Lükste kaçış başladı
Salgında Türkiye’ye yönelen lüks ve ulaşılabilir lüks markalar ülkeden çıkıyor. TMD Başkanı İzzet Stamati, “Vergilerin de yol açtığı yüksek maliyetler fiyat tutturmalarını zorlaştırıyor. Birçok marka, üretim için Uzakdoğu’nun yerine Cezayir, Tunus, Fas ve Mısır’a yöneliyor” dedi.
Yener Karadeniz |Merkezi Londra’da bulunan veri analizi ve danışmanlık şirketi GlobalData’nın son raporu, lüks giyim pazarının salgına rağmen geçen yıl yüzde 24,1 büyüdüğünü ortaya koydu. Yine dünyada artan enflasyonist baskıya rağmen, bu yıl da büyümenin sürmesi ve pazarın 149 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Hal böyleyken söz konusu pazardaki payını artırmak isteyen oyuncular için kıyasıya yarış da kaçınılmaz oluyor. Bu yarışta önemli avantajlardan biri de uygun maliyetlerle üretim yaptırabilmekten geçiyor. 2020’de başlayan salgın, yıllardır süregelen tedarik zincirinde önemli değişimlere yol açmış, Türkiye de bu dönemde üretim maliyetleri ile olmasa da coğrafi avantajıyla lüks markalar için önemli bir üretim merkezi haline gelmişti.
Markalar çıkışa yöneldi
Sadece lüks markalar değil, hızlı moda devlerinin de aynı yolu tercih etmesi, Türkiye hazır giyim sektörünü ihracatının, 2021’de 20,2 milyar dolara çıkmasını sağlamıştı. Bu yıl ise hedef 23 milyar dolar olsa da tüm dünyada artan enflasyonist baskı, hedefin en az 1 milyar dolar gerisinde kalınacağını ve yılın 22 milyar dolara yakın bir rakam ile kapatacağını gösteriyor. Hedefteki gerilemenin sebeplerinden biri de salgında Türkiye’ye yönelen lüks markaların artık fiyat tutturmakta zorlanmaya başlaması oldu.
Avantajımızı kaybediyoruz
30’u aşkın yabancı markayı temsil eden Tescilli Markalar Derneği'nin (TMD) Başkanı İzzet Stamati, katma değerli ihracatta büyük öneme sahip markaların Türkiye’den çıkışa yöneldiğini anlattı. Brandy’s çatısı altında Calvin Klein’den Versace’ye, Armani’den Hugo Boss’a, DKNY’den Guess’a kadar onlarca markanın satışını gerçekleştiren İzzet Stamati, “Salgında Uzakdoğu’daki yüksek navlunun da etkisiyle lüks ve ulaşılabilir lüks markalar üretim için Türkiye’ye yönelmişti. Biz de burada üretim yapmaları noktasında her zaman baskı yapıyorduk. Ancak gelinen noktada bu avantajı yavaş yavaş yitiriyoruz. Pandemi dönemindeki kazanımları kaybedilebiliriz. Bunun en önemli sebebi de artan üretim maliyetleri ve hammaddede uygulanan vergiler. Bu alanlarda yaşanan fiyat artışları markaların burada fiyat tutturmasını zorlaştırıyor. Bizim de çalıştığımız markalar artık Türkiye’de fiyat tutturamadıklarını söylüyorlar. Avantaj neredeyse üretimi oraya kaydırmaya gidiyorlar” diye konuştu.
Kayıplar milyar doları bulabilir
Her ne kadar başta enerji maliyetleri tüm dünyada artsa da dövize endeksli hammaddeler, Türkiye’nin iç dinamiklerinin etkisi ile daha yüksek hale geldi. Yine son yapılan ücret artışları da üretim maliyetlerini artırdı. Öte yandan ithal elyaf, iplik ve kumaşta gümrük vergileri de yüzde 5-8 ve 10 gibi değişik oranlarda uygulanıyor. Stamati, “Bu vergiler de fiyat tutturma noktasında sıkıntı yaratıyor. Bu vergilerin hem bitmiş ürün hem de hammaddede düşürülmesi gerekiyor. Aksi halde markaları burada tutamayacağız” diye konuştu. İzzet Stamati’nin verdiği bilgilere göre, söz konusu alanda üretimin değeri milyar doları buluyor. Zira salgın döneminde hazır giyimde Türkiye’ye kayan sipariş miktarı 3 milyar doları bulmuş tu.
Peki bu markalar yine Uzakdoğu’ya mı yönelecek? İzzet Stamati, bu noktada da ilginç bir bilgi paylaştı. “Tedarik zinciri artık kırıldı ve yeni üreticiler doğmaya başladı. Tunus, Cezayir, Fas ve Mısır gibi pazarlar öne çıkıyor. Uzakdoğu’yu bırakın artık, söz konusu ülkeler de Türkiye ile rekabet edecek duruma geldi. Orda da işçilik çok ucuz” diyen Stamati, vergilerin düşürülmesinin tüketiciye de önemli oranda fayda sağlayacağını kaydetti. Stamati, “Bitmiş üründe de şu anda yüzde 40’ı aşan vergi söz konusu. Vergilerdeki düşüş ithal ürünlerin yüzde 20-25 oranında ucuzlamasını sağlar. Tüketici bu ürünlere daha uygun fiyata ulaşır” ifadelerini kullandı.
Karl Lagerfeld ve Replay’e mağaza açacak
İzzet Stamati, multi-brand mağaza markaları olan Brandy’s’de çok kendilerinin yaptığı dünyaca ünlü lüks ve ulaşılabilir lüks markaların satışını gerçekleştiriyor. TMD Başkanı, yüksek vergilerden dolayı kendi ulaşılabilir lüks giyim markaları olan Stamati’s’i oluşturmuş. Üretimin tamamını da Türkiye’de yaptıklarını kaydeden Stamati, şöyle konuştu: “Üçüncü sezondayız. Gayet de iyi gidiyor. Brandy’s olarak da 16 mağazaya ulaştık. Şimdi 2 tane daha açıyoruz. Tersane projesi var, 2024’te açılması bekleniyor. Orada 4-5 mağaza açma hedefimiz var. Her ne kadar Türkiye’deki ekonomik şartlar bozulsa da er ya da geç düzelecektir ve biz de yatırıma devam edeceğiz. Replay ve Karl Lagerfeld ile anlaştık ve bu markalarla mağazalaşma taahhütlerimiz de var. Tersane projesinin hayata geçmesi ile mağaza açacağız.”
Prens geldi Suudiler coştu
TMD Başkanı İzzet Stamati, turizmde yaşanan hareketlilik sayesinde tüketimin de gayet iyi gittiğini anlattı. Stamati, “Turizm sezonundayız. Tüketim var, harcama yüksek. Özellikle Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman’ın Türkiye’ye geliyor haberleri ile Suudilerin Türkiye ilgisi arttı. Alışverişte ilk sıraya yükseldiler. Daha önce ilk sırada İran vardı ardından Mısır, Kuveyt ve Özbekler vardı. Ancak bayram haftasında Suudilerin gelmesiyle birinci sıraya yükseldiler. Sepet harcamaları da yüksek, ciddi anlamda alışveriş yapıyorlar. Bu da tüm piyasaya yansıyor. Yerli marklardan da bu şekilde dönüş alıyoruz. Bayramda yabancı alışveriş oranı yüzde 70’lere kadar çıktı” ifadelerini kullandı.
TMD Başkanı İzzet Stamati, dövizle kiranın kaldırılması ile sektörün nefes aldığını şimdi vergiler konusunda da benzer bir düzenleme beklediklerini söyledi.