‘Endüstri 2.8’deyiz ama ‘4.0’ yatırımları hızlandı

Bu hafta Kanaat Önderi'nde Şeref Oğuz, Hakan Güldağ ve Vahap Munyar’ın konuğu Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede’ydi. Türk sanayisinin ulaştığı düzeyi aktaran Büyükdede, “Endüstri 2.8’deyiz ama 4.0 yatırımları hızlandı” diyor.

Haber Merkezi |

Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, “Gündem Özel” sorularımızı yanıtlarken, Türk sanayinin ulaştığı düzeyi Cumhurbaşkanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın yaptığı araştırmadan aktardı, “Türkiye’de sanayimiz şu anda ‘Endüstri 2.8’ düzeyinde” dedi. Büyükdede, “Endüstri 4.0”a uygun yatırım taleplerinde hızlı artış olduğunu vurgulayıp, ekledi: “Sanayicilerimiz ‘minimum işgücü-maksimum üretim’i hedefleyen makine parkurları talep ediyor.”

Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, sorularımızı şöyle yanıtladı:

İŞSİZ KALMA RİSKİNE DİKKAT!

• Biz, “Türk sanayi endüstri 4.0’a ne kadar yakın? Ne kadar yol alabildi?” diye kendi içimizde durum değerlendirmesi yaparken gelişmiş ülkeler, “Endüstri 5.0” yolunda ilerliyor. Siz de sanayicisiniz. Bakan Yardımcılığı öncesi İstanbul Sanayi Odası’nda görevleriniz vardı. Size göre Türk sanayi şu anda hangi düzeyde? “Endüstri 4.0” için yolculuğumuz ne kadar sürer?

Ülkemizde de “Endüstri 4.0”a uygun yatırım taleplerinde hızlı bir artış söz konusudur. Özellikle seri imalat makine parkurları olan sanayicilerimiz “minimum iş gücü, maksimum verim”i hedefleyen tesisler ve makine parkurları talep ediyor. Örneğin, ben de “Endüstri 4.0”a uygun makineler ürettiğimden, Kahramanmaraşlı bir sanayicimiz, fabrikasında çalışan400 çalışanı yarı yarıya azaltacak ancak kapasiteyi de iki katına çıkartacak bir makine parkuru imal etmemizi talep etmişti. Bahsettiğim sanayici, iki yıl içinde tamamladığı yatırım ile boşa çıkan 200 kişilik istihdam için de başka bir sektörde yeni bir tesisi faaliyete aldı. Türkiye’nin rekabetçiliğini hızla artırabilmesi için bu örnekleri çoğaltması zorunludur. Cumhurbaşkanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığının yaptığı bir araştırmaya göre “Endüstri 4.0” halen 2.8 seviyesinde gözükmektedir.

Gelişmiş ülkeler, “Endüstri 4.0” ile istihdamda oluşabilecek sorunların çözümü için yeni yapılanma içerisindeler. Yazılım ve donanım firmaları ile robotik makine ve transfer sistemleri üreten firmaların sayısında ciddi artışlar oldu. Avrupa Mesleki Eğitim Geliştirme Merkezi’nin (CEDE-FOP) son dönemde yaptığı bir araştırmada, dijitalleşmeye bağlı otomasyon ile işsiz kalma risk oranları çalışma konularına göre öngörülmeye çalışılmıştır. En fazla risk yüzde 58 ile “sabit tesis makine operatörleri”, ikinci en yüksek risk yüzde 57’lik oran ile “montajcılar” olarak belirlenmiştir. Japonya bu çerçevede “Toplum 5.0” politikasıyla sanal dünya ile gerçek dünyayı bir araya getiren, insanı merkeze alan ve etik değerleri de koruyan yeni bir sistemi devreye soktu. Ülkemizde de dijitalleşme ile açığa çıkan söz konusu iş gücünün yine sanayide değerlendirilmesi, “Endüstri 4.0” geçişinde mutlaka üzerinde durulması gereken bir husustur.

Bakanlığımızın yaptığı bir çalışmada, ilin toplam alanı içerisindeki sanayi alanı artışının hem mevcut işsizlik sorunun çözümüne katkı verdiği, hem de dijitalleşmeye bağlı otomasyon ile iş kaybı riskini de azalttığı öngörülmüştür.

Sanayi alanları üretebilirsek, dijitalleşmenin istihdam üzerindeki olumsuz etkilerini avantaja çevirerek, sanayi istihdamını artırabilir, Türkiye’yi Çin’den sonra üretim merkezine aday hale getirebiliriz.

SANAYİ ALANI İKİYE KATLANMALI

• Türk sanayinin “Endüstri 4.0”ı yakalayıp, “Endüstri 5.0” yolculuğunda geç kalmaması için neler yapması gerekiyor? Özel sektör bu konuda nasıl bir yol haritası izlemeli? Bu yolculuğu kolaylaştırmak ve hızlandırmak için kamu tarafının yapması gereken neler var?

Bakanlığımızca “Türkiye 2020 yılı Sanayi Alanları Durum Raporu”nu tamamladık. Raporda ülkemizin üretmiş olduğu sanayi alanlarının hâlihazırda gelişmiş Avrupa ülkelerinin oldukça gerisinde olduğu göze çarpıyor. Türkiye’de 780.000 km2’nin, yani ülke yüzölçümünün sadece 278.229 ha sanayi alanlarından oluşuyor. Bu alanların da sadece 110 ha’lık alan OSB’lerimizin içerisinde kalıyor. Binde 36’ya denk gelen bu oran başlıca gelişmiş sanayi ülkeleri İtalya, Fransa ve Almanya’nın gerisindedir.

Geliştirilmiş alanların içinde sanayi alanlarının payı Almanya’da Türkiye’den 15 kat fazla iken, Fransa’da 5 kat, İtalya da ise 7 kat fazladır. Ülkemizin iki-üç misli daha fazla çalışarak, diğer ülkelere karşı yol kat etmesi gerekmektedir.

Hem ülke refahının artırılması hem de istihdamın kontrol edilebilmesi amacıyla sanayi alanlarımızı en az iki kat artırarak, 600.000 ha seviyesine çıkarmayı hedeflemekteyiz. Böylece 11. Kalkınma Planı’nda hedeflenen en az 12.500 dolar kişi başına düşen milli gelir ile sanayi istihdamının yüzde 22.2’den yüzde 24.2’ye çıkarılması hedeflerine ulaşılacağını düşünüyorum.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, Ticaret Bakanlığımız, Gıda, Tarım ve Ormancılık Bakanlığımız ve Milli Savunma Bakanlığımızdaki Bakan Yardımcılarımız ile sıkı bir işbirliğimiz ve diyalog içerisindeyiz.

Potansiyel sanayi alanlarını belirleyerek en az yüzde 1’lik sanayi alanı üretilebilmesi ve bu sayede ülkemizi Asya ve Avrupa’yı bağlayan bir üretim merkezi haline getirmek için yoğun çaba harcıyoruz. Polonya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve Slovenya’ya yönelen yatırımcıları aynı zamanda Çin’de üretim yapan yatırımcıları, oluşturduğumuz altyapıları güçlü OSB ve Endüstri Bölgelerimizde, arsa destek ve teşviklerimiz ile rahatlıkla ağırlayarak üretimlerini ülkemize kaydırmalarını sağlayabiliriz.

Toplamda en az 600.000 ha sanayi alanını oluşturabilirsek, bu alanlarda istihdamı artırabilirsek, mevcut insan kaynağımızı, nitelikli iş gücüne çevirebilirsek, yeni Ar-Ge ve tasarım merkezleri ve teknoloji geliştirme bölgeleri kurabilirsek işsizlik oranlarını hızla aşağıya çekebileceğimize ve refah düzeyimizi AB ülkelerindeki seviyelere getirebileceğimize inanıyorum.

AR-GE MERKEZLERİNE DESTEK VE MUAFİYET 17.6 MİLYAR LİRAYI BULDU

• Hükümet Ar-Ge merkezleri için ciddi teşvikler veriyor. Teşviklerle birlikte ülkemizdeki Ar-Ge merkezlerinin sayısının artması da bunu gösteriyor. Ar-Ge teşvikleriyle hedefe ne kadar ulaşılabildi? Türkiye’de Ar-Ge ve inovasyon kültürü oluşmaya başladı mı? Ar-Ge ve inovasyonun daha da yaygınlaşması için sanayiciye, kamuya düşen görevler neler?

Özel sektörün Ar-Ge ve inovasyon kültürünü, becerisini ve kapasitesini artırması, ekonomik ve sosyal hedeflerimize ulaşmamızda kritik öneme sahip olmakla birlikte, kamu olarak, özel sektörün bu alanlardaki yetkinliğini artırmak için değişik destek programları ve mekanizmalarının sürekli güncellenerek geliştirilmesi hedefleniyor.

Ar-Ge ve tasarım projelerini ulusal ve uluslararası yatırım ve işbirlikleri ile güçlendirmeye çalıştığımız mekanizmaların en önemlilerinden biri de hiç şüphesiz Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’dir.

Ülkemizdeki Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerini geliştirmek ve desteklemek amacıyla var olan devlet desteklerin yanı sıra bu ekosistemin en önemli etkenlerinden biri olan sermaye fonlarının özel sektörün ayıracağı kaynaklarla kurulması ve güçlendirilmesi amaçlanıyor.

Bugün gelinen noktada, Ar-Ge ekosisteminin gelişmişliği giderek arttı, Ar-Ge kültürü önemli ölçüde gelişti.

Artık Ar-Ge ürünlerinin önemli bir bölümü ticarileşiyor ve yurtdışına ihraç ediliyor.

AR-GE VE TASARIM MERKEZLERİNDE 75 BİN 681 KİŞİ İSTİHDAM EDİLİYOR

2008 yılında 20 olan Ar-Ge merkezi sayısı bugün 1248’e ulaştı.

Ayrıca, 348 Tasarım Merkezi faaliyet gösteriyor. Ar-Ge Merkezi Olan Yabancı/Yabancı Ortaklı Firma Sayısı 206, Tasarım Merkezi Olan Yabancı/ Yabancı Ortaklı Firma Sayısı ise 32’dir. Ar-Ge merkezinde 67 bin 919 personel, tasarım merkezinde 7 bin 762 personel olmak üzere Ar-Ge ve Tasarım Merkezlerinde toplam 75 bin 681 kişi istihdam ediliyor. Ar-Ge Merkezlerimizde yürütülen toplam proje sayısı 56 bin 340’a, Tasarım Merkezlerinde yürütülen toplam proje sayısı 9 bin 520’ye, Merkezlerimizde tescil edilmiş toplam patent sayısı 7 bin 966’ya, başvuru yapılmış toplam patent sayısı ise 18 bin 886’ya ulaştı.

2008 yılından buyana işletmelerin yararlandığı destek ve muafiyet tutarı; Ar-Ge merkezleri için 17.624.327.518 TL, Tasarım Merkezleri için 674.875.566 TL’dir. Ar-Ge Merkezlerinin yapmış olduğu yurtiçi satış tutarı 2.547.802.861.500 TL, Tasarım Merkezlerinin yapmış olduğu yurtiçi satış tutarı 157.498.957.092 TL’dir. Ar-Ge Merkezlerinin yapmış olduğu yurt dışı satış tutarı 1.348.464.953.495 TL, Tasarım Merkezlerinin yapmış olduğu yurt dışı satış tutarı ise 96.792.812.267 TL’dir.

Çevreye, insana duyarlı üretim dönüşümüne uymayan kaybeder

• Gelişmiş ülkeler 2050 için “karbon nötr-sıfır atık” hedefleri koymaya başladı. Avrupa Birliği “Yeşil Mutabakata öne çıkardı. Bu gelişmeler Türk sanayisini nasıl etkileyecek? Türk sanayisi bu hedeflere uyum için hangi adımları atmalı? Özel sektör ve kamu. bu konuda neler yapmalı?

AB "Yeşil Mutabakatı” ülkemiz kurumlarının gündemindedir. Sanayimizin sürdürülebilirliği ve ihracatın kesintiye uğramaması için uyulması gerekecek bir dizi tedbir ve yatırım paketine ihtiyacımız var. Sıfır atık için başlatılan çalışmalarda Bakanlık olarak geri dönüşüm tesisleri eliyle birinin atığının diğerinin ham maddesi olmasını sağlayacak yatırımlar yapmaya gayret ediyoruz.

Atıkların tasnifi, yakılabilir atıklardan enerji elde edilmesi; özellikle OSB ve EB’lerde arıtma sistemlerinin kaliteli ve düzenli çalışır halde tutulması, baca gazlarının iyi filtrelenerek hava kirliliğinin kabul edilebilir sınırlarda tutulması, çevre düzeni ve yeşillendirme yatırımlarına yer verilmesi, "Yeşil OSB”ler kurulması gibi konularda ciddi çalışmalarımız başladı. Eğer çevreye, insana ve doğaya duyarlı üretim değişimini tamamlayamazsak birçok firmamızın pazar kaybetme riski ile karşı karşıya kalmasından endişe duyuyoruz.

İşverenler ve çalışanlar için yeni yaşam tarzı gelişiyor

• Türk sanayi. “Endüstri 4.0”ı ve daha sonra “Endüstri 5.0”ı yakalarsa. şirket patronları. yöneticiler ve çalışanlar bundan nasıl etkilenecek? Patron ve yönetici. daha yüksek verimlilik. bununla birlikte daha yüksek kârlılık mı sağlayacak? İşçi daha mı az çalışacak?

COVID-19 salgını bizlere yeni yaşam şekillerini de öğretti. Dijitalleşmenin getirdiği avantaj ile işyerine gitmeden evden çalışma sistemini işletmelerin deneme fırsatı oldu. Bazı ülkeler, şehirlerin stresli yoğunluğunu taşraya taşımaya başladı. Hızlı internetin yaygın hale getirilmesi, şirketleri yeni çalışma şekillerine yöneltecek görünüyor.

Yıllar önce, bizler İTÜ’de öğrenci iken, rahmetli Haydar Kazgan Hocamız İşletme Ekonomisi dersini vermişti. Bize gelecekte bir gün, haftanın üç günü çalışanların işe geleceğini, kalan sürelerde ise hobileri ile uğraşacakları zamanları olacağını; bu durumu kendisinin göremeyeceğini ama bizim görebileceğimizi söylemişti. Bu değişim hem işverenler hem de çalışanlar için yeni bir yaşam tarzı olacaktır.

Ar-Ge’de ‘performansa göre teşvik’ planı var

• Teşvikler nedeniyle Ar-Ge merkezlerinin yakından izlenmesi başarı düzeylerini görme imkanı veriyor mu? Ar-Ge merkezleri için performans ölçümü söz konusu mu? Performansı düşük olanların teşviklerinin azaltılması, kesilmesi gündeme gelir mi?

Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri ile özel sektörün Ar-Ge ve inovasyon kültürünün artması, yüksek kalite ve standartlarda ürün geliştirilmesi, nitelikli işgücü istihdamının artırılması hedefleniyor. Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını destekliyor, mevzuat ve uygulamalarımızı da her zaman gözden geçirip, günün ihtiyaçlarına göre en güncel iyileştirmeleri yapıyoruz. 2014 yılında Ar-Ge merkezlerinde asgari personel sayısının 30’a, 2016 yılında 15’e düşürülmesi ile merkezlerimizin sayısında büyük artış sağladı. Yine 2016’da yaptığımız düzenlemeyle merkezler dışında geçirilen süreler de destek kapsamına alındı. COVID-19 döneminde merkezlerimizde uzaktan çalışma da destek kapsamına alındı. Ayrıca, 3 Şubat 2021 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 7263 sayılı Kanun ile Ar-Ge Kanununda bazı değişiklikler yapıldı, 2023’te sona erecek teşvik ve muafiyetlerin süresi 2028 yılına kadar uzatıldı. Bakanlıkça ilan edilecek alanlardan mezun Ar-Ge personeli istihdamının da desteklenmesi, girişimciliğe yönelik fonların desteklenmesi, bunun yanı sıra doktora mezunu Ar-Ge ve Tasarım personellerinin üniversitelerde ders vermeleri durumunda da istisnalardan yararlanmaya devam etmeleri imkanı getirildi. Ar-Ge ve Tasarım Merkezlerinin 2 yılda bir faaliyet değerlendirmeleri yapılıyor. Söz konusu merkezlerin; projelerinin ticarileşme potansiyeli, ticarileşme rakamları, fikri mülkiyet haklarındaki patent, faydalı model, tasarım tescil vb. çıktıları gibi Ar-Ge ve tasarım sistematiklerinin gelişimi detaylıca inceleniyor. Ar-Ge/Tasarım Merkezleri Performans Endeksi çalışması her yıl gerçekleştiriliyor. Endeks, Ar-Ge/Tasarım merkezlerinin kendi içlerinde ve diğer merkezlere göre gelişimlerinin değerlendirildiği göstergeler ile oluşturuluyor. Ar-Ge/Tasarım merkezleri performans endeksi sonuçlarına göre belirli alanlarda dereceye giren merkezlere, belirlenen kategorilere göre ödüllendirme yapılabiliyor. Merkezlerin Ar-Ge ve tasarım ekosistemine olan katkısı ölçeğinde destek ve teşvikten pay alması gibi bir yaklaşım, Bakanlığımızca yapılması planlanan çalışmalar kapsamındaki model ve öngörülerimiz arasında yer alıyor.

Teknoloji Bölgeleri ihracatı 5.6 milyar doları yakaladı

• Ülkemizin “teknokent” altyapısına ilişkin gözlemleriniz nasıl? Türkiye’de yeteri kadar “teknokent” var mı? Kurulan “teknokent”ler hedefe ne kadar ulaşabildi? Bu konuda geleceğe dönük hangi adımlar atılmalı?

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ekonomik büyümeyi hızlandıran ve uluslararası rekabet gücümüzü artıran dinamik kümelenmeler olarak faaliyet gösteriyor. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin misyonu; girişimciler, işletmeler, üniversiteler, yatırımcılar ve araştırma altyapıları arasında yoğun işbirliği oluşturarak yeni fikirlerin yüksek katma değerli ürün ve hizmetlere dönüştürülerek pazarlanmasını sağlamaktır.

Ülkemizde girişim ve teknoloji ekosistemini geliştirmek amacıyla 3 Şubat 2021 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 7263 sayılı Kanun ile Teknopark mevzuatında önemli iyileştirmeler yapıldı. Milli Teknoloji Hamlesi ile yapılacak sıçrama ile Ar- Ge ve yenilik faaliyetlerinin özel sektör odaklı, yerli ve milli olacak şekilde artırılması, çıktıların ticarileştirme ve markalaşma süreçlerinin hızlandırılarak katma değer artışı sağlanması önemsenmektedir.

Teknoparklardaki girişimcilere sağlanan desteklerden bazıları şöyle özetlenebilir:

YÜRÜTÜLEN PROJE SAYISI 10 BİN 998’E ULAŞTI

Gelir ve Kurumlar Vergisi İstisnası, Gelir Vergisi Stopajı Desteği, Gümrük Vergisi İstisnası, Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği, Makine ve Ekipman alımlarında KDV İstisnası, Kuluçka firmalarına en az yüzde 50 kira indirimi, en az lisans düzeyinde mezun Ar-Ge personeli istihdam eden firmalara hibe nitelikli istihdam desteği, Doktora Öğrenci desteği ve staj desteği.

Teknoparklarda altyapı, idare binası ve kuluçka merkezi inşasına ilişkin giderler ile atölyelerde kullanılacak makine, ekipman ve yazılımlar bütçeye konulan ödenekle sınırlı olmak üzere karşılanabiliyor.

Ülkemizdeki 87 Teknoloji Geliştirme Bölgesinden faaliyetlerine devam eden 73’ünde 6 bin 560 firma içinde 322 adet yabancı/yabancı ortaklı firma bulunuyor. Bu firmalarda 68 bin 620 personel istihdam ediliyor. Yürütülen proje sayısı 10 bin 998’e ulaşırken, 40 bin 305 proje tamamlanmış bulunuyor. Bugüne kadar 1277 patent tescil edilmiş ve 2 bin 797 adet de patent başvurusu bulunmaktadır. Ayrıca bugüne kadar bölgelerimizde gerçekleşen yurtiçi satışların toplam değeri 123.4 milyar TL’ye, yapılan ihracat ise 5.8 milyar dolara ulaştı.

İdare Binası, Kuluçka Merkezi ve altyapı inşaatları için Bakanlığımız tarafından bugüne kadar 60 Teknoloji Geliştirme Bölgemize 675.983.843 TL (bugünkü değeriyle 1.446.669.123 TL) hibe şeklinde destekte bulunuldu.

Ankara'da ‘yarı iletken’ler Endüstri Bölgesi kuruluyor

• Tedarik konusunda son dönemlerde otomotiv sektörü bir "çip" sıkıntısı yaşadı. Bu durum Türkiye'de yarı iletken teknolojisi endüstrisini kurmak zorunda olduğunu ortaya koydu. İstanbul Sanayi Odası (İSO) bir girişime öncülük için harekete geçti. Türkiye'de yerli "çip" üretilmesi konusunda yol almak mümkün mü? Neler yapılması gerekiyor?

Salgın gelecekte hayatımızın her alanına girmesini beklediğimiz dijitalleşmeyi günümüze taşıdı. Ancak oluşan talep gerekli arz ile dengelenemedi ve yetersizlik oldu. Gelecek dönemde 5G gibi teknolojilerle nesnelerin interneti (IoT) sistemlerini hayatımızda daha çok görmeye başladıkça bu sistemlerin çalışmasında en kritik bileşenlerden biri olan “çip"lere daha çok ihtiyaç duyacağız. Savunma sanayinde kullanılan teçhizatlarda, endüstri ürünlerinde ve otomotivde akıllı ve otonom teknolojilere talebin artması "çip"lerin değerini de artırıyor.

Günümüzde çip teknolojisi küresel bir üretim endüstrisine sahip. Bu durum çip endüstrisini pandemide olduğu gibi küresel olaylara karşı hassaslaştırıyor. Çip teknolojisinde üretim kadar önemli olan diğer taraf, üretimi besleyen tasarım faaliyetleridir. Bizim de lazer ve eklemeli imalatlar konusunda hazırlıklarımız var. Ancak sanayide dijital dönüşümümüz için gerekli olan “çip" teknolojisinin yerli ve milli olmasını mutlaka sağlayıp, yarı iletken endüstrisi ürünlerinde hem tasarım yapabilen hem de üretebilen ülke konumuna gelmemiz gerekiyor. Bakanlığımızda bu konu dikkatle izleniyor. TÜBİTAK ve yerli firmalarımız birbirinden bağımsız çalışmalar yürütüyor. Günümüzde yaşanan sorunlar yakın zamanda etkisini artırarak devam edecek.

Tasarım yeteneği olmayan ve kendi üretim tesisine sahip olmayan ülkeler zora girecek. Bu durumun oluşmaması için Ankara’da, yarı iletkenlerin üretilebileceği bir “Endüstri Bölgesi" alanını yatırımcıların hizmetine açmayı planlıyoruz. Yatırımcılarımızı bu Endüstri Bölgemize davet ediyoruz. Bu konu, Bakanlığımızca teşvik edilecek en önemli alanlardan biridir. Üniversitelerimizin de yarı iletkenlerin üretimi konusunda insan kaynağı yetiştirmesine ihtiyacımız bulunuyor.

Deniz Demir'den GSS borçları için soru önergesi Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Ceyhan Belediye Başkanı'na hapis ve siyasi yasak kararı Kiralık ve satılık ev sayısı arttı, reel fiyatlar düştü! Merkez Bankası faiz kararını açıklayacak: Piyasalar ne bekliyor? “Fed’in faiz indirimi Kamala Harris’i ABD’nin 47. Başkanı yaptı”