İçerde politika faizini indirmekle Türkiye'nin 'risk primi' düşmez

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'faiz' mesajını yorumladı. Erdoğan'ın açıklamalarının, piyasaları 'Merkez Bankası ne zaman faiz indirecek' stresine soktuğunu belirten ikili, mayısta sürpriz yapan enflasyonu da değerlendirdi. Sohbette ayrıca, 14 Haziran'daki Biden-Erdoğan zirvesinin olası yansımaları ele alındı.

Haber Merkezi |

Güldağ: Bu hafta kur tarafını epey dalgalandıran gelişmeler oldu. Cumhurbaşkanı hafta içi TRT’de katıldığı programda önemli açıklamalar yaptı. Tabi birçok ifadeye yer verdi. Ama asıl "Merkez Bankası başkanımla görüştüm, faizi düşürmemiz şart" sözleri, söylendiği andan itibaren piyasayı dalgalandırdı. Dolar bir ara 8.80'nin üzerine çıktı. Açıklama piyasaya yaramadı. Zaten bu tür açıklamaların piyasaya ya da bir bütün olarak ekonomiye yaradığını hiç görmedim. Merkez Bankası'nın fiyat istikrarını sağlama görevine yardımcı olduğunu görmedim. Faizlerin yüksek olduğu doğru tabi. Düşmesi gerektiği de öyle... Ama bunun ne zaman ve nasıl söylendiği çok önemli. Koşulları var mı? Keşke her istediğimizde faizler düşse... Ayrıca maalesef dil bakımından da, 'Başkanımla konuştum' gibi bir çerçevede değerlendirildiğinde, sapla saman derhal birbirine karışıyor, mevcut algılar güçleniyor. Gerçek ne olursa olsun... Merkez Bankası'nın bağımsız olarak bu konuda bir karar veremediği algısı varken, bunu daha da güçlendirecek bir söylem, ister istemez kafaları karıştırıyor. Tansiyonu yükseltiyor, durduk yere...

Ağaoğlu: Katılmamak elde değil. Bir taraftan COVID-19 meselesini yavaş yavaş aşmaya başladığımız, sokağa çıkmaya başladığımız, birbirimizi özledik görüşmeye başlayacağımız, moral bulacağımız bir süreçte böyle bir stresi yaşamak çok gerekli miydi? Değildi. Faizleri düşüreceğiz dediğiniz zaman, biz hangi faizlerden söz ediyoruz diye bir bakmak lazım. TL faizlerinden söz ediyor olduğumuzda evet bizim Merkez Bankası’nın uhdesinde olan bir faiz ortamı ve bunu siz istediğiniz seviyede belirleyebilirsiniz. İstediğiniz seviyede belirlersiniz belirlemesine de piyasanın buna tepkileri ve bireylerin buna nasıl bakacağını düşünmeniz lazım.

Güldağ: Ayıkla şimdi pirincin taşını noktasına getiriveriyor piyasayı. Bu türden ilave streslere hiç ihtiyacımız yok diye düşünüyorum. TL faizlere özel bir vurgu yaptın...

Ağaoğlu: Evet çünkü faizlerden söz ederken aslına bakarsanız ben yalnızca TL faizlerinden söz etmiyorum. Geçen hafta konuştuk. İki şirketimiz yurtdışında eurobond ihraç etti. 9,5 faizle dolar borçlandılar. Dünyada faizlerin yüzde 0.25 olduğu bir ortamda... Burada bir düşünmek lazım. Bu şirketlerin faizini ben nasıl aşağı çekerim diye. Yarın öbür gün 2-3 şirketimizin daha eurobond ihracı var. İşin kötü tarafı haziran ayı önemli dış borç ödemelerinin olduğu bir ay. Tam da o ayın başında böyle bir söz ettiğimiz takdirde, bu Türkiye’nin risk primini olumlu mu olumsuz mu etkileyecek diye baktığımızda kesinlikle olumlu etkilemeyeceği aşikar.

Güldağ: Kim söylerse söylesin bunun etkilerini görmezden gelemeyiz. Doğrusu ben bu ifade bir hata mıydı, bir politika mıydı bilmiyorum tam ama içeride faizleri düşürmekle risk primlerimizi düşürmenin mümkün olamayacağını biliyorum. Dolayısıyla, ne CDS'leri ne de yurt dışında borçlanma faizimizi bu şekilde aşağıya çekebiliriz. Gerçeklerle kavga etmenin yararı yok. Hatırlarsan bir dönem de, Hazine ihalelerinde faiz oranlarını beğenmiyorduk. İhaleleri iptal ediyorduk. Sonra 5 Nisan Kararları'na geldik. 1994'te Tansu Çiller döneminde...

Ağaoğlu: Güveni hüsrana uğratacak lafl ar ettiğinizde şirketler yüzde 9,5’le borçlanıyor. Hangi dönem olursa olsun. Faizden söz ederken, aslında bakarsanız Türkiye’nin risk priminden söz ediyoruz. Türkiye’nin risk priminin düşmesi lazım önce. Bunun düşmesi için de derli toplu, daha farklı bir bakış açısının gelmiş olması gerekir. Nereden biliyorsun derseniz, çünkü daha önceden denedik.

Güldağ: Neyse, ertesi gün Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, "Faizi enflasyonun üzerinde tutma kararlılığımız devam edecek" dedi.

Ağaoğlu: "Piyasalardaki haklı bir gerekçeye dayanmayan erken gevşeme beklentilerinin tümüyle ortadan kalkması gerekiyor" da dedi...

Güldağ: Evet, böylelikle kısmen dengelendi kurlar ama tabi açıklama öncesindeki seviyesine dönmedi. Bir de biliyorsun, bu fiyatların adeta hafızası var. Bir fiyat bir yere bir kez çıktı mı, düşse de bir müddet sonra yine o kapıları çalıyor. Bunu da bilmemiz lazım...

Ağaoğlu: Öyle... Kafamızı kuma gömmekle bu sıkıntıları aşamıyorsunuz.

Güldağ: İyi söyledin. Mesela bakıyoruz bankaların günlük raporlarında bu konu yer almadı. Sen eski bankacısın. Akıl erdirebiliyor musun?

Ağaoğlu: Doğru, bazı bankaların günlük raporlarında bu kur hareketi yer almadı bile. Şimdi, yer almaması bu hareketin olmadığı anlamına mı geliyor? Biraz konuşuyor, tartışıyor olmamız lazım.

Güldağ: Her şeyi konuşabiliyor olmamız lazım. Dilimize dikkat ederek...

Ağaoğlu: Üzerine konuştuğumuz alanlar sözün, cümlelerde küçük nüansların bile önemli olduğu, fark yarattığı yerlerdir. Piyasayı yönetmek biraz sanatkar, biraz da zanaatkar işidir.

Güldağ: Politikacı da olsanız, uzman da olsanız, usta da olsanız... Çünkü sonuçta kayıp, ülkenin kaybı oluyor. Hepimizin cebinden çıkıyor.

Ağaoğlu: Hepimizin cebinden deyince konuşmalarda dikkatini çekmiştir bir karışıklık da var. Depremin yaralarını sarmak için yapılan harcamalarla ilgili... Merkez Bankası’ndan bu harcamalar yapılmaz, Hazine’den yapılır. Hazine bunları borçlanarak yapar. Siz Hazine’nin borçlanması için Merkez Bankası’ndan kaynak kullanırsınız yine bir yerde kayda geçer. Ama Merkez Bankası’nın rezervleri mesela Van depremi için kullanılmış olamaz, olmamalıydı. Burada kullanılması gereken Hazine kaynakları... Hazine’nin kaynakları yoksa ya vergileri artırırsınız, ya borçlanmayı artırırsınız. Ama sonuçta şeff af ve herkesin takip ettiği bir mali yapıyı ortaya koyarsınız ki insanların güveni yerine gelsin.

Güldağ: Bir de kuru yukarıda tutmak için iyi oldu diyenler var...

Ağaoğlu: 'Rekabetçi kur' diye bir şey de söz konusu değil artık Türkiye’de. 100 dolarlık ihracat için 70 dolar ithalat yapan bir ülkeyiz biz. 30 dolar ne kadar rekabet yaratır bize?

Güldağ: Çok teşekkür ederim. Asıl bunları konuşmamız lazım. İmalatçılarımız hala hammaddeye yeterince erişememekten yakınıyor. Hem de katma değeri en yüksek sektörlerde.

Petrolde 80 doları gösterecekler

Güldağ: Sayın Ağaoğlu, emtiada bakıyorum fiyatlar hala yüksek. Konteyner krizinde önce bir ferahlar gibi olduk. Çin’den Avrupa’ya konteyner fiyatı 8200’lerden 7000 dolarlara geliyordu ki, yeniden 10 bin doların üzerine çıktı. Konteyner krizinde bir nevi ikinci dalga yaşanıyor. Petrolde de senin o dikkat çektiğin siyasi manipülasyon sanki hala sonuç vermeye devam ediyormuş gibi görünüyor. OPEC+’nın kararları bence bunu bir kez daha gösterdi. Çok kısa bir toplantıyla, adeta şipşak karar alıp fiyatı yüksek tutmanın yolunu buldular. Brent petrolün varili 70 doların üstüne çıktı. Son iki yılın zirvesini gördü. Şimdi deniliyor ki, İran da anlaşmayı yapıp piyasaya girse bile petrol fiyatlarını aşağı çekecek bir noktada değiliz. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol’a baktım o da benzer şeyler söylüyor, COVID-19 sonrası ekonomilerin toparlanmasıyla birlikte bir iştah var diyor. OPEC+ da söylüyor onu zaten, stoklarda bir azalma var diyor. Sen işin içindesin. Petrol fiyatı nasıl seyredecek? Bu enflasyon, cari açık her bakımdan Türkiye açısından önemli diye de soruyorum. İran'ın elinde çok fazla ölü stok yok.

Ağaoğlu: Fazlasıyla önemli tabi, haklısın. Şöyle söyleyeyim: İran bir önceki, yani Obama döneminde imzalandığı sırada 85 milyon varil bir stokla giriyordu anlaşmaya, şu anda bunun yaklaşık 40 milyon varil olduğu varsayılıyor. Yani neredeyse yarısı kadar bir stoku var. O dönem 85 milyon varili alabilmek için neredeyse petrolü 30 doların altına düşürmüştü piyasa, ki İran anlaşması geliyor, bu anlaşma gelince biz İran’ın elindeki malı ucuza kapatalım şeklinde genel konsensüs vardı. Başarılı de oldular. Bugün geldiğimiz noktada İran’ın elinde çok fazla ölü stok yok. Veya piyasaya hızlı girecek bir stok yok. Koronavirüs döneminde OPEC’in de başarılı manipülasyonu diyeyim, petrol fiyatını yukarıda tutmayı başardılar. Kimse de karşılarında duramadı, doğal olarak halen daha ekonomiler çalışıyor. Dahası toparlanıyorlar... Enerji faturamızı 4 milyar dolar artırabilir Halen daha İran geldiğinde, 1 buçuk milyon varil günlük artış hesaplanıyor. Çünkü İran’ın yatırım yapması gerekiyor o petrolün daha fazla üretilebilmesi için, o yatırım da zaman alacak bir şey. Ama bu yatırımı yavaş yavaş geldikçe kademeli bir arz artışı olabilir beklentisi var. Ama ben onun hepsini geçtim halen daha bu manipülasyon kısmının ağırlıklı olarak çalıştığını, işin ilginç tarafının da, ben teknik analizden baktığım için bir çok şeye, çünkü oradaki teknik analizin temel varsayımı fiyat her türlü bilgiyi içerir. Bu varsayımdan yola çıkar, ona göre geçmişteki hareketlerden yola çıkarak geleceği tahmin etmeye yarayan bir yöntemdir. Yani bu fiyat her şeyi içerir mantığı; manipülasyonu, talep, stok, İran ve politika dediğimiz zaman aslında bir de piyasalar var. Piyasalardaki pozisyonlar var ve bunlar daha boş almadılar. Henüz daha kısa pozisyona dönmediler veya azaltmadılar pozisyonunu. Benim gördüğüm kadarıyla iki teknik seviye var. Birisi 80 dolar. Bunu raporlar da yazıyor. 80 doları gösterecekler burada diye düşünüyorum. Diğeri de 75,5 dolar. 75,5 dolar kısa veya daha zayıf bir direnç ama 80 dolar önemli bir direnç. İşin ilginci dalga teorisine göre baktığımızda şu anda 5. dalgadayız. Ben 80 doları görüp piyasanın döneceğini varsayacağım artık. Çok eski hesap 10 dolarlık petrol artışı Türkiye'nin enerji faturasını 4 milyar dolar artırıyor. Yeni hesabı da yaparız. Ama asıl yenilenebilir enerjiye çok daha erken ve daha yoğun yönelmemiz gerekiyordu.

Enflasyon düşüşe geçti demek için henüz çok erken

Güldağ: Mayıs ayı enflasyonu açıklandı. Yıllık bazda bir gerileme var. Aylık olarak 0.89 geldi enflasyon. Yıllık TÜFE 17.14'ten 16.59'a indi....

Ağaoğlu: Doğrusu beklentilerin hayli altında geldi. Piyasada beklentilerin en düşüğü yüzde 1'di...

Güldağ: Evet, sürpriz denilebilir herhahalde çünkü tahminler daha yukarıya uzanıyordu...

Ağaoğlu: 1.5-1.7 arasındaydı tahminler... Benim tahminim biraz daha da yukarıdaydı. Çünkü benim ıspanak-ceviz endeksim bana daha yüksek enflasyon oranlarını söylüyor.

Güldağ: Benzin, mazot zammı gibi enflasyona yukarı doğru etki edecek büyük kalemler de vardı. Herhalde benzin zammının 20'sinde gelmesi nedeniyle ayın rakamlarına çok etki etmedi. Fiyatlar genellikle iki kere alınıyor. 20'sinden önce toplandıysa bu aya yansımamış olabilir. Tabi bir de 17 günlük kapanma etkili oldu diyebiliriz. Yaş sebze ve meyve de fiyat almadı. Hatta ucuzladı bazı ürünlerde. Haziranda mayısın iki katı enflasyon gelebilir

Ağaoğlu: Peki ne bekliyorsun, önümüzdeki aylarda?

Güldağ: Belki mayısın iki katı enflasyon görebiliriz aylık bazda haziran ayında. Haziran, temmuz, ağustos aylarında düşüş beklemiyorum. Kurlardaki artışı da hesaba katarsak.

Ağaoğlu: TÜFE ile Yİ-ÜFE arasındaki makasa da dikkat çekelim. ÜFE geçen ay TÜFE'nin 18 puan üzerine çıkmıştı. Şimdi 21.74. Neredeyse 22 puan üzerinde...

Güldağ: Evet, böyle bakınca, haziran, temmuz ve ağustosta baz etkisi ters çalışabilir. Haziran aylık TÜFE 1.13'tü geçen yıl. Temmuz 0.58, ağustos 0.86. Artık enflasyon düşüşye geçti diyemiyoruz. Aksine 20'ye doğru yükselme tehlikesi var bence.

Ağaoğlu: Bu işin birinci kısmı. Şimdi siz enflasyonu gerçek anlamda düşürmediğinizde, ki buradaki açmazımız bana göre enflasyon-faiz, faiz-enflasyon denklemindeki yıllara sari olan bir mutakabatsızlığımız var. Faizleri düşürdüğümüz an ne olduğunu artık biliyor olmamız ve buradaki davranış biçimleri temelde değişmediği takdirde bunun sürekli tekrarlanacağını da artık anlamış olmamız lazım.

CDS primlerimizi NATO'da mutabakat düşürür

Güldağ: Faizler için şunu söyleyeyim sadece, eğer Başkan Şahap Kavcıoğlu'ndan, mealen söylüyorum, 'faiz hemen düşmez' açıklaması gelmeseydi, enflasyon rakamı açıklandıktan sonra, Cumhurbaşkanı'nın o açıklamasıyla birlikte değerlendirince piyasada 'haziranda faiz indirilir' düşüncesi şekillenecekti. Ama gördüğüm şu anda 17 Haziran'daki Para Politikası Kurulu'ndan bir faiz indirimi beklenmiyor. CDS primlerimiz düşmese de çıkmayacak da...

Ağaoğlu: Türkiye’nin risk primini aşağı düşürecek en önemli olay önümüzdeki hafta yapılacak NATO Zirvesi. Evet Rus teknisyenleri gönderdik ama zaten gideceklerdi. Biz öğrendik artık kullanmayı diye varsayıyorum. Ama burada Biden ile S-400’ler konusunda nasıl bir yol kat edilecek? NATO’nun bu konudaki tavrı ne olacak? Çünkü NATO Türkiye için önemli, Türkiye NATO için önemli. Bunların hepsini bir araya getirdiğimizde oradan çıkacak bir haber rahatlatıcı, nefes aldırıcı olur diye düşünüyorum. Aksi taktirde bu stresin bize çok da fayda getireceğini düşünmüyorum.

Stoltenberg: 10 yıllık görev süremde 5 büyük ders aldım Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Deniz Demir'den GSS borçları için soru önergesi Ceyhan Belediye Başkanı'na hapis ve siyasi yasak kararı Kiralık ve satılık ev sayısı arttı, reel fiyatlar düştü! Merkez Bankası faiz kararını açıklayacak: Piyasalar ne bekliyor?