Merkez Bankası: Küresel barış tesis edilince dezenflasyon başlayacak
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu mart toplantısında politika faizinde değişikliğe gidilmedi. PPK metninde küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörüldüğü ifadesi dikkat çekti.
Haber Merkezi |Şebnem TURHAN
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) mart toplantısı sonrası beklenildiği gibi yüzde 14’te sabit tuttu karar metninde ise değişikliğe gitti. Metinde en dikkat çeken yenilik PPK’nın dezenflasyon sürecinin başlamasını ‘küresel barışın tesis edilmesine’ bağlaması olurken cari fazla ifadeleri çıkarılarak sürdürülebilir bir cari denge metne girdi. Karar sonrası dolar/TL 14.7 seviyelerinden hızla 14.8 lira seviyelerine yükseldi. Her ne kadar politika faizinin sabit tutulması beklentisi hakim olsa da Merkez Bankası’nın Fed’in faiz artırdığı, enflasyon beklentilerinin daha da bozulduğu, savaş koşullarının küresel ticaret ve emtia fiyatlarına olumsuz etkisiyle birlikte sembolik de olsa bir faiz artışına gitmesinin piyasaya umut olacağına dikkat çekti. Değişiklik yapılmaması Merkez Bankası’nın liralaşma ve kur korumalı mevduat ürünü ile sürdürülen para politikasının aynen devam edeceği yorumlarına yol açtı. Hem bu hem de metnin yetersiz bulunması dolar/TL’de yukarı hareketin ana sebebini oluşturdu.
Merkez Bankası PPK karar metninde ilk paragrafa ‘çatışmaya dönüşen jeopolitik riskler eklenirken “Gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası iletişimlerinde ayrışma gözlenmekle birlikte merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını halen sürdürmekte varlık alım programlarını azaltarak devam ettirmektedir” ifadesi Fed başta olmak üzere çoğu küresel merkez bankası faiz artırım sürecine girmişken korundu.
Cari fazla yerine sürdürülebilir cari denge
Karar metninde en önemli değişikliklerden biri de bu yıl için fiyat istikrarının en temel gereksinimi olarak öne sürülen cari fazla verilmesi ifadesinde oldu. PPK’da cari işlemler dengesinde enerji fiyatlarından kaynaklanan risklerin yakından takip edildiği belirtilerek cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesinin fiyat istikrarı için önem arz ettiği kaydedildi. Analistler bu ifadeleri sürdürülebilir makul bir cari açığa ‘razı olunması’ olarak yorumlarken cari açık nedenle de para politikasında bir değişiklik yapılması ihtiyacında olunmadığının ortaya konduğunu vurguladı. Bu yılsonu için cari açık beklentileri 35-50 milyar doların üzerine çıktı. Öyle ki cari açığın milli gelire oranı için yılsonu beklentileri yüzde 6 seviyelerine kadar yükseltildi.
Karar metninin oldukça ses getiren yeni ifadesi ise ‘küresel barışın tesisine’ atıf oldu. PPK karar metninde "Küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir" denildi. Analistler savaş ortamının emtialar, enerji fiyatları, küresel enflasyon gibi birçok Merkez Bankası’nın kontrol edemediği gelişmeler yarattığını dile getirirken ancak Türkiye’de dezenflasyonist sürecin başlamasını Merkez Bankası’nın adımlarıyla değil de küresel barışın tesisi ile başlayacağının öngörülmesine tepki gösterdi.
Enflasyonda geçici etkiler
Piyasada şubatta yüzde 54,4’e çıkan enflasyonun martta yüzde 60-65’e gelmesin, zirve noktasının mayıs haziran aylarında yüzde 70’in üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Yılsonu tahminleri de yüzde 40-50 arasında değişiyor. Tüm bunlara rağmen PPK metninde yaşanan enflasyonun geçici olduğunun düşünüldüğü yer almaya devam etti. Ve yüzde 5 orta vadeli enflasyon hedefi vurgusu da korunurken hedefe ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceği belirtildi. Bu da yine faizlerde ve kur korumalı mevduat uygulamasıyla yürütülen para politikasında değişiklik olmayacağı yorumlarına yol açtı.
Bankalara daha sıkı denetim gelebilir
Merkez Bankası PPK metninde “Kurul, uzun vadeli Türk lirası yatırım kredileri de dâhil olmak üzere kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının finansal istikrar açısından önemli bir rol oynayacağını değerlendirmiştir” ifadesi de bankacılık sektöründe bir değişimin habercisi olarak yorumlandı. Bankacılık kaynakları uzun vadeli yatırım kredilerinin denetlenmesinde Merkez Bankası’nın bir yetkisi olmadığını vurgularken bankaların da son dönemde BDDK kararlarıyla da getirilen denetlemesinin de bir yere kadar yeterli olacağını dile getirdi. Kaynaklar, denetimin artması için yeni bir yasal düzenleme yapılabileceğini ve bankaların organizasyonunda değişim olabileceğini söyledi. Aynı kaynak risk izleme, kredi takip bölümlerinin kurulabileceğini kaydetti.
UZMANLAR KARARI NASIL YORUMLADI
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat: Merkez Bankası’nın enflasyon konusundaki iyimserliği sürüyor. Ama sonuç olarak kontrol edemeyeceğimiz çok faktör var. Savaşın ne kadar devam edeceğini, enerji fiyatlarının nereye kadar yükseleceğin öngöremiyoruz. O nedenle iyi temennilerden daha fazlasına ihtiyacımız var. Bu nedenle de Merkez Bankası gözden geçirmenin devam ettiğini belirtti. Önümüzdeki toplantılarda enflasyonla mücadele konusunda farklı adımlar atılabilir. Tabii ki şunu unutmamak gerekiyor şu an enflasyonla mücadele Hazine ve Maliye Bakanlığı üzerinden yürütülüyor. O nedenle sadece Merkez Bankası’nın faizi artırması yetersiz kalır başka adımların da atılması gerekiyor.
Gedik Yatırım Ekonomisti Serkan Gönençler: TCMB politika faizini beklentilere paralel %14,0’te sabit tutarken, Liralaşmayı kalıcı ve güçlendirilmiş bir şekilde teşvik etme stratejisine bağlı kalma niyetini ortaya koyuyor. Sıcak çatışma ortamının yol açtığı enerji maliyeti artışlarına dikkat çekse de, buna bağlı olarak enflasyon görünümüne ilişkin söylemini değiştirmediğini (sertleştirmediğini) de görüyoruz. Ek olarak, fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan adımların kararlılıkla sürdürülmekte olduğuna da dikkat çekiyor Özetle, artan jeopolitik riskler ve küresel emtia fiyatlarındaki yükselişlere rağmen, TCMB’nin mevcut para politikası stratejisinden geri adım atma niyetinde görünmediğini net bir şekilde söyleyebiliriz.