmıştı, biz büyümeyi öyle gerçekleştirdik. İşte öğretilmiş ikinci şey; cari açık olmadan büyüme olmaz. Biz de diyoruz ki hayır, düşük cari açık ve yüksek büyümeyle yeterli ve risksiz bir yapıyı gerçekleştirmiş olacağız.
Peki nasıl yapacağız bunu? Bunu yaparken bizim 19 yıldır inşa ettiğimiz bir Türkiye’nin temelleri, altyapısı bitti. Sanayiye biz yüksek teknoloji ürünleri olmak kaydıyla destek vereceğiz.
Proje bankacalığına giriyoruz. Bankacılıkta yeni bir enstürman geliyor, proje kredileri. Bunu yaparken de rekabet gücü yüksek olan sektörleri seçeceğiz.
Finansal istikrarı üç günde, Cumhurbaşkanımızın manifestosuyla sağladık. Bundan yapılacak olan şey, Türkiye’nin bu imkanlarına kısa sürede uyum sağlayacak sektörleri öne çıkarmaktır.
Rekabeti çok güçlü olan eserlerle çıkacağız. Peki böyle bir örnek var mı, var. Savunma sanayiinde yüzde 80’lere kadar bağımlılıkla hareket eden sektör, bugün yüzde 20 bağımlılığa dönüşmüş durumda.
Bundan sonra ihtiyaç olan şey özellikle bankacılığın bizi anlaması
Bundan sonra ihtiyaç olan şey bu paradigma değişikliğine tüm aktörlerin uyması. Bankacılığın özellike uyması, bizi anlaması. Proje bankacılığını, selektif yatırımları seçmesi.
Finansal alanda güçlüsün, bankacılık sektöründe güçlüsün. Yeni enstrümanlara hızlı bir şekilde uyum sağlayacak portföyün var. Aynı zamanda her türlü altyapı yatırımını gerçekleştirmişsin. Şimdi dijitalleşmede, yeni teknoloji ürünlerinde adımlarımızı hızlandırıyoruz. İthalatı kısıcı, ara mallara ödediğimiz bedeli en aza indirecek yatırımlar diyoruz.
Kurdaki düşüş devam edecek mi?
Pazartesi akşamına kadar olan bir köpüktü, köpük gidiyor. Bireysel yatırımcılar ihanete varan yorumlara kulak asmasın. Optimal noktaya kendisi ulaşacak.
Yaza kalmadan çok hızlı bir değişimi göreceğiz. Güven geldi, itibarımız yeterli, önümüzdeki sürece bakış açısı belli. Türkiye’nin her alanda tecrübesi var. Dolayısıyla bu yazdan itibaren hızlı bir şekilde dönüşümü göreceğiz.
Bu yılın sonuna 12 milyar dolar ve aşağısında cari açıkla gidiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin yıllık 12 milyar dolar açık ya da fazla vermesinin artık bir problem olmadığı bir döneme girdik. Bunu salgın döneminde çok net bir şekilde gördüğümüz için artık bu modelden geri adım atmıyoruz.
Yüksek faiz politikası yok, sıcak para yerine doğrudan yatırım, selektif anlamda proje bankacılığının gerçekleştirildiği, katma değeri yüksek alanların devlet tarafından desteklendiği bir model.
2013 yılında cari açığın, büyümenin en optimal olduğu, enflasyonun düşük, faizin düşük olduğu dönemde, Türk lirasının değeri yüzde 110. O kadar değerli ki paranızı yurt dışında harcamak için her türlü imkan var. Şimdi pazartesi akşamına kadar olan dönemde de yüzde 60’lara kadar düşmüş değersiz Türk lirası. İkisi de gerçekçi değil.
Mevduata geçiş bu sabah itibariyle 10 milyar TL
Asıl olması gereken yüzde 100. Yüzde 60’a hatta altına düşürecek köpüğü söylemek zoundasınız. Türkiye’de döviz fiyatları Pazartesi akşamına kadar tamamen köpüktü. Spekülasyon vardı, manipülasyon vardı ve en önemlisi yerleşiklerin psikolojisini bozacak karamsarlığıjn çok hızlı bir şekilde sirayet etmesiydi. Şimdi köpük gidiyor, optimal nojtaya kendisi ulaşacaktır.
Öyle bir tedbir aldık ki bireylerin dolar euro sterlin borcu olması mümkün değil. Dövize ihtiyacı olmayan bir Türkiye’de biz insanları dolarize ettik o karamsar havayla. Tabii ki birilerinin çok işine geldi. O işine geldiği noktada toplum artık bir şeylerin farkına da varmaya başlamıştı. Güvenli bir şey, bir tedbirler paketi istiyordu.
Hazine'ye negatif yükünün olması mümkün değil. Kur korumalı TL mevduatta alt limit bir lira üst limit yok Uygulamaya tüm bankalarımız katılıyor. Özel bankalar dolarizasyondan memnun değiller. Özel banka yöneticilerinden teşekkür alıyoruz. Dövizdeki köpükten yanan küçük yatırımcı oldu. Mevduata geçiş sabah 10 milyar TL'ydi.