Eğitim yoksa yoksulluk kalıcı: Yoksul çocuklar yoksul yaşıyor

Türkiye’de yoksul ailelerin çocuklarının yoksulluğunun devam ettiği, bunların kök nedenleri arasında da eğitimin bu çocuklara yeni fırsatlar sunmakta yeterince başarı sağlayamadığı belirlendi.

Haber Merkezi |

Mehmet KAYA

ANKARA - TEPAV Kalkınma Programı Direktörü Ekrem Cünedioğlu ve Araştırmacı Yağmur Uzunırmak tarafından yapılan çalışmada TÜİK ve Milli Eğitim Bakanlığı verileri kullanılarak yapılan çalışmada, yoksulluğun kuşaklar arası aktarımı çocuklar özelinde incelendi. Türkiye’de “yoksulluğun yoksulluk doğurması ya da bir dış müdahale olmadıkça yoksulluğun kuşaklar arası aktarımı” olarak adlandırılan “yoksulluk kısır döngüsünün görüldüğü” belirlenen çalışmada, bu kısırdöngüyü kırabilecek ana araç olan eğitimin ise yeterince fırsat sağlayamadığı belirlendi. Yoksul çocukların sağlıklı yaşamının olmaması da yoksulluk kısırdöngüsüne katkı veriyor. Çalışma, bölgesel farklılıkların da yoksulluk kısırdöngüsüne etki ettiği, düşük gelir gruplarındaki çok çocuk sahibi olma eğilimin de riski artırdığı ortaya konuldu. Çalışma, yoksulluk kısırdöngüsüyle yetersiz eğitim ve yetenek eksikliği içinde yetişen kişilerin uzun vadedeki verimlilik sorunlarının nedenlerinden bir olduğuna da işaret ediyor.

Çocuk yoksulluğunun aktarılması ve özellikle sosyo-ekonomik açıdan az gelişmiş yerlerdeki yoksul çocuk sayısının fazla olmasının orta uzun vadede verimlilik sorunuyla yüz yüze kalacağı; literatürdeki araştırmaların dezavantajlı olarak hayata atılacak bu çocukların gelecekte yüzde2,9-5,8 daha az oranda iş bulabileceği, iş bulanların da yüzde 22’ye kadar daha az ücrete razı olacağı çalışmaları bulunduğu kaydedildi.

Türkiye’de çocuk yoksulluğu yüksek

TEPAV bünyesinde yayımlanan çalışmada, TÜİK’in kabul ettiği tanımla çocuk yoksulluğunun 2017’den 2022’ye kadar önce hızlı, sonra daha yavaş ancak yükseliş gösterdiği, 2023’te belirgin şekilde azaldığı; diğer yandan, kişi başına gelir kullanılarak yapılan hesaplamada ise 2016’dan bu yana düzenli bir yükseliş gözlendiğini ve 2022 sonu itibariyle, toplam çocukların yüzde 42,2’sine karşılık gelen 9,59 milyon çocuğun yoksul olduğu belirlendi. Sosyal dışlanma riski ile birlikte yoksulluk göstergelerine bakıldığında ise Eurostat ve TÜİK verilerinde farklılık olmakla birlikte, bu geniş tanımda da yoksul ve sosyal dışlanma riski altındaki çocukların oranında artış gözlendiğine dikkat çekildi.

TÜİK tanımlı verilere göre 14 yaşındayken ailesi yoksul olan bireylerin yüzde 45,3’ü halen yoksul sınıfında bulunuyor. Bu çocuklardan yalnızca yüzde 16,5’i en yüksek yüzde 20’lik gelir grubuna erişebildi.

Eğitim yoksa yoksulluk devam edecek

Çalışmada, eğitimin yoksulluktan kurtulma açısından en önemli araç, en önemli eşitleyici unsur olduğu vurgulanırken, sosyoekonomik gelişmişlik düzeyinin düşük, çocuk yoğunluğunun yüksek olduğu ilçelerde nitelik bir yana mevcut eğitim başarısının da düşük olduğu, kuşaklar arası yoksulluk aktarımının devamının işaretleri bulunduğu vurgulandı.

Yoksul çocukların bölgesel dağılımında da dengesizlik olduğu belirlenen çalışmada, bu kapsamdaki çocukların yüzde 28,4’ünün Güneydoğu Anadolu bölgesinde bulunduğu, yoksul çocuk sayısının Mersin’den başlayıp Van ve Hakkari’ye uzanan bölgede yoğunlaştığı, yine medyan gelire göre hesaplanan oranla, yoksul çocukların ise yüzde 48,5’inin bu hatta yaşadığı kaydedildi. Diğer yandan, en yüksek yoksul çocuk oranı görülen TRC2 bölgesinde son 5 yılda yoksul çocuk oranında yüzde 6,7’lik bir düşüş olduğu da belirlendi. Diğer yandan TRC1 ve TRC3 bölgelerinde 6 Şubat depremlerinin etkisiyle yoksul çocuk oranlarında artış olabileceği uyarısı yapıldı. Çalışmada ayrıca, sosyo ekonomik açıdan az gelişmiş ve görece yoksulluğun yüksek olduğu yerlerde hanelerdeki çocuk sayısının da yüksekliğine işaret edildi.

Ekrem Cünedioğlu: Bölgesellik önemli

Ekrem Cünedioğlu çalışmaya yönelik EKONOMİ’ye yaptığı değerlendirmede, düşük gelirli bölgelerdeki çocuk yoksulluğunun önemine vurgu yaparak, “Bu şehirlerde doğacak çocuklar yoksulluk ve yoksunluğun hüküm sürdüğü bir ortamda hayatına başlıyor. Büyüme sürecinde eğitim, beslenme, sağlık hizmetlerine erişim gibi temel hizmetlere yeterince erişememeleri de yoksulluk döngüsünün çalışmasını sağlıyor ve bu çocuklar da büyük ihtimalle yoksul kalıyor. Söz konusu aktarım mekanizmasının çalıştığını TÜİK’in “Dezavantajların Kuşaklararası Aktarımı” adlı çalışmasında da MEB’in anne veya babanın eğitim düzeyine göre ortalama sınav performansı sonuçlarında da görüyoruz. İşaret etmek istediğimiz risk ise gidişatın bu aktarım mekanizmasını kırılmasını ve sınıflar ya da gelir grupları arası geçişleri zorlaştıracak yönde olması” dedi.

Katmanlı bir sorun olan çocuk yoksulluğu ve kuşaklar arası aktarımın önlenmesi için geniş kapsamlı politikalar gerektiğini, eğitimin bu araçların en önemlilerinden biri olduğunu kaydeden Cünedioğlu, “Eğitimin yoksulluk döngülerini kırmada yeterince başarı sağlayamaması aslında birçok ülkenin yaşadığı bir problem. Ancak ülkemiz eğitim sistemindeki genel kalite düşüşü ve her gelir grubuna hitap eden özel okul sayısındaki artış gibi gelişmelerin söz konusu yetersizliği artıracak şekilde bir değişime neden olduğunu düşünüyoruz. ‘Sınıflar arası eşitsizlikleri azaltması beklenen eğitimin sınıfsal bir hizmet haline gelmesi’ ifadesiyle bu olumsuz gidişata işaret etmeye çalıştık” yorumunu yaptı.

RTÜK yeni kararları duyurdu: Gündüz kuşağına ağır yaptırımlar geliyor Fiyat/kazanç oranı ile hisse senedi seçimi stratejileri! Konut kiralamaya korkan yatırımcı işyeri ve ofise döndü Terör listesinde arananların ihbar ödüllerine enflasyon zammı! Dolar ve Euro bugün ne kadar? İşte son durum... Arda Güler ve Kenan Yıldız finale kaldı