İhracatta ‘kayıp ligi’ büyüyor

Resesyon kaynaklı talep azlığı, rekabetçi fiyatlardan uzaklaşılması ve navlunun ucuzlaması ile Çin’in geri dönüşü Türkiye’nin en önemli ihracatçı sektörlerinde daralmaya yol açtı. En büyük kayıp, yüzde 36,4 ile çelikte görülürken; kimya, tekstil, hazır giyim ile çimento, cam, seramik ve toprak ürünleri sektörlerinde de dramatik düşüşler söz konusu.

Haber Merkezi |

MERVE YİĞİTCAN

Ana pazarlarda yaşanan resesyon kaynaklı talep yetersizliğine, rekabetçi fiyatlardan uzaklaşılması, Çin’in piyasalara geri dönüşü ve bazı emtia fiyatlarında gerileme de eklenince birçok sektörde ihracat kaybı hızlandı. 8 ayda ihracatı en fazla daralan sektör yüzde 36,4 ile çelik olurken, onu yüzde 15,1 ile çimento, cam, seramik ve toprak ürünleri izledi. En büyük ikinci ihracatçı sektör olan kimyada 8 aylık dönemdeki kayıp yüzde 14’ü geçerken; üçüncü büyük ihracatçı sektör olan hazır giyim ve konfeksiyondaki gerileme yüzde 7’leri buldu. Söz konusu dönemde 27 alt mal grubunun 12’sinde ihracat düşerken, birim fiyatların arttığı bu dönemde 4 sektörde de büyümenin yüzde 5’in altında kalması dikkat çekti.

Türkiye ihracatında daralma ağustos ayında da sürerken, ocak-ağustos döneminde ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,4 düşerek; 165,5 milyar dolardan 164,9 milyar dolara indi. İhracattaki daralmanın başlıca sebebi ana ihracat pazarlarında yaşanan resesyon ve buna bağlı olarak talepte görülen iştahsızlık olurken, özellikle içeride artan maliyetler karşısında kurun uzun süre baskılanması nedeniyle fiyat tutturamayan ihracatçının sipariş kaçırması ve müşteri kaybı da etkili oldu. Yanı sıra navlunun düşmesi, Çin’in piyasaya geri dönmesi ve bazı emtia fiyatlarında yaşanan düşüş de ihracat rakamlarının gerilemesine sebep olurken, özellikle Türkiye’nin ihracatında ilk 10’da yer alan sektörlerde yaşanan kayıplar ileriye dönük endişeleri de artırdı.

Çelikte kırmızı alarm

EKONOMİ’nin dış ticaret verilerinden derlediği bilgiye göre, Ocak-Ağustos 2023 döneminde en fazla ihracat kaybı çelik sektöründe yaşandı. Geçen yılın aynı dönemine göre çelik ihracatı yüzde 36,4 düşerek, 15,2 milyar dolardan 9,6 milyar dolara indi. Bu sektörde söz konusu dönemde miktar bazında yaşanan gerileme de yüzde 35,5 olarak gerçekleşti. Çelikte en fazla satışın yapıldığı İsrail’e ihracat bu dönemde yüzde 40 düşerken, sektörün en büyük ikinci pazarı olan Almanya’ya ihracat da yüzde 7 daraldı. İstatistiklere göre, söz konusu dönemde çelik sektörünün en fazla ihracat yaptığı ilk 10 ülkenin tamamında satışlar gerilemiş durumda.

Lojistik avantajını kaybetti

İhracatta en fazla daralma yaşayan ikinci sektör ise çimento, cam, seramik ve toprak ürünleri oldu. Bu sektörün ihracatı yılın 8 ayında yüzde 15,1 düşerek; 3,7 milyar dolardan 3,1 milyar dolara indi. Sektörün ihracatında miktar bazında da yaklaşık yüzde 29 düşüş var. Sektörün en fazla ihracat yaptığı ABD’ye satışları yüzde 20 düşerken, ikinci büyük pazarı İsrail’e de gerçekleştirdiği ihracat 8 ayda yüzde 13,2 geriledi. Ayrıca sektörün önemli ihracat pazarları arasında yer alan Almanya ve İngiltere’ye olan ihracatında da bu dönemde yüzde 20’leri aşan daralma söz konusu.

İhracatın en fazla düştüğü üçüncü sektör yüzde 15 ile su ürünleri ve mamulleri olurken, madencilik sektörünün ihracat kaybı 8 ayda yüzde 14,9 oldu. Madencilik sektöründe Çin’in piyasaya dönüşüyle alımlarını artırmasına rağmen sektörün en büyük pazarları arasında yer alan ABD, İtalya ve Bulgaristan’a ihracatı her birinde yüzde 20’leri aşan oranlarda geriledi.

Türkiye’nin ikinci en büyük ihracatçı sektörü olan kimyevi maddeler ve mamullerinde de işler iyi gitmiyor. En fazla kaybın yaşandığı beşinci sektör olan kimyada, Ocak-Ağustos 2023 döneminde ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,2 düşerek; 22,6 milyar dolardan 19,4 milyar dolara indi. Sektörün miktar bazında ihracatında da düşüş devam ediyor. 8 ayda Türkiye’nin kimya ihracatı miktar bazında yüzde 10,3 düştü.

‘Kaybedenler’ sıralamasında kimyayı demir ve demir dışı metaller sektörü izledi. Bu sektördeki kayıp yılın 8 ayında yüzde 13,7’yi bulurken, ihracat 8,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sektörün miktar bazında kaybı ise yüzde 10,2 olarak kaydedildi.

Tekstil ve hazır giyimde kan kaybı sürüyor

Yurtiçinde uygulanan ekonomi politikaları kapsamında uzun süre baskılanan döviz kurunun en büyük mağdurlarından hazır giyim ve konfeksiyon ile tekstil ve hammaddeleri sektörlerinde de kayıp sürüyor. Tekstil ve hammaddeleri sektörünün kaybı 8 ayda yüzde 9,5 olurken, sektörün miktar bazında kaybı yüzde 3,7 oldu. Bu sektörün en büyük pazarı olan İtalya’ya ihracatında yaşanan gerileme yüzde 25’i bulurken, ABD’ye olan ihracatı yüzde 20, Almanya’ya ihracatı da yüzde 14 düştü. Türkiye’nin en büyük üçüncü ihracatçı sektörü hazır giyim ve konfeksiyonda ihracat kaybı 8 ayda yüzde 7’yi bulurken, miktar bazında kayıp ise yüzde 15’i geçti.

 ■“Hala özelleşmiş işler yapamıyoruz”

Kimya sektörünün ihracatında yaşanan gelişmeleri değerlendiren TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclis Başkanı Yavuz Eroğlu, yaşanan daralmada başlıca sebebin AB’deki resesyon olduğunu söylerken, iç pazarda istediğini bulamayan Çinli rakiplerin düşük fi yat politikasıyla daralan pazarda rekabeti daha da zora soktuğunu dile getirdi. Bunun yanında “Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç bekliyoruz” diyen Eroğlu, “İhracatta hala özelleşmiş işler yapamıyoruz. En büyük sıkıntımız bu. Pandemide lojistik avantajımız vardı. O avantajı özellikli ürün politikasıyla desteklemezsek kaybederiz, diyorduk. Bugün maalesef kaybettik. Sene sonunda da bugünden daha farklı bir tablo olmayacaktır. AB’de resesyon devam ediyor, bunun etkisi devam edecek. Çin’den gelen büyüme rakamları kötü. Çinli rakipler daralan pazarda sonuna kadar fi yat kırarak mal satmaya devam edecek. Elimizde geriye bir tek hükümetin kur politikası kalıyor. Belki bir miktar rekabetçi kurla ihracatta iyileşme olabilir. Ancak bu sadece yaraya pansuman olur, kalıcı iyileşme için katma değerli ürün üretimi noktasında radikal kararlar alınmalı” ifadelerini kullandı.

“Hazır giyimde son 25 yılın en dip noktasındayız”

İhracatta yaşanan kayıpları değerlendiren Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, daralmaya yol açan en önemli sorunun Avrupa ve Amerika pazarındaki talepsizlik olduğunu söyledi. Bunun yanında pandemiden sonra değişen hayat tarzına bağlı olarak modada akımının ‘hızlı’dan ‘yavaş’a dönmesine neden olduğunu söyleyen Kaya, “Böyle olunca eskiden 3-4 haftada değişen vitrinler 6-7 haftada değişiyor. Bu durumda zaman baskısı olmayan alım grupları talepsizlik de olunca alternatif ülkelere de yönelmeye başladı. Rekabet ettiğimiz ülkelere gittiklerinde de Türkiye’nin daha pahalı olduğunu gördüler. İçeride işçilik maliyetlerimiz 600 dolarların üzerine çıktı. Maliyet açısında pahalı ülke olduk, talep ve zaman baskısı olmayınca siparişler başka ülkelere kaydı. Bunun yanında pandemi dönemi tedarik zinciri bozulduğunda gereğinden fazla alımlar yapıldı, şimdi o alım gruplarının stokları ciddi boyutta. Tüm bunlar bir araya gelince ihracatta söz konusu daralma yaşandı” dedi. Sektörün bu yılı 2022’nin yüzde 8-10 gerisinde tamamlayacağını öngördüklerini belirten Kaya, önümüzdeki yılın ilk 6 ayında da tablonun bu yıldan daha farklı olmayacağına dikkat çekti. Sektörün son 25 yılın en dip noktasında olduğuna dikkat çeken Kaya, istihdam ve finansman anlamında sektörün desteklenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

■ “AB’nin haksız antidampingi pazar kaybına yol açtı”

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erdem Çenesiz, sektörün ihracatında yaşanan daralmanın en önemli faktörlerinden birinin AB’nin Türk kaplama seramiğine uyguladığı antidamping uygulaması olduğunu söyledi. Çenesiz, “Birçok Türk şirketi AB komisyonu nezdinde dava açtılar, bu davalar sürüyor. Ancak bu durum AB’de bir miktar pazar kaybına neden oldu. Bunun yanında navlunların düşmesi AB ve ABD pazarına Çin ürünlerinin, özellikle de Avrupa’da Hint kökenli ürünlerin daha ucuz girmesi de bize kaybettirdi. Bunun yanında pazarlarımızda da daralmalar var. Ancak yılın kalan kısmında bir miktar toparlama bekliyoruz” dedi.

 ■ “2024 de bu yıldan farklı olmayacak”

Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler, yaşanan ihracat kaybındaki en önemli faktörün 5 yıldır dünyada artarak devam eden korumacılık önlemleri olduğuna işaret ederek, “Bunun yanında enfl asyon artışı ile beraber Batı’da yapılan faiz artışlarının talebi baskılaması da ikinci faktör olarak karşımıza çıkıyor. Eskiden AB kota açıkladığında ilk gün o kotaları doldururduk, şimdi ise dönemin sonu geliyor, bırakın doldurmayı kotaların yarısını bile dolduramadık. Bir diğer etken de Çin beklediği kadar kendi içinde tüketemeyince, ürettiğini ihraç etmeye başladı. Çin her ay 2,5-3 milyon ton fazladan ihraç yapınca daralan pazarda rekabet edeceğimiz ortamı da ortadan kaldırdı” diye konuştu. Yılın ilk yarısında miktar bazında daralmanın yüzde 50 civarında olduğunu, şimdilerde ise bunun yüzde 35’lere indiğini söyleyen Dalbeler, “Yılı büyük olasılıkla yüzde 35 daralma ile kapatırız. Önümüzdeki yılın da 2023’ten çok farklı olacağını sanmıyoruz. Ancak 2025’ten sonra olumlu bir dönem bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

SPK'dan 17 şirketin sermaye artırımına onay Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi ABD'den Rus bankası Gazprombank'a yaptırım Anayasa Mahkemesinden Pasaport Kanunu'na kısmi iptal İstanbullular dikkat! AKOM uyardı, saat verildi: Sıcaklık 8-10 derece birden düşecek! Otomobil devi binlerce kişiyi işten çıkaracak