Ekonomide ilk yarıda daralma, ikinci yarıda toparlanma bekleniyor
Türkiye ihracatının üçte ikisinden fazlasını gerçekleştiren 10 sektörün temsilcileri, 2023 hedefleri ve beklentilerine ilişkin EKONOMİ gazetesine değerlendirmelerde bulundu. Ekonomide ilk yarıda daralma, ikinci yarıda toparlanma bekleniyor.
Haber Merkezi |Geride kalan 11 ayda gerçekleştirilen 231 milyar dolarlık ihracatın yüzde 64’ünü gerçekleştiren 9 lokomotif sektör, önümüzdeki yılın ilk yarısının belirsizliklerle dolu olacağını, toparlanmanın ise ikinci yarıda gerçekleşeceğini belirtiyor. Küresel ekonomide en büyük riskleri Rusya-Ukrayna savaşı, enflasyonist baskı ve durgunluk olarak sıralayan sektör temsilcileri, yurtiçinde ise seçime bağlı olarak değişmekle birlikte belirsizlik ve kurun iki önemli sorun olarak karşılarında durduğunu iletti.
Rusya-Ukrayna Savaşı, ana pazarlardaki enflasyonist baskı ve durgunluk nedeniyle artış hızı yavaşlayan ihracatta, 2022 geride kalmak üzere. Ocak-kasım dönemi itibari ile 231 milyar dolara ulaşan ihracatın lokomotif sektörlerinde de bu yıl gerek sıralama gerekse yıl başında belirlenen hedeflerde gelişmelere bağlı olarak önemli değişiklikler yaşandı. Otomotiv sektörü liderlik koltuğunu kimya sektörüne bırakırken, Euro/dolar paritesinde yaşanan gerileme birçok sektörde karlılıkları negatif etkiledi. İç pazarda ise birçok sektör her ne kadar turizm sayesinde nefes alsa da genel itibari ile daralmaya sahne oldu. Şimdi sektörler hali hazırda devam eden sorunların önümüzdeki süreçte de devam edeceği 2023’e hazırlanıyor.
Türkiye’de kimyadan otomotive, hazır giyimden elektroniğe kadar Türkiye ihracatının yarıdan fazlasını gerçekleştiren 9 sektör, 2022 değerlendirmesi ve 2023 hedefleri ile ilgili EKONOMİ Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu. Söz konusu sektörlerin temsilcileri, önümüzdeki yılın ilk yarısının belirsizlikler ile dolu olacağını belirtirken, ikinci yarıdan ise umutlu olduklarını dile getirdi. Küresel ekonomide en büyük riskleri Rusya-Ukrayna Savaşı, enflasyonist baskı ve durgunluk olarak sıralayan iş insanları, yurtiçinde ise belirsizlik ve kurun seviyesinin kendilerini zorlayacak önemli sorunlar olarak öne çıktığını anlattı. / İSTİHBARAT SERVİSİ
HAZIR GİYİM İÇİN İLK YARI SİSLİ OLACAK
Kasım itibari ile kimya, otomotiv ve çeliğin ardından en fazla ihracat gerçekleştiren 4. sektör olarak öne çıkan hazır giyim sektörünü bu yıl en fazla etkileyen faktörlerin başında paritede yaşanan kayıp geldi. 1 milyar dolardan fazla kayıp yaşanan sektörde hem iç hem de dış pazarda son aylarda pazarında kayıplar yaşandı. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, “Bu yılı en az 22-23 milyar dolar ihracatla kapatacağımızı öngörüyorduk. İlk yarı beklentilerimiz doğrultusunda geçti. Ancak navlun maliyetlerinin pandemi öncesi seviyelere gerilemesi ve firmalarımızın fiyat tutturmakta zorlanması nedeniyle salgında gelen siparişlerin bir kısmı Hindistan, Pakistan gibi ülkelere kaydı. Yılı 21 milyar dolar ihracatla tamamlayacağımızı öngörüyorum. Sektörümüz ihracatının büyük bölümünü AB ülkelerine yapıyor. Dolayısıyla Euro/dolar paritesindeki değişim ihracatımıza olumsuz yansıyor. Sektörümüzün parite kaynaklı kaybı 11 ayda 1,4 milyon dolara ulaştı. Parite geçen yılın ortalamalarında olsaydı bu yılı 23 milyar dolara yakın bir ihracatla tamamlayacaktık” dedi.
Hedef 23 milyar dolar ihracat
Aynı zamanda Türkiye ihracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı da olan Gültepe, 2023 hedefleri konusunda ise şu ifadeleri kullandı: “Biz hazır giyim ve konfeksiyon ihracatımızı her yıl en az yüzde 10 artırmayı hedefliyoruz. Ancak küresel ekonomiler 2023’e enerji krizi ve resesyon endişesi ile giriyor. Dolayısıyla önümüzdeki yılın özellikle ilk yarısı ihracatımız için zor geçecek. Hazır giyim ve konfeksiyon değişimlere en hızlı tepki veren sektörler arasında yer alıyor. Pazarlardaki daralmadan ilk etkilenen sektörler arasında yer alan hazır giyimin, yılın ikinci yarısında canlanma başladığında hızla toparlanacağını öngörüyorum. 2023 yılında en az 23 milyar dolarlık bir ihracata ulaşmayı arzu ediyoruz.”
Risklerin çoğu dış kaynaklı
Gültepe’ye göre 2023’ün özellikle ilk çeyreği sis bulutlarıyla geçecek. Risklerin ise daha çok dış kaynaklı olacağı öngörüsünü paylaşan Mustafa Gültepe, “Avrupa ve ABD başta olmak üzere önemli pazarlarımızda meydana gelebilecek daralma ve pazar küçülmeleri de bizi bekleyen diğer olası riskler arasında yer alıyor. İçeride ise başta enerji ve işçilik maliyetlerindeki artışa paralel olarak fiyat tutturmakta zorlanmamız, rekabetçiliğimize zarar veriyor. Diğer taraftan kurun mevcut seviyesi de ihracatçılarımıza yardımcı olmuyor. Kurların en az enflasyon oranında artması ihracatçılarımız açısından büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu. Hazır giyim ile birlikte tekstil sektörünün iç pazar hacmi ise 40 milyar dolar seviyesinde seyrediyor. Bu yıl enflasyonist baskı ve gelir erozyonu nedeni ile iç pazarda da önemli oranda kayıp yaşandığı ifade ediliyor. Yapılan tahminlere göre, söz konusu kaybın yüzde 20’leri aştığı ifade ediliyor.
● GİYİM VE DERİ ÜRÜNLERİ PMI: 48,2
● KAPASİTE KULLANIM ORANI: YÜZDE 81,5
● 11 AYLIK İHRACAT: 19,5 MİLYAR DOLAR
● 2023 İHRACAT HEDEFİ: 23 MİLYAR DOLAR
KİMYA LİDERLİK KOLTUĞUNA OTURUYOR
Bu yıl başında belirlenen 30 milyar dolarlık ihracat hedefini 11 ayda aşan kimya sektörü, yıl sonunda 33 milyar doları da geride bırakarak en fazla ihracat gerçekleştiren sektörler arasında liderlik koltuğuna oturmaya hazırlanıyor. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, emtia fiyatları ve kilogram başına ihracat birim değerinde yaşanan artışın ihracatı pozitif etkilediğine dikkat çekerek, kilogram değerinin 2021 yılının aynı dönemine göre yüzde 29’luk artışla 0,91 dolardan 1,17 dolara yükseldiğini söyledi. Negatif tarafta ise parite kaybının yer aldığını aktaran Pelister, sektörün 11 aylık parite kaybının yaklaşık 2,2 milyar doları bulduğunu belirtti. Bir diğer önemli konunun kur olduğunu dile getiren Adil Pelister, söz konusu alanda istikrarın önemine dikkat çekti.
“İkinci yarıda toparlanma bekliyoruz”
Yüksek enflasyon, sıkılaşan mali koşullar ve savaşın ekonomik görünüm üzerinde baskı oluşturduğu ve talepte gerileme ile beraber büyümenin de yavaşladığı 2023’ün sektörü beklediğine değinen Adil Pelister, şöyle konuştu: “2023’ün ilk yarısı hem iç hem de dış pazar ile ilgili bir yavaşlama olabilir ancak yılın ikinci yarısının daha pozitif olacağına inanıyorum. Ülkemizin 2023 yılı ihracat hedefi Orta Vadeli Program’da 265 milyar dolar olarak belirlendi. Bu doğrultuda kimya sektör ihracatımızı da 35 milyar doların üzerine çıkarmak için gayret edeceğiz” dedi.
Resesyon stagflasyona dönüşebilir
2023’te küresel ekonominin yanı sıra Türkiye ekonomisini bekleyen riskler hakkında da konuşan Adil Pelister, şöyle devam etti: “Emtia fiyatları, Rusya- Ukrayna Savaşı, enerji sorunu, yüksek enflasyon baskısı, faizler, resesyon sinyalleri gibi olumsuz küresel gelişmeler elbette sektörümüzü etkiliyor. Bizi olumsuz etkileyebilecek tehditlerden biri resesyonun stagflasyona dönüşmesi bu noktada gerek ülkemizde gerek dünyada yatırımların hızla azalması bizim de buna ilişkin olarak üretim ve ihracatımızın azalması söz konusu olabilir. PMI ve kapasite kullanım verilerinde gerileme olduğunu görüyoruz. Üretimdeki bu gerileme ve talepteki düşüş ilerleyen aylarda ihracatımıza da yansıyabilir. Özellikle enerji maliyetleri sektörümüz açısından önemli bir sıkıntı oluşturuyor. Ayrıca en çok ihracat yaptığımız Avrupa Birliği’nde yaşanacak enerji ve ekonomi krizi bu yıl sonu yanı sıra gelecek yıl da bizim için risk oluşturuyor.”
● KİMYASAL, PLASTİK VE KAUÇUK ÜRÜNLER PMI: 47,4
● KAPASİTE KULLANIM ORANI: YÜZDE 66,9
● 11 AYLIK İHRACAT: 30,7 MİLYAR DOLAR
● 2023 HEDEF: 35 MİLYAR DOLAR
OTOMOTİV İÇİN BELİRSİZLİKLERLE DOLU BİR YIL OLACAK
Bu yıl sonu itibari ile ihracattaki liderlik koltuğunu kimya sektörüne bırakmaya hazırlanan otomotiv sektörü, ihracat ve üretimde yılı, beklentilerine paralel kapatacak. Otomotiv Sanayii Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, en son ekim ayında 1,04 – 1,10 milyon ihracat ve 1,38 – 1,47 milyon üretimle yılı kapatmaya yönelik öngörülerini paylaştıklarını hatırlatarak bugün itibariyle bakıldığında ise yılın kabaca beklentilerine paralel olarak 1 milyon adet ihracat ve 1,36 milyon adet üretim ile kapanacağını anlattı. Yılın geneline bakıldığında Avrupa pazarında yaşanan sorunların yanı sıra mikroçip darboğazının tedarik zincirini negatif etkilediğini dile getiren Eroldu, “Tüm bunlar devam ederken küresel enflasyon ile birlikte ihraç pazarlarında talep daralması yaşadık. Ukrayna-Rusya Savaşı enerji arzı ve güvenilirliği ile çeşitli hammadde bulunurluklarını olumsuz etkiledi. Belirttiğimiz üzere, yıl içinde tahminlerimizi değiştirmedik ve bugün geldiğimiz noktada yılı bu değerlere çok yakın bir şekilde kapatacağımızı görüyoruz” dedi.
Parite karlılığı vurdu
Birçok sektörü olduğu gibi otomotiv sektörünü de etkileyen bir diğer önemli negatif gelişme ise Euro/dolar paritesinde yaşanan gerileme oldu. Zira ihracatının büyük bir bölümünü Avrupa ülkelerine gerçekleştiren sektör, maliyette ise dolara bağımlı. Eroldu, “Genel olarak değerlendirdiğimizde paritenin bu sene olduğu gibi dalgalı bir yapıda seyretmesi sanayimizin karlılığını olumsuz etkilemekte” dedi. Peki sektörün 2023 beklentisi ne? Eroldu, bu konuda ise şu ifadeleri kullandı: “Otomotiv sanayii son üç yıldır daha önce hiç karşılaşmadığı boyutta ve çeşitlilikte gündem maddeleri ile mücadele ediyor. 2023 yılı öngörülmesi zor, belirsizliklerle dolu bir yıl olacak. Hem global hem de ihraç pazarlarımızdaki tahminlerin daha da netleşmesi ile birlikte 2023 yılı beklentilerimizi ocak ayında kamuoyu ile paylaşacağız.”
“Yatırım için istikrar sağlanmalı”
Eroldu’ya göre bir ülkenin yatırım çekiciliğinin arttırılması için finansal ve politik istikrar ortamı oldukça kritik. Otomotiv sanayi için ise tüm bunların yanı sıra iç pazarın sürdürülebilir büyümesi ve öngörülebilir olması da hem mevcut yatırımların korunması hem de yeni yatırımların ülkeye çekilmesi için önem arz ediyor. Eroldu, “Otomotiv yapısı gereği faaliyetlerini uzun dönemli planlar üzerine kurgulayan bir sanayi kolu. Bunun için de gereken koşulları tesis edecek politikaların hayata geçirilmesi önem taşıyor. Sanayimiz küresel iklim politikaları doğrultusunda şekillenen yeni yatırımlarını hayata geçirme sürecinde. Yeni projelerin ve yatırımların hayata geçmesi sürecinde istihdamın kademeli olarak artmasını öngörüyoruz” şeklinde konuştu.
● MOTORLU KARA VE DENİZ TAŞITLARI PMI: 52
● KAPASİTE KULLANIM ORANI: YÜZDE 68
● 11 AYLIK İHRACAT: 27,8 MİLYAR DOLAR
● 2023 İHRACAT HEDEFİ: BELİRLENMEDİ
TARIMDA ÜRETİMDEN UZAKLAŞILIYOR
Salgın ile birlikte önemi daha da artan tarım sektörü için 2022 oldukça zorlu geçen bir yıl oldu. Yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki artışlar ve spekülatif stoklama davranışlarının da etkisiyle, tohum, ilaç, gübre, yem, enerji gibi girdi maliyetlerindeki artışların, tarımsal üretimi ve gıda ürünleri tüketimini olumsuz etkilediğini dile getiren TOBB Tarım Meclisi Başkanı Ülkü Karakuş, üreticinin yeterince kar elde edemediği, tüketicinin ise uygun fiyatlarla gıda ürünlerine erişemediği bir yılın geride kalmak üzere olduğunu vurguladı.
Üreticilerin zararı her yıl artıyor
Uzun yıllar ortalamasına bakıldığında üretimden uzaklaşıldığını dikkat çeken Karakuş, üreticilerin her geçen yıl daha fazla zarar ettiğini banka borçlarının da bunun bir göstergesi olduğunu anlattı. Karakuş, hayvansal üretim tarafında üreticilerin mağdur olduğunu belirterek, “1 milyondan fazla süt ineği kesime gönderildi. Bu durum süt fiyatlarını artmasına yol açtı. Beyaz et ve yumurta sektörlerinde de fiyatlarda sert dalgalanmalar oldu” dedi. Artan enflasyon nedeniyle tüketici talebinde de daralma yaşandığını söyleyen Karakuş, bunun hayvansal üretimi baskılar hale geldiğini belirtti.
“Yatırım ortamı iyileştirilmeli”
Tüm bu gelişmelere rağmen tarım sektörü 2022 Ocak-Kasım döneminde ihracatını bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracatını yüzde 16,4 artırarak 390 milyar 839 milyon dolara çıkardı. Yeni yıl için beklentileri konusunda ise Karakuş, “En önemli ihracat pazarlarımızdan olan Avrupa ülkelerinde resesyon beklentisi, enerji krizi, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın seyri, hayvan hastalıkları, iklim değişikliği ve kuraklık gibi etkenler beklentilerimizi sınırlamakta. Gelecek ile ilgili plan yapmak kolay değil. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için gerçekçi politikalara ve hedeflere ihtiyacımız var” dedi. Karakuş, önümüzdeki yıl iş dünyası için riskler ve avantajlar konusunda ise şu ifadeleri kullandı: “İş dünyamızı 2023’te etkileyecek en önemli olay seçimler olacak. Tarımsal desteklemelerde geleceğe yönelik kararlar alınmalı. Bizler, yerinden oynamış dengelerin 2023’ün ikinci yarısından itibaren yeniden yerine oturmasını bekliyoruz. Türkiye’nin bitkisel ve hayvansal ürünler açısından bir lojistik ve geçiş merkezi olacağını öngörüyoruz. Bu beklentimizin gerçekleşmesiyle 2023 hepimiz için hareketli ve ticari açıdan iyi fırsatların yakalanacağı bir yıl olacaktır. Ancak, iç piyasa fiyatlarının geriye çekilmesi amacıyla ihracat yasaklamalarının yapılması önemli fırsatları kaçırmamıza neden olacak. Bu nedenle gıda ürünlerinin ihracatının yasaklanmasını doğru bulmuyoruz.”
● GIDA ÜRÜNLERİ PMI: 47,7
● GIDA ÜRÜNLERİ KAPASİTE KULLANIM ORANI: 74,9
● 11 AYLIK İHRACAT: 30,8 MİLYAR DOLAR
● 2023 İHRACAT HEDEFİ: BELİRLENMEDİ
İKLİMLENDİRMEDE HEDEF DÜNYADAKİ PAYINI YÜZDE 1,5’E ÇIKARMAK
Bu yılın ocak-kasım döneminde 6,1 milyar dolarlık ihracata imza atan iklimlendirme sektörü, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,4 büyüme kaydetti. Isıtma sistem ve elemanları alt grubu haricinde tüm alt ürün gruplarda ihracatı artırdıklarını anlatan İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, sektörün kilogram birim fiyatı da 4,6 dolardan 5,3 dolara çıktığı bilgisini verdi. 2022’de Avrupa ülkelerinin yanı sıra Orta Asya ülkeleri, Balkan ülkeleri, Afrika ve Güney Amerika ülkelerinde pazar paylarını artırdıklarını anlatan Şanal, yılın 6,8 milyar dolarlık ihracat ile kapanmasını beklediklerini söyledi.
“Dış ticaret fazlası vereceğiz”
Sektör olarak önümüzdeki dönemde en önemli hedeflerinden birinin dünya pazarından yüzde 1,5’luk pay almak olduğunu anlatan Şanal, “Bu sene her türlü handikapa rağmen yüzde 93,5’luk bir ithalatı ihracatı karşılama oranına ulaştık. Dünya’dan aldığımız pay ise sektör olarak yüzde 1,37 oldu. Türk iklimlendirme sektörü, split klimadaki üretim kapasitesi ile Avrupa pazar lideri, radyatör ve havlupan ihracatında ise dünya lideri konumunda. Kombi, havalandırma ekipmanları ve esnek hava kanalları üretiminde dünyanın üretim üssü olma yolunda emin adımlarla devam ediyoruz. Soğutma, tesisat, yalıtım gibi diğer ürün gruplarında da benzer başarıları yakalamayı ve dünya sıralamasında ilk 10’a girmeyi hedefliyoruz” dedi. Şanal, 2023’te bir diğer hedeflerinin de dış ticaret fazlası veren sektör haline gelmek olduğunu dile getirdi.
11 AYLIK İHRACAT: 6,1 MİLYAR DOLAR
YIL SONU İHRACAT HEDEFİ: 6,8 MİLYAR DOLAR
2023 HEDEF: BELİRLENMEDİ
TEKSTİL SEKTÖRÜNDE ATIL YATIRIM RİSKİ
Tekstil sektörü iyi başladığı 2022’yi, yılın ilerleyen döneminde başta pamuk ipliği olmak üzere ithalat baskısı altında geçirdi. Rusya-Ukrayna Savaşı, ana pazarlardaki enflasyonist baskı ve parite kaybı nedeniyle ilk yarıdan sonra negatif döneme giren sektör, ocak-kasım arasında 12 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Bu nedenle 2022 için belirlenen 15 milyar dolarlık ihracat hedefini 2023’e taşıdıklarına dikkat çeken İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, “2022 kasım ayında tekstil ürünleri imalatında yüzde 70,4 değerinde gerçekleşen kapasite kullanım oranında, 2021 yılının kasım ayına göre yüzde 13,9 gerileme kaydedildi. 2021’den bu yana sektörümüz 3 milyar doların üzerinde yatırım kararı aldı. Ancak özellikle son dönemde artan ithalat baskısı sadece fabrikalarımızın âtıl kalmasına sebebiyet vermiyor; aynı zamanda istihdam ve yatırım kararlarımızı doğrudan etkiliyor. Sektörümüz ilk defa dış ticaret açığı vermeye başladı. Sektörümüze ilişkin ilave koruma mekanizmaları hayata geçirilmezse istihdamımızdaki artış seyri, maalesef yerini gerilemeye bırakacak; sektörümüzün aldığı yatırım kararları ise beklemeye alınacak” şeklinde konuştu.
Kapasite kullanım oranları geriliyor
Öksüz, 2023 hedef ve beklentileri konusunda ise şu ifadeleri kullandı: “Küresel ekonomide yaşanan duraksamanın ve ekonomik belirsizliklerin 2023 yılında da devam edeceğini ön görüyoruz. Özellikle Uzakdoğu Asya ülkelerinden ya da menşe sapması ile ülkemize gelen ithalat baskısı üretim dengelerimizi en fazla olumsuz etkileyen hususların başında geliyor. Kapasite kullanım oranlarımız artan ithalat sebebiyle düşüş eğilimine devam ediyor. Haksız ithalat artışına karşı Ticaret Bakanlığımız ile sürekli koordinasyon içerisindeyiz. Bu çerçevede ilave önlem mekanizmaları en önemli beklentilerimiz arasında yer alıyor” dedi.
Türkiye pahalı kalmaya başladı
Öksüz’e göre salgın bir yandan da lojistik avantajı ve güçlü üretim alt yapısı sebebiyle tekstil Türkiye tekstil sektörü için büyük avantaj sağladı. Özellikle pandemi döneminde küresel ölçekte tüm tedarik zincirinde kırılmalar yaşanırken; Türkiye’nin güçlü üretime devam ettiğini anlatan Ahmet Öksüz, “Küresel gelişmeler ekseninde tekstil sektörümüzde ortaya çıkan en belirgin risklerden biri ise şüphesiz emtia fiyatlarındaki hızlı yükseliş oldu. İhracatçılar için her zaman en önemli hususların başında döviz kurlarındaki istikrar gelmektedir. Ancak yüksek kur üzerinden fiyatlanan, ithal edilen hammadde fiyatları; artan enerji ve işçilik giderleri sebebiyle Türkiye rakiplerine karşı pahalı kalmaya başlamıştı. Söz konusu gelişmeler sebebiyle tekstil işletmeleri rekabetçi kur avantajını kaybetmeye başladı” ifadelerini kullandı.
● TEKSTİL SEKTÖRÜ PMI: 40,7
● KAPASİTE KULLANIM ORANI: YÜZDE 70,4
● 11 AYLIK İHRACAT: 12 MİLYAR DOLAR
● 2023 İHRACAT HEDEFİ: 15 MİLYAR DOLAR
ELEKTRONİK : NİTELİKLİ ELEMAN AÇIĞI YÜZDE 40’I AŞTI
Salgın döneminde elektronik sektörüne tüketici talebi beklenenin üzerinde arttı. Gelişme sonrası bozulan arz talep dengesi, tedarik zincirinde aksamalara yol açtı. Bunlara kur, kredilere erişimde yaşanan zorluklar gibi gelişmeler de eklenince sektör 2022’de hedeflerinin gerisinde bir performans sergiledi. Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) Yönetim Kurulu Başkanı Yaman Tunaoğlu, özellikle parite ve kurdaki hareketlere dikkat çekti. Tunaoğlu, “Kurun yüksek olması ihracatın yüksek olacağı anlamına gelmiyor. TL giderlerdeki enflasyona bağlı artış, kredilere erişimlerde yaşanan zorluklar ve erişildiği zaman da diğer ülkelerle kıyaslandığında çok yüksek kalan faiz giderleri, yurt dışı satışı zorlaştırıyor” dedi. Tunaoğlu, 2023’e ilişkin beklentilerinin çok iyimser olmadığını anlattı.
Seçim sonrası kırılganlık azalacak
Sektör, 2022’nin Ocak-Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre ihracatını yüzde 6,7 artırarak 13 milyar 704 milyon dolara çıkardı. Ancak en büyük ihracat pazarlarından AB, enerji ve enflasyon ile mücadele ederken ABD’de benzer şekilde enflasyon sorunu öne çıkıyor. İhracat pazarların içinde bulunduğu bu durumun ciddi fırsatlar da barındırdığını anlatan Tunaoğlu, içeride ise seçim sonrasında kur ve fiyat istikrarının sağlanması ve ekonominin kırılganlığının azalmasının, yerli ve yabancı sermayenin yatırımlarını artırmasını sağlayacağını anlattı.
Avrupa’ya eleman göçü var
Tunaoğlu, “Yatırım ortamı güvenilirlik, öngörülebilirlik ve süreklilik nitelikleri ile güç kazanır. Tedarik ve teşvik konularında iyileştirici, hukuki konularda güven veren düzenlemeler yapılmalıdır” dedi. Sektörün istihdam ilgili de sorun yaşadığına değinen Tunaoğlu, tüm dünyada ciddi bir yetişmiş eleman açığının baş gösterdiğine dikkat çekerek, “Açık oranı Avrupa’da yüzde 60. Yani 100 kişilik ihtiyacın sadece 40’ı karşılanabiliyor. Türkiye’de de genç nüfusa rağmen bu oran yüzde 40 düzeylerinde. 2030 yılında dünyada 84 milyon yetişmiş insan kaynağı açığı olacağı araştırmalarda öngörülüyor. Özellikle Avrupa Birliği’nin bu açığı kapatmak üzere kullandığı yöntem, iyi yetişmiş Türk mühendislerini kendi ülkelerinde veya uzaktan çalışma modeli ile göç etmelerine gerek kalmadan istihdam etmek. Genç yeteneklerimiz için bir ortam yaratmamız şart” diye konuştu. Öte yandan önümüzdeki dönem üretimin gelişmekte ülkelere kayacağını anlatan Tunaoğlu, “Türkiye önemli bir relokasyon merkezi olarak öne çıkabilir. Ülkemiz için, önümüzdeki 3-5 yılın gelecek yüzyılımızı şekillendireceği kabulü ile hareket etmemiz gerektiğini vurgulamak isterim” dedi.
● ELEKTRİK ELEKTRONİK PMI: 45,6
● ELEKTRİKLİ TEÇHİZAT İMALATI KAPASİTE KULLANIM ORANI: YÜZDE 74,5
● 11 AYLIK İHRACAT: 13,7 MİLYAR DOLAR
● 2023 İHRACAT HEDEFİ: BELİRLENMEDİ
MOBİLYA: ORGANİZE SANAYİ İHTİYACI VAR
Yıl başında 6 milyar dolar olarak belirlenen ihracat hedefini 5 milyar dolara indiren mobilya sektöründe iç pazarda ise durağan bir dönem yaşanıyor. Mobilya Sanayi İşadamları Derneği (MOBSAD) Başkanı Nuri Gürcan, büyümenin ihracat tarafında yüzde 20 civarında gerçekleşeceğini belirterek, hali hazırda Rusya pazarını değerlendirdiklerini, Suudi Arabistan pazarıyla da temaslarının arttığını anlattı. Gelişmeler sektörün istatistiklerine de yansıyor. Örneğin sene başında yüzde 76,3 olan kapasite kullanım oranları yüzde 76 seviyelerine gerilemiş durumda. Peki sektörü, 2023 yılında neler bekliyor? Gürcan, 2023’de ihracatın 6 milyar dolar olmasını beklediklerini belirterek, “İç pazar için bir görüşte bulunmak açısından şu an erken. Çünkü asgari ücretin artmasıyla birlikte enflasyona nasıl bir etki izleyeceğini bilmiyoruz. Mobilya elzem bir ürün olmadığı için talep öteleniyor. Baktığınız zaman cirolarımız yüksek ama satış adetlerimiz az. Bir de seçim süreci var. İç pazarı biraz daha yaşayıp göreceğiz” dedi.
Yeni yatırım alanında ihtiyaç var
Yatırım için ise iş dünyasının bekle gör dönemine girdiğini dile getiren Nuri Gürcan, şöyle devam etti: “Önümüzde bir seçim süreci bulunuyor. Aynı zamanda finansmana erişim sorunu da yatırım ortamındaki şartları belirleyecektir. Ancak bizim burada asıl ihtiyacımız olan mobilya organize sanayiler. Öte yandan paritenin durumu, Avrupa’daki resesyon süreci, ülkemizdeki seçim süreci, Çin’de pandeminin ne boyutta olacağı gibi konular sektörümüze yön verecektir. Buna rağmen kapasite kullanımımız yüksek. Bu yüzden yeni üretim alanlarına ihtiyacımız bulunuyor. Ancak sektörümüzde ciddi bir ölçek problemi var. Bu yüzden ölçek sorunu çözülüp OSB’lere yoğunlaşmamız gerekiyor.”
10 milyar dolarlık ihracat potansiyeli var
Bir diğer önemli konunun da kilogram başına ihracatın artmasını olduğunu belirten Gürcan, “Zaten bu markalaşmayla paralellik gösteren bir konu. Şu anda kilogram başına 3 dolarlık bir ihracatımız bulunuyor. ABD pazarında örneğin bu 6 dolarlara kadar çıkıyor. MOBSAD üyelerinin her biri ise minimumda kilogram başına 10 dolarlık ihracata imza atıyorlar. Türkiye’nin ikinci yüzyılında hepimiz elimizi taşın altına koyup her zamankinden daha fazlasını yapmak zorundayız. Sektörümüz ilerleyen dönemde 10 milyar dolarlık ihracat gücüne sahip olarak dünyanın en büyük 5 mobilya üreticisi ülkesinden biri konumuna gelecektir” dedi.
● AĞAÇ VE KAĞIT ÜRÜNLERİ PMI: 46,9
● MOBİLYA SEKTÖRÜ KAPASİTE KULLANIM ORANI: YÜZDE 76,3
● 11 AYLIK İHRACAT: 4,4 MİLYAR DOLAR
● 2023 HEDEF: 6 MİLYAR DOLAR
GAYRİMENKUL: YATIRIM FONLARINA VE ARSALARA TALEP ARTACAK
Türkiye’de gayrimenkul sektörü gerek artan maliyetler gerekse yüksek emlak fiyatları nedeniyle bu yıl geçen yıla oranla daha zayıf bir görünüm sergiledi. TÜİK tarafından açıklanan son rakamlara göre konut satışları Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,0 artışla 1 milyon 277 bin 659 olarak gerçekleşti. Arsa olarak bakıldığında ise arsanın toplam satış içindeki payı yüzde 5’ten yüzde 10’a çıktı. Şimdi gayrimenkul sektörü 2022 yılını enflasyonun arttığı, uluslararası tedarik zincirinin bozulduğu, inşaat maliyetlerinin yükseldiği, konut kira ve satış fiyatlarında ciddi yükselişlerin yaşandığı, satışların gerek adet gerekse fiyat artış bazında yavaşlamaya başladığı bir şekilde uğurlamaya hazırlanıyor. Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu, 2022’de aynı zamanda paylaşımlı ofis talebinin arttığı bir yıl olduğuna dikkat çekerek, diğer gelişmeleri ise şöyle sıraladı: “Gayrimenkul sermaye piyasası araçlarına talebin arttığı, yeni GYO ve GYF’lerin kurulduğu, ‘İlk Evim, İlk İşyerim’ projesiyle Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesinin hayata geçirildiği, konuta erişilebilirliğin en önemli konu başlığı olduğu bir dönem olarak yaşadık.”
Fonlara ve arsalara ilgi artacak
Önümüzdeki yıl enflasyonda baz etkisiyle düşüş yaşanacağına dikkat çeken Kalyoncu, ancak artan jeopolitik riskler, devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve yaklaşan seçimler dikkate alındığında ise tedbirli olmaya devam edilmesi gerektiğini anlattı. Bu sene sektöre ilginin devam etmesini beklediklerini dile getiren Kalyoncu, “Alım gücü- satış fiyatı dengesizliği ile artan inşaat maliyetleri ve satış fiyatları, sektörün önündeki en temel risk olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda daha küçük birikimlerle gayrimenkul yatırım fonlarına ve arsalara olan talep artacaktır” şeklinde konuştu.
Alt ve orta gelirliye konut projesi geliştirilmeli
Kalyoncu’ya göre ticari gayrimenkullerde fonksiyonel değişim ve gelişim bir zorunluluk olarak duruyor. Benzer şekilde paylaşımlı ofis ve e-ticarete bağlı olarak lojistik ihtiyacının da artarak devam edeceğini anlatan Mehmet Kalyoncu, konut özelinde, mevcut ortamda arz ve talep tarafındaki dengesizliğe bağlı olarak fiyatların yukarı yönlü eğilim gösterdiğine dikkat çekti. Öte yandan talep tarafında ise özellikle son dönemlerde canlılık yaşandığını belirten Kalyoncu, “Alt ve orta gelir grubunun konut sahibi olmasını kolaylaştırıcı “İlk Evim, İlk İşyerim” projesi gibi uygulamaların ortaya konulmasına ihtiyaç var. GYODER erişilebilir konut modeli ile bu amaca hizmet etmeyi hedefliyoruz” dedi.
MAKİNECİLER, 2023’E 27 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT HEDEFİ KOYDU
Makine sektörü, 2021 kesinleşmiş TÜİK rakamlarına göre 51 bin 62 işletme ve 441 bin 719 doğrudan istihdam ile 376 milyar TL ciro karşılığında 92 milyar TL katma değer ile ülke ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin başında yer alıyor. 2022 ilk on ayında 20 milyar dolarlık ihracat yapıldığını dile getiren Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED) Başkanı Adnan Dalgakıran, “2023 için 27 milyar dolar olarak koyduğumuz ihracat hedefine yaklaşacağımızı görüyoruz. MAKFED’in üyesi olduğu Avrupa Makine Konfederasyonu verilerine göre ihracatımızın yüzde 60’ını yaptığımız Avrupa’da, enflasyonla mücadelenin bir etkisi olarak beklenen resesyon ile 2023’te sektörde istihdam korunurken, ciro ve yatırımlarda yüzde 5’lik bir küçülme öngörülüyor” dedi. Bununla birlikte, enerji krizi nedeniyle Avrupa ülkelerindeki tedbirlerin, başta enerji yoğun sektörler olmak üzere çalıştıkları müşterilerine etkisi olabileceğini anlatan Dalgakıran, “Ancak, başta Almanya’ya olmak üzere ilan edilen devlet desteklerinin ve diğer alternatif enerji kaynaklarına yönelimin hedef pazarlarımızın sabit sermaye yatırımlarındaki durumu, en az kayıpla sürdürmesini umuyoruz. Dolayısıyla, 2023’te de ihracat artış eğilimimizi korumak temel amacımız olacak. Bunun için Avrupa dışındaki diğer stratejik pazarlara verdiğimiz özel önem artarak devam edecek” açıklamalarında bulundu.
Üretimde artış sürüyor
Sektör ile ilgili verilerde de görece pozitif bir görünüm söz konusu. İSO PMI endeksi verilerine göre makine ve metal ürün imalatçılarının üretimi, Temmuz’daki yavaşlamanın ardından Ağustos ayında toparlanarak son üç ayda ikinci kez artış kaydetti. Söz konusu artış yeni siparişlerde devam eden yavaşlamaya rağmen gerçekleşti ve istihdamın ivme kazanmasına bağlı olarak artan kapasiteden kaynaklandı. Üretim artışı ve yeni siparişlerdeki yavaşlama, nihai ürün stoklarının üç ayda ilk kez artmasına yol aç tı. Ancak satın alma faaliyetlerindeki yavaşlamaya paralel olarak girdi stokları düşüş gösterdi.
PMI: 50,7
KAPASİTE KULLANIM ORANI: YÜZDE 76,4
2022 10 AYLIK İHRACAT: 20 MİLYAR DOLAR
2023 HEDEF: 27 MİLYAR DOLAR