Endekste 400 dolar senaryoları güçleniyor

Bankacılık endeksi mart ortasından bu yana yaklaşık %30, bazı bankalar ise %50 primlendi. Bu performansla yatırımcı neredeyse bir yıllık mevduat getirisini bir ayda kasasına koydu.

Haber Merkezi |

Serap SÜRMELİ

Bankacılık endeksi geçtiğimiz mart ortasından bu yana yaklaşık yüzde 30, bazı bankalar ise yüzde 50 oranında primlendi. Bu performansla yatırımcısı neredeyse bir yıllık mevduat getirisini bir ayda kasasına koymuş oldu. BIST-100 Endeksi ise dokuz yıldır kıramadığı 320 dolar direncini bir kez daha test etmeye hazırlanıyor. Diğer yandan jeopolitik riskler ve muhtemel bir uluslararası stagflasyon nöbetine dair endişeler altın fiyatlarındaki etkisini artırıyor. 

Piyasalarda karışık bir hava hâkim. Her ne kadar geniş çapta izlenen küresel borsa endekslerindeki kırılma beklentisi atsa da, BIST-100 endeksi dokuz yıldır bir türlü hakkından gelemediği 320 dolar direncine doğru adım adım ilerliyor. Uzmanlar, bu seviyeyi her test ettiğinde satışla karşılaşan endeks adına artık umutlular. Bundan sonrası için TL’de değer kaybı beklenmiyor olması, yaz sonundan itibaren endekste 400 dolara doğru yeni bir serüvenin başlangıcına işaret ediyor.   

Öte yandan, mevcut ekonomik manzaranın ortasında yatırımcılar senkronize faiz indirimleri beklerken, majör piyasalardaki son TÜFE ve çekirdek TÜFE verileri, henüz TÜFE ölçümlerine yansımayan emtia fiyatlarının artmasıyla daha da kötüleşen bir enflasyona bir canlanmaya işaret ediyor. 1970'lerin toksik ekonomisine bakarak, küresel enflasyonun bir sonraki dalgasına hazırız gibi görünüyor. Aslında, küresel piyasalarda enflasyonun son 18 ayda soğumasıyla endişeler epeyce silinmişti. Ancak, art arda gelen üç sıcak enflasyon raporunun ardından bulutlar toplanıyor. Ayrıca, İran'ın İsrail'e karşı son hamlesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan belirsizlik gibi artan jeopolitik gerilimler arasında, altın ve petrol fiyatlarındaki artış, jeopolitik risklerin piyasa dinamikleri üzerindeki etkisini artırmaya başladı. Ve bu durum, uluslararası piyasalarda muhtemel bir stagflasyon nöbeti, yani daha yüksek enflasyon seviyeleriyle neredeyse negatif ekonomik büyümeye dair senaryoları destekliyor. Bu endişelerle birlikte yatırımcı tarafında altın başta olmak üzere değerli madenlere olan ilgi artıyor.  

Yüksek değerlemeler altında, borsa, altın ve mevduat üçgeninde karar vermekte zorlanan yatırımcı için bir grup uzmanın tahminlerini derledik. Satır aralarında enstrümanların anahtar arka planında hangi seviyeleri takip etmeniz gerektiğine dair önemli ipuçları bulacaksınız.  

“400 DOLAR SERÜVENİ YAZ SONU BAŞLAYABİLİR”

İkon Menkul Portföy Aracılığı Birim Yöneticisi Doğancan Öncan: Ramazan Bayramı’na coşkuyla giren BIST, tatil dönüşü İran’ın İsrail’e saldırması ve tehditleriyle haftaya merhaba dedi. 9.849 puan ile tarihi zirve tazelenirken, bayram dönüşünün ilk iki gününde kâr satışı yaşandı. Bu satış, global borsalar ve ABD 10 yıllık tahvil faizindeki hızlı yükselişin getirdiği baskı ile paralel. Tabii, bu hareketin altında jeopolitik riskler yatıyor.

Yurt içi piyasalar özelinde ise 9.250 direnci ve üçgen yapısını kırdıktan sonra gelen soluksuz yükselişin bir miktar düzeltmesi yapılıyor aslında. Kısa vadede artık 9.275’in altına gerileme olmadıkça düşüşler kâr satışı olarak izlenebilir.

BIST-100’e dolar bazında aylık periyotta bakmak, yani resmi biraz uzaklaştırmak aslında durumu teknik olarak anlamak için biraz daha iyi olabilir. BIST-100 2015’den bu yana 320, hatta 2023 yılındaki ataktan bu yana 310 doları aşamıyor. Şimdi 2015 yılını bir kenara bırakalım ve 2022 Eylül’de başlayan dolar bazında güçlü ralli ile gelinen 310 dolar atağına gelelim. Burada her denemesinde kâr satışı ile karşılaştı, ancak dip bölgeler hep bir öncekinin üzerinde kaldı. 2023 Haziran 215 dolar, 2023 Aralık 250 dolar ve 2024 Mart ise 270 dolar dip olarak çalıştı. Formasyon olarak yükselen üçgen formasyonu göze çarpıyor. Normal şartlarda bu 120 dolardan başlayan rallinin devam edebileceğini gösteren güçlü bir formasyon olarak öne çıkıyor. Şayet, kısa vadede 270 doları aşağı yönde kırmazsa, BIST-100’ün dolar bazında 2024 yaz dönemi sonunda 400 dolar serüvenine başlama ihtimalini güçlü görüyorum.

Banka hisselerine baktığımızda XBANK’ın Mart ayından bu yana yüzde 30 oranında değerlendiği görüldü. Bu son derece güçlü bir performans ve TCMB’nin son faiz artışının bu harekete olumlu bir katkı verdiğini düşünüyorum. Güvenin sağlanması açısından olumlu yansıdı. Bu denli hızlı yükseliş sonrası bankacılık hisselerine yeni giriş yapacaklar için maliyet bir miktar yüksek kalabilir. Olası bir düzeltmede 10.000-10.500 destek hattı kırılmadıkça, bankacılık hisselerine giriş için yeni bir fırsat doğabilir. Ya da yatırımcıların kendi risk iştahına göre bu bölge, stop bölgesi olarak kullanılabilir. Yine de yüksek maliyetlerle ilgili temkinli olmakta fayda var.

Öte yandan, son dönemde herkesin konuştuğu konu şüphesiz altın fiyatları oldu. Jeopolitik riskler bu konuda en önemli unsur. Ancak tek hikâye burada değil tabii. Fed, bu sene iştah açıcı bir şekilde faiz indirmeyecek gibi gözüküyor. Ancak burada daha çok daha fazla faiz arttırmayacağına yönelik güven etkili oluyor. Bununla birlikte hem ABD 10 yıllık tahvil faizinin yüzde 4.60’lara çıkması hem de sarı metalde bu denli ralli gözükmesi pek normal değil. Bu fiyatlama, dünyada olası bir stagflasyon fırtınası olabileceğine yönelik kötü bir senaryo ihtimalini gündeme getiriyor. Sadece ons altın değil, diğer endüstri metallerinin de yükselmesi bu konuda endişeleri canlı tutuyor. Tüm bu riskler karşısında pozisyonlanmak için altın tarafındaki ağırlık bir miktar daha arttırılabilir.

 “ENDEKSTE YÜKSELİŞ TRENDİ GÜÇ KAZANABİLİR”

Gedik Yatırım Yatırım Danışmanlığı Müdür Yardımcısı Onurcan Bal: Mart ayının son haftasından itibaren bankacılık ve holding sektöründe yaşanan güçlü yükselişler endeksi yukarı taşıyan ana katalizör olarak karşımıza çıkarken, kısa vadede jeopolitik gelişmeler endeksin yönü üzerinde belirleyici olacaktır. İsrail-İran arasında artan gerilim ve bölgedeki haber akışları yakından takip edilecek olup, jeopolitik risklerdeki artış TL varlıklar üzerinde satış baskısını artırabilir. Aynı zamanda bankalar Nisan ayının son bölümü ile Mayıs ayının ilk yarısında 2024/1Ç finansal sonuçlarını açıklayacaktır.

İlk çeyrekte kârlılık tarafında bir zayıflama beklerken, finansalların açıklanmasıyla birlikte son dönemdeki güçlü yükselişle sonrasında kısa vadeli düzeltmelerin yaşanma riski de göz ardı edilmemelidir. Bununla birlikte BIST-100 Endeksi’nde 26 Şubat’ta test edilen ve önceki zirve seviyesi olan 9.450 üzerinde kalıcılığını koruyabilirse, 10.000 puan seviyesine doğru fiyatlama isteğinin korunabileceğini düşünüyoruz. Psikolojik öneme sahip 10.000 üzeri kapanışlarda yeni bir yükseliş trendi güç kazanabilir ve 10.500 seviyesine doğru yükselişler yaşanabilir.

Endekse dolar bazlı baktığımızda son dönemde 300-310 bölgesinin güçlü bir direnç olarak çalıştığı ve bu bölgede düzeltmelerin geldiği görülmektedir. Hâlihazırda 294 seviyesinde bulunan endekste 310 üzerindeki kapanışlarda 2015 yılının ikinci çeyreğinden itibaren aşamadığımız 325 seviyesi önemli bir direnç konumunda bulunmaktadır. Mevcut kurla TL bazlı grafikte 10.500 seviyesine denk gelen 325 seviyesi geçilebilirse 340-350 dolar bölgesi yeni hedef konumuna geçecektir. Yılın ikinci yarısında yabancı alımlarının güç kazanacağı beklentimize bağlı olarak endekste orta vadede pozitif görüşümüzü koruyoruz.

ANA SEKTÖR VE HİSSELER TERCİH EDİLMELİ

Endekste yaşanabilecek geri çekilmelerin orta vadeli bakış açısıyla kademeli alım fırsatı olarak değerlendirilebileceği kanısındayız. Yılın ikinci yarısına doğru güç kazanmasını beklediğimiz yabancı alımlarına bağlı olarak bu sene ana sektör ve hisselerin tercih edilmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz. Bu noktada orta vadeli bakış açısıyla portföylere eklenebileceğini düşündüğümüz ve beğendiğimiz sektörleri bankacılık, holdingler, gıda perakende, havacılık ve iletişim olarak sıralayabiliriz. Orta vadeli oluşturulabilecek portföylerde TL mevduat, gram altın ve hisse senetlerine yer verilebileceğini düşünüyoruz.

Diğer yandan ons altında son dönemdeki jeopolitik endişelerdeki artışın da katkısıyla güçlü yükselişler yaşanırken, önümüzdeki süreçte kısa vadeli düzeltmeler gündeme gelse bile pozitif havanın korunmaya devam edeceğini değerlendiriyoruz.

 “370-400 DOLAR BANDI RADARA GİREBİLİR”

Tacirler Yatırım Araştırma Müdürü Serhan Yenigün: Borsa İstanbul’da bayram öncesinde 8.700’den 9.800’e kadar para girişi ve yüksek hacimle desteklenen güçlü bir yükseliş gördük. Bayram sonrasında ise, ABD’de beklentileri aşan TÜFE verileri ve İran-İsrail gerilimi bir geri çekilme yaratıyor. Ancak bu geri çekilmenin bir düzeltme şeklinde isimlendirilecek boyutta gerçekleşmesini beklemiyorum.

BIST-100 endeksi için 12 aylık ortalama hedef değerler 11.500-12.000 bölgesine işaret ediyor. TL’de ise bu yıl reel değer kaybı beklemediğimizi, diğer bir ifade ile döviz kurlarında enflasyonun altında bir yükseliş öngördüğümüzü belirtelim. Bu iki beklentiyi birleştirdiğimizde, dolar bazında BIST-100 endeksi için bu yıl 320-340 dolar bandını makul bir hedef olarak değerlendiriyoruz. Teknik açıdan, son dokuz yılın zirve bölgesinin aşılması anlamına gelen bu beklenti marjı, devam eden süreçte 370-400 dolar bandının radara girmesine neden olabilir. Bu beklentilerin gerçekleşmesi için, TCMB’nin uygulamaya koyduğu sıkı para politikalarının devamlılığını önemli bir önkoşul olarak görüyoruz.

Bankacılık sektörü, yıla daralan marjlar ve artan kaynak maliyetleri ile zorlu bir başlangıç yapmasına karşın XBANK Bankacılık Endeksi’nin yılbaşından bu yana yüzde 40’a yakın getiri sağladığını görüyoruz. Bunun önemli bölümü ise son bir ayda gerçekleşti. Bu performansta etkili olan önemli faktörler, uygulanan ekonomi politikaları ve makro çerçevedeki iyileşme ile Türkiye’nin kredi notlarında artış beklentilerinin fiyatlanması, dış kaynak maliyetlerinde azalış olasılığı ve bankaların yüksek kârlılık performansını yıl genelinde koruyacakları beklentisi. Bu argümanların önümüzdeki dönemde de büyük ölçüde korunacağını, buna bağlı olarak da bankalardaki güçlü seyrin devam edeceğini düşünüyorum. Bu nedenle, yatırımcılar portföylerde bir miktar banka hisse bulundurmaya devam edebilirler. Yeni girişler için de, seçici ve kademeli biriktirme amaçlı alımlarla orta-uzun vadeli tercihler yapılabilir.

BU YIL TL’DE REEL DEĞER KAYBI BEKLEMİYORUZ

Türkiye’de faaliyet gösteren reel kesim şirketlerinin önemli bölümü ya ihracat kanalıyla döviz girdisi elde ediyor ya da ürün ve hizmetlerini kur kaynaklı fiyat ayarlamalarına göre belirleyecek esnekliğe sahip. Bu nedenle, büyüme ve tüketim tercihlerinde önemli bir farklılık oluşmadığı sürece, döviz kurlarındaki değişimler özellikle sanayi şirketleri arasında önemli bir farklılık yaratmıyor. Bununla beraber, daha önce de belirttiğimiz gibi, TL’de reel değer kaybı beklemediğimiz bir yıldayız. Bu nedenle, perakende ticaret şirketlerinin, telekomünikasyon sektörünün, bankaların ve bünyesinde önemli oranda banka bulunduran holdinglerin BIST geneline görece pozitif ayrışmalarını bekliyorum. Uygun alım seviyesi şeklinde bir noktasal alım fiyatı yerine, mevcut seviyelerde ve buralardan yaşanabilecek her geri çekilmede kademeli ve biriktirme amaçlı alımlar yapılabileceğini düşünüyorum.

Diğer taraftan, altın için ons beklentileri ve kur tahminlerimizi birlikte değerlendirdiğimizde, TL bazında altın fiyatlarının performansının bu yıl mevduatın ve Borsa İstanbul performansının altına kalabileceğini hesaplıyoruz. Bu nedenle, portföy performansını TL bazında ölçen yatırımcılar altın ağırlığını kademeli olarak azaltabilirler. Diğer yandan, altın fiyatlarının dolar bazında performansının ise, performans ölçütü döviz olan bir yatırımcı için tatmin edici seviyelerde kalmaya devam edeceğini tahmin ediyorum. Bu nedenle, portföylerinde ağırlıklı yabancı menkul kıymetlere ve döviz varlıklara ağırlık veren yatırımcıların yüzde 20-25 ağırlıkla altın taşımaya devam edebileceklerini düşünüyorum.

BİR SÜRE 320 DOLARIN ÜZERİNDE KALIRIZ

Ahlatcı Yatırım Hazine Müdürü Arda Coşar: Seçimlerden önce 8.700 ve 9.400 arasında işlem gören endeks bir süre 9.400 seviyesini kıramayarak bu seviyeler arasında işlem gördü. Ancak seçimlerden sonra 9.400 direncinin yukarı yönlü kırılması ile beraber 9.800’lere doğru hızlı bir yükseliş gerçekleştirdi. Şu anda 9.450 ve 9.850 arasında konsolide oluyor. Son yükselişi büyük ölçüde büyük hisseler ile gerçekleşti. Bundan sonraki yükseliş yine büyük ölçekli hisseler ile devam eder diye düşünüyorum. Olası yabancı girişi, makro dengelerde özellikle enflasyonda kısmide olsa yılın ikinci yarısında bir toparlanma başta holding ve banka olmak üzere büyük çaplı hisselere yarar. Kâr satışına gelince evet 9.450-9.400 bölgesi aşağı yönlü kırılırsa 9.000 e doğru hareketlenme görülebilir, ancak buraları tekrardan alım yeri olarak kullanılabilir. Daha aşağısını kalıcı olarak beklemem. Ayrıca, son dönemde Orta Doğu’da gerginlik düzeyinin artması da önemli bir diğer konu. İsrail’in İran’a yapabileceği olası bir saldırı ve bunun şiddeti borsaları ve Borsa İstanbul’u etkileyebilir. Ancak yine de 9.000 aşağısı kalıcı bir endeks beklemiyorum bu sebeple buraya kadar geri çekilmeler alım yeri olmalı diye düşünüyorum.

Evet, endeks 2015’te 320 dolar aşağısına geldikten sonra bir daha bu seviyenin kalıcı olarak üzerine geçemedi. 2017 ve 2018’de, 2022 ve 2023 yıllarında bu seviye test edildi ama üzerinde kalıcı bir hareket göremedik. Bunda BIST-100 yükselse son yıllarda son 5 yılda önceki dönemlere kıyasla dövizin hızlı yükselmiş olması da etkili. Endeks her ne kadar TL bazlı yükselse de dolardaki yükseliş bu seviyenin geçilmesini engelledi. Ancak enflasyonla mücadele kapsamında şu an faizler yüksek ve dolar baskılanıyor, eğer endeksteki yükseliş devam ederse ki, bence sene içinde daha yüksek BIST-100 endeksi göreceğiz. Bu sene 320 dolar seviyeni endeksin geçmesi yüksek olasılık. Üzerinde kalıp kalmayacağı ise izlene politikalara bağlı. Ama en azından bir süre 320 doların üzerinde kalırız diye düşünüyorum. Zaten şu an bu seviyeye yakınız.

2022 ve 2023 yıllarında bankalar endeks genelinden daha yüksek performans gösterdi, aynı performansı 2024 yılında göremedik ancak marttan bu yana bankalar tekrar yükseldi. Bu sene enflasyon, cari denge, not artırımı gibi beklentiler var. Bu beklentiler en çok banka ve holdinglere yarar. Bankalara dair görüşüm portföylerde sınırlı miktarda banka bulundurulması. Evet, makro ekonomiye dair beklentilerin en çok yarayacağı sektör ama portföyü ağırlıklı olarak buraya çevirmek makul değil. Endeksin gerisinde kalabilir. Yüzde 20-25 ‘i geçmeyen oranlarda banka eklenebilir.

Döviz girişi, rezervlerin artması ve benzeri makro gelişmeler en çok banka ve holding olmak üzere büyük çaplı hisselere yarar. Bununla beraber bu sene yine gıda, içecek, gıda perakende, perakende, telekomünikasyon, otomotiv gibi sektörler de olumlu olmaya devam eder diye tahmin ediyorum. Bunlar arasında beklentileri olumlu olan hisseleri seçip bir sepet oluşturmak gerekli.

ELİNİZDE ALTIN VARSA TUTMAKTA FAYDA VAR

Altın, 2023 yılında Fed artık faiz artırmayacak beklentisi ve jeopolitik riskler nedeni ile 1.700-1.800 dolar banından 2.000 dolar üzerine yükseldi, 2024 yılında Fed faiz indirimi yine jeopolitik riskler ile 2.400 dolar üzerini gördü. Bu sene daha yüksek seviyeleri görme ihtimali var. Yani elinizde altın varsa tutmakta fayda var. Alım tarafına bakmak için ise 100-200 dolarlık bir gerileme olursa alım için iyi yerler olur. Zira altın son zamanda çok hızlı bir yükseliş gerçekleştirdi, bunun bir düzeltmesi olabilir. Eğer 100-200 dolar bandında bir düzeltme gerçekleşirse alım için değerlendirilebilir.

“BORÇLULUĞU YÜKSEK, KUR AÇIĞI BULUNAN ŞİRKETLER BASKI ALTINDA”

Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yusuf Kavak: BIST- 100 Endeksi, seçim belirsizliğinin ortadan kalkması sonrasında yukarı yönlü hareket ederken, Ramazan Bayramı öncesindeki 3,5 günlük süreçte yüzde 10’un üzerinde yükseliş gösterdi. Ancak, bayram tatilinde küresel tarafta; gerek ABD’de açıklanan enflasyon oranlarının yüksek gelmesi, gerekse de Orta Doğu’da yeniden artan jeopolitik riskler tedirginliğe neden oldu. Sektör bazında baktığımızda ise, artan jeopolitik riskler başlı başına ulaştırma ve turizm gibi sektörleri olumsuz yönde etkileyecek bir unsur olurken, jeopolitik risklerden kaynaklı olarak oluşabilecek enflasyon artışlarının merkez bankalarını yeniden sıkılaştırmaya sevk etme ihtimali ise; faiz marjlarını baskılayacak olması açısından bankacılık sektörü için negatiflik içermekte. Yine, borçluluğu yüksek, kur açığı bulunan şirketler de baskı altında kalabilir.

Endeks, TL bazında yeni zirveler oluştururken; kur tarafındaki yükselişlerden dolayı dolar bazındaki zirvesinden henüz uzakta. Geçtiğimiz hafta 305 dolar seviyesine kadar yükselen endekste, teknik olarak da 312 dolar ile 323 dolar arasında önemli bir direnç oluşmuş durumda. Dolayısıyla, kurdaki kademeli yükselişi de hesaba katacak olursak; endeksin bu bölgeleri kalıcılıkla geçebilmesi için öncelikli olarak jeopolitik risklerin zayıflaması ve temel tarafta endeksi destekleyecek yeni katalizörlere ihtiyaç olacak. Bunun sağlanması durumunda; zaten kur tarafı da stabil hâl alabileceği için, endeks 323 doların üzerine rahatlıkla çıkabilir.

Son haftalarda endeksteki yükselişi destekleyen en önemli unsurlardan birisi hiç kuşkusuz; Bankacılık Endeksi’ndeki güçlü yükseliş oldu. Bu durum, bankacılık hisselerine karşı elbette yatırımcıların iştahını kabartıyor. Ancak, bu yükselişten henüz nemalanamayan yatırımcıların banka hisselerine girerken temkinli hareket etmesinde fayda olacağını düşünmekteyim. Öyle ki, bu tip hızlı yükselişlerin ardından düzeltme hareketleri görülmesi muhtemeldir. Dolayısıyla portföylerinde banka hisseleri bulunduran yatırımcılar da dilerlerse kısa vadeli kâr realizasyonu yapabilir ve görece geride kalan sınai ve metal ana gibi endekslerinde yer alan şirketlerde ileriye dönük pozisyonlanmaya gidebilirler.

Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri, 26 Mayıs ile 22 Aralık arasındaki 7 ayda 41 milyar doların üzerinde artarken; 22 Aralık ile 29 Mart arasındaki yaklaşık 3 ayda ise 29 milyar dolara yakın erime yaşandı. Yerel seçim sonrasında bu tablonun yeniden artış eğilimine dönmesini öngörürken; Türkiye’nin risk primindeki düşüş, Haziran ayında gri listeden çıkış ve kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırımlarının devamı gibi önümüzdeki birkaç aydaki pozitif senaryo, bankacılık ve holding gibi yurt dışı borçlanması yapan sektörlerdeki şirketlere yabancı girişinin devam etmesini destekleyebilir. Ancak, daha önce belirttiğim gibi; bunun için öncelikle görece iyi performans gösteren bu sektörlerde kısa vadede düzeltme hareketleri oluşması da gerekebilir. Diğer yandan, yüksek enflasyon ortamının devam etmesi senaryosunda; gıda perakendecisi şirketlerin nakit akışı yaratma potansiyeli ile perakende sektörünü de ön plana alabiliriz. Yine, jeopolitik risklerin etkileri ile kimya/petrol ve enerji gibi stratejik sektörlerdeki şirketlerin bu süreçten olumlu ayrışmasını bekleriz.

Yurt dışı riskler arttıkça altın fiyatları da çok konuşulur oldu. “Alnus Yatırım Araştırma Ekibi” olarak biz de 9 Ocak’ta yayımladığımız ‘2024 Yılı Beklenti Raporu’muzda; yıl içerisinde ons altının 2.600 dolara, gram altının da 2.950 TL seviyesine kadar ulaşabileceğini öngörmüştük. Bu öngörüleri yaparken, ons altın için; majör merkez bankalarının faiz indirimleri ile jeopolitik riskler ve belki ABD seçimlerinin oluşturacağı güvenli liman talebine baz senaryomuzda yer verdik. Gram altın için de; ons altın için saydığımız unsurlara dolar/TL faktörünü eklemiştik. Öncelikle, kısa vadede altın fiyatlarının kaderi; jeopolitik riskler ve majör merkez bankalarının elinde. Burada çok hassas bir dengeyi gözetmek gerekiyor. Öyle ki, jeopolitik risklerin artması; altın için güvenli liman talebine neden olduğu gibi,  bu risklerin aşırı düzeyde yükselmesi ile emtia fiyatları üzerinden enflasyon rakamlarında oluşabilecek yukarı yönlü ataklar ise; Fed başta olmak üzere majör merkez bankalarının faiz indirim beklentilerini törpüleyebilir ve bir anda altın fiyatları baskı altına girebilir de.

“2024 YILI BANKALAR AÇISINDAN ZORLU GEÇEBİLİR”

İnfo Yatırım Araştırma Stratejisti Çağlar Toros: Yabancı takas oranındaki yükseliş ve haber akışlarındaki olumlu seyir bayram tatili öncesi BIST’e olumlu yansıdı. Ekonomi yönetiminin attığı adımların rasyonel olması ve piyasa değerlerinin net aktif değerleri (NAD) yansıtmadığı algısının fiyatlamalara girdiği holdingler yabancı yatırımcı ilgisini çekmiş gibi gözüküyor. Ulaştırma tarafı da bayram tatili öncesinde yolcu sayılarının artma beklentileri sonrası yükselişini sürdürdü.

Yurt içi tarafın bayram tatilinde olduğu süreçte global taraftan olumsuz haber akışları geldi. Önce istihdam piyasalarındaki yukarı yönlü seyrin iç talebe bağlı olarak geri çekilmesi beklenen enflasyonu sınırlaması ile ABD enflasyonun yüzde 3,2’den yüzde 3,5’a çıkması, bu durumda da Fed’in faiz indirim döngüsünü ay bazında ötelenmesi ardından ise İran’ın İsrail’e saldırı düzenlemesinin jeopolitik gerginlikleri artırması, şu an ki beklentiler ise İsrail’in İran’a misilleme yağacağı endişeleri endeksi baskılıyor.

BIST-100 endeksinde kısa vadeli 9.400 üzerinde kalınırsa yeni zirveler test edilebilir. Geri çekilmelerde Bollinger orta bandının geçtiği 9.200 seviyesi ve 60 günlük hareketli ortalamanın geçtiği 8.900 seviyeleri ana destek olarak ön plana çıkıyor.

Haber akışlarının etkisi ve beklentiler dâhilinde orta vadeli 320 doların aşılacağını düşünüyorum. Bu süreçte belki biraz haber akışları şansızlığı ya da kâr realizasyonları ile endeks geri çekilse de orta vadeli yukarı yönlü trendin devam etmesini bekliyoruz. Volatilitesi yüksek piyasalarda yatırımcı doğru hisse ya da sektörde ise düşüşlerde fazla panik yapmaması en önemli öğüt olabilir.

2024 yılı bankalar açısından zorlu bir yıl olabilir. Yıllık kredi büyümesinde son dönemde yavaşlayan artış hızı, ekonomik aktivitedeki düşüşe ve getirilen sınırlamalara paralel olarak yüzde 40 seviyesinin biraz altında gerçekleşebilir. Ortalama kredi faizleri yükseliyor olsa da bu artış oranı fonlama maliyetlerindeki yükselişi karşılamak noktasında yeterli olmayabilir. TÜFE’ye endeksli borçlanma araçları getirilerindeki düşüş (2024 yıl sonu enflasyon beklentisi TCMB I. Enflasyon Raporu Toplantısı: yüzde 36) ve 2023'de yaşanan kur hareketlerinin getirdiği al/sat gelirlerinin tekrarlanmaması durumunda, olumlu beklentinin net faiz marjlarında hafif daralma olacağını düşünüyoruz. Bankaların bu ortamda komisyon gelirlerini mümkün olduğunca arttırmak ve faaliyet giderlerini kontrol altına alması gerekebilir. Kredi riski maliyetlerinde karşılık politikaları belirleyici olacak olsa da genel olarak ciddi bir ekonomik daralma olmaması durumunda kârlılığı olumsuz etkileyecek bir gelişme beklemiyoruz.

Risk iştahını bankalarda artırabilecek unsurlar olarak;

-Orta vadede TCMB'nin döviz rezervlerinin artışına bağlı olarak yabancı kredi derecelendire kuruluşlarının kredi notu iyileşmesi ve bunun Türkiye CDS'lerinde düşüşle birlikte bankalar üzerinden yerli ya da yabancı yatırımcı tarafından pozitif karşılanması,

-Ekonomik politikalarıma bağlı olarak hızlı bir düşüşe yol açarak sermaye maliyetlerinin hızla geri çekilmesi olacağını düşünüyoruz.

Global piyasalarda resesyon endişelerinin de azalma eğilimine girmesi beklentileri ile ihracatı yüksek, satışları dövize endeksli, kurdaki yükselişi satışlarına yansıtabilen şirketler ön plana çıkabilir.

Diğer yandan yabancı ilgisi ve piyasa değerlerinin NAD’ı yansıtmaması algısı holdingleri, turizm beklentileri ulaştırma sektörünü, ihracatın güçlenmesi otomotivi, enflasyon tarafı ise gıda perakendeyi öne çıkarabilir.

Fed’in faiz indirimlerini ötelemesinin fiyatlanması ve jeopolitik gerginlikler altının kısa vadeli yön arayışının sürmesine neden oluyor. Altının 2024’te potansiyelinin olduğunu düşünüyorum. Portföy ağırlığı yatırımcının risk iştahına göre değişebilir olsa da yüzde 20-25’li seviyeler sepet yapmak açısından da önemli olabilir. Ons altında yukarı hareketlerde 2.450 takip edilmeli. Çünkü Fed’in indirim beklentisi ötelense de olası bir iyi veri de tekrar indirim konusu gündeme gelecektir.

“MEVCUT SEVİYELERDE, BANKACILIK HİSSELERİNİ TERCİH ETMİYORUZ “

Ata Yatırım Araştırma GMY Cemal Demirtaş: Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında gerçekleşen genel seçimlerin ardından BIST-100’de 4.500 seviyelerinde başlayan yukarı hareketi, 4 ay devam etmişti ve Ekim 2023’te 8.500 seviyesine ulaşmıştı. Bu süreçte, hükümetin hızla kurulması, ekonomi yönetimin belirlenmesi, TCMB başkanının atanması ve akabinde faiz artırımlarının gelmesi genel olarak güveni artırmıştı. Ekim’den bu yana da endeks 7.500-9.800 aralığında seyretse de -hem faizleri hem döviz kurlarını düşündüğümüzde- son 6 ay mevcut seviyeleri sindirmekle geçti. 2024 yerel seçimlerinden sonra seçim belirsizliği kalktı ve odak yeniden ekonomiye döndü.  Ramazan Bayramı öncesinde son birkaç gün yaşanan hareketlenme,  İsrail-İran gerginliğiyle sınırlandı. Önümüzdeki günlerde bu gerginliğin azalacağını ve piyasaların ekonomideki gelişmelere odaklanacağını düşünüyoruz.  Önümüzdeki 3-6 aylık dönemde, enflasyonla mücadelenin önemli olacağını ve özellikle enflasyona karşı korunaklı sektörlerin ve şirketlerin ön plana çıkacağını düşünüyoruz. 9.500 seviyelerinde güç toplayan BIST-100 endeksinde, düzeltmeden ziyade yukarı hareket olasılığını düşünüyoruz. Gıda perakende, telekomünikasyon, gıda, içecek sektörleri ön plana çıkabilir. Seçici olarak, ‘şirket spesifik’ hikayesi olan şirketlere de yatırım yapılabilir.

Endekste yıllar itibarıyla içerik değişebiliyor. O nedenle 320 dolar seviyesine büyük bir anlam yüklemiyoruz. Fakat ekonomide alınan güven artırıcı tedbirlerin, faiz artırımlarının, ekonomide ve enflasyon üzerindeki etkileri izlenirken, yerel seçimlerin de geride kaldığını düşündüğümüzde, piyasanın olumlu haberlere karşı tepkisinin daha olumlu olabileceğini düşünüyoruz. Yatırımcılar, yüksek faiz ortamında fırsat maliyetini göz önüne alarak, hisse fiyatlarındaki baskıdan rahatsız olsalar da, özellikle geride kalmış, yatırım hikâyesi olan, mali yapısı güçlü şirketlere ilgi artabilir. Yatırımcılar, ağırlıklı olarak TL varlıklarda olabilirler ve risk profillerine uygun olmak kaydıyla yüzde 40’a kadar hisse taşıyabilirler.

Mevcut seviyelerde, bankacılık hisselerini tercih etmiyoruz. Yatırımcılar, şu ana kadar taşıdıkları ağırlıkları bir miktar azaltabilirler. Öte yandan, ekonomide istikrara olan inanç arttıkça, bankalara olan ilgi de devam edecektir. Geri çekilmelerde, özel bankalardan seçici alımlar yapılabilir. Bankacılık hisse ağırlığı, enflasyon beklentilerinin kırılmasıyla birlikte, kademeli olarak düşürülebilir, fakat bu adımları zamana yaymakta fayda görüyoruz.

TL varlıkların cazip olacağını ve hisse seçimlerinde yine enflasyona karşı dayanıklı sektörlere ve şirketlere olan ilginin daha yüksek olabileceğini düşünüyoruz. 

Altın, son günlerde rekor seviyeleri test ediyor ve yükseldikçe de beklentilere revizyonlar gelebiliyor. Altının yükselmesinde, jeopolitik gerginlikler ve global faiz indirimi beklentileri de etkili oluyor. Genel olarak, altını yatırım aracı olmaktan ziyade bir korunma enstrümanı olarak değerlendiriyoruz. O nedenle, yine yatırımcıların risk profillerine göre altının ağırlığının dengeli bir portföyde yüzde 10’lar seviyesinde olabileceğini düşünüyoruz. Hâlihazırda, altın ağırlığını artırmak ya da azaltmak yönünde bir görüşümüz yok.

“320 DOLAR SEVİYESİ YUKARI YÖNLÜ KIRILABİLİR”

ALB Yatırım Araştırma Analisti Ahmet Deniz Yağbasan: Geçtiğimiz haftalarda bankacılık, holding ve ulaştırma sektörlerinin Borsa İstanbul’un geneline kıyasla en çok iskontoya sahip sektörler arasında yer aldığından bahsetmiştik. Bu sektörlerin büyük bir potansiyel barındırdığına da yazılarımızda yer verdik. Yaklaşık bir aylık süreçte bankacılık sektöründe yüzde 32, ulaştırma sektöründe yüzde 10 ve holding sektöründe yüzde 7’yi aşan yükselişler izledik. Bankacılık sektöründe, özellikle Fitch’in Türkiye’nin notu ve görünümünü pozitife revize etmesi, yabancı yatırımcıların bu tür sektör hisselerine yönelim göstermesine neden oldu. Ayrıca yabancı kurumlar tarafından bu sektöre yönelik verilen tavsiyelerde yabancı ve yerli yatırımcının ilgisinin daha da artmasında etkili oldu. Holding sektöründe portföylerinde banka hisseleri barındıran şirketlerin son bir aylık getirisinin diğer holding şirketlerine göre daha fazla potansiyel sunduğunu söyleyebiliriz. Havacılık sektörü ise görece bankacılık ve KCHOL-SAHOL gibi holding hisselerine göre daha sınırlı performans gösterdi. Her ne kadar bu sektör ve hisselerde son bir aylık süreçte önemli bir yükseliş hareketi görmüş olsak da hâlâ gelişmekte olan ülke borsalarına kıyasla iskontolu işlem görmeye devam etmektedirler. Bu paralelde portföylerinde bu sektör ve hisselere yer vermeyen yatırımcıların geri çekilmeleri alım fırsatı olarak değerlendirebilirler. Hali hazırda portföylerinde bankacılık, holding ve ulaştırma bulunduran yatırımcılar ise ağırlığı yüzde 20’lerde tutmaya devam edebilirler.

Yabancı yatırımcı nezdinde fiyat istikrarının sağlanması ve ekonomi yönetiminin geleceğe yönelik güvenilir mesajlar vermesi ile yabancı yatırımcı doğrudan ve dolaylı yatırımlarla Türkiye piyasasına yönelmeye devam edecektir. Mayıs ayında S&P Global tarafından Türkiye’nin kredi notuna ve görünüme ilişkin yeni bir güncelleme gelecek. S&P’den beklenti kredi not ve görünümde yukarı yönlü revize yapabileceği yönünde. Beklentinin gerçekleşmesi ile yabancı yatırımcının sermaye piyasasına olan ilgisini biraz daha artırabilir. Bu da Borsa İstanbul’da yeni rekor seviyeleri görmemizi sağlayacaktır. Borsa İstanbul’da bu süreç itibariyle dolar bazlı seviyelere dikkat edilmesi gerekiyor. Son dönemde görülen en yüksek seviyeler arasında yer alan 312 dolar seviyesi aşılırsa hedef 2015 yılından itibaren geçilemeyen 320 dolar olacak. Bu seviyenin geçilmesi için ve bu hususta da 2015 yılından beri geçilemeyen 320 dolar seviyesi yüksek iskontolu ve geleceğe yönelik nakit akışındaki momentumu artması beklenen şirketlere yönelimler ile 320 dolar seviyesi yukarı yönlü kırılabilir.

Yabancı yatırımcının ilgisinin Borsa İstanbul’a yönelim göstermeye devam etmesi ile düşük F/K’ya ve FD/FAVÖK’a sahip şirketler yabancı yatırımcının ilgisini çekecektir. Bu paralelde iletişim, otomotiv ve gıda-içecek sektörlerine yönelik alımlarda momentumun yükseleceğine ve geçtiğimiz ay olduğu gibi ulaştırma sektöründe yukarı yönlü ivmenin devamını bekliyorum. Bankacılık ve holding hisselerinde ise yükselişin devamını beklesek de momentumda bir düşüş görülebilir.

PORTFÖYLERDE ALTIN AĞIRLIĞI AZALTILABİLİR

Ons altında ise jeopolitik gelişmelerin etkisi ile Mart ayının başından itibaren yaklaşık olarak yüzde 20 seviyelerinde bir değer kazanımı izlendi. Her ne kadar son dönemde Fed’in bir süre daha faizleri yüksek tutma ihtimaline yönelik gelen veriler ve açıklamalar Ons altında baskılanmayı beraberinde getirdi. İçerisinde bulunduğumuz dönemde jeopolitik gelişmelerin etkisi ile ons altın volatil bir görünüm sergileyebilir. Yılın 2. yarısında ise faiz indirimlerine yönelik fiyatlamalar ile ons altında güçlü dolar baskısı azalıp yeni rekor seviyeler görülebilir. Yılsonunda ons altın 2.700 dolar seviyesinde fiyatlanabilir. Yatırımcılar bu dönemde bir alım gerçekleştirmeden önce jeopolitik gelişmelerin durumuna göre olası bir geri çekilmede alım gerçekleştirebilirler. Portföylerdeki ağırlık geçtiğimiz dönemlere kıyasla bir miktar azaltarak yüzde 20-25 aralığında yer verilebilir.

 

Şirketlerin 'eşitçilik' performansı yüzde 9 arttı Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi AFAD'dan yurt geneli için kritik açıklama Eğitime kar engeli: Birçok ilde okullar tatil edildi! TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu istifa mı etti? Resmi açıklama geldi Bitcoin 100 bin dolar rekorunu ne zaman kırar?