Makinede resesyon kaygısı
Resesyon kaygısıyla 2022 yılının son çeyreğinde ve 2023 yılının ilk iki çeyreğinde AB ve ABD’de makine ve teçhizat yatırımlarının önemli ölçüde yavaşlaması bekleniyor. Ayrıca Türkiye’nin risk priminin ulaştığı yüksek seviyede tutunmasının, makine talebinin azalmasına neden olacağı öngörülüyor.
Hasan Kuş |Hasan KUŞ/İSTANBUL
Türkiye’de makine ve teçhizat yatırımlarının uzun vadeli dış kaynakların kullanımı ile finanse edildiğini belirten Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, yurtiçi bankalardan temin edilen kredilerin ana kaynağının da genellikle bankaların yurtdışı borçlanmaları olduğunu söyledi. Bu çerçevede, risk priminin bugün ulaştığı yüksek seviyede tutunması durumunda, finansman olanaklarının daralacağını söyleyen Karavelioğlu, “Bunun sonucunda yatırımlarda yavaşlama olacağını öngörmeliyiz. Öte yandan, makine ve teçhizat yatırımlarında son iki yılda üst üste elde edilen yüzde 21 ve yüzde 24’lük yüksek artışların baz etkisi oluşturacağını da dikkate almalıyız. Keza makine üretiminde aynı dönemde elde edilen yüzde 9 ve yüzde 32’lik artışlar da, küresel belirsizliklerin etkisi altında tekrarlanması güç başarılardır; yılın ikinci yarısında bir yavaşlama sürpriz olmayacaktır” dedi.
Dünyanın en büyük sorununun enflasyon ve borçluluk olduğunu kaydeden Kutlu Karavelioğlu, “Uygulamaya sokulmakta olan sıkılaştırma politikalarının ekonomileri soğutacağı biliniyor. Makine ihracatımızın ana pazarları olan ABD ve AB’de merkez bankaları resesyon beklememektedirler. Ancak yılın ikinci yarısında büyümenin yavaşlayacağını, gelecek yılın ilk yarısında duracağını ve ikinci yarısında ise tekrar yükselişe geçeceğini öngörüyorlar. Bu öngörüler çerçevesinde 2022 yılının son çeyreğinde ve 2023 yılının ilk iki çeyreğinde AB ve ABD’de makine ve teçhizat yatırımları önemli ölçüde yavaşlayacak” diye konuştu. Türkiye’ye yönelik makine talebinin de bu yavaşlamadan etkileneceğine dikkat çeken Karavelioğlu, şöyle devam etti: “Ancak biz Türkiye’ye kaymakta olan ilave tedarik talebi ve yakından tedarik amaçlı taleplerin yavaşlama döneminde de belli ölçülerde süreceğini ümit ediyoruz. Bu varsayımlar çerçevesinde ve Euro-dolar paritesinin eşitlenmiş olmasına rağmen makine ve teçhizat sektörü 2022 yılındaki 27 milyar dolar hedefini henüz revize etmiyoruz. İhracat artışımızı yüzde 10 üzerinde tutabilirsek hedefe çok yaklaşmış olacağız. İhracatta esas olumsuz etki 2023 yılının ilk yarısında görülecek.”
Avrupa’da yatırımlar yavaşladı
Haziranda ihracat verilerinin ülke bazında farklılık gösterdiğini dile getiren Kutlu Karavelioğlu; Almanya, İtalya ve Birleşik Krallık’ta ihracatın düşerken, Fransa ve Polonya’da ciddi, İspanya (%35) ve Rusya’da (%51) rekor artışların olduğuna dikkat çekti. Avrupa’da enerji dönüşümü ile ilgili yatırımların dışında hemen bütün makine teçhizat yatırımlarının gözden geçirildiğini kaydeden Karavelioğlu, “Sürdürülebilirlik ve yeşil mutabakatın kendi çıkış yerinde ilerleyen mevzuat hazırlıkları da gözetilerek yakın zamanda dış ticareti etkilenmeyecek alanlardaki bazı yatırımlar yavaşlatılıyor. AB’nin önemli pazarlarından Rusya ve Ukrayna’daki gelişmelerle başlayan bu süreç, etkinin küreselleşmesi ile hızlandı, resesyon kaygısı ile şiddetlendi. Makine imalatımızın yarıdan fazlasının yapıldığı Avrupa’da yatırımlar yavaşladı” açıklamasında bulundu. Bununla birlikte, makinelerinin önemli kısmını sağlayan İtalya ve Almanya’da enerji kesintilerinin başlayacağını dile getiren Kutlu Karavelioğlu, bu durumun imalatçılarda pandemi benzeri sıkıntılara sebep olabileceğini ve Türkiye’ye kaymış bulunan işlerin düşmesini sınırlayabileceğini vurguladı. Karavelioğlu, sipariş iptallerinin mevzubahis olmadığını ancak ihracattaki artışın eski hızında olmayacağını ve yılın ikinci yarısında azalışa dönebileceğini vurguladı.
“Finansmanda uygun ve yeterli kredi koşulları sağlanmalı”
Makine ve teçhizat sektörünün 2022’nin ikinci yarısındaki en önemli beklentisinin ihracat ve iç pazara dönük faaliyetlerin finansmanında uygun ve yeterli kredi koşullarının sağlanması olacağını ifade eden Kutlu Karavelioğlu, ihracatta giderek yavaşlayan pazarlarda kıyasıya bir rekabetin olacağını söyledi. Böyle bir dönemde Eximbank ihracat olanaklarının genişlemesinin ve alacak risklerine karşı sigorta işlevinin artmasının çok önemli olacağına dikkat çeken Karavelioğlu, şunları kaydetti: “Merkez Bankası ihracat reeskont kredileri de önemli olacaktır. Enflasyonla mücadele hedefli tedbirlerin hem makine sektörünün hem de müşterisi olan sektörlerin finansmana erişiminde menfi etkileri olduğunu gözlemliyoruz. Kredi garanti fonunun yeni bir paket ile yatırımları da finanse etmesi önemli bir araç olur. Yine Merkez Bankası’nın 100 milyar TL büyüklüğündeki yatırım kredilerinin kullanımına geçilmesini de üretim yatırımlarının hızını korumasında önemli görüyoruz. Her halükârda, dünyadaki yavaşlamanın iç pazarımızdaki dengeleri imalatçılarımız aleyhine hızlı bozmakta olduğunu dikkate alarak, kaynaklarımızın yurtiçinde kalmasını sağlamalı ve yerli imalatı her zamankinden çok daha fazla öncelemeliyiz.”