ISO Başkanı Bahçıvan: Tepeden inme kararlar çalışma barışını bozar
İstanbul Sanayi Odası Başkanı Bahçıvan, "Kamu da en az diğer kesimler kadar fedakârlıkta bulunmalı, üretimin sesine daha fazla kulak verilmelidir" dedi.
Merve Yiğitcan |Merve YİĞİTCAN - İSTANBUL
İstanbul Sanayi Odası’nın şubat ayı olağan meclis toplantısı, AK Parti Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcı Nihat Zeybekci’nin katılımıyla yapıldı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, herkes fedakarlık gösterirse ekonominin düzlüğ e çıkabileceğine belirterek, “Fedakârlık sadece biz sanayicilerden beklenirse hem haksızlık, hem de sıkıntılara neden olur. Kamunun da fedakarlıkta bulunması beklenirken; üretim dünyasından yükselen seslere daha fazla kulak verilmesi gerekiyor” dedi.
Meclisin şubat ayı ana gündemi olan çalışma hayatına ilişkin de görüşlerini paylaşan Bahçıvan, nüfus ile ilgili açıklanan son TÜİK verilerinin, çalışma hayatı açısından alarm verici olduğunu vurguladı. Bahçıvan, “2000 yılında genç nüfusumuzun toplam nüfusa oranı yüzde 20 iken bu oran 2022 yılı itibarıyla yüzde 15’e düşmüş. İstanbul’un son 5 yılda 2 milyonun üzerinde göç verdiğini görüyoruz. İstanbul’da açık iş oranında yüzde 39 ile imalat sektörü başta geliyor. Bu veriler ışığında İstanbul sanayisinin önümüzdeki dönemde nitelikli işgücüne erişimde daha da zorlanacağını öngörmemiz mümkün” dedi.
Çalışma saatleriyle ilgili tartışmalara değinen Bahçıvan, şu açıklamalarda bulundu: “Tüm paydaşlarla istişare edilmeden, her kesimin ortak yararını gözetmeyen, tepeden inme alınacak kararlar olursa bilinmelidir ki çalışma barışı olumsuz etkilenecektir. Erken emekliliği beklenti haline getiren bir toplumla gelişmiş ülke olmamız mümkün değil.”
Beyin göçünün mutlaka tersine çevrilmesi gerektiğini vurgulayan Bahçıvan, eğitim sisteminin de kapsamlı reformdan geçirilmesig erektiğini söyledi.
“Siyasetin zıvanadan çıktığı dönemler var”
AK Parti Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Ak Parti'nin iktidara geldiği dönemden itibaren yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı politika güttüğünü söyledi. Zeybekci, son dönemde dünyada talebin doğurduğu bir enflasyon sürecine girildiğini, bu süreçte Türkiye’nin ise düşük faiz ve Ortodoks politikaların tam tersi bir süreç yaşadığını aktardı.
Enflasyonla gerçek mücadele talebi daraltmak değil
Zeybekci, enflasyonla mücadele konusunda alınan tedbirleri desteklediklerini, ancak bunların tek başına yeterli olmadığını söyledi. Zeybekci, “Enflasyonla gerçek mücadelenin talebi daraltmak olduğuna ben şahsen inanmıyorum. Gerçek mücadelenin üretimi, arzı artırmak şeklinde yapılması gerektiğine inanıyorum. Bizim bahsettiğimiz birinci ekonomi politikası üretimin, istihdamın, ihracatın artması ve büyümenin bu yolla gerçekleşmesi şeklindeydi. Ama gerek zaman, gerekse iklim, gerekse de dünyada yaşanan ekonomik gelişmeler buna müsaade etmedi” dedi. Üretim, ihracat, yatırım ve istihdam odaklı söz konusu politikanın hala uygulanabilir olduğuna işaret eden Zeybekci, bu noktada yaşanan gelişmeleri basına kapalı sohbet ortamında konuşmak istediğini nüktedan bir şekilde dile getirdi. “Siyasetin zıvanadan çıktığı dönemler var bu memlekette, siyasetin gökteki yıldızları dahi vaat ederek siyaset yapma çaresizliği var” diyen Zeybekçi, konuşmasında EYT ile ilgili tartışmalara da değindi. Burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın EYT ile ilgili “Bize iktidara mal olsa dahi yapmayacağız” dediğini hatırlatırken, bununla ilgili yaşanan süreci de yine ‘sohbet kısmında konuşuruz’ diyerek yarıda bıraktı.
Hak etmediğimiz refahı tükettik
2018’e kadar değerli TL döneminin yaşandığını söyleyen Nihat Zeybekci, “2018’e kadar bu aşırı değerli TL nedeniyle 500- 600 milyar dolar arasında hak etmediğimiz bir refah tükettik. Karşılığı ödenmeli. Tam o dönemde pandemi geldi, 15 Temmuz geldi. Tükettiğimiz 600 milyar dolar civarında refahı reel değer olarak 2-3 katı ile bu ekonomi ödeyecek. Biz ödeyeceğiz. Ve ödüyoruz. Ancak bu süreç de geçecek” diye konuştu.