"Kalkınmada iklim değişikliğine yer vermeyen ülkeler, rekabette kaybedecek"

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, "İklim değişikliğine kalkınma anlayışında yer vermeyen ülkeler, rekabette kaybedecek. Yeni dönemde; ticaretin kurallarını sürdürülebilir üretim, tedarik ve lojistik belirleyecek." dedi.

Haber Merkezi | AA |

İstanbul Sanayi Odası Meclisi'nin ocak ayı olağan toplantısı "Küresel İklim Değişikliği ve Ekolojik Kriz Sinyalleri Karşısında Sürdürülebilirliğin Ülkemiz Ekonomisi ve Kalkınma Planları Açısından Önemi" ana gündemi ile video konferans üzerinden gerçekleştirildi.

Toplantıda konuşan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, dünyada yaşanan koronavirüs salgını boyunca emisyon değerlerinin dünyada son 12 yıldan beri ilk kez yüzde 5 düştüğünü söyledi. Bahçıvan, "Bu düşüş nitelikli bir dönüşümden değil, ekonominin durma noktasına gelmesinden kaynaklanıyor. Düşük karbonlu stratejiler, ekonomik daralmaya karşı sunulacak teşvik paketlerinin merkezinde yer almazsa, çevresel tahribat devam edecek." değerlendirmesinde bulundu.

Dünyada son 20 yıldaki doğal afetlerin yüzde 90'ının iklimle ilgili olduğunu belirten Bahçıvan, "1,23 milyon kişinin hayatını kaybetmesine yol açan afetler, yaklaşık 3 trilyon dolarlık ekonomik kayba da yol açtı. İklim değişikliğine kalkınma anlayışında yer vermeyen ülkeler, rekabette kaybedecek. Yeni dönemde; ticaretin kurallarını sürdürülebilir üretim, tedarik ve lojistik belirleyecek." ifadelerini kullandı.

Bahçıvan, iklim değişikliğinin özellikle sürdürülebilir kalkınmayı tehdit eden en büyük küresel risk ve tehditlerden biri olduğunu belirtti. 2000-2019 yılları arasında, dünya genelinde kaydedilen 7 bini aşkın doğal afetin yüzde 90'ının iklimle ilgili olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Geçen 20 yıllık dönemde küresel ölçekte doğal afetlerde 1,23 milyon kişi hayatını kaybederken, dünya çapında ise yaklaşık 3 trilyon dolarlık ekonomik kayba yol açtı. Dünyada yaşanan COVID-19 salgını boyunca, son on iki yıldan beri ilk kez emisyon değerleri yüzde 5 oranında düştü. Maalesef bu düşüş ekonomik yapıdaki nitelikli bir dönüşümden değil ekonominin durma noktasına gelmesinden kaynaklanıyor. Düşük karbonlu stratejilerin, COVID-19 pandemisinin neden olduğu ekonomik daralmaya yanıt olarak sunulacak teşvik paketlerinin merkezinde yer almaması durumunda, çevresel tahribat devam edecek."

"Son 40 yılın en kurak altıncı yılını yaşadık"

Başta IMF ve AB olmak üzere ‘yeşil kalkınma’ söylemlerini son zamanlarda sık duymaya başladıklarını söyleyen Bahçıvan, "Bu söylemlerin sonuçlarını ve etkilerini ancak alınacak önlemlerin hayata geçmesi sonrası ilerleyen dönemlerde görebileceğiz. Türkiye'nin de içinde yer aldığı Akdeniz Havzasının küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisi oldu. Türkiye'de 2020 yılında yağışlarda yüzde 13'lük azalma yaşandı. Son 40 yılın en kurak 6. yılını yaşadık. Tüm bölgelerimizde yaşanan bu kuraklıkların; havzaların su verimlerine de yansıması kaçınılmaz olacak. Kritik olan ise, şu anda su azlığı yaşayan ülkemizin, su kaynakları konusunda bir önlem alınmadığı takdirde 2030 yılında su kıtlığı yaşayan ülke statüsüne gelmesinin muhtemel görülmesi. O halde yaşamı tehdit eden bu gelişmeler karşısında daha hızlı ve daha köklü önlemler alma zorunluluğu ortaya çıkmış bulunuyor." şeklinde konuştu.

"2023'e kadar 150 yeraltı barajı yapılması hedefini kıymetli buluyoruz"

Şunu hiç unutmayalım, iklim değişikliği ve kuraklık gibi doğal afetlerle mücadele topyekûn bir çaba gerektirir. Cumhurbaşkanımızın açıkladığı üzere, yeraltı barajlarından 150 tanesinin 2023 yılına kadar tamamlanma hedefini çok kıymetli buluyoruz. Devlet Su İşleri'nin yapmış olduğu yatırımlar sayesinde de meteorolojik kuraklık, tarımsal kuraklığa dönmedi. Dünyadaki birçok şehir ve ülke için müşterek mesele olan su dağıtım şebekelerindeki kaybımız, yıllık ortalama yüzde 40’lar mertebesinde. Tüm yerel yönetimlerimizin bu konuyu öncelikli ele alarak, en kısa sürede bu kayıpların önüne geçmesini umuyoruz. İmalat sektörünün su kullanımına bakıldığında, gıda, tekstil ve kimyasal üretimi gibi sektörler önde yer alıyor. Sanayide su verimliliğini yükseltebilmek için yalnızca bu sektörlerde değil her sektörde birincil su kaynakları yerine atık suyun arıtılıp döngüsel olarak yeniden kullanılması gerekiyor."

İSO olarak üyeleri COVID-19 sonrası yeşil kalkınma ile şekillenecek yeni ticaretin kurallarına hazırlamak üzere, sürdürülebilirlik çalışmalarını en önemli gündem maddesi olarak belirlediklerini kaydeden Bahçıvan, "Çünkü, çevresel sorunlara ve iklim değişikliğine; kalkınma anlayışlarında yer vermeyen ülkeler uluslararası rekabette kaybedecek. AB Yeşil Mutabakatı ile başlayan, ABD’nin Biden yönetimiyle Paris İklim Anlaşmasına geri dönmesi, Çin'in emisyon azalttım taahhüdünde bulunması ile devam eden yeni dönemde; ticaretin kurallarını sürdürülebilir üretim, tedarik ve lojistik belirleyecek." ifadelerini kullandı.

İSO olarak durumun ciddiyetinin farkında olduklarını belirten Bahçıvan, İSO, 2021 yılında Sürdürülebilir Üretim konusunu öne çıkaracak çalışmalara öncelik verecek ve bu doğrultuda organizasyon yapısını yenileyeceklerini kaydetti. Bahçıvan, "İSO Sürdürülebilirlik Yol Haritası'nı belirlemek üzere seri toplantıları bugüne kadar gerçekleştirdik. Tüm tarafların katkılarıyla Sürdürülebilirlik Platformu oluşturma hazırlığı içindeyiz. Özetle; ekonomik olarak büyürken, doğaya bedel ödetmekten vazgeçilen bir dönüşüm sürecindeyiz ve bu süreçte Türkiye sanayisinin yıldızlaşması en büyük hedefimiz ve arzumuz." yorumunu yaptı.

Ev alacaklar dikkat! Konut kredisinde faizler düştü: Başvuru şartları neler? Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Meteoroloji'den 14 il için sarı kodlu uyarı: Kuvvetli yağış geliyor TOKİ yüzde 25 indirim kampanyası başlıyor! İşte başvuru tarihleri Ankaralılar dikkat! Bu yollar trafiğe kapatılacak Yargıtay kararı: Emeklilerin kredi ödemeleri maaşlarından kesilemez