Tuncay Özilhan'dan kamuya eleştiri: 2025 bütçe harcamalarında yeterli katkıyı göremiyoruz
Bir önceki dönemin TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, kamunun halen yeterince tasarruf yapmadığına dikkat çekerek, “2025 bütçesinde deprem etkisini hariç tutsak bile kamu harcamalarında artış öngörülüyor. Yani enflasyonla mücadelede beklediğimiz katkıyı göremiyoruz” dedi.
Haber Merkezi |MERVE YİĞİTCAN – MAHİR SOLMAZ
DİYARBAKIR
Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), kuruluşunun 20’nci yılı dolayısıyla Diyarbakır’da çok sayıda iş insanı ve STK temsilcilerinin katıldığı ‘Küresel Riskler ve Yerel Çözümler’ temalı bir zirve düzenledi. Bir önceki TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı olan Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, zirvede ‘İkinci Yüzyılda Kalkınmanın Dinamikleri’ başlıklı oturumda yaptığı konuşmada güncel ekonomik görünüme ilişkin kritik açıklamalarda bulundu.
Bugün uygulanmakta olan makro istikrar politikaları doğru olmakla birlikte, dünya ekonomisindeki gelişmeleri düşünüldüğünde yetersiz olduğunu savunan Özilhan, esas düzlüğe ulaşmak için önce enflasyonu yenmek gerektiğine işaret etti. Özilhan, “Enflasyonun hızla yükselmesi kolaydır. Ama bir kez çıktıktan sonra düşürülmesi zordur. Enflasyonla mücadele zahmetlidir, maliyetlidir. Maliyet toplumun geneline yayılır. Çalışanıyla, işvereniyle tüm ekonomi bu sürecin zorluklarını yaşar. Yıl sonundayız. Hepimiz yeni yılın planlamasını yapıyoruz. Planlarımızı alışık olduğumuzdan daha düşük bir büyümeye göre yapıyoruz. Buna karşılık, hepimiz enflasyonla mücadeledeki kararlı duruşu destekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Enflasyonla mücadelede kalıcı başarı için üretim ve hizmet sektörlerinin koşullarını iyileştirmek gerektiğini belirten Özilhan, "Aksi halde enflasyon bir süre için düşse de sonra yeniden yükselişe geçer. Nitekim 50 yıldır olan da bu. Ekonominin verimliliğini artıracak yapısal reformlar olmadan enflasyonla kalıcı mücadele eksik kalır. Yapısal reformlar dediğimiz alanda uzunca bir süredir pek adım atamadık. Makroekonomik istikrarsızlık bizi para ve finans politikalarına sıkıştırdı. Yapısal ayak eksik kalınca enflasyonla mücadelede de kalıcı başarıyı sağlayamadık.”
"Bütçe büyüklükleri hedeflerin üzerinde"
2025 bütçe görüşmelerinin devam ettiğini kaydeden Özilhan, “Bütçe büyüklükleri enflasyon hedeflerinin üzerinde. Hem bütçe harcamaları artıyor hem bütçe gelirleri, yani vergiler. Vergi oranları yükseltilince bu durum fiyatlara yansıyor ve yine enflasyona yol açıyor. Vergi oranlarını yükseltmeden önce kayıtdışı ile mücadele edilmeli ve vergi tabanı genişletilmeli. Toplanan vergilerin nerelere harcandığı da önemli. 2025 bütçesinde deprem etkisini hariç tutsak bile kamu harcamalarında artış öngörülüyor. Yani enflasyonla mücadelede beklediğimiz katkıyı göremiyoruz. Kamu harcamalarında nerelerde kesinti yapabiliriz ve kamu tasarruflarını nasıl artırabiliriz? Bu konuyu yeteri kadar tartışmıyoruz. Çok ciddi bir kamu harcama reformuna ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı. 2007’den 2019’a kadar geçen 12 yılda kamu personeli sayısının 871 bin kişi arttığını, son dört yılda ise artışın 2,3 milyon olduğunu dile getiren Özilhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamu istihdamındaki artış hizmet kalitesine yansımalı. Toplum bunu hissetmeli. Kamu istihdamı sosyal politika değildir. Türkiye tabi ki bir sosyal devlettir. Vatandaşlarının temel ihtiyaçlarının karşılanması için çalışır. Yoksullukla aktif olarak mücadele eder. Dezavantajlı gruplara yönelik özel programlar yürütür. Sosyal yardımla ihtiyaç sahibi olanlara uzanır. Ama bunun yolu kamu istihdamını artırmak değildir. Kamu hizmetlerini amaçlar ve etkinlik açısından gözden geçirmeliyiz.”
"Toplum aynı fedakarlığı kamudan da bekliyor"
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan da, dezenflasyon için sıkı para politikasına ve ekonomideki soğumaya devam edilmesi gerekeceğini, bunun da hem reel kesimin hem de hane halkının karşı karşıya olduğu zorlukların bir süre daha devam edeceğini anlamına geldiğini söyledi.
Turan, “Nasıl ki toplumun her kesimi bu yükü sırtlanıyor, kamunun da önemli ölçüde tasarrufa gitmesi çok mühim. Çalışanlar fedakarlık yapıyor, iş dünyası da fedakarlık yapıyor, ama toplum aynı fedakarlığı kamudan da görmek istiyor” diye konuştu. “20. Yıl Zirvesi”nde konuşan TÜKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, iş dünyası olarak enflasyonla mücadelede üzerlerine düşeni yaptıklarını söyledi. Sönmez, “Ama enflasyonda kalıcı düşüş, tüketimin baskılanmasıyla değil, üretimin artmasıyla sağlanır. Bunun için reel sektörün ve KOBİ’lerin finansmana erişim sorununun hafifletilmesi ve böylece yatırım ve işletme sermayesi ihtiyaçlarını zorlanmadan karşılayabilmeleri gerekiyor” dedi.
“İhracatın rekabet gücü, TL’nin değerini düşürerek artmaz”
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, enflasyonun doğru para politikası ile aşağı inmeye başladığını, ancak hala yüksek seyrini koruduğunu vurgularken, “Önümüzde hala meşakkatli bir süreç var” dedi. TL’deki değerlenmenin, bazı iş kolları üzerinde yarattığı baskının farkında olduklarını dile getiren Turan, “Önümüzdeki dönemde, doların Euro karşısında değer kazanması, ithalatta doların, ihracatta Euro’nun ağırlık taşıdığı ülkemizde, ihracatçı üzerindeki baskıyı daha da artırabilecek. Bazı mücadeleler ancak uzun dönemli bir strateji ile kazanılabilir. İhracatımızın rekabet gücünü TL’nin değerini düşürerek değil, üretim yapımızı değiştirerek, verimliliğimizi artırarak, teknolojiyi daha fazla kullanarak sağlayabiliriz. Teknolojinin her gün değiştiği, otonom cihazların ve yapay zekanın uygulama alanının her gün genişlediği bir dünyada, ucuz işçilik ile rekabet devri kapanacak, beceriler ve nitelikli işgücü üzerinden rekabet devri başlayacak. Küresel tedarik zincirlerinde maliyetin değil, ekonomik güvenlik endişelerinin ağırlığının arttığı bir dünyada, rekabetçiliğimizi TL’nin değerinin düşüklüğü değil, güvenilir ve öngörülebilir bir ülke olmamız belirleyecek.”
“20 saatte gündem değişiyor, 20 yılda bir şey değişmiyor!”
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, Türkiye’nin yoğun bir makroekonomik istikrarsızlık dönemini geride bırakmanın sancılarını yaşadığını söyledi. “Enflasyonla mücadelenin zor olacağını ve zaman alacağını biliyorduk ama süreç uzadıkça üzerimizdeki stres birikmeye başladı” diyen Sönmez, “Bu konuda elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız da. Ancak enflasyonda kalıcı düşüş, tüketimin baskılanması ile değil, üretimin artması ile sağlanır. Bunun için reel sektörün ve KOBİ’lerin finansmana erişim sorununun hafifletilmesi ve böylece yatırım ve işletme sermayesi ihtiyacının zorlanmadan karşılanabilmesi gerekiyor” dedi.
Bundan 20 yıl sonra yapılacak zirveyi, yeşil ve dijital dönüşümü gerçekleştirip orta gelir tuzağından çıkmış bir Türkiye’de yapmak istediklerini söyleyen Sönmez, şöyle devam etti: “Sosyal, laik ve demokratik hukuk devletini yeniden inşa etmiş; güçler ayrılığını, denge ve denetleme mekanizmalarını yerli yerine oturtmuş; yargının tam bağımsızlığını tesis etmiş, hukukun üstünlüğüne inancı artırmış, toplumsal dönüşümü başarmış, kişi başı gelirini 15 bin doların üzerine çıkartmış bir Türkiye’nin aslında hiç de hayal olmadığını biliyoruz. Bundan yaklaşık 10 sene önce bu hayale elimizi uzatsak dokunacak kadar yaklaşmıştık. Lakin Türkiye enteresan bir ülke. 20 saatte ülke gündemi tamamen değişiyor ama 20 yılda değişen bir şey olmuyor. Biz 20 yıldır aynı vicdani sorumluluğu duyuyoruz. Bundan sonra da elimizden geleni yapmaya hazırız.”