Fed de koronavirüse teslim oldu
Ekonomist Ali Ağaoğlu ile ekonomi gazetecisi Hakan Güldağ, bu hafta Amerikan Merkez Bankası Fed'in koronavirüsün etkilerini gerekçe göstererek, yaptığı 50 baz puan ilk faiz indirimin piyasalara olası etkilerini değerlendirdi.
Ekonomist Ali Ağaoğlu ile ekonomi gazetecisi Hakan Güldağ, bu hafta Amerikan Merkez Bankası Fed'in koronavirüsün etkilerini gerekçe göstererek, yaptığı 50 baz puan ilk faiz indirimin piyasalara olası etkilerini değerlendirdi.
Güldağ: Şans Sohbetleri'nde geçen haftalarda konuştuğumuz konular hayatiyetini devam ettiriyor. Bir yandan da bu konulara yenileri eklendi. Sohbetimize Amerikan Merkez Bankası Fed’in 'sürpriz' sayılacak faiz indirim kararını değerlendirerek başlayalım istersen... Neden aceleyle, olağanüstü toplanarak bu kararı aldı, neden 50 baz puan?
Ağaoğlu: Fed koronavirüse yenildi. Virüs her tarafta çok yüksek sesle konuşuluyor. Dünya ekonomisini çok olumsuz etkiler duruma geldi. Cathay Pacific’in Hong Kong'tan Taipie’ye yapmış olduğu günlük sefer sayısı 93’ten 14’e düştü örneğin... Hava trafiğinde inanılmaz bir düşüş var. Toplantılar, fuarlar iptal ediliyor. Şirketler, çalışanlarına yurtdışına çıkış yasağı koyuyor. Mecbur kalmadıkça uçmayın diyor. Turizmi etkilemesini bıraktık, iş tarafını, tedarik zincirini etkiliyor. Bu da dünya ekonomisinde yavaşlamaya sebep oluyor. ‘Talep ertelendi, bu iş son bulunca şimşek gibi geri döner’ ihtimalinin azaldığı düşüncesi sanıyorum bütün merkez bankalarına hakim oldu.
Güldağ: Virüsün etkisi hafifleyince V tipi toparlanma olabilir deniliyordu, artık U hatta L konuşulur oldu.
Ağaoğlu: Başka türlü bütün merkez bankaları telefonla bir araya gelip, ortak karar verip sonra sırayla faiz indirecek noktaya gelmezlerdi herhalde… Arkasından Fed olağanüstü toplandı. Bu önemli. Çünkü 18 Mart'da zaten toplantısı vardı. Doğrusu bir faiz indirimi gelir beklentisi de vardı. Ama herkes, 25 baz puan bekliyordu. 50 baz puanlık bir indirimle geldi. Faiz indirimi sürpriz değildi ama olağanüstü yapılması ve 50 baz puanla başlanması süprizdi.
Güldağ: Biraz panik havasında alındığını düşündüren bu karar piyasaları da ürküttü. Borsalar karar sonrasında önce yükseldi sonra tepetaklak oldu. Dolar da, yen hariç önde gelen para birimleri karşısında değer kaybediyor. Japonya'da Tokyo Olimpiyatları'nın bile ertelenebileceği ihtimali yen'i baskılıyor...
Ağaoğlu: Bunlar ne ifade ediyor diye bakarsanız, olumsuz diyebileceğim iki durum var. Bir, demek ki ortada duyduğumuzdan ve bildiğimizden daha ciddi bir problem var ki Fed böyle bir faiz indirimine gitti. İki, bana biraz garip gelen nokta faizleri indirerek virüse çare mi bulunuyor? Amerikan borsalarının düşüşünde biraz virüs nedeniyle biraz da ABD’deki başkanlık seçimlerinde demokrat Sanders’ın öne çıkmasının olumsuz etkisi var. Bir negatiflik olduğunda ‘hemen merkez bankaları devreye girsin, para versin’ durumu oluyor. Evinden çıkamayan, alışveriş yapamayan, tüketemeyen insanların olduğu bir dünyada o parayı verseniz kim nasıl harcayacak? Böyle bir imkan yok. Peki, ‘hiç mi birşey yapmasın’dı Fed? En azından daha iyi bir zamanlamayla yapılabilirdi. Esas bundan sonra Avrupa Merkez Bankası’nın nasıl bir yol izleyeceği benim merakla beklediğim konu. Çünkü onlar zaten eksi faizdeler daha da mı eksi yapacaklar? Bugün en büyük sıkıntı tedarik zincirinde en büyük halka olan Çin’in üretimdeki aksaklıklarının, eninde sonunda sadece Çin’i değil, tüm dünya ekonomisini küçültecek olması... Faiz indirimi ile çözüm bulunacağına inanan tarafta değilim. Bu arada, Çin’in üretimindeki aksaklıklarına ‘Türkiye dünyanın B planı olur mu?’ demiştik. Böyle bir umut vardı. Ama işler buraya kadar gelmemişti. Bu umut devam ediyor mu?
Güldağ: Bazı sektörler için evet devam ediyor. Sadece umut değil, fiilen gerçekleşiyor da... Geçen gün manşete taşıdık; "Hazır giyim, Avrupa için fazla mesaide" diye. Promosyon sektörü, deri-ayakkabı keza öyle...Siparişler arttı, hareket var. Ama öte yandan Kapalıçarşı'yı olumsuz etkiledi koronavirüs, onu da manşet yaptık. Turizm tarafında, bir yandan İngiliz turizmciler Türkiye'yi seyahat edilebilecek Avrupa'da üç-dört ülkeden biri olarak gösteriyor. Macaristan, Polonya ile birlikte. Şimdi Polonya'da da vaka görüldü. İspanya ama özellikle İtalya'da hava çok olumsuz. Ölümler 100'ü aştı, İran'ı geçti. Okullar tatil. Futbol maçları nisan ortasına kadar ertelendi. Bir anlamda korku dağları sardı. İster istemez turizmi ciddi şekilde etkiliyor, etkileyecektir. Tabii ne kadar süreceği de önemli. Aşının bulunacağına dair birçok ülkeden gelen bilgiler var.
Ağaoğlu: Şimdiye kadar 10-15’inci aşı bulundu, test aşamasına geçtik açıklaması oldu. Bu biraz insanları sakinleştirmek için mi yapılıyor?
Güldağ: Bu yolla sakinleşir mi insanlar onu bilmiyorum. Ama en azından bu virüsün çok öldürücü olmadığı da ortaya çıktı. Şu da dikkatimi çekiyor; yeni vakaların çoğu Çin dışından gelmeye başladı. Orada da zannediyorum hafızalara kazınmış ‘İspanyol Gribi’ gibi yine virüsten kaynaklanan tarihte yaşanmış salgınlar bu panik havasını artırıyor. ‘İspanyol Gribi’ 1918 ile 1920 yılları arasında, ağırlıklı olarak 20 ila 40 yaş arasında 50 milyon can kaybına neden oldu. Tabii o zaman sosyal medya yok ama o dönemde de birçok komplo teorisi ortaya çıkmış. Şimdi koronavirüsteki gibi... İkincisi de o dönemde de pek Anadolu’ya pek uğramamış İspanyol Gribi... En az hasar Anadolu'da... Ama bize olmayacak anlamına gelmiyor bu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da söylüyor. Yine de Ermenistan’da var, Gürcistan’da var, İran ve Irak’la sınırları kapadık, bu nedenle, Yunanistan'da var, İtalya kırılıyor. Bir bizde yok. Soru işaretleri oluyor ister istemez...
Ağaoğlu: Açıklanmıyor mu?
Güldağ: Aynı soruyu 3 Mart'ta Türk Tabipler Birliği’nin Genel Sekteri Dr. Hakan Giritlioğlu’na sorduk. Reklam Kurulu'ndaydık. Belki panik çıkmasın gibi gerekçelerle açıklamak istemiyor olabilir mi diye... Dedi ki; "Doğrusu bizim üyelerimiz de böyle bir vakaya henüz rastlamış değil. Üyelerimizden herhangi birisi böyle bir vakaya rastlamış olsa biz bunu paylaşırız."
Ağaoğlu: Önemli bir bilgi...
Güldağ: Türk Tabipler Birliği'nin web sitesinden de gelişmeler izlenebiliyormuş bu arada... Öte yandan, biraz önce söylediğim İngiliz turizmciler de rahatlıkla seyahat edilebilir saydığı birkaç ülkeden biri Türkiye... Durduk yere bizi kayırmazlar diye düşünüyorum. Tabii, bazı sektörlere ilave hareket getirmiş olsa da, dünyada turizm hareketleri olumsuz etkileniyorsa bunun Türkiye'yi etkilememesi söz konusu olamaz. Oradan gelen haberler de iç açıcı değil doğrusu. Dünya turizminin nabzının tutulduğu Berlin Turizm Fuarı iptal edildi. 54 yıldır ilk kez oluyor. Turizm Gazetesi'nden Fehmi Köfteoğlu, Alman turizm şirketi TUI'nin fuarın iptalinden 15 dakika sonra ‘son 15 gün kalaya kadar tatilnizi iptal ettirmeyin, herhangi bir ceza uygulamayacağız' açıklaması yaptığını iletti. İlk başta en çok kongre turizmini etkiler diye bakılıyordu. Şu ana kadar iptal edilen kongre sayısı 65. Bunun 45 Asya’da, 11’i de İtalya’da... Ama olay orada kalmadı. IATA havayolları trafiğinde en az yüzde 30 düşüş bekliyor. Bu yılın üçüncü çeyreğinden önce de düzelme beklemiyor. Bir de İdlib meselesi nedeniyle bizde turizmin motoru sayılan Rusya ile sıkıntımız da önemli bir sorun. Rus gazetelerinde Türkiye aleyhine ciddi propaganda var. Gözler ve kulaklar Erdoğan-Putin zirvesinde...
Ağaoğlu: Merkez bankalarına dönecek olursak, 2008’den beri politikacılar çözümü merkez bankalarından bekledi. Oysa dünyada gelir dağılımındaki bozulma daha da sertleşti. Bedava para dönemi, aslında parası olana yaradı. Sokaktaki insana yaramadı. Orada iyileşme olmadığı için de tüketim tarafında dünyanın beklediği iyileşme bir türlü gerçekleşmedi. Bu aslında politikacıların üzerine düşen bir görev. Bütün görevi merkez bankalarına yüklendiler. Merkez bankaları da kabul etti. Bu sürdürülebilir değil.
Güldağ: Aslında sistemin kendisinin de sürdürülebilirliği sorgulanıyor. Deyim yerindeyse kapitalizmin işletim sistemlerinde sorun var. Fed'in 'panik' havasındaki eylemleri de bunun bir izdüşümü. Koronavirüs adeta sistemi test ediyor.
Ağaoğlu: Şöyle bir sıkıntı daha var aslında Fed’in 50 baz puan indirimi ne kadar iyi diye düşünüyorum. Çünkü, daha da ciddi problem ortaya çıkacaksa, elinde atacak barutu kalmadı. O da sıkıntı yaratan konu olacak. Önümüzdeki dönemde tartışıyor olacağız. Bu seçim döneminde Trump’ın hoşuna gidiyor olabilir ama çok da anlamlı bir yöntem değil.
Merkez Bankası faiz indirimine devam edebilir
Güldağ: Merkez bankalarının koronavirüs karşısındaki işbirliği Türkiye’yi nasıl etkiler?
Ağaoğlu: Herkes diyor ki, dünyada parasal genişleme devam edecek, bu Türkiye’ye de gelecek. Buna itiraz ediyorum. Çünkü finansal piyasalar bileşik kaplara benziyor. Bir yerde faiz yüksekse düşük faizdeki para yüksek faizdekini aşağı indiriyor. Bir tür dengelenme oluyor. Fakat bu bileşik kapların çalışabilmesi için yani ABD’deki düşük faizin Türkiye’ye gelebilmesi için o bileşik kapların birbirine bağlı olması gerekiyor. Ne yazık ki bu kaplar, TCMB'nin swap kararından dolayı bağlanamıyor. Dışarıdaki parasal genişleme Türkiye’ye yarar demek artık doğru olmayacak. Bu bileşik kaplardan birini kırıp döktük. Burada Suriye’yi de eklemek lazım. Sadece swap kararı yüzünden olmadı. Türkiye’nin genel algısı üzerinden gelen birşey swap. Bizim Merkez Bankası’na gelecek olursak, bence yüksek enflasyona rağmen faiz indirimine gitmesini bekliyorum. Hala ‘İş gören faiz’ dediğim kısımda sert bozulmalar olmadı.
Güldağ: Peki 50 baz puanlık son indirim piyasada bir bozulma yaratmadı mı sence?
Ağaoğlu: Çok yaratmadı. Bir 50 daha gelirse bu yaratır mı? Bir parça yaratır. TCMB, çok ciddi sorgulama altındayken, bu sorgulama fazlalaşır. Hemen aksiyon almaz piyasa belki ama bekle-gör tarzı aksiyon almasını bekliyorum.
Güldağ: Şu anda yüzde 9 faizle kredi alıp yüzde 10.5’tan repo yapma imkanı var.
Ağaoğlu: Şu anda var.
Güldağ: Peki bu ne kadar sürdürebilir?
Ağaoğlu: Bu kesinlike sürdürebilir durum değil. Şirketlerin ya da bireylerin ağır maliyetlerinden dolayı buradan para kazanamıyor olabilirler ama böyle bir arbitrajın olmaması gerekir. Zaten bir piyasada merkez bankası faizi bir faiz, işgören faiz bir faiz, yurtdışında off shore TL faizi bir faiz, bankaları arasında arbitraj yaratan çoklu faiz ortamı olmaması lazım.
Güldağ: Sanki şu anda swap faizi, kredi faizleri, mevduat ve günlük repo da ayrı telden çalıyor.
Ağaoğlu: Bugünlerde kısa vadelerde dolar TL swapları yüzde 6 ila 10 arasında. Kredileri 6 aylıklarda yüzde 9.5 ila 11.5 arasında alabiliyorsunuz. Bir yıllık da biraz daha yükseliyor bu faizler. 2-3 hafta önce sine göre yükseldi. Şu anda bir aylık mevduata faiz 10.70 ortalamada. Bankadan yüzde 9.5 ile krdei alabilirsin. Ama bu arbitrajı şirketler yapabilir. Bireylerin yapması mümkün değil. Birey kredi alırken kredi masrafı ödeyecek. Onu götürüp mevduata yatıracak, stopaj ödeyecek. Zararda olur. Birey enflasyondan korunamıyor. Hemen hep beraber enflasyona karşı yeniliyoruz.
Güldağ: Peki enflasyon nasıl seyreder sence? Son gelen 12.37 enflasyon beklentilerin altında kaldı. Kurdaki son yükseliş henüz hesaplarda değil. Kur geri çekilmezse 13’e yaklaşabilir enflasyon. Mayısta ve Temmuz aylarında baz etkisiyle tek haneye inse de yılı tek hanede kapatmamız kolay olmayacak gibi geliyor.
Ağaoğlu: Mayısa kadar yüksek olacağını bekliyordum zaten. Merkez Bankasının ise yükselirken de düşerkende bu kadar geride kalacağını düşünmüyordum. Baz fiyat geçişkenliklerinin az olduğunu düşünüyorum. İyi olan ise ulaşım zamları geldi ama toplam ulaşım maliyetlerinde çok ciddi bir artış olmadı. Hem kur artmadı hem petrol düştü. O yüzden ben inanılmaz farklı çıktı diye düşünmedim. Ama halen daha bireylerin enflasyona karşı korunamıyor olması -yani negatif reel faizden bahsediyorum- ilerde bireyler açısından sıkıntı yaratabilecek bir durum.
Döviz artışı durabilir mi?
Ağaoğlu: Çin’den kaynaklı üretim tarafında dünya ile birlikte Türkiye'de aksama olacaksa veya olursa döviz talebi teknik olarak azalacak. O zaman rezervler üzerinde baskı azalacak. Ekonominin yavaşladığı, döviz talebinin olmadı durumda, TL’ye ihtiyacı olan kurumlar ya da şahıslar hemen değil ama belki iki ay sonra yavaş yavaş mecburen döviz satmak zorunda kalabilir. Döviz talebi de olmadığı durumda bu satışlar yüzünden kur artmayabilir. Düşer diyemeyeceğim. Virüs endişesi beraberinde korunma içgüdüsünü taşıyacak ona da şüphe yok. Öteki taraftan da, TL’ye ihtiyaç duyacaklar.
Güldağ: Suriye tarafı böyle devam ettiği sürece düşüş bekler misin?
Ağaoğlu: Kesinlikle beklemem. Ama ihtiyaç ve döviz talebi olmadığı durumda kurun artışını durduracaktır.
Güldağ: Ama bir ateşkes kararı çıkarsa Moskova'dan, kısmi de olsa bir geri çekilme olabilir özellikle dolarda. Hazır dünya da da değer kaybediyorken. İhracatımız da artarsa o cepheden rahatlarız. Ama Çin'den ara malı alamazsak, o zaman ihracatımız da sekteye uğrayabilir. Ya da pahalılaşır.
Ağaoğlu: Tabii alıcı malı aynı miktarda talep ederse ihracat artışı geçerli. Onlar da etmeyebilir.
Güldağ: Evet bu da bir problem. Bir de virüsten önce gemilerin çoğu Çin'den çıkmıştı. Onlar yerlerine vardı. Asıl tedarik sorunu bundan sonrasında daha etkili olabilir. Bir iş insamızla sohbet ederken, ‘Çin’den fan getiremiyoruz. Telefona bile cevap veren yok' dedi. 'Ne yaptınız' dedim. Muadilini Belçika’da bulduk. Ama Çin'den 5 dolara alırken, fiyat 25 euro olarak geldi’ dedi. İş insanlarımızın 'kriz' yönetme becerisini bir kez daha test edeceğiz. Tecrübelerimiz bu becerikli olduklarını söylüyor.