“Kaliteli üretim için, çayın fiyatı en az 25 TL olmalı”
Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy, 2024 sezonu başlayan yaş çayda kalitenin artırılması için üreticiye ödenen fiyatın en az 25 TL olması gerektiğini söyledi. Özsoy ayrıca, spot alımlarda üreticinin mağdur edildiğini ve bu konuda bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini ifade etti.
Hakan Özbek |Hakan ÖZBEK
Doğu Karadeniz'de 2024 çay sezonu başlarken, yaş çay taban fiyatında belirsizlik ise devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde yaş çay fiyatı konusunda bir araya gelerek açıklamada bulunan Ziraat Odaları, 2024 yaş çay alım fiyatının en az 25 Türk lirası olması gerektiğini belirtmişti.
EKONOMİ Gazetesi'ne açıklamalarda bulunan Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy, yaş çay alım fiyatında bu yıl enflasyon oranı kadar zam yapılmasının yetmeyeceğini, üreticinin çay üretimine devam edebilmesi için fiyat konusunda hükümetin adım atmasını beklediklerini söyledi.
Belirledikleri 25 TL'nin en makul fiyat olduğunu belirten Özsoy, "Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik koşulları da göz önünde tutarak bu fiyatı talep ettik. Üreticinin hakkı bu fiyatın da üstündedir ancak bu yıl için en azından 25 TL seviyesi görülmeli diye düşünüyorum." dedi.
Yapılan hesaplamaya göre, yaş çay üretim maliyetinin 18 TL olduğunu söyleyen Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Özsoy, "Üreticilerimiz binlerce dönüm alanda üretim yapmıyor. Coğrafyamız belli, çiftçimizin büyüklüğü belli. Üreticilerin ortalama yüzde 80'i beş dönümlük alanda üretim yapıyor. Bu yüzden devlet bölgesel tarım politikaları üretmeli. Yani ovada üretim yapan çiftçi ile bu coğrafi koşullarda üretim yapan çiftçiye aynı tarım politikaları ile yaklaşmak doğru değil." ifadelerini kullandı.
Çay tarımından en büyük problemin düşük fiyat olduğunu belirten Özsoy, "18 lira maliyetle bu tarımı yaparken, konuşulan ücretlerle geçimlik tarım mümkün değil. Çay fiyatı yüksek olursa kuru çay fiyatı artacak, talep düşecek deniyor. Temel gıdalardan tutun giyime kadar tüm tüketim mallarında fiyatlar arttı, ancak herkes ihtiyaçlarını satın almaya devam ediyor. Çayda neden böyle bir endişe varmış algısı yaratılıyor? Bu algı üzerinden üreticiyi ezmenin bir anlamı yok. Bu gerçek bir bahane değil, üretici de kazanmalı. Gönül ister ki tüketici ucuz çay içsin ancak üreten kazanmadığında üretim devam etmez." dedi.
Çay fiyatının belirlenmesinde çay sürgün sürecinin uzunluğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Özsoy, Üretici geçen sezonun başında 17 TL mazot ücreti ile çayını taşımaya başlarken, 3. sürgünde mazot fiyatı 40 TL'yi gördü. Sadece nakliye maliyeti 3 kat arttı. Mayıs ayında fiyat açıklanıyor ancak sezon ekim ayında bitiyor. O aradaki enflasyon hesaba katılmıyor. Çaya fiyat verilirken bunun da hesaba katılmasını istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Çayda 60 ton üretim ile faaliyetine başlayan fabrikaların şu anda 3 bin ton üretim yaptıklarının altını çizen Özsoy, çay çiftçisinin ise bunun aksine küçüldüğünü söyledi. Özsoy, "Özel sektör çaydan kazandıkları ile büyüyorken, çiftçimiz yıllar içinde küçülüyor. 10 yıl önce 10 dönüm çay tarlasına sahip olan bir çiftçinin bugün 5 dönüm arazisi bulunuyor. Çünkü miras yoluyla arazi bölünüyor, üretimler düşüyor. Üretimini artıran çiftçilerimiz ise diğer tarım ürünlerinden vazgeçerek bu büyümeyi sağlıyor.
Spot alımlar yasa ile düzenlenmeli
Özel sektörün zarar bahanesi ile, piyasada oluşturduğu spotçularla taban fiyatın altında yaş çay satın aldıklarını hatırlatan Özsoy, ÇAYKUR'un uyguladığı kota ve hızlı gelen sürgünlerle üreticinin özel sektöre mecbur kaldığını söylerken, özel sektörün bazı paydaşlarının üreticiyi sömürdüğünü ifade etti.
Spot alımlarda uygulanan peşin alımların usulsüzlüğe neden olduğunu ekleyen Özsoy, "Bunun önlenmesi lazım. Bazı özel sektör temsilcilerinin 2 gün vade ile yaptığı peşin alımlar var. Bu uygulama üretici açısından daha faydalı. Bu vade hem üreticiyi yormaz, hem de satın alınan çayın karşılığı üreticinin hesabına yatar. Bu durumda usulsüzlükler de ortadan kalkar. Kantarda nakit ödemeler suistimal edilebiliyor. Spot alımlar elbette bir ihtiyacı karşılıyor ancak bu alımların bir disiplin altına alınması gerekiyor. Yine bu alımlarda da taban fiyatın altına inilmemesi gerekiyor. Burada rekabeti ödeme vadesi üzerinden olmasını bekliyoruz." şeklinde konuştu.
Budama oranında verimlilik göz ardı edilmemeli
Ziraat Odası başkanları olarak TBMM'ye yaptıkları ziyarette 7'de 1 olan budama oranının 10'da 1'e çıkarılmasını talep ettiklerini belirten Özsoy, "Bu oranlarla budama yapıldığında henüz gelişmemiş çaylar budanıyor. Bu durumda da çayda verim düşerek üreticiye ciddi zararlar veriyor. Hem ürün kaybı yaşanırken, hem de zaten küçük olan çay üreticisi daha da küçülüyor." dedi.
Kötü çaya göz yumulmamalı
Çayda kalite konusunda ÇAYKUR ve özel sektöre büyük sorumluluk düştüğünü dile getiren Özsoy, "Toplanan çaylar kontrol edilmeksizin alındığında, üreticiler de bu tavizi değerlendiriyor ancak bu durumdan üreticiyi sorumlu tutmamak lazım. Üreticiler yıllardır hak ettikleri fiyatlara çay satamıyorlar. Sektör bir standartta hareket ederse, üretici de buna uygun toplamaya gayret edecektir. Özel sektör birinci sınıf mal üretmek istiyorsa, çiftçi üçüncü sınıf ürün fiyatına bu ham maddeyi sağlayamaz. Ona da birinci sınıf mal için gereken fiyatın verilmesi gerek. Kaliteli ve birinci sınıf çay üretilmek isteniyorsa üretici de mağdur edilmemeli ve sektör üreticinin de kazanacağı fiyatlarla mal almalı." ifadelerini kullandı.
İstilacı bitkiler imha edilmeli
Son yıllarda telgraf çiçeği gibi istilacı bitkilerin ciddi sorunlara neden olduğunu belirten Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy, "Son dönemde bölgede hiç görmediğimiz istilacı otlar var. Bunlar çaya çok benziyor ancak verimliliği ve kaliteyi olumsuz etkiliyor. Bu türlerim köküyle birlikte sökülerek imha edilmesi gerekiyor. Tüm üreticiler çaya başlamadan önce istilacı türlere karşı mücadelede ortak hareket etmeli" dedi.
Çay tarımı kolay değil
Bölgedeki coğrafi koşullar nedeniyle çay tarımının kolay olmadığını ifade eden Özsoy, "Düz arazi yok denecek kadar az. Ayakta durmakta zorlanılan bir zeminde tarım yapmaya çalışıyoruz. Ayrıca üretici yağmur, çamur demeden çayını toplamak zorunda; çünkü çay çok çabuk büyüyen bir bitki." dedi.
Çay tarımının kolay olduğu söylemlerinin üreticinin kendi çayını toplamamasından kaynaklandığını söyleyen Özsoy, "Peki neden? Çünkü 2 dönüm çayı olan üretici o çaydan elde ettiği kazançla ailesini bir yıl geçindiremiyor. Üretici hayatını idame ettirebilmek için farklı işlerde çalışmak zorunda. Karadeniz çiftçisi çok kazanmıyor, mevcut arazisi ile hayatını sürdürmesi mümkün olmadığı için göç ediyor ya da farklı işlerde çalışıyor." şeklinde konuştu.