Merkez Bankası TL'ye sahip çıktı

Merkez Bankası'nın faiz kararının reel sektör açısından olumlu bulan Ekonomist Ağaoğlu ve gazeteci Güldağ, piyasalardaki gelişmeleri değerlendirdi.

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, bu hafta Şans Sohbetleri’nde Merkez Bankası’nın faiz kararlarını değerlendirdi. Kararı reel sektör açısından da olumlu ve doğru bulduğunu belirten ikili, altın ve gümüş tarafındaki gelişmeleri de değerlendirdi.

Güldağ: Biraz önce Merkez Bankası faiz kararını açıkladı. Kritik olarak nitelenen ve sonucu merakla beklenen Para Politikası Kurulu toplantısından faiz artırımı kararı çıktı. Politika faizi 200 baz puan yukarıya çekilerek 10.25'e getirildi. Sürpriz olarak değerlendirilebilir bence. Bekleyenler vardı ama çoğunluğun beklentisi faizi yükseltmeyeceği yönündeydi. Gerçi hem piyasa faizi hem de Merkez Bankası'nın fonlama faizi zaten yükselmişti. Ortalama fonlama 10.60'a gelmişti. Repo ihalelerinde faiz geç likidite penceresinden verebildiği 11.25 faizin de üzerine çıkmıştı. Ama politika faizi anlamında artırır diyenden çok, artırmaz yine yan yollardan devam eder diyenler ağırlıktaydı. Karar sonrası bakıyorum, hızla inmeye başladı 7.50'ye doğru ama yeniden 7.60'ın üzerindeyiz şu sıralar. Kurlarda büyük bir gerilemeye neden olmadı. Ama attığı adımın da dikkate alındığı anlaşılıyor. Merkez Bankası 'ben buradayım' dedi. Yoksa Türk Lirası'nda kontrolsüz bir gidişat vardı. Sanki sahip çıkanı yokmuş gibiydi.

Ağaoğlu: Sürpriz bir artış gerçekten. Benim olmasını düşündüğüm artışın geçen toplantıda olması gerektiğiydi. O toplantıda yapılmadığı için bu toplantı için de geçen toplantıdaki gibi bir kanı oluşmuştu, yapmaz diye... Ama 7,71’lere kadar geldik. Her gün yeni rekor kırıyorduk açıkçası. Merkez Bankası’nın da bir adım atması bekleniyordu. Neden sürpriz? Çünkü yapmamasını da kanıksamıştık. Yoksa ortada bir teknik problem de vardı. Mesela geç likidite ve borç vermeyi tek başına yukarı çekemiyor. Bugüne kadar hiç böyle bir uygulaması yok. Ha, yapamaz mıydı? Yapabilirdi. Kuralları sıkça esnettiğimiz bir dönemden geçtiğimiz için olabilirdi de... Ama Merkez Bankası, merkez bankalığına yakışır bir iş yapmış oldu şimdi. Doğrudan politika faizini yükseltti.

Güldağ: Olması gereken yer mi?

Ağaoğlu: Değilse de oraya yakınız bana göre...

Güldağ: Neden?

Ağaoğlu: 11.50-11.60 civarında bir enflasyon olduğunda politika faizi halen bunun altında. Aslında enflasyonla mücadele konusunda çok da net bir şey söylemiyor gibi. Lakin gecelik borç verme olarak 11.75 ve geç likidite penceresi için bu hamle ile gelinen 13.25 düzeyini göz önüne aldığımızda evet, artık reel faize yaklaşmış, Ama ben olsam 325 baz puanlık bir artış yapardım. Çat diye 11.50’ye çıkarırdım politika faizini. Daha net olurdu. Bir süre rahat edilirdi.

Güldağ: Biraz da dünyada dolar, Euro başta diğer para birimleri karşısında değer kazanmaya başlayınca çok hızlı 7.70'lere geldik. Ben 7.50'nin altından 7.70'e nasıl geldik hatırlamıyorum bile. Düşünüyorum da acaba son birkaç gündeki çok hızlı çıkış mı etkili oldu politika fazinin artırılmasında. Çünkü hava ve beklentiler son bir-iki günde değişti. Bugün de sanki haber almış gibi dolarda bir süre öncesinden bir aşağıya iniş başladı.

Ağaoğlu: Şöyle de söyleyebiliriz. 7.70 ile piyasa da Merkez Bankası’na bir mesaj verdi. Merkez de mesajı almış görünüyor. Nasıl değerlendirirsek değerlendirelim, iyi bir adım bu. Yapmasaydı ne olurdu ona da bakmak lazım. Öncelikle, yapmasaydı bu sefer Merkez Bankası’nın Serhat Gürleyen’in tanımıyla Merkez Bankası faizi ‘politika faizi değil, politikacı faizi oluyordu...’

Güldağ: Hoş bir tanım. Merkez Bankası'nın açıklamasında görebildiğim kadarıyla, gerekçeler bakımından da 'politikacı faizi' olarak görünmüyor son adım.

Ağaoğlu: Yapılan açıklamada ben bir cümleyi özellikle paylaşmak istiyorum: “Sürecin devamlılığını, ülke risk biriminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi, ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından büyük önem taşıdığını değerlendirmektedir. Enflasyondaki düşüşün hedeflenen patikayla uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede parasal duruş, ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak, enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir. Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrarın korunması amacıyla elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir.” Bence burada önemli bir söylem değişikliği de var. Hani bu faiz-enflasyon, enflasyon-faiz tartışmasında belli bir yere gelmişiz gibi gözüküyor. Merkez Bankası en azından bu açıklamasında düşük faizlerin yüksek enflasyona sebep olduğu veya kur artışı üzerinden enflasyona etkisi olduğunu da vurgulayarak, bize öğretilen ekonomi bilimine dair söyleme yaklaşmış durumda. Bu faiz artışı bence olması gerekendi. Aslında şöyle düzeltmem lazım; faizler o kadar düşmemeliydi. Enflasyon düşmeden o kadar düşmemeliydi. Bu kadar hızlı parasal genişleme olmamalıydı. Risk priminin azaltılması açısından da bu faiz oranındaki artış orayı biraz daha destekleyecek niteliktedir diye düşünüyorum. Olması gereken ana yapıyı kurmada iyi bir adımdır bu, bundan sonra da yavaş yavaş piyasanın bunu değerlendirmesine bakacağız. Kur tarafında müthiş bir düşüş olmasını beklemem. Her gün yeni bir rekor kıran bu trend yavaş yavaş normalleşmeye geçmiş oldu.

Güldağ: Tabii bundan sonrası da önemli. Piyasaya güven veren başka adımlar bu kararı takip ederse belirsizlikler azalır. Enflasyona ilişkin iyice bozulmaya başlamış olan beklentiler kısmen de olsa dengelenir. Bu şimdi rekabetle kurla ifade edilebilecek bir şey değil. Çünkü kurun yükselmesinden kazancak bir kesim yoktu reel ekonomi tarafında da. İhracatçı bu kadar belirsizlik ve oynaklık istemiyor. Rekabetçiliği kurla değil, katma değeri yükselterek sağlayalım görüşünü bir çok sektör lideri dile getiriyordu. Zaten reel efektif döviz kuruna baktığımız zaman en ucuz para birimlerinden biri bizimkisi. Kurla rekabet mevzubahis ise biz zaten şahikasındayız şu sıralar. Tabii, bu faiz artırımı bütün belirsizlikler geride kaldı anlamına da gelmiyor. Ne yapacağımız çok önemli. Yoksa 15 gün sonra yeniden tırmanmaya başlar kur.

Ağaoğlu: Türkiye’deki enflasyona karşı Türk Lirası tasarrufu yapanların cezalandırılmayacağı bir seviyeye yükselmesi lazım. Çok basit ve yalın bir şey söylüyorum. Merkez'in 200 baz puan artırım kararı önemli bir karardır. Biraz sahipsizdi Türk Lirası. Merkez Bankası geldi dedi ki, 'sahibi var kardeşim merak etmeyin'. Olayı biraz kontrol altına almış oldu. 15 gün sonra kur artarsa bir sonraki PPK’da bir 100 baz puan daha gelir diye de bir ipucu veriyor bu.

Güldağ: Daha önce atsa adımı belki ipuçlarına da gerek yoktu

Ağaoğlu: Geciktik doğru. Deneye yanıla öğreniyoruz biraz.

Güldağ: Ama ders de almışız. Geçen sefer 625 baz puan yapmamıza neden olacak kadar gecikmiştik hatırlarsan...

Ağaoğlu: Kur böyle gitseydi, kırılmadan sonra tamir edilemez bir hal alırdı. Biz 100 dolarlık bir ihracat yaptığımızda 70 dolar da ithalat yapıyoruz. Bunu tam tersine değiştirene kadar hep dikkatli davranmamız şart. Bu kez sefer bir aylık bir gecikmeyle erken davrandık diyelim.

Altında 1.845 bandının aşağısı zor paritede ibre dolar lehine dönüyor

Güldağ: Altında gerileme var...

Ağaoğlu: Üç hafta önce hatırlarsan altında bir düşüş bekliyorum diye söylemiştim. 1830-60 aralığına doğru geriler beklentimi paylaşmıştım. Dolar değer kazandığında diğer her şey satılıyor. Dolara karşı diğer emtia cephesinde de bir kayıp oldu.

Güldağ: Nereye gider buradan?

Ağaoğlu: 1845 bandının altında bir düşüş olmasını beklemiyorum. Oradan gram altında bir şey beklemiyorum ama ons tarafında bir gerileme olacaktır. Gümüş için 22 dolarla seviyesinin bir dip olacağını düşünüyorum. Oradan tekrar bir yükseliş olur. Ama bu yeni bir yükseliş dalgası mıdır onu da önümüzdeki günlerdeki gelişmelerle konuşalım. Gümüş şimdilik 20 doların altına inmez.

Güldağ: Peki dolar endeksinde bu trendin devamını bekler misin?

Ağaoğlu: Dolar-Euro paritesinde doların bir parça değer kazanacağını düşünüyorum. Burada ABD seçimleri de etkili olur. Ama şimdilik güçlü dolar tarafında kalırız. Bu da 1.1650’lerdeki paritenin 1.1450’lere kadar gelmesi demek oluyor.

Karar, reel sektör için de olumlu

Ağaoğlu: Bence bu yeni atılan adım gayet pozitif bir adımdır. Bu en azından piyasa faizlerinin belirli bir bölgeye yaklaşmasını sağladı. Faiz bandı geniş olunca karar ve fiyatlama konusu çok zor oluyor. Bu yüzden bu çok önemli bir adımdır. 50-100 baz puan olsaydı belki farklı bir şey denebilirdi ama bu gayet iyi bir adım. Bankalar için de bu iyi bir adım olacaktır.

Güldağ: Yapılandırma tarafında da bir beklenti var. Ekim ayı geldi çattı. İş dünyası vergi ertelemelerinin devam etmesini istiyor. Banka kredilerinin de ötelenmiş dönemi bitiyor. Bizde biliyorsun, doların hızlı yükselişi hep bir kriz algısı yaratır. İş dünyamız ne kadar şerbetli olursa olsun, şikayetler artmaya başlamıştı. Bunlar görülmüştür mutlaka. Onun için Merkez Bankası kılıcını çekti. Yoksa kendi haline bırakalım denilseydi maazallah kusursuz fırtınaya doğru gidebilirdi. Enflasyonu bazen önemsemiyoruz ama bu adım atılmasa oradaki beklentiler iyice bozulacaktı. O da toplumsal sözleşmeyi bozuyor bir nevi. İkincisi de eğer bu şekilde alıp başını giden bir noktaya bırakılsaydı kur, 8’leri geçmesi durumunda, büyümenin de sağlayamadığı durumda, belki de Türkiye’nin G-20’den bile düşme ihtimali vardı. sene sonunda kötü bir manzara ile karşı karşıya kalabilirdik. Onun için bence bu adım doğru ve yapılması gereken bir adım.

Yargıtay kararı: Emeklilerin kredi ödemeleri maaşlarından kesilemez Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! 11 kente kuvvetli yağış uyarısı Aydın Doğan Vakfı'ndan açıklama: Kağıt üzerinde kalmıştı Hangi banka ne kadar faizsiz kredi veriyor? İşte liste... Merkezi yönetim brüt borç stoku 8,3 trilyon lira oldu