Fed 'ilk' işaret fişeğini gönderdi, Merkez sıkı duruş vurgusu yaptı

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri’nde bu hafta TCMB ve Fed’in faiz kararlarını değerlendirdi. Son açıklamaya eklenen kararlılıkla sıkı duruş vurgusuna dikkat çeken ikili, Merkez'in bu vurgusunun Fed’den gelen sinyalin okunduğu anlamına geldiği görüşünde.

Haber Merkezi |

Güldağ: Gündemin sıcak maddeleri; Fed toplantısı ve hemen arkasından gelen TCMB faiz kararı. Fed kararı biraz piyasaları da şaşırttı, Ters köşe yaptı diyenler çok. 2023'e kadar bir faiz artırımı yapacağım derken, bunu ikiye çıkarması sürpriz gerçekten. Geçen hafta konuşuyorduk, yavaş yavaş piyasaları alıştırıyorlar diye. Bu alıştırma biraz daha güçlenmiş ve erkene çekilmiş oldu. Hatta bizim Merkez Bankası'nın faiz kararını da etkiledi yorumları yapanlar var. Bu da normaldir. Dünyadan kopuk değiliz sonuçta... Gerçi bizde bir faiz değişikliği beklenmiyordu. Bir sürpriz yok. Ama Merkez Bankası'nın metnine yeniden "sıkı duruş" vurgusu da girdi...

Ağaoğlu: Öncelikle şunu söyleyeyim. Artık hayata biraz daha olumlu bakıyoruz. Aşılanmanın hızlanması ekonomi tarafında endişelerin azalmasına katkı sağlıyor..

Güldağ: Kesinlikle moral oluyor. İş dünyası uygulamadaki sıkıntılardan söz ediyor. Haklılar da... Çalışanları oradan oraya taşımak zorunda kalıyorlar. Yoksa hızlanma ve 'yerinde aşılama' fikri güzel...

Ağaoğlu: İki merkez bankasının art arda açıklanan kararlarına dönersek; ikisi de 'biz olduğumuz yerde duruyoruz' dedi. Farkı yaratan 'sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir' cümlesinin önceki kurulda çıkarıldıktan sonra yeniden yerine konulması... Bu da bence Fed’den gelen sinyalden sonra oldu.

Güldağ: Tabii bugünkü faiz oranını 'sıkı duruş' olarak görmeyen ve 'Merkez Bankası'nın faiz artırması gerekir' diyenler de var biliyorsun. Onun da etkisi olabilir.

Ağaoğlu: İşaret fişeğini atan Fed oldu sonuçta. Bariz bir değişim var her halukarda. Daha önce 2023’te 7 üye faiz artışı beklerken bu sayı 13’e çıkmış durumda. Bunlardan 11’i iki faiz artışı bekler durumda. Gerçi Powell arkasından daha sakinleştirici bir tavırla, 'parasal daralmayı konuşmayı konuştuk' dedi. Yani 'henüz parasal genişlemenin durmasını değil, bunu konuşup konuşmayacağımızı konuştuk' demiş oldu.

Güldağ: Piyasalar geçen hafta toz pembe görüyordu ortamı. Fed faizi yükseltmez, varlık alımlarını da azaltmaz deyip, borsaları yukarı çekiyordu...

Ağaoğlu: Fed’in durumunu değiştirmeye başladığı veya bunu konuşmaya başladığı ilk toplantı oldu bu açıkçası. Diğer taraftan halen daha enflasyonun tek seferlik olduğu, kalıcı olmayacağı gibi bir söylem var. Bu tek seferlik kısmına nedense ben bir türlü katılamıyorum. Ekonomist gözüyle baktığım zaman bu yıl artan gecikmiş talep nedeniyle koronavirüs nedeniyle, arz veya tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılarla artması evet kalıcı bir enflasyonun olmayacağını söylüyor. Buna karşılık aşağı tarafta da fiyatlar yüksek kalmaya devam ediyor. Şimdi ABD’de hem piyasa yapıcılar hem de ekonomistler dönüp maaş artışlarına bakıyor. Şu anda ABD’de maaş artışları enflasyona paralel değil veya yeterince artmıyor. Verilen destekler nedeniyle henüz insanlar tam olarak istihdam piyasasına dönmüş değil. Ama eylülde kesilecek. O zaman bir daha bakmak lazım. O maaş artışı gelir ve o da enflasyonun artçı etkilerini devam ettirecek olursa o zaman Fed artışı öne çekebilir. Yani tarihine karar vermek için biraz erken bir durum.

Güldağ: Tabii yükselen enflasyonu görüp eski ücretlere ikna olmayabilirler.

Ağaoğlu: Evet. Bu durum tavuk-yumurta hikayesi gibi birbirini besleyecek diye görüyorum. Ama azalan bir etki de olsa bile bu iş bir yılla sınırlı kalacak değil.

Güldağ: Sonucunu da biliyoruz bu tartışmanın; yumurta tavuktan çıkıyor!

Ağaoğlu: Kesinlikle, bunu tartışmayalım haklısın. Söylemek istediğim, Fed bu parasal genişlemeyi hep devam ettirecek hikayesinin sonuna yaklaştığımızın ilk habercisi oldu bu toplantı. 2023’ün öne çekilip çekilmediğini sorarsan, ben bu sürecinin bir tık öne çekileceğini düşünüyorum.

Güldağ: 2023'ü de beklemeyebilir...

Ağaoğlu: 2022’de bile iki faiz artışı gelebileceğini düşünüyorum. Bunun bize etkisi Merkez Bankası küçük bir ekleme yapma ihtiyacı duymuş. Politika faizinde bir değişikliğe gitmediler ama sıkı duruşu daha uzun süre sürdüreceğiz diyor.

Güldağ: Bir süre de böyle devam edecek gibi. Faiz indirimi temmuz–ağustos gibi gelecek beklentisi vardı. O pek kolay olmayacak. Koşullar uygun görünmüyor. Ama ana senaryo hala faiz indirimi olacak yönünde...

Ağaoğlu: İlk fırsatta bunu yapacağını bekliyor piyasa. Fed’e baktığımızda o olabildiğince geç faizi artırma çabası içinde.

Güldağ: Fed artırıma geçmeden, TCMB bir indirim fırsatı yakalayabilir...

Ağaoğlu: Merkez Bankası da olabildiğince erken faiz indirme çabasında. Ancak enflasyonun gerçekten kalıcı ve katı bir tutum sergilemesi Türkiye’de o faiz indirimi hikayesini biraz daha erteler durumda. Eylüle belki de ekime sarkması ihtimali belirdi bence bu Fed’in son hamlesinden sonra.

Güldağ: Geçen hafta NATO'dan piyasaları etkileyecek fazla bir gelişme çıkmaz demiştik. Gelişmeler de o yönde oldu. Şimdi Fed ve Merkez Bankası kararlarından sonra kur cephesinde ne düşünüyorsun?

Ağaoğlu: Net bir fikir edinemediğim bir konu oldu zirve aslında. NATO’nun Avrupa ve ABD arasındaki diyaloğu nasıl tesis ettiği noktası da açık değil. Türkiye açısından gördüğüm resim de pek rivayetleri destekler nitelikte olmadı. Oradan bir çözümle, elle tutulur bir gündem maddesiyle gelinmedi. Veya bunlar çalışılıyor ve biz daha sonra duyacağız. Ama duyduğumuz zaman bunun bizi ne yöne götüreceği konusunda belirsizlik devam ediyor. O belirsizlik olduğu sürece de kur tarafında aşağı yönlü TL’ye güven artırıcı adımlardan çok belirsizliği artıran TL’ye güveni biraz daha zedeleyen gri bir ortam var ortalıkta.

Güldağ: O zaman dövizde park etme durumu sürecektir...

Ağaoğlu: Bu ortamda insanlar döviz satmak istemiyorlar. Merkez Bankası'nın her toplantı sonrası ters para ikamesi diye yayınlamış olduğu hedefl er sadece temenni olarak kalıyor. Çalışan ekonomi beraberinde ister istemez bir döviz talebi getiriyor. Sanayimiz çalışıyor, ihracatımız iyi ama ithalatın ihracatı karşılama oranı ve bir de artan ve küresel fiyatlarla ekstra gelen maliyetlerle biz normalin de üzerinde aynı miktarda mal için dahi tonaj bakımından aynı ihracatı yapıyor olsak bile daha fazla para ödüyoruz, o da daha fazla dolar talebi demek. Kurun aşağı yönlü hareketlerinin sınırlı kalacağını, çok iyimser ortamda bile 8,05’in altının artık biraz zorlaşmaya başladığını görüyorum.

Güldağ: Peki yukarı doğru?

Ağaoğlu: Bundan sonra kur kopup gider mi diye bakarsan onu da beklemiyorum. Piyasada spekülatif bir hamle yaratacak veya anında bonodan çıkıp gelip döviz alacak birisi de yok.

Güldağ: Biz bizeyiz...

Ağaoğlu: O yüzden borsa ne uzuyor ne de kısalıyor. Tahvil faizleri de o yüzden inmiyor ve inemeyecek. Bir de şu var: Kamu borçlanmasının üçte biri kamu bankalarında... Bu önemli. Ha Merkez Bankası eliyle Hazine’yi fonlamışsınız ha kamu bankaları eliyle. Piyasa koşullarından çok kamunun kamu eliyle desteklendiği bir durum hasıl oluyor. Bu da fiyatların sağlıklı oluşmasını zorlaştırıcı bir durum. Gerek kur, gerek faiz, gerekse de herhangi bir mal ve hizmetin de fiyatlanmasını zorlaştırıyor.

Güldağ: Böyle baktığın zaman temmuz, ağustos sakin mi geçer? Önümüzdeki döneme ilişkin senaryon nedir?

Ağaoğlu: İlginç bir şey söyleyeceğim; turistin gelmesine mi sevinsek gelmemesine mi? Gelsin diye sevineceğiz çünkü dövize ihtiyacımız var. Ama turist gelince bizdeki rutin talebin üzerine bir talep daha gelecek. Mesela yaş meyve ve sebze normal şartlar altında düşük seyredecekken turist geldiği zaman onların tüketecekleri ile birlikte gıdada bir enflasyon baskısı ortaya çıkacak. Bu sefer enflasyonda katılık daha uzun süre devam edecek. Arzu edilen faiz düşüşü de daha geç olacak. Öte yandan, turizmde beklenen döviz gelmezse sonbahardan itibaren kur tarafında da biraz sıkıntılı dönemler bizi bekler. Eylül ayındaki dış borç ödemelerini de aklımıza getirince.

Güldağ: Valla turist bol bol gelsin. Onun getireceği enflasyondan önce biz öyle kararlar alıyoruz ki... Oraya gelene kadar enflasyonu kendi kendimize tetikleyecek, şaşırıp kalıyorum. Mesela plastik atıklarının ithalatını engelledik biliyorsun. Şimdi tarım malzemelerinin çoğu geri dönüşüm malzemesinden üretiliyor. Bir yandan kuraklık malum. Şimdi buna bir de malzeme sıkıntısı ekleniyor. Sulama, yağmurlama yapacak malzeme bulunmuyor. Çiftçi 'ekinim tarlada yanıyor' feryadında. Abartılıyor diyeceksin. Ama sıkıntı nedeniyle İran'dan kayıtlı kayıtsız malzeme geldiği konuşuluyor. Bunun yarın öbür gün fiyatlar üzerindeki etkisini düşün. Kısacası demem o ki, biz zaten enflasyonu yukarı ittirmek için elimizden geleni yapıyoruz zaten. Bilinçli bilinçsiz. Kimin çıkarınadır bilmem. Ama bir karar alıyoruz hurda ithalatını yasaklıyoruz, tarıma kadar uzanan etkileri oluyor. Sonra da tekrar düzenlemeye gitmeye çalışıyoruz. O zaman biz bu kararı neden aldık?

Ağaoğlu: Bir milat var benim açımdan onu not edeyim: Çek yasası. Çek yasası bence milattır. Siz ödeme sistemlerine kanunla müdahale edip bütün düzeni altüst ederseniz, sonrasında tamiratı çok zordur. Sonrasında kimse kimseye kolay kolay ne çek verir ne de çek alır. Bir işin önünü arkasını çok sıkı düşünmek lazım.

Altın ve gümüşte Fed sonrası tatsız resim

Güldağ: Gelelim altına. 1800’ün altına düştü...

Ağaoğlu: Fed’den sonra daha tatsız bir resim ortaya çıktı altın ve gümüş için. Fed’den sonra altın için kritik olan seviye 1830’du. Hem 50 günlük hareketli ortalama hem de bir düşüş trendinin destek olabileceği bir seviyeydi. Tutunamadı ve ciddi olarak geriledi. Gümüşü de bu defa beraberinde sürükledi ama gümüş görece daha iyi bir tepki verdi, sınırlı düştü.

Güldağ: Ya bundan sonrası?

Ağaoğlu: Her ikisi için de daha gerileme ihtimali var. Altın ve gümüş çıkamadıkları için bir de Fed geliyor üzerine şimdi geriliyor ama Cuma önemli. Altın tekrar 1830 seviyesinin altında kapanacak olursa o zaman ciddi bir gerileme ihtimali var. Hatta 1600’lü rakamları konuşabiliriz. 1600’lü rakamlar altın için 'enflasyon hedge' dediğimiz, enflasyondan korunmak için altına geçilme döneminin bir süre erteleneceği anlamına geliyor. Tabii bu arada kripto paraları da atlamayalım, onlar da Fed’ten olumsuz etkilendiler. Hemen hemen herkes dolara karşı şu anda değer kaybediyor. Dolar endeksi 91,75’lere geldi, bu önemli bir yükseliş oldu. Parite 1,1930’lara geldi. Bunların hepsi Fed’in yapmış olduğu ilk uyarı atışından sonra oldu.

Güldağ: Devamını bekler misin?

Ağaoğlu: Altın ve gümüşte bekliyorum, Cuma günkü kapanışa bakmak lazım. Dolar-Euro paritesinde de önceki gün ve dün kritik iki şey oldu. Önceki gün 50 günlük dün 200 günlük hareketli ortalamanın altına indik, ki bu paritenin 1,1850’nin altına inmesi ihtimalini gündeme getiriyor. Bu demektir ki dolar endeksi yukarı çıkacak. Pound biraz direniyor. Ama dolar endeksi 6 para birimine karşı çok majör bir hareket yapmış gibi görünmüyor. Bunun için kritik seviye 93,25 seviyesi. 93,25’e kadar gider o zamana kadar halen daha bir düzeltmedir. Onun üzerine çıkmışsa o zaman piyasada altında hakikaten 1600’lü seviyeleri görebiliriz.

Güldağ: 1830’un üzerinde kapanırsa?

Ağaoğlu: O zaman da enflasyon hikayesi ile birlikte 1950, hatta onun üzerine artacağı yeni bir platoya geçer altın.

Güldağ: Diğer emtia fiyatları için ne dersin?

Ağaoğlu: Parantez içinde bakırı söylemek isterim. Sebebi de şu: Çin’den gelen bir haber var bakırla ilgili. Çin bazı bakır stoklarını satacağı ile ilgili bir açıklama yaptı. Satsa da satmasa da böyle bir açıklamayla fiyatların bir miktar dinlenmesini istedi herhalde Çin. Çünkü önü alınamayan emtia fiyat yükselişi var. Bu da Çin’i çok ciddi vuruyor. Bakır beraberinde nikel ve alüminyum tarafında da ufak bir sarsıntı yarattı.

Güldağ: Tarımsal emtia tarafında yaşananlar...

Ağaoğlu: Son mısırda yaşanan hava durumuyla yaratılan bir manipülasyon ortamı diyeceğim…

İmamoğlu'dan Beyoğlu tepkisi Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Asgari ücret, memur ve emekli maaş zam tahminini açıkladı Stoltenberg: 10 yıllık görev süremde 5 büyük ders aldım Deniz Demir'den GSS borçları için soru önergesi Ceyhan Belediye Başkanı'na hapis ve siyasi yasak kararı