EY Türkiye/Büyükavşar: Küresel enflasyon çok hızlı düşmeyecek
EY Küresel Ekonomik Görünüm raporunda küresel enflasyonun bu yıl %4,6’ya, 2025’te ise %3,5’e düşeceği öngörüldü. EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar kaynaklarda kıtlık, enerji fiyatları, jeopolitik gelişmeler ve olası Çin-Tayvan gerilimi nedeniyle çekirdek enflasyonun gerilemesinin zor olacağının düşünüldüğünü ve dolayısıyla küresel enflasyonun çok hızlı düşmeyeceğini söyledi. Türk şirketlerin yüksek faiz ortamında kısa vadeli döviz cinsinden borçlanmaya gittiğine de değinen Büyükavşar “Döviz cinsinden borçlanma artacak” dedi.
Haber Merkezi |BESTENİGAR KARA/İSTANBUL
İngiltere merkezli Ernst & Young (EY) tarafından hazırlanan ‘Küresel Ekonomik Görünüm 2024’ raporuna göre, 2023’te yüzde 6,2’ye ulaşan küresel enflasyon, bu yıl yüzde 4,6’ya 2025’te ise yüzde 3,5’e düşerek soğuyacak. EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar “Kaynaklarda kıtlık, enerji fiyatları, jeopolitik gelişmeler ve olası Çin-Tayvan gerilimi nedeniyle çekirdek enflasyonun gerilemesinin zor olacağı düşünülüyor. Dolayısıyla küresel enflasyon da çok hızlı düşmeyecek” dedi.
Küresel GSYİH’nın bu yıl yüzde 3,1, 2025’te ise yüzde 3,2 oranında artacağına dikkat çeken rapor, küresel çapta enflasyondaki düşüş devam ederken, merkez bankalarının para politikasını kademeli olarak gevşeteceğini öngörüyor. “Merkez bankaları faizleri indirirken yatırım ve sübvansiyonlara yönelecek. Bu yatırım ve sübvansiyonlar, Türkiye’den farklı olarak demografi, borç, riskten arındırma, dekarbonizasyon, dijitalleşme (5D) ve üretken yapay zekâya (GenAI) odaklanacak” diyen Büyükavşar “Mali koşulların rahatlaması, yüksek getirili yatırım fırsatlarını ve işlem hacimlerini desteklerken, sermaye harcamalarını sınırlayabilir” ifadelerini kullandı.
Yüksek borç seviyesi, konjonktür yanlısı bütçe açığı ve artan faiz yükünün, özellikle siyasi belirsizliğin yüksek olduğu birçok ekonomi için baskı oluşturduğunu vurgulayan rapor, Türkiye’nin devlet brüt borç stokunun GSYİH’ya oranının 2024’te yüzde 24’e ulaşacağını öngördü. Şirketlerin başarılı olması için ekonomik faaliyet, yetenek, enflasyon, merkez bankaları, mali politika ve jeopolitik gibi birkaç temel alanda yeni normalin gerçeklerine uyum sağlaması gerektiğini belirten rapor, dayanıklılık, yenilikçilik, çeviklik ve karlılığın yeni normalde başarılı olunması için benimsenecek dört strateji olduğunun altını çizdi.
Farklı yöntemlerle borçlanma gündeme gelecek
Türk şirketlerin yüksek faiz ortamında kısa vadeli döviz cinsinden borçlanmaya gittiğine değinen Büyükavşar “Farklı yöntemlerle borçlanma gündeme gelecek. Bankalar, ciddi bir teminatla borç veriyordu. Teminatlar sınırlandırıldı. Alacakların finanse edilmesi, dijital varlık ve mikro kredilerin olduğu borçlanmalar gerçekleşecek. Teşviklerle ilgili seçilmiş alanlarda yatırım yapacak şirketlerin borcunu bulmak daha kolay olacak. Döviz cinsinden borçlanma da artacak” diye konuştu.
“Ticaret gerilimlerinde Türkiye'nin avantajlı bir durumu olabilir”
Kriz sonrası ortamda şirketlerin ne kadar dayanabileceği ve bu gelişmeden ne kadar faydalanabileceğinin önemine değinen Büyükavşar “Bir yönetici rakamlara hakimse iyi işler yapacaktır. Türkiye’deki sorunlardan biri rakamlara hakim olmamak ve hangi rakamlara hakim olunması gerektiğini bilmemek. Lira üzerinden incelendiğinde inanılmaz bir para ve iş döngüsü görülüyor. Ancak maliyet ve yerine koyma maliyetlerine bakıldığında çok büyük rakamlar gözlemleniyor” dedi. Dünyadaki tedirginliğin Türkiye’ye yönelik yabancı yatırıma da yansıdığını vurgulayan Büyükavşar “Yabancıların da finansmana erişimi azaldı. Faizler yüksek ve devletler yüksek borcun faizlerini ödemeye odaklandı. Türkiye’de çok küçük olmayan, Çin’e yönelik tedarik zincirine karşı önem alabilecek ve ‘hub’ gibi olan şirketler hala yabancı yatırım çekebilir. Türkiye'nin tedarik zincirlerindeki kuvvetinin dünyada önemli bir karşılığı var. Küresel ticaret gerilimlerinde Türkiye'nin avantajlı bir durumu olacaktır” ifadelerini kullandı.